29 Aralık 2009 Salı

Karate Kid Dudek


Dudek, antrenman sırasında Kaka'yı oldukça korkutmuş. Kaka'ya hasar gelseydi zaten yedek kulübesinde geçen Real Madrid kariyerini tamamlamış olurdu, ucuz atlatmış oturarak para kazanma şansını kaybetmeyi.

21 Aralık 2009 Pazartesi

Harry, Harry Kewell


Çok pis alıştık Kewell'a. Kısa bir süre önce yazdım hakkında ama sözleşmenin uzatıldığına dair haber gelene kadar rahat yok bize. Cumartesi gecesi kendisine tekrar ve tekrar hayran bıraktı bu adam. Gol kaçırdığı zaman kızamıyorsun bile bu adama. Sayılmayan golde yaptığı vuruşu tekrar tekrar izleyin. Ondan başka o vuruşu yapacak adam yok sahada. İlk bakışta kendi kalesine atılmış bir gol olarak gördüm ben. Ancak 2.-3. tekrarda ne yaptığını, nasıl vurduğunu kavrayabiliyorsunuz. Anlatılacak bir vuruş değildi çünkü yaptığı.


Çabuk yoruluyor dediğimiz adam haftalardır yorulmuyor aksine takımın en çok mücadele eden adamı olarak öne çıkıyor. 11.haftada oynanan Sivasspor maçından beri tüm maçlarda 90 dakika sahada kaldı. 5 gol 2 asistle oynadı bu maçlarda.

Harika bir pankart yapıldı Kewell için. Yapanların eline, koluna sağlık demekten başka bir söz söylemek düşmez bize. Daha bekletmesin yönetim bizi, atsın imzayı 3 dakikada. Yoksa sene sonunda olması muhtemel ayrılık sonrası tekel ürünlerinde satış patlaması yaşanır.

19 Aralık 2009 Cumartesi

Kupa Kalmadı

Campeones

Katıldıkları bütün kupaları alan bir takım. Epik bir hikaye anlatır gibi anlatmak lazım artık. Barça şüphesiz Dünya Kulüpler Şampiyonasının da favorisiydi. Son dakikaya kadar geridelerdi ama. Baskıya rağmen ataklardan sonuç alamadılar, bu sefer olmayacak mı derken son dakikada Pedro çıktı, golünü attı. Maç uzadı. Shaktar’a da Süper Kupa’da uzatmada atıp Kupa getirmişti Pedro hatırlatalım.

Talih dönünce bir kere Estudiantes için yapacak bir şey kalmadı. Messi bitirdi işi uzatmada. Estudiantes’in kritik pozisyonları var son dakikada ama o kadar bekleyince pozisyonları yaratmak için futbol şansı da gülmüyor işte.

Barça varsa rekabet olmuyor.

Saldır JM


Uefa Avrupa Ligi kuralarından önce Şampiyonlar Ligi kuraları çekildi. Bana en heyecan veren eşleşme açık ara Inter-Chelsea eşleşmesi oldu. Jose Mourinho'nun çok özel hayranlarından birisiyim, Special One'un Şampiyonlar Ligi'nde tekrar kupayı kaldırmasını daha sonra sağa-sola laf atmasını merakla bekliyorum. Chelsea'nin başındayken Liverpool engelini aşamadı bir türlü. Geçen sene ise karşısına çıkan Manu engelini aşamadı Inter ile. Kendisinden beklenen Inter ile Şl'de başarı yakalaması. İtalya Ligi'nde rahat bir şekilde ilerliyor zaten. Barca maçından sonra Moratti ile araları bozuldu. Kura da ise ilginç bir takım çıktı karşısına. Eski takımı Chelsea+Abramovich ile karşılaşacak Jose. Gönlüm her zaman olduğu gibi Jose'den yana.

Lyon-Real Madrid, Milan+Beckham - Manu eşleşmeleri de dikkat edilmesi gereken, ilgi çeken eşleşmelerden oldu bu turda.

AC Milan (İtalya)M.United (İngiltere)
Stuttgart (Almanya)Barcelona (İspanya)
Olympiakos (Yunanistan)Bordeaux (Fransa)
Inter (İtalya)Chelsea (İngiltere)
B.Münih (Almanya)Fiorentina (İtalya)
CSKA Moskova (Rusya)Sevilla (İspanya)
Lyon (Fransa)Real Madrid (İspanya)
Porto (Portekiz)Arsenal (İngiltere)

18 Aralık 2009 Cuma

Galatasaray - Atletico Madrid


Kura öncesi Hamburg veya Bilbao'nun gelmesini çok istiyordum. Bana en büyük hayal kırıklıklarını yaşatan 2 takımdır bunlar. Burak Akdiş'in son dakikada kaçırdığı vuruş sonrası televizyonun önüne kendimi nasıl attığımı hala hatırlarım. Hamburg'dan bahsetmeye zaten gerek yok. Kura çekimini izleyemedim ama anında telefonla haber verdi arkadaşlar. Bu turu geçersek Everton-Sporting galibiyle oynayacağız. Zorlu bir yol bizi bekliyor Avrupa Ligi'nde.

Oldukça zor bir eşleşme. Atletico Madrid'le ilgili kısa bir süre önce feyy bir yazı yazmıştı. Önümüzde Şubat ayına kadar vakit var. Şu anki oyunlarla bu kura hakkında bu favori, bu değil yorumu yapmak çok doğru değil. Takımlara yapılacak takviyeler olacak özellikle iki takımda defans hattına takviye yapmaya çalışacaktır. Atletico'da Aguero'nun durumu belli değil, takımdan ayrılabilir transfer döneminde. Bizim için oldukça güzel bir haber olur ama daha Aguero rüzgarından hesaba katılmayan, bu sene iyi başlamasa bile artık kendini ispatlamış Forlan'a sahipler. Ne kadar takviye yapılırsa yapılsın iki takımın maçlarının oldukça gollü-gol olmazsa ise pozisyon fırtınası yaşayacağımız maçlar şeklinde geçeceğine dair bir his var içimde. Hücum güçleriyle kendilerini ispat etmeye çalışan iki takım eşleşti çünkü. Çok zevkli 180 dakika izleyeceğiz.

Fenerbahçe ise Lille ile eşleşmiş. Lille'in son zamanlarda yakaladığı form durumu ortada ama dediğimiz gibi maçlar Şubat ayında oynanacak. O dönem tekrar yazarız bu eşleşmeler ile ilgili. Şimdi ne desek 2 ay sonra tüm şartlar değişmiş olacak. Fenerbahçe'nin turu geçmesi halinde muhtemel rakibi ise Liverpool-Unirea eşleşmesinin galibi. Liverpool'un sarılacak tek dallarından birisinin Avrupa Ligi olduğunu düşünürsek bu turda sürpriz yaşatmayacaklar,rakiplerini bekleyeceklerdir.

17 Aralık 2009 Perşembe

500 # Xavi




Xavi, dün oynadığı Atlante maçıyla beraber Barcelona forması ile 500.maçına çıktı. 11 yaşında merhaba dediği Barca altyapısından yükselerek dünyanın en iyilerinden birisi arasına adını yazdırdı. Xavi'nin Barca formasını giydiği ilk maç 18 Ağustos 1998'de Mallorca ile oynanan İspanya Süper Kupası maçıydı. Çıktığı ilk maçın 16.dakikasında Barca kariyerinde ilk golüne imza attı. Maçı ise 2-1 kaybettiler Hector Cuper'in Mallorca'sına. Guardiola'nın ayrılmasıyla orta sahanın liderliği Xavi'ye devir oldu. 04-05 sezonunda ise 2.kaptan oluyordu. İstikrarın sözlük anlamının karşılığına adını yazabileceğimiz isimlerden birisi olan Xavi, ilk senesinde 17 lig maçı toplamda 26 kez Barca forması giydikten sonra sürekli arttırdı bu rakamı. 05-06 yılında geçirdiği sakatlıktan dolayı 5 ay sahalardan uzak kaldı, o sene sadece 22 kez formasına kavuşabildi. Kariyerinin en düşük rakamı bu oluyordu. Barca forması altında toplam 49 golde imzası var ayrıca Xavi'nin. 83 kez giydiği Milli takım formasıyla ise 8 gole imza attı.


Kariyerinde eksik olan 2 madalya var Xavi'nin. 2 Şampiyonlar Ligi, 1 Süper Kupa, 4 La Liga şampiyonluğu,1 Copa Del Rey, 3 İspanya Süper Kupa başarısı var Barca kariyerinde. Estudiantes ile oynayacakları maçı kazanırlarsa eksiklerin birisini daha tamamlayacak. Geriye Uefa Kupası kalıyor sadece, onuda alması için Barca'nın ligde ilk 4 dışında kalması veya gruplarda elenmesi gerekiyor, çok zor bir ihtimal gibi gözüküyor.

Milli takım kariyerinde ise 2008'de Avrupa şampiyonu oldu ve Euro 2008'in en iyi oyuncusu seçildi. Daha yazamadığım bir sürü ödülü ve Milli takım düzeyinde genç yaşında aldığı madalyalar var Xavi'nin. Oynadığı oyun ve partneri Iniesta ile bizi büyülemeye daha uzun süre devam edecekler.

Aydın Futbolu Bırakmış



Konyaspor maçının üzerinden çok uzun zaman geçti artık. Aydın Yılmaz o günden sonra hep beklenen ama kendisini hiç bir zaman göstermeyen bir adam oldu. Maç bitse de gitsek havasında oynuyor Aydın, ne zaman şans bulsa. En basit işleri bile yapamayan bir adam haline geldi. Takımın en ilerisinde oynamaya alışık değil ama 2ye1'i bile yapamayacak bir hale gelmiş. Kaçırdığı gol önemli değil. O çalımı atmak yetenek ister kaleciye ama ondan sonra yaptığı vuruşu da ayrı bir yetenek ister. Keita, dün gece 4-5 kez Aydın'la 2ye1'e girmeye çalıştı ama hepsinde boşuna koşu yapmış oldu. İbb'de geçirdiği kısa kiralık dönemin ardından tekrar Galatasaray'a döndüğünde oldukça sevinmiştim. Kiralık dönemlerinde hep sakatlıkla uğraştı. Keşke A.Avcı'nın yanında biraz daha kalsaydı acaba daha farklı olur muydu diye düşündürüyor. Bir kanatta Arda, bir tarafta Aydın'lı bir kadro görmek hayalimdi açık konuşmak gerekirse. Galatasaray taraftarının büyük çoğunluğunda altyapıdan çıkan oyuncunun diğer oyunculara göre biraz daha fazla kredisi vardır her zaman.

2 sene boyunca oynadığı 2 tane maç hatırlıyorum ben sadece. Bir tanesi Skibbe döneminde iç sahada oynanan Antalyaspor maçı diğeri ise bu sene başında 3 asist yaptığı Netanya maçı. Onun dışında sahada bulduğu dakikaları olumlu kullanamadı. Bazen çok kısa süreler için girdi sahaya, o anlarda takımı sırtlamasını kimse beklemiyor zaten Aydın'dan. Mücadele ettiğini görsek bile yeter ama Aydın onu bile yapmıyor. Devre arasında Galatasaray'da kalması iyice zorlaştı artık. Futbol zekasını hiç ilerletemedi. Sadece hızına güvenerek top oynamaya çalışırsan oynatmazlar bu seviyede, Aydın sürekli topun önüne gelmesini o andan sonra hızıyla bir şeyler yapmayı bekliyor. Pas yeteneği zaten diplerde şu sıralar, üstüne ne zaman ne karar vereceğini kendisi de bilmiyor.

Merakla beklediğimiz, yıldızımız olacak dediğimiz isimlerden birisi göz göre göre kendisini bitirdi. Şans verilmedi çocuğa deriz genelde ama Aydın'a verilen şanslar çoğu genç isime verilmiyor bu ülkede. Jübilesini yapmış bir topçu gibi takılmaya ne zaman karar verdi bilmiyorum ama kafasını toplamazsa düştüğü yerde kimse Galatasaray altyapısından diye bu kadar tahammül göstermez.

14 Aralık 2009 Pazartesi

Melo?

fmelo0902

Radyo Rai 2’nin düzenlediği anketle seçilen ‘Bidone d’Oro’ yani Altın Bidon, Juventus’tan Felipe Melo seçilmiş. 18 bin civarında ki oyun 4200’ünü almış Melo ve Quaresma’yı az farkla geçmiş. Böylece 2004 – Legrottaglie’den sonra listeye giren ilk Juventus’lu oldu.

Quaresma geçen sene aldığı için sanırım sırasını savmış olabilir. Fakat Melo’nun almasını garipsedim. Her hafta Juventus maçı izleyebildiğimi söylemiyorum ama bidon seçilecek kadar kötü performans göstermedi izlediğim maçlarda.

Felipe Melo, Tabata sendromuna yakalanmış olabilir. Tabata kötü futbolcu değil ama Türkiye şartlarına göre yüksek bir bonserevisle geldi Beşiktaş’a. Aynı şekilde Juventus taraftarı da (ve İtalyan futbolseverler) 20 milyon eurodan fazla paraya transfer edildiği için benimseyememiş olabilir Melo’yu.

İlginç bir not daha var; Juve orta sahasında Tiago(3) ve Poulsen’de(8) listeye girmişler. Serie A’da ki en iyi orta saha diyemeyiz yani Juventus’un için.

13 Aralık 2009 Pazar

Borussia Mönchengladbach 5-3 Hannover 96


Kaçırılmaması gereken bir maç olmuş. Hannover'li oyuncular bu maçı 6 gol atarak bitirmişler. 3 tanesi kendi kalelerine. Haggui(2) ve Djakpa tarafından gerçekleştirilmiş bu goller. Videoda ilk gol çok net gözükmüyor ama şanssızlık eseri olmuş, Haggui'ye çarpmış pozisyon gereği top. Fakat diğer 2 gol özellikle Djakpa'nın kendi kalesine attığı gol inanılmaz tek kelimeyle. O anki duruşuyla o topa öyle vurmak çok kolay bir iş değildir, tebrik etmek gerekir. Haggui'de kendi kalesine attığı 2.golden sonra gülmeye başlıyor zaten.

Video gözükmüyorsa, Youtube Linki

Sergio Ramos - Guti


Ramos, Pellegrini'yi dinlemek yerine o sırada Guti'yi yoklamayı tercih etmiş. Fotoğraf ilginç, resmi sitede yayınlanan antreman fotoğraflarından birisi olması daha ilginç. Koyarken hiç dikkat edilmemiş büyük olasılıkla.

12 Aralık 2009 Cumartesi

Antalyaspor 2 - 3 Galatasaray



-Üst üste gelen puan kayıplarından sonra bu maçın kazanılması takım için çok önemliydi. Rahat kazanılacak bir maçın yaratacağı etki yerine 2-0'dan geri gelerek kazanılan maç ise daha fazla ekstra motivasyon sağlayacaktır takıma.

- İlk kez beraber oynayan bir defans dörtlüsüyle çıktı Galatasaray maça. Sağda Uğur,solda Caner göbekte ise Servet ve Hakan Balta vardı. Özellikle ilk yarı bu 4'lünün uyumsuzluğu her yönden kendini belli etti. Djehoua, fiziğiyle resmen dağıttı Galatasaray defansını. Fakat açılan boşluklardan Antalya'nın yararlanaması bu gece için bizim şansımızdı. İlk golde ofsayt taktiğini uygulamayı düşünenleri tebrik ediyorum bu arada. Bu kadar başarısız bir ofsayt taktiği denemesi kolay kolay görülemez. Uğur, Galatasaray kariyerinin en kötü maçlarından birisini ortaya koydu. Formayı Sabri'den kapmak istiyorsa kendisine daha fazla dikkat etmesi gerekiyor. Benim için hala bu takımın sağ beki Uğur'dur. Bugün oynadığı maç yakışmadı sadece ona.

- Elano-Kewell-Arda-Keita dörtlüsünün ikinci yarıda birazcık yeteneklerini konuşturması sonucu getirdi Galatasaray adına. Açık ara en iyileri ise Keita oldu bu dörtlünün. Kewell'a attırdığı golde başka bir isim olsa kendisini çoktan yere bırakıp faulu kazandırma yoluna gidebilirdi. Fizik gücünü gösterdi Keita bize o pozisyonda. Ne olursa olsun şu an oynanan oyunda yedek kalmaması gerekiyor. Zaman zaman maçtan kopabilir, pas akışını! bozuyor denebilir ama rakip kaleye bu kadar hızlı ve adam eksilterek giden bir oyuncu daha yok mevcut kadroda. Bu dörtlüyü destekleyen Topal ve Barış için konuşmak gerekirse ; Topal eski günlerini hatırlatan bir performans ortaya koydu bu maç. Kendisine takılan Örümcek lafını hak edercesine top çalışları vardı bugün. Barış ise bir türlü anlayamadığım futbolculardan. Mücadele var, hırs var ama futbol zekası olarak kendisini çok geliştirmesi lazım Barış'ın. Bugün yapamadığı top kontrollerini geçersek genel olarak Barış yapamayacağı işleri yapabileceğini sanarak oynuyor. Haddini, kapasitesini bilerek oynamayı bir an önce öğrenmesi gerek. En büyük şansı Ayhan'ın çok kötü bir form grafiğine sahip olması.


- Elano,geldiğinden beri en iyi maçını oynadı. Tek toplarında-uzun paslarında bu sefer isabeti buldu. Defansa da gücü yettiğince yardım etti bu maç Brezilyalı. Bu performansıyla kadroda her zaman yer bulabilir. Kewell'da bu maçta Yalçın tarafından oldukça fazla tahrik edilmesine rağmen kendisine yakışan davranışları sergiledi. Kewell yerine başka bir isim olsa Yalçın'la gireceği tartışmadan kırmızıyı en iyi ihtimal sarı kartı görürdü.

- Devre arasını yaklaşması özellikle Kaptan için çok iyi olacak. Eski halinden eser yok Arda'nın. Bugün bu kötü haliyle bile Kewell'a çok güzel 2 orta açtı, pozisyona girdi ama onun kapasitesi bunun çok üstünde. Defalarca gösterdi kalitesini bize. Bir futbolcunun performansı için ilginç bir bakış açısı olacak belki ama Arda'nın yüzünde eski ifadesi yok. Sezon başında ve ilerleyen dönemde çok sorumluluk yüklendi, çok aşırı performanslar beklendi Arda'dan. Form düşmesini normal karşılıyorum ben ama eski Arda'yı görmek istiyorum sahada.

- Haftaya oynanacak Gençlerbirliği maçı da kayıpsız atlatılmalı her ne olursa olsun. Devre arası bu takıma takviye gerektiği her yönden belli oluyor. Nonda'nın üst üste maçları kaldıramadığı iyice ortaya çıktı, sezon başında yedekten gelerek verdiği katkının yanına bile yaklaşamadı Baros'suz dönemde. Baros'un da tekrar aynı formu yakalayıp, yakalayamayacağı soru işareti gözükürken bir santrafor ve sezon başından beri bağıran stoper takviyesi üzerinde çalışılacaktır.

10 Aralık 2009 Perşembe

Grupların Ardından

Olympiacos

Önce yeni sistemle gelen takımlara bakmak istiyorum. En çok merak ettiğim konulardan biriydi bu. Play-Off’larda Şampiyon olan takımların eşleşmelerinden gelen takımlardan sadece Olympiacos gruplardan çıkmayı başardı. Zico’yu takımın başına getiren Olympiacos, Avrupa’da ki Pana karşısında ki ezikliğini atmış oldu. Zico’yu kovan CSKA ise Avrupada başarı için getirdiği Ramos’la yolları ilk 3 maç sonunda ayırdı ve yerine gelen Slutskiy 3 maçta 7 puanla takımı üst tura taşıdı.

Slutsky

Şampiyon olan takımların eşleşmelerinden gelen diğer takımlar şöyle : Maccabi Haifa, Zurich, APOEL, Debrecen.

Bu takımlardan Maccabi Haifa ve Debrecen sıfır puanla tamamladılar grupları. Macar ekibi Debrecen ilk kez Şampiyonlar Ligi gruplarında boy gösterdi. Maccabi Haifa ise en son 2002-03’te gruplarda mücadele etmiş ve 3. olmuş.

Zurich, zor bir grupta 4 puan aldı ve Oly’den sonra ki en başarılı takım oldu. Kıbrıs Rum Apoel ise 3 puan aldı, 2’si Atletico Madrid’den ve 1’i liderliği garantilemiş Chelsea deplasmanından.

Rafa

Gruplardan sonra genelde konuşulan bir diğer konu ise süprizlerdir. Üst tura çıkamayan önemli takımlar Liverpool ve Juventus oldu. Liverpool 5 kez, Juventus ise 2 kez bu kupayı kazanmışlardı tarihlerinde. Yine tarihinde kupa kazanan Marsilya 3. oldu. Fakat önünde ki takımlar kupayı en çok kazanan iki takım olunca, bu durum çok süpriz olmadı.

Bordo

Marsilya’dan bahsetmişken Fransızlar için başarılı geçtiğini söylemek gerek grupların. Lyon ve Bordeaux gruplarından çıktılar. Hatta Bordeaux görece zor bir grupta olmasına rağmen grupların en çok puan(16) toplayan takımı oldu.

Beşiktaş’tan grupların başında beklentimiz İnönü’de alınacak maksimum puan ile üst turu zorlaması ve Avrupa Ligine devam etmesiydi. Fakat İnönü’de alınan sıfır puan ile grup sonunculuğu geldi. İç sahada maç kazanamazsan Avrupa Ligine bile gidemezsin.

İşin sonunda İngilizler (Liverpool), İtalyanlar(Juventus), İspanyollar (Atletico Madrid), Almanlar (Wolfsburg) ve Fransızlar (Marsilya) birer fire vermiş oldular. Rusya’dan CSKA, Portekiz’den Porto ve Yunanistan’dan Olympiacos ise üst düzey liglerin dışında ki liglerden üst tura çıkanlar.

Son 16’ya kalanlar : Manchester United, Chelsea, Arsenal, Barcelona, Real Madrid, Sevilla, Inter, Milan, Fiorentina, Bayern Munich, Stuttgart, Lyon, Bordeaux, CSKA Moscow, Porto, Olympiacos.

8 Aralık 2009 Salı

Fifa Yılın Futbolcusu 2009


Aday sayısı 5'e indi bu ödül için. Messi-Xavi-İniesta Barca'dan, Ronaldo ve Kaka'da Real'den aday olan futbolcular. Kaka ve Ronaldo'nun bu sene ödülü alma şansları yok diyebiliriz Barca'nın performansından dolayı. Barca'lılar arasında paylaşılacak ödül. En öne çıkan isim doğal olarak Messi ama artık Xavi-Iniesta ikilisinden birisini bu ödüllerden birisini kaldırırken görmek istiyorum. Gerçi Xavi'mi Iniesta'mı diye sorsalar cevap veremem büyük çoğunluk gibi ikisine birden verilsin derim ödül.

Geçen sene ödülü Cristiano Ronaldo almıştı. Messi 2., Torres ise 3. olmuştu. Kaka ise bir önceki sene bu ödüle kavuşurken takip eden isim yine Messi olmuştu. Artık sırası geldi diye alacaktır Arjantinli ödülü ama Barca'nın diğer yıldızlarına büyük haksızlık oluyor bu durum.

3 Aralık 2009 Perşembe

Zlatan # 9



Dün gece Xerez maçına sonradan girdi Zlatan. Ben uykuya yenik düşmek üzereyken yine kendisine özgü hareketlerinden birisine imza atarak, uykuyu kaçırttı. Hakemin faul vermesine de büyük tepki gösterdi. Hakem doğru kararı verdi ama o ayağın o kadar havaya nasıl kaldırıyorsun diye sormak lazım Zlatan'a. Blogda Zlatan'la ilgili attığım postlardan birisinde bu tarz resimlerine yer vermiştim zaten, adam kariyerinin başından itibaren yapıyor bu hareketleri.


Maçın sonunda şık bir aşırtma ile ligde 9.golüne imza attı. Gol krallığı yarışında 10 gollü Villa'nın ardından geliyor.

Bu adamla ilgili ayrı olarak attığım 9.post oldu. Ayrı bir etiketi hak ediyor. Tıklayarak ilgili postlara ulaşabilirsiniz.

Kazanmak Zorunda Olmak

Cumartesi 21.45’te İtalya’da ki klasik rekabetlerden biri yaşanacak, Derby d’Italia. Ertesi gün ise dikkat çekici bir derbi daha var, Derby della Capitale.

İtalya derbisinin en önemli özelliği iki takımın da tarihinde ligden düşmemiş olmasıydı fakat Calciopoli ile bu durum tarih oldu. Yine de popülaritesi devam ediyor. Diğer taraftan Roma’lıların maçının ise tribünsel açıdan daha ateşli olması beklenebilir.

Kazanmak zorunda olmak, bahis aleminde sıkça kullanılır. Derbileri kazanmaya herkesin ihtiyacı vardır ama taraflardan biri genelde daha zor durumdadır ve kazanmak onlar için tek çıkıştır.

cover_cag_ferr

İtalya derbisinden başlarsak. Juventus, önce Fransa’da Bordeaux’ya sonra da Sardinya Adasında Cagliari’ye mağlup oldu böylece Torino’ya eli boş döndü. Şimdi önlerinde iki önemli maç var. İtalya Derbisi ve Şampiyonlar Liginde Bayern Munich maçı. İki maç da Torino Olimpico’da. Ligde oldukça geride kalan Juventus kazanmaktan başka çaresi olmayan taraf. Ya 3 puan alınır yola devam edilir ya da puan kaybedilir ve Ferrara eleştiriler altında Bayern maçına çıkar.

İtalya derbisi için kim kazanır anketi var gazetta’da. Ulaşmak için tıklayın.

Şu anki duruma bakarsak 54292 kişinin %84’ü Inter’in kazanacağını düşünüyor. Demek ki Juventus taraftarı henüz anketi keşfetmemiş.

Şimdiye kadar Serie A’da oynanan maçlarda 79-55 Juve üstünlüğü var, 45 maç berabere bitmiş. Ayrıca bu iki takım Serie tarihinin en çok gol atan iki takımı.

Lazio taraftar

Başkentte ise kazanmak zorunda olan taraf kesinlikle Lazio. Roma için en iyi zamanını yaşıyor diyemeyiz ama Lazio kesinlikle en kötü zamanlarından birini yaşıyor. Ligde sadece ilk 2 hafta kazanmayı başarabilen Lazio o zamandan beridir galibiyet göremedi. ( Serie A’da 14 maç haftası geride kaldı )

Dün akşam UEFA Europa League’de Red Bull Salzburg’a 2-1 yenilerek kupada üst tura çıkma şanslarını da yitirdiler. Taraftarların hava alanında ki protestosunu Rocchi ‘deribiyi kazanacağız’ diyerek geçiştirmiş. Teknik direktör Ballardini için işlerin çok iyi gittiğini söyleyemeyiz. Açıkça görülüyor ki hafta sonunda alınacak bir mağlubiyet ile Lazio yeni hoca aramaya başlar.

Ballardini

Lazio ve Roma arasında Serie A’da oynanan maçlarda ise Roma’nın üstünlüğü var : 43-33. 54 maçta ise beraberlik bozulmamış ki ilginç bir istatistik.

Francesco.Totti.1

Derbide en fazla oynayan oyuncu ise Francesco Totti. 27 kere Başkent derbisinde sahaya çıkmış. Hafta sonunda da sahada olabilir. Hala Lazio'da oynayan Sebastian Siviglia ise kısa bir dönem bile olsa Roma forması da giymişti.

Hafta sonunda ihtiyacı olanlar kazanabilecek mi? Ballardini ve Ferrara için zor maçlar. Bizim içinse güzel iki derbi ile keyifli bir hafta sonu.

30 Kasım 2009 Pazartesi

Huntelaar

En üst

Hollanda liginde ki süper istatistiklerinden bahsetmeye çok gerek yok bu adam için konuşurken. Çünkü orada ortalama bir golcü bile formunu bulduğu zaman potansiyelinin üzerinde oynayabilir. Alfonso Alves ve Mateja Kezman ilk aklıma gelen örnekleri bu durumun. Klaas-Jan Huntellaar’da bu durumun örneklerinden biri olma yolunda ilerliyordu.

Real Madrid’de forma şansı az bulan Huntelaar’ı Florentino Perez diğer Hollanda’lılar gibi göndermek istiyordu. Bir kaç Alman takımı için ismi geçse de Dzeko’yu alamayan Milan’ın yolunu tuttu Hollanda’lı sonunda. Zaten geldiği zamandan beri çok huzurlu değildi Madrid’de. Önce Şampiyonlar Ligi kadrosunda yer bulamadı, sonra da fazla forma şansı bulamadı.

Huntelaar2 Catania vs Milan

Fakat işler İtalya’da da çok yolunda gitmiyordu düne kadar. Çok fazla şans bulamayan Huntelaar, şans bulduğu maçlarda da çok etkili olamıyordu. Zaten saha içinde çok faydalı bir oyuncu olduğu söylenemez Huntelaar’ın. Onun işi sadece gol atmak. Fakat bu gol atma işini de yapamayınca rotasyonda Filippo Inzaghi’nin bile arkasında kalmıştı

Dün Catania deplasmanı Milan için oldukça önemliydi. Bu önemli deplasmanda 85. dakikaya 0-0 giren Milan’da son umut olarak Huntelaar’ı oyuna aldı Leonardo. İşte o Huntelaar uzutma dakikalarında 2 gol atarak takımına maçı kazandırdı. Milan’da bu galibiyet ve Juventus’un Sardinya adasından mağlup dönmesi ile 2. sıraya yükseldi.

Leonardo

Huntelaar çok fazla özellikleri olan bir futbolcu olmasa bile golcü kimliğiyle kulübede değil sahada görmek istediğim futbolculardan. Uzatmalarda attığı iki gol ile Serie A’da haftaya damga vuran futbolculardan biri oldu.

Barcelona 1 - 0 Real Madrid



Haftalardır merakla beklenen maç Barcelona'nın 1-0'lık galibiyetiyle sonuçlandı. Ronaldo-Messi ve Zlatan'ın durumları, oynayıp-oynamayacakları merakla bekleniyordu. Pep, Zlatan'ı yanında tutarak başladı maça. Madrid cephesinde ise Ronaldo sahadaydı. 2 aydır top oynamayan ve sadece 20 dakika Zurich karşısında maça çıkarak bu maça çıktı Portekizli yıldız. İstediklerini sahaya bir türlü yansıtamadı bu yüzden. Sakatlığı, temposunu oldukça etkilemiş doğal olarak. Real için maçın anahtarı doğal olarak Xabi-Lass ikilisinin performansları olacaktı. Özellikle ilk yarıda inanılmaz bir efor sarf ettiler Barca'nın pas kanallarını kesmek için. Arkadaşlarının da yardımlarıyla bu işte başarılı oldular. Kazanılan toplar hiç ayakta oyalanmadan Kaka önderliğinde ileriye hızla taşınınca pozisyonlara giren taraf Real Madrid oldu. Kaka'nın Ronaldo'ya çıkardığı ve Portekizli'nin kaçırdığı pozisyon maçın kırılma anıydı. Herkes gibi bende Kaka'nın oradan ayağının içiyle topu köşeye yuvarlamasını bekliyordum. Marcelo için bir şeyler yazmam gerekiyor içimde kalmasın şu maç sonucu. İlk 11 oyuncusu olduğunu düşünmüyorum Real Madrid'de. Zaman zaman iyi,harika dedirtecek performanslar sergileyebilir ama genel olarak nerede duracağını bilmeyen ve bugün Ramos'un golde yaptığı hatayı sıkça tekrarlayan bir adam Marcelo kendi kanadında. Bu takım için en fazla yedekler arasında alternatif olarak düşünülmesi gereken bir isim. Devre arası transfer döneminde o bölgeye bir takviye yapılacaktır, sene başından beri söylüyoruz. Gerçi bugün Messi'nin etkisiz hale getirilmesinde Arbeloa ile iyi iş çıkardı ama ileride topları ezmekten başka bir iş yapamadı. Real'in bu tarz bir sistemle oynayacağı maç sayısı da çok fazla değil sezon boyunca. Defansif olarak en etkili Marcelo performanslarından birisini izledik bugün.


İkinci yarıya iyi başlayan taraf ise Barca oldu. Xavi ve Iniesta'nın kendi kimliklerine bürünmesi topun kontrolünü Barca'ya geçirdi tamamen. Ibra'nın yedekler arasında olması maç öncesi Real cephesi adına olumlu bir tercihti. Ibra'nın sırtı dönük top alma-arkadan gelen oyunculara top indirme ve yüksek toplardaki hakimiyeti ilk yarı ayağa pas yapmakta tıkanan Barca için alternatif bir çözüm olabilirdi. Ibra'nın girişi golü de beraberinde getirdi. Maçın başında yaptığı 3 ortada kale arkasına topu gönderen Alves bu sefer Ibra'nın ayağını buldu. Golde dikkat edilmesi gerekn iki husus ise ; Ramos'un Ibra'yı izlemesi ve Ibra'nın yanında ceza sahasında bulunan diğer Barca'lının sürpriz bir isim olan Pique olması. Bir duran top dönüşü falan değildi pozisyon, Pique ile başlayan atak sonucu İspanyol savunmacı yerine dönmek yerine ileride kaldı ve büyük olasılıkla içeride tek olacak Ibra'nın Pepe'nin markajından kurtulmasına zemin hazırladı. Busquets'in yaptığı amatörce hata Pep'i çileden çıkarttığı gibi maçı izleyen Barca'lıları da çileden çıkartmıştır. Bu seviyede bir takımın oyuncusunun bu kadar basit bir kartla oyundan atılması akıl alır gibi değil.


Pellegrini, büyük olasılıkla Ronaldo'yu sakatlıktan yeni çıkmış olması ve kötü bir performans göstermesinden dolayı kenara aldı. Fakat 10 kişi kalmış Barca'nın üstüne giderken Marcelo veya Higuain değil Ronaldo'nun sahada kalması lazımdı. Real'in tıkandığı dakikalarda driplingleri her ne kadar başarısız olsa bile deneyen tek isim olarak göze çarpıyordu. Pellegrini'nin takımı Nou Camp'ta tarihin en iyi takımlarından birisine oynayabilecekleri en akıllı oyunu oynadı her şeye rağmen. Sene başından beri umut veren ilk Real performansı bana göre. Tabi bu maç için bu yazı üstüne tekrar Puyol,Puyol,Puyol demekte bir sakınca bulmuyorum

29 Kasım 2009 Pazar

Puyol


Açık ara maçın adamı oldu Puyol, El Clasico'da. Kendisini ölümüne topun önüne attığı 3 pozisyon var ki bir defans oyuncusunun yapacaklarının üst sınırıydı o pozisyonlar. Uzun zamandır gördüğüm en mükemmel stoper performansıydı. Maç boyunca sadece 1 kez sağ bekte Ronaldo ile bire bir yakalandığında geçildi onun haricinde duvar gibiydi Puyol. Barca'nın galibiyetinin 1 numaralı mimarı oldu Kaptan. Maçla ilgili daha ayrıntılı yazacağız ama bu maç için özel bir mesajın olması gerekirdi Puyol için.

26 Kasım 2009 Perşembe

Cristiano vs Messi



Clasico'ya doğru görseller hazırlanmaya devam ediliyor İspanyol basını tarafından. Bu sefer görseli hazırlayan As. Ronaldo ve Messi'yi karşılaştırmışlar hazırladıkları görselde. Başarıları-kazandıkları ödüller, kariyer istatistikleri ve biyografilerinin yanı sıra video görüntüleri ile desteklemişler. Neredeyse İspanyol gazetelerinin hepsinin internet sitesinde El Clasico'ya ilişkin bu tarz görseller var. Bir gün bizim gazetelerimizin internet sitelerinin derbi öncesi milleti gaza getirecek haberler yerine bu tarz emek gerektiren işler yaptıklarını görürüz umarım.

Tıklayın...


Bir diğer haber ise sanal ortamdan. Xavi ve Benzema bugün online olarak Fifa 10'da ilk provayı yapmışlar. Kurulan kameralarla birbirlerini görerek oynadıkları karşılaşmayı Ronaldo'nun 3 golüyle Benzema 3-0 kazanmış. Xavi ise Pazar akşamı çok daha iyi olacağını söylemiş mağlubiyetten sonra.

El Clasico'ya Doğru



Büyük maç Pazar akşamı oynanacak. O zamana kadar idare etmemiz için Marca yine harika bir sayfa hazırlamış bizlere. Daha önce Aguero, Ronaldo ve Kaka için bu tarz sayfalar hazırlamışlardı. Bu kez hazırladıkları sayfada Real ve Barca oyuncuları arasında seçim yaptırıyor bizlere. Seçim sonucunda oluşan karma takımı görünce Pazar akşamını beklemek çok daha zor olacağa benziyor.

Aşağıdaki resim benim seçimlerim sonucu oluşan takım.

Defans göbeğini Barca'dan oluşturdum, karar veremediğim iki mevki var. Sol bekte Maxwell ve Arbeloa seçimleri sunulmuş. Marcelo'yu koysalardı direk Maxwell'i işaretlerdim. Messi ve CR9 arasında ise gönül Cr9 dese de seçim yapmak zor olduğu için ikisini birden aldık takıma.


Sayfaya gitmek için; tıklayın..

We Can't Wait

23 Kasım 2009 Pazartesi

Kadro Dışı

Kadro dışı kalan futbolcu ne yapar?

Kadro dışı kalan futbolcu, bir çok kez şahit olduğumuz üzere takımla birlikte çalışmaz. Alışık olduğumuz söylemle kendisine tahsis edilen antrenör ile alt yapı tesislerinde falan çalışır.

Nerden çıktı bu peki?

Dün Kasımpaşa, Trabzonspor’u 3-1 mağlup etti. Zaten bileti kesilmek üzere olan Hugo Broos, bu maçla elveda dedi Trabzonspor’a. Başka bir haber daha geldi Trabzonspor camiasından.

Egemen, Song, Sylva, Gökhan Ünal ve Engin Baytar kadro dışı bırakılmıştı.

Bu akşam yapılan antrenman’da bu kadro dışı kalan futbolcular Mehmet Ali Yılmaz tesislerine gelip takımdan ayrı çalışmışlar.

Yönetim Kurulu ise bugün bu oyuncular ile ilgili şu açıklama yapılmış internet sitesinden;

‘’Bu arada yapılan değerlendirme sonucunda takıma katkıları açısından büyük beklenti içerisinde olduğumuz oyuncularımız Egemen Korkmaz, Rigobert Song, Tony Sylva, Gökhan Ünal ve Engin Baytar’ın sezon başından beri ve özellikle de son maçtaki formsuzlukları sebebiyle bir süre özel çalışmaları uygun görülmüştür. Bu oyuncularımızın eski performanslarını kazanarak yeniden takıma katkı sağlaması yönündeki beklentimiz sürmektedir. Alınan karar gereğince gündeme gelen kaptanlık konusu ve kadrodan ayrı çalışacak olan oyuncular hakkındaki nihai karar yeni göreve başlayacak olan teknik direktörün tasarrufuna bırakılacaktır.’’

Yani Ünal Karaman gelin oynayın derse, bu oyuncular sadece 1 gün kadro dışı kalmış olacaklar.

Sadri Şener’in aslında bu kararı bir anlık sinirle verdiği söyleniyor, yani bu oyuncuların kadro dışı olması çok uzun sürmeyebilir.

Aslında Trabzonspor’un bu sezon neden geçen sezondan kötü durumda olduğunun göstergesidir bu anlık verilen kararlar, bana göre.

Son 56 yılın en kötü Atletico Madrid’i



En son 1953-54 sezonunda lige bu kadar kötü başlamış Atletico… Lige 1 galibiyet, 2 beraberlik, 8 mağlubiyet ile başlamış takım. Bu sezon ise 1 galibiyet, 4 beraberlik ve 6 mağlubiyette.


Sanchez Flores ise henüz galibiyetle tanışmış değil. Tabi Marbella maçlarını saymıyorum, o iki maçı kazanmıştı Atletico Madrid ama ağır siklet farkı var.



Athletic Bilbao deplasmanında mağlup olmaktan kurtulamayan Atletico, Vicente Calderon’da ki Real Madrid maçında ise son dakikalarda hareketlense de derbide yine mağlup olmuştu.

Eğer tribünde olduğu ve 1-1 berabere biten Mallorca maçını saymazsak ( ki hatırlarsak 9 kişi Mallorca 90. dakika da gol atıp maçı berabere bitirmişti ) Flores ligde yoluna 0/3 ile devam ediyor. Ama onu suçlamak zor. Çünkü elinde belki La Liga’nın en kötü defansı, kafası karışmış Kun Agüero ve hakkında yorum dahi yapmak istemediğim kadar dağınık bir orta saha var.

Özellikle böyle zor bir deplasman galibiyetine oldukça ihtiyaç duyulan bir durumdaydı Atletico ama son dakikada Pablo’nun yaptığırdığı saçma penaltı ile 1 puan dahi alınamadı maalesef.



Ligde önümüzde ki hafta Espanyol ile Vicente Calderon’da karşılşacak Atletico ve artık bu durumdan kurtulmak için yapılacak tek şey sadece ne şekilde olursa olsun kazanmak. Hatta Şampiyonlar Liginde hafta arası Kıbrıs adasından galibiyetle dönerse takım, büyük moral olur.

1953/54 LA LIGA

22 Kasım 2009 Pazar

Tottenham 9 - 1 Wigan

Wigan'ın içine San Marino kaçmış maç öncesi,yok sa böyle bir skoru almalarının başka bir açıklaması olamaz. Ekran görüntüsünü alıp, bloga koymaya hazırlanırken durum 8-1'di. O sırada bir tane daha sıkıştırmış Tottenham. Spurs'da bulduğunu atmış, insan biraz frene basar rakibe saygıdan. Futbol24 verileri doğruysa ve son gol 90+4'de geldiyse 8-1'lik maçı 4 dakika uzatan hakemi de ayrıca kutlamak lazım. Acımadın mı hiç adamlara ?

21 Kasım 2009 Cumartesi

19 Kasım 2009 Perşembe

2002'nin Tekrarı Olsun


Dünya Kupası'na katılan takımlar bu gece oynana maçlar sonunda belli oldu. Mısır-Cezayir maçı, Rusya'nın ilk maçın son anlarında yediği golle avantajını kaybedip 2.maçta elenmesi konuşulacak olaylardan. En fazla dikkat çeken ise Fransa-İrlanda eşleşmesinin 2.maçı oldu. 1-0'ın rövanşında karşı karşıya geldi iki takım. Keane'in golüyle uzatmalara giden maçın 103.dakikasında Henry'nin asisti geceye damgasını vurdu. Topu eliyle düzeltip, Gallas'a çıkartan Hnery takımını finallere taşırken belki çok önemli bir işe imza attığını düşünüyordu ama çok büyük bir sempati yitirmiş oldu futbolseverlerin gözünde.Domenech'in Fransa'sına zaten çok sıcak bakmıyorduk, şimdi tek isteğim 2002'de yaşadıkları hayal kırıklığını 2010'da tekrar yaşamaları. Gol atamadan geldikleri gibi gitmelerini bekliyorum kendi adıma.

Yazık ...


Salsa'nın ve Mali'nin bloglarından öğrendik bugün olan olayları resimleriyle-videosuyla. Cemal'in oynamaması gereken maçlarda Tufan'ın forması ile oynamasını kim akıl ettiyse tebrik ediyorum. Cemal Nalga, bizim takımın Lebron James'i falanda bizim mi haberimiz yok. Bir hazırlık maçında Cemal'i oynatmaya nasıl ihtiyaç duyabilirsiniz hemde bir klübün adını karalama, taraftarlarının yüzünü eğme pahasına. Zaten aldığı cezayı hazırlık maçlarında çekiyor-orası daha ilginç - sen adamı kalkıp başka isim altında oynatıyorsun. Bırakın cezası bitsin, o gün bu kararı verenler ne kazandıklarını, kimi kandırdıklarını düşünüyorlardı acaba. Maçtan hiçbir video-resim görüntüsünün bulunmayacağını falan düşündüler galiba bu skandala imza atanlar. Galatasaray adına kara bir leke olmuştur bu olay, yayında ve yapımda emeği geçenleri tekrar tekrar kutlamak gerek.

Adnan Polat'ta gerekli kutlamayı yapmış gözüküyor bu kişilere zaten.

18 Kasım 2009 Çarşamba

Geçmiş Olsun Kaptan

Bilgilendirme : Arda Turan

Futbolcumuz Arda Turan’ın burun akıntısı, ateş ve genel halsizlik şikayetleri ile başlayan sağlık sorunu için yapılmış olan testlerinin bugün çıkan sonuçlarında H1N1 test sonucunun pozitif olduğu saptanmıştır. Futbolcumuz konuyla ilgili detaylı olarak bilgilendirilmiş olup, başlanan tedavisine düzenli bir şekilde devam edilmektedir.

Sağlık durumu iyi olan ve istirahata alınan kaptanımızın, takımdan ayrı olarak, 23 Kasım Pazartesi gününe kadar özel tedavisine devam edilecektir.

Galatasaray Futbol A.Ş.

http://www.galatasaray.org/futbol/futbol_as/haber/5359.php

Çok fazla endişelenmemek gerek açıkcası ama insan tedirgin oluyor doğal olarak. Geçen hafta okulda arkadaşım çok kötüyüm beni revire götür diyince götürmüştük mecburen. Hastaneye sevk ettiler, domuz gribi teşhisi kondu hastanede. 1 hafta dinlen, evden dışarı çıkma vs. tarzı önerilerle atlattı arkadaşım gribi. Çok ayrıntılı bilgi sahibi değilim hastalık hakkında- yaşadığım bir olaydan örnek veriyorum,içimi rahatlatmak için belki- ama Kaptan'da atlatacaktır bir an önce bu hastalığı. Sporcu bünyesi böyle bir hastalığı daha rahat atlatacaktır. Bu aralar sporcuların domuz gribi olduğu haberlerine sıkça rastlıyoruz. En son Maliano yazmış blogunda.

Kaptan'a geçmiş olsun diyoruz. Çok önemli bizim için her anlamda.

17 Kasım 2009 Salı

Kapanın elinde kalıyor : Bosman


Bosman kuralına artık herkes aşina. Sözleşmelerinin sonlarına doğru bonservissiz şekilde başka bir kulüple anlaşabiliyor futbolcular. Futbolcuların özgürlüğü ve banka hesapları açısından şüphesiz ki olumlu bir kural bu Bosman Kuralı. Aslında pek hak etmediği paraları bonservissiz geldikleri için alabilyor futbolcular. Özellikle alt yapıya yatırım yapan takımlar için oldukça olumsuz bir kural olduğu söylenir. Aslında gerçek dışı da değil.

Fakat bazen de futbolcular için can simidi olabiliyor Bosman Kuralı.

Şöyle ki yakın zamanda takımdan ayrılmak isteyen Pandev, Ledesma ve De Silvestri’yi satmaya yanaşmamıştı Lazio’nun mafya babası benzeri başkanı Claudio Lotito.
Daha sonra De Silvestri € 5.5 M‘ya Fiorentina’ya transfer oldu ve takımdan ayrılmayı başardı. Pandev ve Cristian Ledesma ise hala Lazio’dalar. Ve hiçbir maçta oynamadılar, kadro dışılar.
Pandev’in sözleşmesi bitiyor ve yaz döneminde kendisini isteyen Juventus yada Inter’den biriyle sözleşme imzalayıp cehennemden kurtulacak muhtemelen. 26 yaşında ki futbolcu belki de en değerli döneminde 1 sezon ara vermiş gibi olacak futbola.

Geçenlerde Serie A’da sözleşmesi biten futbolcuların listesi elime geçti. Pandev’in dışında en çok dikkat çeken isim : Patrick Vieira. 33 yaşında ki oyuncu bu sezon da şans bulmaya devam ediyor Inter’de. Ama geleceği belirsiz, bir ihtimal sözleşme yenilemezse Inter onunla, yoluna Fransa’da devam edebilir.

Milan’da ise Dida ve Favalli’nin sözleşmeleri bitiyor. Roma’da Max Tonetto ve Marco Casetti, Roma yeni sözleşme imzalamazsa serbest kalacaklar.

Listede dikkat çeken diğer isimler ise zaman zaman Türk takımlarının gündemlerine gelen Kroldrup ve Jorgensen. Özellikle basının Beşiktaş’a transfer ettiği bu futbolcular da eğer Fiorentina yeni sözleşme imzalamazsa serbest kalacaklar. Bu iki oyuncunun dışında Fiorentina’da Massimo Gobbi’de serbest kalacakmış. Gobbi, Prandelli’nin tuttuğu futbolculardan biri. Bu zaman kadar sözleşme yenilenmemesi ilginç.

Doğrusu listede ki bir çok futbolcu 30 yaş üzeri ve bir çoğu takımında çok fazla şans bulamıyor. Fakat Pandev konusunda Serie A’da yeşil sahada olmasa bile saha dışında büyük bir çekişme yaşanacağı kesin.

Serie A bir tarafa Bosman kuralı nedeniyle de son yıllarda genç oyuncular ile Avrupa’da ki kulüpler uzun anlaşmalar imzalıyorlar ve kontrat yenileme işini son dakikaya bırakmıyorlar Türkiye’de ki bir çok kulüp gibi. Tuncay, Marco Aurelio Fenerbahçe’nin yakın zamanda yaşadığı iki örnek. Keza Beşiktaş’ta Nobre ile son yılında anlaşmaya çalıştı ve kozları Nobre ve Figer’in eline bıraktı. Bir benzerini de bu sezon Bobo’da yaşayabilir Beşiktaş. Bir benzer tehlikeyi ise Galatasaray yaşıyor. Galatasaray taraftarınca çok sevilen hatta bir çok rakip taraftar tarafından da sempati ile bakılan Kewell’ın sözleşmesi bitiyor ama bir türlü yenilenmiş yada yenilenebilmiş değil.

Bosman Kuralı doğru veya yanlış. Ama transfer piyasasını arada bir hareketlendirdiği kesin.

Elime geçen listeyi düzenledim. Futbolcuların takımlarında ne kadar süre aldıklarını, yaşlarını ve pozisyonlarını ekledim. İtalyan futbolu ile ilgilenen varsa bu dosyaya ulaşmak için tıklasın.

16 Kasım 2009 Pazartesi

Antonio De Nigris



Enke'den hemen sonra De Nigris'de aramızdan ayrılmış. Bilgisayarı açar açmaz karşılaştığım ilk haberin bu olması çok kötü oldu. Tsl'nin kaliteli forvetlerinden birisiydi ayrıca Kadıköy'de sergilediği maskeli gol sevinciyle değişik bir renkti Meksikalı ligimiz için. Arkadaşlarım ve benim aramda De Nigris'in ayrı bir yeri vardı. Bir arkadaşımızın kendisini yakından tanıma fırsatı bulması da bir etkendi De Nigris'ten bahsetmemiz için. Halı saha muhabbetlerimizde adı sürekli geçerdi. Maskesiyle beraber aramızdan ayrıldı.


Türkiye'de sağlık sorunları ortaya çıkmış ama buna rağmen devam edip Larissa'da kariyerini sürdür. Sağlık sorunlarını bile bile futboldan kopmaması ise kendi hatası veya menajerleriyle ilgili bir durum. Sağlığını-hayatını riske etmesini engelleyebilecek birileri çıksaymış keşke.