15 Nisan 2008 Salı

...



Atacak bir başlık bulamadım,en iyi ifade eden başlık bu oldu. Kadro dışı bırakıldığı gün mükemmel bir gündü. Ardından çok şanssız bir şekilde Kaptan Uğur'un sakatlığı geldi, sonra ne oldu ne bitti bilemiyoruz tekrar kadroya alındı. Hakkında yazılacak pek birşey yok aslında. Kariyerinden 3-2 biten Liverpool ve Bursa maçlarını çıkartırsak son senelerde iyi oynadı denilen bir maç hatırlamak çok zor, yoktur zaten iyi oynadığı bir maç. Tribünde oturanları hedef alan şutları (hakkını yemeyelim 50 tane çektikten sonra sokuyor bazen kaleye topu) , süper bir şekilde taca ve auta attığı ortalarıyla kendi çapında bir fenomen. Kadroya bir şekilde tekrar alınmışsın bir tarafını yırtman gerekirken elin belinde acaba gol atabilecekler mi diye rakip takımın atağını rakip defans oyuncularıyla beraber izlemek en büyük hobilerinden birisi. İleri gittiği zaman dönmesi 3-4 dakika alıyor arkadaşın. Cihan vardı Sabri'den önce. Saç baş yoldururdu ama elinden gelen neyse mücadele ederdi, Cihan için kapasitesini zorluyor ama budur işte o kapasitenin maksimumu diyebiliyorduk. Bugün artık bardağı taşırdı yaptıklarıyla. Sahada hiçbir olumlu iş yapmadan onun bıraktığı 50 metrelik bomboş yeşillik alanı kapatmaya çalışan Emre'yi Mehmet Topal'ı azarlama, bağırma hakkını buluyor. Milli takımda oynaması falan o konuları zaten anlamıyorum, bu adamı izleyen kimse anlamıyor zaten. Bizim görmediğimiz, bilmediğimiz doğa üstü güçleri falan var yoksa bu yetenekte birisinin Milli takımda forma giymesi şaka gibi bir olay.

Yeni sezonda takımdan gönderilmesi en büyük transfer olacaktır eğer bir alan olursa ... Milyonların hayallerini süsleyen bir yerde ben neden kendimi geliştirmek yerine hep geriye gittim, sahada top oynamam gerekirken neden hep tribünlere oynadım diye düşünmeye başlaması lazım o düşünme kısmı ancak 30'lu yaşlarında bitecektir zaten.

Hiç yorum yok: