30 Nisan 2008 Çarşamba

Yıpratan nağmeler

Eve işten apar topar gelirsin, yemek falan muhabbetlerini bir an önce toparlar, evdeki ufak tefek işlerini halleder, koltuğuna kurulur açarsın biranı, çünkü CL yarıfinal maçı vardır ve işin güzel tarafı bu avrupada desteklediğin iki takımın maçıdır. Güzel bir heyecanla reklamın bitmesini bekler "uff nefis bir maç olacak " diye içinden geçirirsin. Maça bağlanıldığı andan itibaren ise acı gerçek suratına bir tokat gibi çarpar, maçın sunucu ve yorumcusunu hatırlarsın ve bir anda o bütün güzel ambians yerini " televizyonun sesini kıssam mı ama o zaman da tribünü duyamam, e kısmasam o zaman da Emre Tilev ve İlker Yasin'i dinlemek zorundayım " gibi bir kaosa bırakır. Dünkü maçla ilgili nereden başlayayım bilemediğim bir gaf dizisi vardı. Emre Tilev binbeşyüzkırkbeş kere " Hayaller Tiyatrosu " dedi Old Trafford'a. İlker Yasin daha da beterdi Henry oyuna girdiğinde sekiz sene Ajax'ta forma giydi Henry falan dedi, yetmedi Beckham'la Cantona'yı en çok para ettikleri dönemde sattı falan dedi, ya hadi Beck's tamam da Cantona ne alaka be İlker yani ne alaka? Tamam Avrupa futbolunu takip etmek senin açından biraz zor falan ama e bu kadar da büyük gaf da yapılmaz. Messi ile Ronaldo yılın oyuncusu seçimi için kapışacak diye bir şey uydurdu İlker Yasin, sanki tek bir tur karşılaşması belirliyormuşcasına bu ödülü yetmedi bir de bunu üç dört kez söyledi inandı bir de bu söylediğine garip bir durumdu açıkcası. Sonra Ronaldo için " Boğa gibi güçlü, şimşek gibi hızlı " gibi benzetmeleri vardı ki niye diye sordum durdum kendi kendime. Bir de unutmadan Röneldö telaffuzu var ki inanın ona hiç girmek bile istemiyorum. Tabi sinire kestiğim aralarda belki kaçırdıklarım da vardır hatırlatabilecekler yorum bıraksın diyecem ama o bile sinirimi bozabilir diye de korkmuyor değilim açıkcası.

Bu gece de Chelsea - Pool maçı var bakalım neler yumurtlayacak merak içindeyim.

Play-off Günlüğü

San Antonio Spurs - Phoenix Suns

Serilerde tur atlayanlar yavaş yavaş belli oluyor. Dün gece oynanan maçlarda Spurs seriyi Suns karşısında uzatmadı ve 4-1'le seriyi sonlandırdı. San Antonio'da Tim Duncan 29 sayı 17 rebaundla oynayarak takımını galibiyete taşıdı. Suns'ta ise Diaw, Amare ve Shaq'ın çabaları yetmedi. Suns dün gece iki adama teslim oldu tam anlamıyla Parker 31 sayı, Duncan 29 sayı ile oynayıp Suns'ın ipini çekti.

Tabi Barbosa 1-7 ile oynarsa Nash 4-16 gibi bir şut yüzdesi, 3 assist ve 5 turnoverla maçı tamamlarsa yetmez nasıl yetsin ki ona rağmen 5 sayıyla maçı kaybettiler, seride zaten geride olup da bir de üstüne böyle bir performansla oynarsa ancak Torontoyu falan yenme şansı olurdu Suns'ın ama Spurs'e böyle oynamak yetmez. Üstelik işin garibi Spurs dün kötü bir gecesindeydi ve .319 gibi bir şut yüzdesiyle hücum eden Spursü bile yenemiyorsa bir takım hiç kimsenin şampiyonluk vs gibi şeyler söyleme lüksü yok.
.
Detroit Pistons - Phily 76's
.
Doğunun süpriz serilerinden olan Phily- Detro serisinde bu sefer evsahibi Detroit kendisi gibi takım olarak oynayınca tabi fark da direk olarak belli oluyor. Dün beraberliğe gelen seride Detroit ilk perioddan itibaren işi sıkı tuttu ve 14 sayılık fark yaptı sonrasında bu farkı hep koruyarak gitti ve sahadan da 18 sayı farkla galip ayrıldı. Takım gene standart olarak birbirine yakın sayılar atarken bir yandan da savunmada Wallece 6 blokla maçın Detroit tarafında yıldızı oldu.
Phily'nin yeni AI'sı Iguodala dün 21 sayıyla oynamasına rağmen takımını fark yemekten alıkoyamadı. Seride bir sonraki maç Phili nin sahasında olacak ve Phily bir mucize peşinde koşacak. O maçta yenilseler bile birçok insanın 4-0 biter dediği bir seride durumu buraya taşımak bile böylesine genç bir takım için hele ki Detroit gibi bir takıma karşı büyük bir başarı.
.
Dallas Mavericks - New Orleans Hornets
.

Dallas evindeki son maçı kaybettikten sonra New Orleans'ın sahasına açıkcası biraz mucize peşinde koşmaya gelmişti. Serideki en iyi oyunlarından birini oynadı Dallas aslında ama takımdaki dengelerin biraz sallantıda olması ve karşılarında Batının en güçlü takımlarından birinin olması açıkcası Dallas adına büyük şanssızlık oldu. Bu yaz Cuban ve Mavs'ı oldukça hareketli zamanlar bekleyecek zira Dallas takımının sahibi Cuban fanatik taraftar portresi çizen bir adam ve medyatik tavırlarıyla hep önplanda, bu senede mutlaka büyük bomba haberlere imza atacaktır. Özellikle coach Avery Johnson ile ilgili dedikodular bu sene yaz boyu devam eder.

Bir de tabi NBA'in gelecekteki bence en büyük guard'ının olağanüstü performansı var bu maçı Hornets'e getiren ki bahsetmeden geçmek olmaz. C.Paul dünkü maçta 24 sayı 11 rebaund ve 15 assist ile oynadı. Gerçekten muazzam bir TD performansı.


Houston Rockets - Utah Jazz

Serinin Houston açısından olmak yada olmamak maçında evsahibi takım tam anlamıyla Utah'ı rencide etti. Bugüne kadar seride oynanan tüm maçların farkı toplamda 23 sayıda kalırken bu tek maçın toplam farkı 26 ve bu YAO'suz !! T-Mac gene Houston adına en skorer isim olurken gerçekten Play-off'lardaki kötü ününe bir son vermek ister gibiydi. Takımını Yao yokken böylesine sırtlamaya çalışması ve pes etmemesi oldukça artı puan kazandırıyor kendisine. Utah ise rakibini ısrarla uyandırmaya seriye ortak etmeye çalışıyor garip bir şekilde. Seride deplasmanda iki maçı kazandıktan sonra oyununda bariz düşme yaşanıyor bu tokat onları kendine getirir diye düşünüyorum bu maçı alıp seriyi 4-2 bitirmek amaç olacak.

Ama şu seriye bakınca yaşından dolayı Dikembe babayı hücumda kullanamayan Houston'ın sırf Yao'suzluk yüzünden elenme durumunda olduğunuda görünce insan T-Mac'e de yazık arkadaş demeden edemiyor. Önümüzdeki maç çok çetin geçecek.

İlk Finalist Manu



0-0'ın rövanşında Old Trafford'da turu geçen taraf Scholes'un golüyle United oldu. Rijkaard 2 senedir en ufak bir başarı elde edemeden devam ediyor Barca kariyerine artık son 4 haftası kaldı. Geçen sezon yari finalde Milan duvarına çarpan Manu bu sene finale çıkıp Moskova biletini aldı. Alex Ferguson kariyerinde 2.Şampiyonlar Ligi kupasına çok yakın. Münih'e karşı alınan mucizevi şampiyonluğun yanına yeni bir tane daha koymak üzere olucak Moskova'da. Artık rakibini bekliyor Kırmızı Şeytanlar.

1-0 Scholes

29 Nisan 2008 Salı

Yılın koçu Byron Scott

New Orleans Hornets'in başarılı Head Coach'u Byron Scott 2007-2008 sezonunda yılın en başarılı koçu seçildi. Boston Celtics'in efsane koçu Arnold Jacob "Red" Auerbach ( R.I.P ) adına verilen bu ödülü bu sene bir başkası alsaydı gerçekten Bryon'a yazık olurdu. Byron Scott'ın yönetiminde Hornets 2007-2008 normal sezonu 56 galibiyetle kapatarak kulüp tarihinin en yüksek galibiyet sayısını elde edip ( 56-26 (.683) ) yine kulüp tarihinde ilk kez Güneydoğu grubunu şampiyon olarak bitirmiş ve konferans ikincisi olmuştu.
Scott oylamada 458 puan elde ederken Boston Celtics'in koçu Doc Rivers 242 puanla ikinci sırada, Houston Rockets'in koçu Rick Adelman ise 193 puanla 3.sırada yer aldı. İkibinli yılların ödül alan koçları ise aşağıda

2000-01 - Larry Brown, Philadelphia
2001-02 - Rick Carlisle, Detroit
2002-03 - Gregg Popovich, San Antonio
2003-04 - Hubie Brown, Memphis
2004-05 - Mike D’Antoni, Phoenix
2005-06 - Avery Johnson, Dallas
2006-07 - Sam Mitchell, Toronto
2007-08 - Byron Scott, New Orleans

Hedo

Haketmişti kesinlikle. Bir kez daha tebrik edelim.

Play-off Günlüğü

Denver Nuggets - Los Angeles Lakers
.

Daha öncede dediğim gibi eğer maskotluk böyle birşeyse hakikaten maskot olmak istiyorum bu nasıl bir şekil nasıl bir mizansen arkadaş nefis gerçekten.
Serinin Denver açısından tamam mı devam mı maçında, Lakers bu imkanı Denver'a tanımadı ve deyim yerindeyse deplasmanda denize döktü. Play-off ta oynuyorsan takım olarak önce biraz savunma yapman lazım tamam savunma kavramı sana uzak olabilir ama insan hiç değilse biraz çaba gösterir e bunu bile yapmıyorsan bırak seriyi geçmeyi maç kazanmak bile hakkın değil. Dün Lakers aslında Denver biraz zorlasa maçı verebilirdi zaten o lükse de sahiplerdi ama Denver inatla bunu istemeyerek kendi ipini çekti, takımda sadece 3 oyuncu çift haneli sayılar atabildi ve geri kalanı resmen berbat oynadı. Hadi Marcus Camby'i ayrı tutuyorum onun işi pota altı ve rebaund olayı ki bunu zaten fazlasıyla yaptı peki ya geri kalanlar, onlar ( özellikle A.Carter ) berbat oynadılar. Lakers ekstra birşey yapmadı kendi oyunu dışında Kobe gene takımını sürükledi, Gasol ve Odom'da kendisine eşlik etti vegalibiyetle evlerine dönüp dinlenmeye çekildiler.

Denver seyircisi de bu kadar amaçsız, gamsız bir takıma daha fazla tahammül göstermeyeceklerini dünkü maçta pankartlarla dile getirdiler, çok da haklılar.
Bitti be canım gerçekten bitti sendeki inancın birazcığını bile takımın göstermedi, şöyle bir güzelliği üzdükleri için Denver'ı bende kınıyorum. Yazıklar olsun.

Orlando Magic - Toronto Raptors
Dün Hedo'nun MIP seçilmesiyle birlikte Orlando takımında yüzler gülerken hedef elbette seriyi evlerinde sonlandırıp işi fazla uzatmamaktı. Dün gece oynanan maçta ise güzel bir galibiyet alıp seriye 4-1 ile noktayı koydular. Orlando'da sempatik dev Dwight Howard gene maçı domine etti. 21 sayı ve 21 rebaund'la oynadı ki normal birisi için muazzam gelecek bu performans konu Howard olunca artık garip gelmemeye başladı. Orlando'da dış şutör ve içerden oynayan oyuncuların şut kullanım dağılımı aslında bu maçı ve seriyi getiren en büyük etken. Dünkü maçta sahaya çıkan ilk beş oyuncuları 13 ve 12'şer şut kullanmışlar ne az ne fazla, bu da tabi ki rakip takımın savunmada tek yada iki isme odaklanmasını engelliyor. Toronto'da ise Bosh berbat bir yüzdeyle oynadı tabi takımın en etkili adamı kötü bir yüzdeyle oynayınca fazla da birşey gelmiyor ellerinden.

Bu serinin en güzel tarafı sahada her türlü çirkefliği yapan Calderon ve öğrencisi Bosh'un artık Play-off'ları evinden seyredecek olması.

Atlanta Hawks - Boston Celtics

Doğunun Detroit - Phili'den sonra en kolay geçmesi beklenen diğer serisinde süprizler devam ediyor. Çoğu kişi bu seride Atlanta'nın belki bir maç alabileceğini düşünürken seri artık 2-2 olarak Boston'a taşınacak. Boston'u anlamak zor gerçekten takımın Play-off yolunda yorulmadan geçebileceği en rahat seride deplasmandaki iki maçı da kaybetmek pek de akıl karı gibi durmuyor. Dün gece Allen, Garnett, Pierce in ortalama oyunları diğer taraftaki Joe Johnson ve sugarkid Josh Smith'in muazzam oyununa karşı duramadı. Joe Johson 35 Josh ise 28 sayıyla oynadılar ki Play-off için Boston gibi savunma yapan bir takıma karşı süper istatistikler bunlar.

Seri 2-2 olarak Boston'a taşındı. Bundan sonrası için amaç Boston açısından 7. maça bırakmadan turu geçmek, genç Atlanta içinse NBA'in en büyük süprizlerinden birine imza atmaya çalışmak olacak. Bunu başarabilirlermi tabi zor ama yine de Atlanta gibi inatçı bir takımın bunu düşündürmesi bile güzel.

Damat kontenjanından yazar olmak


Bugün iş yoğunluğundan gazetelere hiç bakma fırsatım olmadı şimdi eve geldim ve Ercan Saatçi denilen zat-ı cehalet timsali kişinin yazısını okudum. Bu nasıl bir ucuz şovenizm çabası, nasıl bir provakasyon, nasıl bir cehalettir anlamak artık mümkün değil gerçekten. Tamam spor yazarı olarak yazdıklarının zerre kıymeti yok, konu futbol olunca konuyla alakası taa en uzak noktadan ve köşe yazarlığı tamamen damat kontenjanından bunları biliyoruz, yazdıklarına da gülmeye alıştık artık, komik holiganımsı tanımlamalarla berbat yazılar yazıyor fazlasıyla berbat hemde. Ama şu son yaptığın nedir ki şimdi dün akşamki maçta açılan koreografi için yazdıkları Ercan Saatçi denilen şahıs adına bir utanç vesilesidir ( tabi öyle bir duygusu varsa ). Koreografideki saha zeminini temsil eden yeşil rengin sarı ve kırmızıyla bir arada ne işi olduğunu sorgulamış yazısında, bu kadarına da pes artık diyorum bu kadar ucuz bir çıkarımı ancak bu kadar ucuz bir adam söyleyebilirdi. Bu yazıdaki yakıştırma sanırım maçın sonucunun Ercan Saatçi denen cahil cühelanın bünyesinde yarattığı histeri krizinin etkileriyle oluştu. Bu ülke için kanını, canını veren şehitler için bile Galatasaylı şehitler, Fenerbahçeli şehitler ayrımını yapan bir adamdan aslında çok da fazla birşey beklememek lazım, bir insanın ar damarı böylesine çatlamışsa her türlü olaydan nem kapabilir her türlü safsatayla karşımıza çıkabilir.
.
Bu tribünde tüm sezon boyunca hepimiz Mehmetçiğiz pankartı boşuna asılmadı ey cahil tabi bunu anlamak, kabullenmek zor.

28 Nisan 2008 Pazartesi

Hidayet = MIP

Sonunda beklenen oldu temsilcimiz Hidayet Türkoğlu bu sezon Most Improved Player ( MIP ) " En çok gelişme kaydeden oyuncu" ödülüne layık görüldü. Hedo bu ödülü toplamda 380 puanla kazanırken, ikinciliği Rudy Gay 167 puanla, üçüncülüğü de Portland'ın genç oyuncusu LaMarcus Aldridge 128 puanla kazandı. İkinciye verilen oyların iki katından fazla puan almış Hedo gerçekten gurur verici bir ödül bu. Sezon ortalamaları 19,5 sayı, 5,7 ribaunt ve 5 asist olan Hedo en son 2001 deki T-mac in aldığı ödülden beri ödül alan ilk Orlandolu oyuncu oldu.

Play-off Günlüğü

Washington Wizards - Cleveland Cavaliers

Serinin özellikle Wizards açısından kırılma maçında Cavaliers rakibini çok zor da olsa yenmeyi başararak durumu 3-1 e taşıdı. Maç Wizards açısından evindeki ilk karşılaşmayı da kazandıktan sonra çok önemli bir hale gelmişti keza evinde seriyi 2-2'ye getirmesi Cleveland'daki maçta iplerin kopacağı maç haline getirebilirdi durumu. Tabi hayaller, beklentiler bir de bunları gerçekleştirmek için sahaya konulması gereken bir oyun var. Dün gece Wizards çok çabalamasına rağmen açıkcası LeBron'a teslim oldu. Serinin bundan sonraki ve belki de son maçı Cleveland'da olacak.

LeBron maç içinde Wizards taraftarlarının Overrated pankartlarına ve tezahüratına ( yuh nasıl overrated yahu ) 34 sayı 12 ribaund ve 7 assist gibi bir performansla cevap verdi ve maçı da (gene) tek başına Cavaliers'e taşıdı.

Dallas Mavericks - New Orleans Hornets
.
Dün itibariyle Dallas gösterdi ki bu takımdan bir halt olmaz. Evinde Hornets'e karşı seriyi beraberliğe taşımak için için bir maça çıkıp bu kadar mı kötü şut yüzdesiyle oynanır anlamak zor gerçekten. Jason Terry 6-16, Josh Howard 3-16, Jason Kidd 1-6, Devean George 2-7 ve genel takım toplamında .366 gibi berbat bir yüzde ile Play-off maçı kazanmak zaten imkansız. Dallas dün bu hücumla zaten az olan seriyi geçme şansını ateşe attı. Hornets ise kendi gibi oynadı West gene sayılarını attı, Chris Paul TD'a gene yaklaştı, zaten rakip böylesine kötü iken çok da fazla efor sarfetmelerine gerek kalmadı. Seri 3-1 olarak New Orleans'a taşındı.

Josh sanırım geçen hafta radyoda söylediklerini ve bu seride bu kadar kötü oynamasını düşünüyor. Yaz sezonu Mavericks ve onun açısından pek hoş geçmeyecek.
Phily 76'ers - Detroit Pistons

Doğunun süprizlerle dolu bu serisinde işler ilginç bir hal almaya başladı. Genç Phily seride 2-1 öndeyken evindeki bu maçı kazanıp doğunun favorilerinden Detroit'i iyice zora sokma niyetindeydi. Tabi konu Detroit olunca meydan okuma ve tecrübe bu takımın diğer adları oluyor. Bir önceki maçta Antonio Mcdyess'ın burnunun kırılmasıyla sarsılan ve maçı kaybeden Detroit bu sefer deplasmanda rakibine bu şansı tanımadı ve seride dengeyi buldu. Normalde buraya bile gelmesi bu serinin Phily açısından başarı tabi bizim gönlümüz gene de Phily'den yana.

Phily'nin AI 2'si Andre Iguodala bu maçta takımı adına hayalkırıklığı yaratan isim oldu. Sert savunma karşısında zorlama atışlar yapan Iguodala 4-16 gibi bir yüzdeyle oynadı ki zaten zor bir seride pek de telafisi olacak şeyler değil bunlar tabi.

Keyifler şimdilik yerinde Detroit'te, tabi saha avantajının olması önemli, ilk maçta verdikleri avantajı geri almanın ve eve dönmenin keyfi olduğu belli.

Phoenix Suns - San Antonio Spurs

Müjdeler olsun Suns süpürülmekten kurtuldu. Serinin deplasmandaki ilk iki maçında basit hatalarla maçı verdikten sonra evindeki ilk maçı da kaybedince seri adına kimin tur atlayacağından çok Suns süpürülecek mi yoksa hiç değilse bir maç kazanacak mı tartışmaları başlamıştı. Merak edilen sorunun cevabı dün gece ortaya çıktı ve en başta da söylediğim gibi müjdeler olsun Suns artık bir maç kazandı. Tabi bu maçın şöyle bir özelliği var Spurs bu maçı kaybetmeyi ta en başından beri net olarak göze almış. Suns'ın dış şutörlerine bu kadar sayı imkanı verilmesi gerçekten enteresan. Bell 27 sayıyla, Diaw 20 sayıyla, Barbosa 15 sayıyla oynamış ki hakkaten Barbosa hariç istatistikler enfes. Pota altı canavarları Amare ve Shaq'a da bu enfes yüzdeler yüzünden çok da fazla iş düşmemiş keza onlar pek de iyi atmamışlar. Diğer tarafta da güzel üçlü pek sayı atmayınca fark da 19 olarak bitmiş.

Duncan evine dönerken bu maçı affettireceği aşikar gerçi ama bu seride de gönlümüz hiç değilse bu maç için Suns'tan yana. Onlar kazansın seriye bir renk gelsin istiyorum gerçekten enfes maçlar oluyor.

La Liga'da sona yaklaşırken


-Casillas ve Zamora ödülünden bahsetmiştik. Iker, bugün oynanan ve Real'in 3-0'lık galibiyetle kapadığı Bilbao maçında yine kendinden geçmiş ve kalesini gole kapamış. Artık geri sayım başladı, haftaya kazanırsa resmen ilan ediyor Real şampiyonluğunu. Ertesi hafta Barca önüne şampiyon çıkacak.

Cassilas saves a PK 37

-Barcelona ve Villareal arasında geçen 2.lik yarışına ise Villareal 4 puan fark yaptı Barca'ya.2.lik için ipler Villareal'in eline geçti.

-Alt sıralar kaynamaya devam ediyor. Levante ve Murica gittiler artık. Zaragoza-Huelva-Valencia-Osasuna-Valladolid ve Getafe korkuyu hissediyorlar.

-Koeman'ı kovan Valencia küme düşme hattında bulunan rakiplerinden Osasuna'yı 3-0 ile geçti. Geri kalan 4 haftada hala rahat değil Valencia,4 puan fark var Zaragoza ile. Zaragoza ise haftayı 1 puanla kapadı. Valencia'nın düşmesi için ısrarım devam ediyor, Koeman'ı getirerek hak ettiler bunu.

- La Liga'da bu hafta Ersen Martin ilk golünü attı Huelva formasıyla.Levante karşısında takımını 1-0 öne geçiren gole imzasını attı. Talihsiz bir başlangıç yapmıştı sakatlıklar-kırmız kart ama çok önemli bir maçta affettirdi. Huelva kalırsa ligde Ersen seneye daha olumlu işler yapabilir.

Nike : Take ıt to the Next Level

Nike yine mükemmel bir reklam filmine imza atmış. Nike'ın futbol reklamları her zaman çok güzel oluyor ama bu direk benim için 1.sıraya yükseldi, abartıp izlediğim en iyi reklam bile diyebilirim. Wenger Baba transfer ettiğine göre oldukça genç yaşta daha sonra Hollandalı olduğunu anladığımız eleman. Tüm ayrıntılar süper, Manu ve Inter maçlarında dalga geçilen eleman olunca gaza gelip antreman yapması, duşta dişini eline alması vs... Tebrik edip, tekrar tekrar izlemek düşüyor bize bu reklamı.

27 Nisan 2008 Pazar

Kaldı 2 maç 6 puan




Lincoln'ün olmamasının orta saha direncini arttıracağına Lincoln fanatikleri dışında herkes hem fikirdi. Maçın ilk yarısında 40 dakika boyunca Fenerbahçe kendi sahasından çıkamadı,inanılmaz bir presle boğdu her topu aldı Galatasaraylı oyuncular. Aslında Emre'nin mükemmel pasından sonra Ümit'in vuruşunun golle süslenmesi lazımdı ama gol yine büyük maçlarda hata yapma alışkanlığı olan Volkan'ın hediyesi sonucunda geldi. Fenerbahçe'de Maldonado'nun ne yaptığını maç boyunca anlayamadım zaten izlediğim hiçbir maçta ne amaca hizmet ettiğini anlayamadım. Aldığı topu dikine oynamayı hiç başaramayan sadece aldığı adama vermekle yükümlü olması zaten presi kıramayan Fenerbahçe'nin sonunu hazırlıyordu. Sabri bile tribünde onu izleyen Fiorentina'lılara(sonra değinicez bu konuya) alın beni der gibi top oynadı, ilk kez 1 maçta Sabri'ye kızmadan izledim. Kornerleri sürekli Deivid'in ayağına atmasını yorumun dışında tutuyorum. 2.yarıda değişen birşey olmadı bu sefer Galatasaray çok fazla ısıramadı rakibini. Bunun bence en önemli sebebi Nonda'nın Hakan Şükür'le değişmesiydi. O dakikaya kadar oldukça olumlu işler yapan Nonda'nın yerine her topu Fenerbahçe'lilere veren Hakan girdi. Fenerbahçe göstermelik 3-4 kanat ortası yapsa bile Emre ve Servet Euro 08'de göbekteki ikili biz olmalıyız diyordu. 90.dakikada bastırması gereken Fenerbahçe iken korner direğinin orda 2 dakika süreyi eriten, daha sonra ptopu kaptırınca presine devam eden Aslanlar zaten maçı hak etmişti.

Şimdi geriye 2 maç ve alınacak 6 puan kaldı. İlk final maçını atlattık şimdi geriye Sivas finalinden çıkmak kaldı. Hala 1 beraberlik lüksümüzün olması oldukça avantajlı kılıyor bizi. Koreografiyi göstermeyen Lig Tv'ye ise selamlarımızı iletiyoruz.

I believe i can fly VIII

Play-off Günlüğü

Toronto Raptors - Orlando Magic

Toronto evindeki ilk maçı farklı aldıktan sonra dün akşamki ikinci maçı da alıp seriye eşitlik getirme derdindeydi. Orlando ise deplasmanda bir maç alıp seriyi kısa tutma hesapları yapıyordu. Dün akşam maç başladığında Orlando kendi evinde olduğu gibi çeyreğe fırtına gibi başladı, sonrasında Toronto gene yakaladı rakibini maç son 3 dakikaya kadar başabaş gitti. Sonrasında Carlos Delfino'nun oyun dışı kalmasıyla Orlando şutörlerinin rahatlaması maçın sonunu getirdi. Tüm maç boyu berbat 3 sayılık atışlar kullanan Hedo ve Rashard Lewis üstüste iki üçlükle Toronto'nun ipini çektiler. Dün Howard'ın Orlando seyircisiyle mücadelesi de ilginçti, seyircinin Howard her serbest atış çizgisindeyken yaptığı Howard ve Airball tezahüratları gerçekten etkili oldu ve Howard 1-6 gibi bir yüzdeyle oynadı. Rashard Lewis sonunda Play-off'larda 105 milyon dolarlık kontratının hakkını vermeye başladı ( geç de olsa )

Maskot olmak böyle birşeyse bundan sonra hayatımı maskot olarak sürdüresim var.
.
Los Angeles Lakers - Denver Nuggets
.

Evine 0-2 ile dönen Nuggets seriye tutunmak adına bu ilk maçı kazanmaya niyetliydi en azından fikren ve maç öncesi demeçlerde amaç bu şekildeydi. Tabi kazın ayağı öyle olmadı ve evlerindeki ilk maçta boylarının ölçüsünü feci biçimde aldılar 24 sayı farkla 0-3 yaparak serinin bundan sonrasının külfet olacağını da gösterdiler. Denver Lakers'ın ciddi anlamda çok gerisinde bir takım tamam batı yakasının birincisiyle oynuyorsun da evindeki ilk maçta da biraz varlık göstermek lazım. Carmelo Anthony'nin ben bu takımın lideriyim edalarında olduğu bir takımdan çok fazla şey beklediğimin farkındayım. Kobe ve Lakers tam gaz yola devam ediyorlar.

Şu takımda bir tek sana yazık onu bilir onu söylerim.
.
Atlanta Hawks - Boston Celtics
.
Hawks evinde NBA'in şampiyonluk adayı Boston'u 0-2 geride olduğu seride konuk etti. Atletik forward Josh Smith'in yıldız olduğu maçta evsahibi Hawks 9 sayıyla maçı kazanmasını bildi ve seride hiç değilse süpürülmeyeceğini gösterdi. Maç için Boston nasılsa bunları eleriz mantığıyla bu maçı vermeyi kabullenmiş gibiydi 2-0'ın rahatlığı fazlasıyla belli oldu Boston'da, ayrıca Ray Allen'ın berbat şut yüzdeside bu maçı vermelerinde etkili oldu. Atlanta için amaç bundan sonraki maçı da alıp seriye denge getirmek olacak tabi seriyi geçmeleri tatlı bir hayal o da ayrı hiç değilse ezilmeden devam ediyorlar.

Utah Jazz - Houston Rockets

Bir önceki maç deplasmanda iki kez yendiği Houston'a evinde kaybeden Utah bu sefer aynı hataya düşmedi ve seriyi 3-1 e getirmeyi başardı. Houston Yao'suz çıktığı bu seride zaten pek umutlu değildi ama serideki maçların hepsinde farkın 10 sayının altında olması da enteresan Houston hep sonunu getirip işi bağlayamıyor Yao'nun yerine mücadele eden Dikembe baba defansta yeterli olsa da hücum olarak oldukça yetersiz kalıyor ( tabi yaş 40+++ ) . Dün Utah'da ilk beş ve Kyle çift haneleri sayılara ulaşırken Dikembe baba ve Scola yani uzunlar Mehmet ve Boozer'ın karşısında pek etkili olamadılar. Gerçi Boozer'da 3-13 olarak oynamış uzunlar savaşı olmuş biraz dünkü maçta.

NBA'in en önemli uzunlarından Yao'suz Houston'a karşı bile seride 3-1 yapmasına rağmen böyle eze eze bir galibiyet hiç alamayan Utah'ın Batı konferansında birşeyler yapmasını pek de beklemiyorum artık. Dün son ribaundu vermeseydi Houston bugün belki seriyi 2-2 ye getireceklerdi ufak hataların sonucu ne yazık ki büyük oluyor. Lakers, Spurs gibi takımlar varken Utah en fazla konferans yarı finali görecek gibi bu oyunla. Maçın yıldızı temsilcimiz Mehmet Okur oldu, 14 sayı 18 ribaund gerçekten etkileyici bir performans.