20 Mayıs 2008 Salı

Play-off Günlüğü

Bloga duyuramadan gitmek durumunda kaldığım üç günlük tatil kaçamağından sonra tekrar burdayız. :)

NBA Playoff'larında konferans finalistleri sonunda belli oldu. Yokluğumuzda olan maçlara kısaca göz atarsak Lakers Utah'ı sırf daha medyatik daha gösterişli bir takım diye, özellikle Los Angeles'daki maçlarda hakemden büyük destek alarak çok zorlanmadan geçmeyi başardı ve dinlenmeye çekildi. Batıdan gelecek diğer finalist (ki bu San Antonio Spurs oldu) Utah kadar sessiz davranmaz, bakalım final serisinde hakemin desteğini bu kadar yoğun almadan neler yapacaklar. Doğu'da ise Detroit'in beklediği rakip belli oldu, NBA yönetiminin gözbebeği kıvamındaki Boston LeBron'u son maçta adeta döverek zor da olsa elemeyi başardı. Açıkcası son maçta yapılanlardan sonra ciddi anlamda tv yayıncıları olan TNT ve ESPN adına yapılan komplo teorilerine inanmaya başladım, bu kadar taraflı yönetime rağmen Boston neredeyse tek başına oynayan LeBron'u maçın son dakikalarında binbir faulle falan durdurmayı başardı ve ite kaka finale kadar geldiler. Önce Atlanta gibi genç bir takımı 7 maç sonunda eleyebilen, sonra tek başına oynayan LeBron karşısında böylesine zorlanıp hakem desteği alan Boston için finalde karşılarına en istemeyecekleri rakip kaldı. Böyle oynarlarsa Detroit Boston'u feci parçalar. Açıkcası son maçlardan sonra hele Garnett'in hakeme devamlı ağlamasını gördükten sonra artık bunu çok istiyorum.

New Orleans Hornets - San Antonio Spurs

Batının son finalistini belirleyecek serinin 7.maçında San Antonio muhteşem play-off tecrübesini sahaya koyarak çok da zorlanmadan bir galibiyet elde etti. İki takım arasında bu konuda fark oldukça büyük tabi bu da sahaya direk olarak yansıyor, dün Hornets klüp tarihinin en büyük maçına çıkarken rakibi San Antonio bu stresli maçları onlarca kez oynamış olmanın verdiği rahatlıkla sahadaydı. Tabi bu stres Hornets'in oyununa direk olarak yansıdı dün bir çok oyuncu kendi performanslarının çok altında oynadılar. San Antonio ise topu devamlı olarak ekstra pasa kadar saklayıp, inanılmaz sabırlı bir şekilde hücum ederek hep boş adamla topu değerlendirdiler. Bir tarafta anlık patlamalarla kalitesini gösteren heyecanlı Hornets, diğer tarafta tüm maç boyu stresi karşı tarafa yükleyip çok akıllıca oynayan Spurs vardı. Tabi maçı da sakin kalan, akıllı oynayan kazandı.

Ev sahibi takımda yüksek gerilim ve Spurs'un dış savunması nedeniyle eller titreyince çok kötü yüzdeyle oynadılar. İyi şutörlere sahip takımda üç sayı atışı olarak Peja 1-5, Peterson 1-4, Pargo 2-6 ile şut kullanınca çok da etkili olamadılar. Maçın yıldızı gene C.Paul oldu 18 sayı 14 assist ile oynadı C.P ama takımının kaybetmesini engelleyemedi, daha önünde çok play-off maçı var ve yine de çok iyi bir sezon geçirdi hem kendisi hem takımı adına. Özellikle New Orleans'ın yaşadığı felaketten sonra şehirle, taraftarla birleşip klüp tarihinin en iyi sezonunu geçirmeleri ve şehirdeki insanlara verdikleri destek gerçekten mükemmeldi.

Spurs ise her zamanki gibi güzel üçlüsünün ellerinde finale doğru gitti. Maçın adamı Ginobili oldu, Duncan'ın düşük bir yüzdeyle oynadığı gecede 26 sayı 5 rebaund ve 5 assistlik performansla maça damgasını vuran isimdi. Duncan 5-17 gibi bir yüzdeye rağmen 16 sayı 14 rebaundla oynadı, üçlünün diğer ismi Parker ise 17 sayıyla geceyi tamamladı. Bir diğer detay ise Robert Horry ( Bay Haziran ) 240. maçına çıkarak en çok play-off maçı oynayan adam oldu.

Spurs'un finaldeki rakibi Lakers olacak. Gasol hediyesi ile birlikte şampiyonluğun büyük adayı olan Lakers'a karşı Spurs normal sezonda 2-2 lik bir eşitliğe sahip, ama tabi Spurs'un play-off takımı olduğu gerçeğini de düşünürsek batı konferans finali muhteşem maçlara sahip olacak gibi gözüküyor.

Hiç yorum yok: