31 Mayıs 2008 Cumartesi

Emre Belözoğlu # 2

Resim Tribün Dergi'den .. Eski bir muhabbet belli ki ama şartlara oldukça uygun.
.
Ülke insanı olarak unutkan bir yapıya sahibizdir keza futbolda da bu böyle, ama bu topraklarda yaşayan herkes de böyle değil ki be kardeşim. Gidişini hiç unutmadık kendisinin, Galatasaray'ın şampiyonluk yarışında olduğu Ankaragücü maçında o gün sarı-kırmızı renklere gönül vermiş herkes galibiyete inanırken "bücür biraderler" Emre ve Okan'ın ihanetine tanıklık etmişlerdi. Senaryo da belliydi tabi ki, İnter " Bonservissiz ve sakatlanmadan gelin Galatasaray'a vereceğimiz parayı ikinize paylaştıralım" demişti. Okan'ın kırmızı kart görmek için ısrarını, Emre'nin yokları oynadığını ve maç biter bitmez formayı çıkarıp atmasını bizim gibi bazıları unutmadı. Gönlümüzden silindiği o basın toplantısını da unutmadık biz " Sağlıklı yaşam için spor yapmıyorum" demişti basın toplantısında küstahça gülümseyerek, sonrasında işler onun ve manevi abisinin adına pek iyi gitmedi.

Hikayeleri biliyorsunuz zaten tekrarına gerek yok, Okan "buruk" olarak geçiriyor zamanını tekrar dönmek zorunda kaldığı "yuvasında". Emre ise Türkiye'ye dönmeyeceğini deklare ettikten sonra menajerinin yaptığı "Emre profesyonel bir futbolcu ve şartlar yerine gelirse her kulüpte forma giyebilir." açıklamasıyla zaten sinyali de vermişti, beklenen açıklama geçen günlerde geldi ve Fenerbahçeyle anlaştı Belözoğlu. Açıkcası şu dönemde bu transfer için tepki gösterenleri de anlamıyorum. Daha önce yaptıklarının yanında bu yaptığı oldukça masum bir hareket, kaldı ki hadi Polyanna olalım ve transfer etmeyi düşünelim o halde bile Galatasaray'a şu an mevki olarak hiçbir faydası olamayacak bir adam, kimi çıkaracaksın ki Linderoth, Ayhan, Mehmet varken zaten oldukça lüks kaçardı. Not olarak ekleyelim kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş mantığı güdülmedi burada, tamamen mantıklı bir yaklaşım olarak yazdım. En büyük iyiliği ise Galatasaray'a gelmesi birçok taraftar için en büyük korkulardan biriydi hiç değilse bu olasılığı ortadan kaldırarak yapmış oldu. Genç nesilden bir çok Galatasaray'lının bilmediği, bilenlerin de büyük çoğunluğunun unuttuğu şeyleri biz henüz unutmadık. 13 Mayıs 2001'de ki ihanetini basın toplantısıyla dillendirmiş ve gönlümüzden silinmişti. Bazen yetenekli olmak kadar "adam" da olmak gerekiyor.

Şehremini-Zeytinburnu arasında geçen zamanını, yaşadıklarını, bu camianın ona verdiklerini, dünyanın en iyi oyuncularından Hagi sayesinde bir isminin olduğunu o unutunca bu gönüllerde o toplantıdan sonra Emre adını unutmuştu. Şimdi hayatları boyunca arada kalacak hiçbir camiaya ait olamayacak oyuncular arasında yakın zamanda yerini alacak.

Yakışanı buydu zaten, kendisine " Katil Emre" diye tezahüratta bulunan tribünlere koşar artık, ama tribünlerde kendilerine TSYD maçında kol hareketi çeken bir oyuncuyu bağrına basar mı orası soru işareti, gerçi Tümer örneği var bununla alakalı o da ayrı bir detay, neyse ki unutkan bir milletiz bunu da unuturuz, unutturuluruz. Faruk Süren zamanında Emre ve Okan için iki çift laf ettiğinde herkes tepki göstermiş basın toplu halde infiale geçmişti. Zaman kimin haklı olduğunu bir kez daha ortaya çıkardı.

Bir not daha ekleyelim. Fenerbahçe Spor Klübünün stratejik açıklamalarında Galatasaray kelimesini yazamama hastalığı tam gaz devam ediyor. Bu rahatsızlıktan ne zaman kurtulurlar bilinmez ama böylesine bir yazıyı görünce İnter altyapısından yetişmiş bir Emre profili canlanmıyor kimsenin kafasında.

Play-off Günlüğü

Boston Celtics - Detroit Pistons

Rüyalar gerçek oldu. Sonunda Boston Celtics'de NBA finalinde. Doğu konferansı final serisinde Boston Celtics, Detroit Pistons'ı 89-81 yenerek seriyi 4-2'ye taşıdı ve gülen taraf oldu. Büyük üçlü final serisi yaklaştıkça can yakmaya devam ediyor play-off'ların sonuna yaklaştıkça tempolarını yükseltiyorlar. İki maç öncesine kadar büyük eleştirilere hedef olan Ray Allen'ın tekrar formunu yakalamasıyla Boston gerçekten oldukça dominant bir takım haline geldi. Dünkü maçın ilk yarısı başabaş geçtikten Detroit evinde seriyi uzatmak adına aslında oldukça iyi bir fırsat yakalamıştı. Son çeyreğe 10 sayılık avantajla girildiğinde bir çok kişi bu maçı Detroit'in almasını ve gene 7. maça uzayacak bir seri bekliyordu, fakat Boston'un son çeyrekteki 29-13'lük performansı maçı Detroit'ten alıp Boston'a taşıdı.


Boston Celtics'de Paul Pierce gene takımının skor yükünü sırtlayan isim oldu. 27 sayı 8 rebaund'luk performans gösterirken, eleştirilerin odak noktası Ray Allen gene iyi bir oyun ortaya koydu ve 17 sayıyla maçı tamamladı. Takımın ateşleyici gücü Garnett ise 16 sayıyla oynadı, büyük üçlüye Rajon Rondo 11 sayılık bir katkı sağladı. Detroit Pistons'da ise guard Chancey Billups'ın 29 sayısı galibiyete yeterli olmadı. Dün sakatlığı sebebiyle oynayıp oynamayacağı belirsiz Hamilton ise 21 sayıyla eşlik etti. Takımın bel bağladığı diğer isimlerden Tayshaun 10 sayıyla oynarken, bu play-off serisinde berbat bir performans sergileyen Rasheed Wallece gene tahminleri yanıltmadı ve yine kötü bir gece geçirdi. Israrla üç sayılık atış deneyen ve sadece 27-3 isabetle oynayan Wallece dün gece de 6-0 atarak 33-3 gibi bir yüzdeye taşıdı bu istatistiğini ve geceyi de sadece 2 isabetle 4 sayıda tamamladı. Tabi Detroit'in takım olarak oynadığı zaman güçlü olduğu düşünülürse Rasheed ve McDyess'ın hiç katkı yapmadığı bir maçı da almaları oldukça zordu.

Garnett çiftetelli yapıyormuş gibi çıkmış resimde. Yapsa da hakkıdır zaten, bunca zaman Minnesota gibi bir takımda ömür çürütüp kaybedenler klübünün en değerli üyelerinden biri olacakken istatistik olarak bomba gibi olan kariyerinde NBA finaline çıkmayı başardı sonunda. Bunca zaman Minnesota'da geçen kayıp yıllarına yanıyor mudur acaba?

11. randevu sonunda resmileşti. Bir önceki yazıda belirttiğimiz gibi Lakers ve Boston daha önce NBA finalinde 10 kez karşılaştı, bunların ilk sekizini Boston son ikisini Lakers kazandı. Bir tarafta takas adı altında aslında soygun yaparak ekibin en eksik parçasını Gasol'la tamamlayan Lakers, diğer tarafta ise sene başında kısa dönemde başarıyı yakalamak adına kumar oynayıp Garnett ve Ray Allen'ı kadrosuna katıp Pierce'le birlikte müthiş bir üçlü yaratan Boston, NBA finali bu sene gerçekten çok heyecanlı geçecek.

Emre Belözoğlu

Emre, Fenerbahçe’de artık çok büyük bir terslik çıkmazsa. Dün gece Fenerbahçe resmi sitesi Emre’nin resmiyle açılıyordu. Gerçi futbolculuk kariyeri Fenerbahçe’ye göre Inter’de başlamış, bu konuda bayağı bir bilgi eksiklikleri var gibi gözüküyor. Sağlık için spor yapmayan Emre’ye ortada dolaşan miktarlar doğruysa sağlam para verecek Fenerbahçe yönetimi. Fenerbahçe açısından bakarsak , Maldonado’nun yerine oynayacak sağlıklı bir Emre, Fenerbahçe’ye ciddi katkı sağlayacaktır. Maçlardaki performansı büyük anlamda Alex’e bağlı olan Fenerbahçe’de Alex durdurulduğu zaman sorumluluk alabilecek oyunun iki yönünü oynamayı başarabilen bir adamın sahadaki varlığı Alex’i rahatlatacak, hücum anlamında ekstra opsiyonlar sağlayacaklar. Tabi bu yazdıklarımız tekrar edelim Emre’nin sağlıklı olması durumunda olabilecek şeyler. Bahsedilen ücret doğruysa takım içinde nasıl karşılanır, sorun çıkartır mı bu olay bekleyip görücez.

Euro 08’de oynaması garanti ve bana göre de takım için oldukça gerekliyken piyasa yapabileceği bir ortamda turnuvayı beklemeden transfer olması kendine güvensizliğin göstergesi gibi. Avrupa’da top koşturmayı her röportajında söyleyen bir adamın bu tercihi yapması çok ilginç. Emre’nin Galatasaray’a gelmesini istemesem bile Avrupa’de ne yapıyor, keşke oynasa şimdi izlesek diye takip etmişimdir. Oynadığı oyunu ise çok beğenirim Emre’nin her zaman vurgularım bunu. Jardel ve Ankaragücü olayları,sağlık için spor yapmam,Inter’e gitmesi falan zaten kendisine olan büyük sevgiyi yok etmişti artık bizim çocuktur diye ona bakan azınlığın gözünde de sıradan bir futbolcuya dönüştü.

Maradona & Tyson

Cannes Film Festivali'nde buluşmuş ağır abiler,fotoyu daha yeni gördüm bloga taşıdık. Diego için söylenecek fazla birşey yok zaten ama Tyson'la ilgili anılar güzeldir benim için. Boksla çok az ilgim olsa bile Tyson ayrıydı. Tyson gibi ayrı olan bir diğer isim ''Prince'' Naseem Hamed'di. Yaptığı showlar, rakipleriyle dalga geçmesi ile. Gecenin bir vakti Tyson'un yine 30-40 saniyede indireceği bir adamla maçı var diye babamla televizyon karşısına geçerdik. Saat 4-5'e kadar diğer dandik maçları Orhan Ayhan eşliğinde izledikten sonra bilirdik Tyson ilk rauntta işi bitirecek, uzatır inşallah 3-4 raunt izleriz diye bir umudumuz olurdu. Ne zaman böyle düşünsek abi acımaz tak diye bitirirdi işi.

Lennox Lewis denen insan azmanını yenmesi için çok bekledik, tv başında çok yorulduk ama başaramamıştı. Daha sonraları iplere yapıştığı maçı canlı izlerken düştüğü an kalk diye bağırdımı hatırlıyorum sabahın köründe. Acı yok falan diye çırpındık tv başında ama yüzünden okunuyordu bir devrin tamamen bittiği. Yıllardan beri uyku problemi çekmemin,gece yaşamaya alışmamın sebeplerinden birisidir Tyson.

Amauri Juventus'ta

Uzun zamandır bilinen transfer gerçekleşti ve Palermo sıkı pazarlığının sonucunda oldukça iyi paraya Amauri'yi Juve'ye verdi. Trezeguet, Del Piero ve Iaquinta'ya bir forvet daha eklendi ki bu kadroda ya Trezeguet ya Iaquinta fazla gelir.

Inch by inch - Tony D'Amato


I don't know what to say really.
Three minutes
to the biggest battle of our professional lives
all comes down to today
Either
we heal
as a teamor
we are going to crumble.
Inch by inch
play by play
till we're finished.
We are in hell right now,
gentlemen believe me
and
we can stay here
and get the shit kicked out of us
or
we can fight our way
back into the light.
We can climb out of hell.
One inch, at a time.
...
On this team, we fight for that inch
On this team, we tear ourselves, and everyone around us
to pieces for that inch.
We CLAW with our finger nails for that inch.
Cause we know
when we add up all those inches
that's going to make the fucking difference
between WINNING and LOSING
between LIVING and DYING.

I'll tell you this
in any fight
it is the guy who is willing to die
who is going to win that inch.
And I know
if I am going to have any life anymore
it is because, I am still willing to fight, and die for that inch
because that is what LIVING is.
The six inches in front of your face.
Now I can't make you do it.
You gotta look at the guy next to you.
Look into his eyes.
Now I think you are going to see a guy who will go that inch with you.
You are going to see a guy
who will sacrifice himself for this team
because he knows when it comes down to it,
you are gonna do the same thing for him.
That's a team, gentlemen
and either we heal now, as a team,
or we will die as individuals.
That's football guys.
That's all it is.
Now, whattaya gonna do?

30 Mayıs 2008 Cuma

Play-off Günlüğü

Los Angeles Lakers - San Antonio Spurs

Los Angeles Lakers, San Antonio Spurs'u batı konferansı final serisinde 4-1'le geçerekadını NBA finaline yazdırdı. Serinin kırılma noktası ilk maç olduğu kadar, serinin 4.maçıydı. Lakers'ın 4. maçta deplasmanda aldığı galibiyet hem rakibinin direncini kırdı, hem de kendi takımı adına evinde işi bitirmek için ekstra bir motivasyon sağladı. Dün gece oynanan maçta aslında Spurs oldukça istekli başladı, seriyi evine taşımak adına müthiş bir ilk çeyrek geçirdiler, Lakers ise ne olduğunu anlamadan sadece 15 sayı atabildi ve ilk çeyreği 13 sayı geride bitirdi. Sonrasında ise Gasol ve Kobe ile devreyi sadece 6 sayı farkla geride bitirdiler. Üçüncü period'da ise Duncan ve Parker'ın karşı koymasına rağmen Lakers baskısını iyice arttırdı. Son çeyrekte ise kelimenin tam anlamıyla Kobe show vardı. Maçta kaydettiği 39 sayının 17'sini son çeyrekte bulan Kobe'ye San Antonio tarafından cevap gelmedi. Bir tek Duncan maça asılsa da onun da çabası yeterli olmadı ve Lakers evinde oynadığı 5.maçı 100-92 kazanarak batı konferansını şampiyon olarak bitirdi.

Maç sonunda Odom " kalbim hala hızla çarpıyor ve damarlarımda adrenalin dolaşıyor bu sonucu hakettik ve finale hazırlanacağız" derken, Kobe " görkemli bir final oldu bizim açımızdan ve batı'yı kazandık ki bence batı çok daha zor ve sert mücadelelere sahne oldu, asıl işimiz bundan sonra olacak eğer sonunu getirebilirsek bizim açımızdan muazzam bir sene olacak" demiş. Spurs tarafında ise coach Greg Popoviç " serinin anahtarı bizim kötü hücumumuz ve onların iyi hücum gücü oldu, bazı sorunlarımızdan dolayı hücum gücümüzde değişiklikler yapmak zorundaydık ve bu bizi oldukça etkiledi ama yine de bu sene iyi bir sezon geçirdik diyebilirim" diye konuşmuş.


Maçın Lakers tarafında yıldızı tabi ki gene Kobe Bryant oldu. 39 sayı ve 16-30 yüzdeyle maça damgasını vurdu. Bulduğu sayıların 17'sini son çeyrekte atması da ayrı bir değer oldu. Lamar Odom 13 sayı, Gasol ise 12 sayıyla, Kobe'ye destek verdiler, Gasol 19 rebaund'la play-off'taki en yüksek rakamını yakaladı. San Antonio'da ise süper PF Tim Duncan 19 sayı 15 rebaund ve 10 assistlik triple double bir performans göstermesine rağmen takımını yenilgiden kurtaramadı. Duncan'a fransız yıldız Parker 23 sayıyla eşlik ederken, Ginobili sakatlığının da etkili olduğu bu seride yine hayalkırıklığıydı 9 sayı ile maçı tamamladı. Finley 13, K. Thomas 11, Barry 11 sayıyla maçı tamamladı.

Spurs'a ise sonu çift haneli biten senelerin yaramadığı bir kez daha kanıtlanmış oldu, 1999, 2003, 2005 ve 2007' de fırtına gibi esen Spurs diğer senelerde bu başarısını tekrarlayamadı. Los Angeles Lakers ise toplamda 29 uncu Minneapolis'ten Los Angeles'a taşındığından beri 23 üncü NBA finalini oynamaya hak kazanmış oldu böylece. Eğer doğu tarafından Boston Celtics gelirse Lakers ve Celtics 11.kez finalde karşılaşacaklar, gerçekten TNT'nin sahibinin "böyle bir final için adam öldürürüm" dediği kadar var. Bu karşılaşmalardan ilk 8'ini Boston, sadece son ikisini Lakers kazandı. Bakalım bu sefer bu ikili finallerde sahne alırsa gülen kim olacak?

Türkiye 2 - 0 Finlandiya


Euro 08 öncesi son hazırlık maçımızı Finlandiya ile oynadık. İdeal 11’e en yakın kadroyla maça çıktık deniliyor ama hala ideal bir 11’imiz yok. Nihat tek mi oynayacak ilerde yoksa bugün olduğu gibi Mevlüt’le mi oynayacak, Tuncay solda oynamaya devam edecek mi yoksa Arda oraya girip Tuncay ileriye Nihat’ın yanına mı çekilecek ? Herkes bu soruları soruyor ama ortada kesin bir cevap yok . Maça çok iyi başladık ve bu üstünlüğümüz ilk yarı boyunca devam etti. Özellikle Emre-Sabri ve Mevlüt’ün oyunları göz doldurdu. Mevlüt biraz tutuk başladı maça ama ilerleyen dakikalarda ortaya koyduğu oyunla boş bir adam olmadığını gösterdi. Defansın arkasına çok iyi sarkıyor ve adam eksiltiyor. En önemli özelliği ise deniyor, şut çekiyor. Mevlüt için çok önemli bir sınavdı özellikle Halil’in kendisi yerine tercih edilmesinden sonra buna rağmen sınavı başarıyla verdi. Emre için ayrı bir şey yazılması lazım. Sezon boyunca top oynamadı ama 3 maçtır takımın en önemli ismi olduğunu gösteriyor. İlk yarıda defansın arkasına attığı toplar veya attığı ters toplar bu takım için çok önemli. Aurelio ve Hamit’le oynamak çok rahatlatıyor onu ve oyunu istediği gibi kurma şansını yakalıyor. Sabri’de ilk yarı çok değişik bir performans sergiledi. Adam geçti,üstüne asist yaptı en önemlisi boş bıraktığı alana geri koştu özellikle Galatasaray taraftarları için çok ilginç,değişik gelen ve zor rastlanan olaylardı aslında bir sağ kanat oyuncusunun her zaman yapması gereken şeyler bu yatıkları ama bir sebepten dolayı bize garip geliyor.

İlk yarıda oynadığımız oyun şu ana kadar hazırlık maçlarında izlediğimiz en iyi oyun olsa bile defanstan top çıkarken basit top kayıplar yapmamız ve orta sahanın zaman zaman durarak oynaması sıkıntıya sokuyor bizi. Nihat’ın hiç top alamaması, Tuncay’ın sol kanatta hiçbir atağı olmaması ve hücumun Emre’nin defansın arkasına atacağı toplara ve sağ kanada yüklenmesi en büyük sorunumuz hücum anlamında. Arda’nın ilk 11’de bulunması lazım oyunu sağ tarafa yıkmamak için. Defansif olarak oldukça sorunluyuz zaten ezelden beri, Servet sakatlıktan döndükten sonra sezon içinde kaldığı yerden devam etmesine rağmen Gökhan hiçbir şekilde güven vermiyor. Defans sorunumuz yıllardır çözülemedi 10 günde çözülmesini beklemiyoruz doğal olarak, dikkatli olsunlar abuk-sabuk bir gol yemeyelim yeter turnuvada. Başlıyor artık turnuva, umutluyum ben bu takımdan.

29 Mayıs 2008 Perşembe

Play-off Günlüğü

Boston Celtics - Detroit Pistons



Doğu konferansının final mücadelesinde evsahibi Boston geceyi galibiyetle noktalayarak NBA finaline bir adım daha atmayı başardı. Boston'daki üç All-Star oyuncu uzun zamandan sonra ilk kez böylesine paylaşımlı ve aktif bir maç çıkararak galibiyeti takımlarına getirdiler. Bir de pota altında Kendrick Perkins'in play-off'taki kariyer rekoru olan performansı eklenince gülen taraf evsahibi oldu tabi Rondo'nun'da assist ve top çalma istatistikleri muazzam onu da atlamayalım. Maçın ilk çeyreği kafa kafaya geçildikten sonra ikinci ve üçüncü çeyrekte Boston farkı açtı, fakat sonrasında Hamilton'la gelen 21-8'lik Detroit serisi bitime 5 dakika kala farkı 4 sayıya kadar düşürdü. Son dakikaya girildiğinde ise Boston adına işler yoluna girdi, önce timeout sonrasında Ray Allen'ın üçlüğü, sonrasında ise Hamilton'ın bileğinden sakatlanması Detroit adına maçın ellerinden uçtuğu anlardı. Ayrıca Rasheed'in teknik faul problemi normal sezonda olduğu gibi play-off'lar'da da Detroit'in başına dert açmayı sürdürüyor. Ayrıca üç sayılık atışlarda son sekiz maçta 27 atışta sadece 3 isabet bulabildi ama hala denemeye devam ediyor.

Maçın ev sahibi Boston adına yıldızı uzun zamandır berbat performans sergileyen ve eleştirilerin odak noktası olan Ray Allen oldu, 6 da 5 üçlük isabetiyle 29 sayı üretti takımı adına, kendisinden hep buna yakın performans bekliyor sevenleri, Garnett ise gene takımının sayı bakımından lideriydi 33 sayı bıraktı Detroit potasına, Pierce ilk yarısını 13 sayıyla tamamlarken maçı da 16 sayıyla tamamladı, Rondo 13 assist, 4 top çalma ve 7 sayıyla önemli işler yaptı takımı adına ve tabi ki Kendrick Perkins 18 sayı, 16 rebaund'lık kariyer rekoru performansıyla Allen'la birlikte takımını uçuran adam oldu. Detroit'te ise Chancey ve Richard Hamilton takımlarını galibiyete taşımaya çalışsalar da başarılı olamadılar. Chancey 26, R.i.p 25 sayıyla maçı tamamladı, Rasheed 18 sayılık bir katkı sağlarken, Rodney Stuckey ise 13 sayıyla maçı tamamladı. Tayshaun ise yine kötü bir gece geçirdi ki o oynamadığı zaman Detroit oldukça zorlanıyor. Bir önceki maçın yıldızı McDyess ise şaşırtıcı derecede berbat bir performans ortaya koydu sadece 4 sayıyla oynayıp faul problemiyle oyunu bitiremedi.

Serinin bir sonraki maçı Detroit'in sahasında olacak, eşleşmeyi yedinci maça taşımak adına Detroit evindeki maçı mutlaka kazanmalı. Bir değişik detay daha verelim şayet Boston konferans finalini kazanır ve NBA finaline çıkarsa Larry Bird, Kevin McHale ve Robert Parish'li efsane Boston Celtics kadrosundan bu yana ilk defa finallere yükselmiş olacak.

Halil - Yıldıray - İ.Kaş

Fatih Terim, kadrodan gönderdiği 3 ismi dün açıkladı. Çoğu kişi İ.Kaş'ı tahmin etti belki ama Yıldıray ve Halil sürpriz oldu. İ.Kaş’ı çıkartırsak Yıldıray ve Halil tercihleri çok konuşuluyor. Yıldıray, Almanya’da başarılı bir performans sergilese bile Milli Takım forması altında 2002 Dünya Kupası sonrası ne yaptığını, hangi maçı götürdüğünü hatırlamıyorum. Zaten çoğu maçı sakatlıkları yüzünden kaçırıyordu Yıldıray. Orta sahada kalabalık grubu görünce Yıldıray isminden çok Kazım’ın gönderileceği düşünülüyordu. Slovakya ile yaptığımız maçın sonunda yazmıştım ; kadrodan ilk gönderilecek isim olduğunu tahmin ediyordum bende ama düşüncemi etkiledi diye. Bu tarz bir adama turnuvada ihtiyacımız olacak. Kazım, sürekliliği olmasa bile 2.yarılarda sıkışan maçlarda bize lazım olacak. Dikine oynayabilen, kolay adam geçebilen bir isim Kazım.

Halil-Mevlüt tercihi ise tamamen hocanın kendi düşüncesi doğrultusunda verdiği bir karar. Hazırlık maçlarındaki performanslarını göz önüne alırsak ikisi de çok etkisizdi. İsim olarak Halil ağır basıyor tabi ama sezon içine Mevlüt’ü hiç izleyemediğim için ve tabi antreman performanslarını bilemediğimiz için çok fazla eleştirilecek bir yönünü bulamıyorum bu tercihin. Mevlüt yerine Ümit Karan’ı kadroda görmek isterdim orası ayrı.

Kahn'ın vedası

Geciksek de atlamayalım. Birçoğumuzun izlediği en büyük kalecilerden biri olan Oliver Kahn Hindistan'da yaptığı jübileyle futbolu bıraktı. Jübile maçını Mohun Bagan'la oynadı Bayern ve karşılaşmayı 120.000 kişi izlemiş. Neden Hindistan, Mohun Bagan nedir, niye orası tercih edildi bunlar bir yana ( ki hakkaten neden Hindistan ya ) tam 14 sene süren Bayern Münih macerası ( dile kolay ), 8 Bundesliga şampiyonluğu, bir Uefa kupası bir de Şampiyonlar ligi kupası, milli takımla elde edilen zaferler gerçekten takdir edilmesi gereken başarılar. Kızdığı zaman bir aslana benzeyen o hallerini ve yaptığı kurtarışları özleyeceğiz.

28 Mayıs 2008 Çarşamba

Play-off Günlüğü

San Antonio Spurs - Los Angeles Lakers

Dün gece Lakers NBA batı finalleri için dev bir adım attı ve AT&T Center'dan 93-91'lik zaferle ayrılarak seriyi 3-1'e taşıdı. Lakers bundan sonraki maçı evinde kazanırsa batı finaline adını yazdırmış olacak. Üçüncü maçı kazanmak zorunda olan Spurs'un kazanmasıyla bu maçın önemi evsahibi açısından bir yerde daha çok artmıştı ama dün gece ilk periodda açıkcası Lakers fırtınası esti. Lakers'ın durdurulamayan hücum gücü karşısında Coach Popo ilk altı dakikada iki kez mola kullanmak zorunda kaldı, ki defans lideri Spurs'un 7 dakikada 22 sayı yiyip sadece 8 sayı atabilmesi oldukça şaşırtıcıydı. Sonrasında ise biraz da hakem destekli olmak üzere çeyreğin bitimine yakın Spurs rakibini yakalar gibi oldu. İkinci çeyrek de Spurs'un serbest atış çizgisinden maça tutunduğu bir çeyrek oldu ve sessiz kahraman Barry'nin katkılarıyla daha fazla olması gereken fark ilk yarıda sadece altı olarak kaldı. Maçın ikinci yarısı ise tam bir düello şeklinde geçti, Ginobili gene kayıpları oynadı, bu seride ciddi anlamda çok canını yaktı takımının Ginobili, fakat Parker ve Duncan'a eşlik süpriz olarak Barry'den gelince bir ara fark 2 sayıya kadar bile indi, sonrasında Lakers gene Kobe ve Gasol'la farkı arttırdı. Maçın son bir dakikasında ise Kobe'nin stratejik olarak berbat bir hikayesi vardı. Son 40 saniyeye 4 sayı önde girip de süreyi eritmeye çalışacaklarına hızlı oynayıp saçmalayarak Spurs'e bir şans verdiler. Spurs maç boyu muazzam oynayan Barry'nin üçlüğüne güvendi, fakat başarılı olamadı ve bu şansı değerlendiremediler. Bu arada Barry'e şut atılırken Fisher'ın yaptığı temas bana göre net olarak fauldu. Maç sonu Popoviç'in de pozisyona itirazı vardı. Utah Jazz serisinde olduğu gibi kritik anlarda Lakers aleyhine faul çalınmama durumu devam ediyor.

Dünkü maçın Lakers adına kahramanı klasik olarak Kobe Bryant oldu 28 sayı ve 10 rebaundluk performansına Lamar Odom 16 sayı ve 9 ribaund ile katkı yaptı ki kendisinin potansiyelini bilenler için Odom hala eleştiri konusu, onun dışında Radmanovic 11 sayı ve 6 rebaund, Pau Gasol ise 10 sayı ve 10 rebaund ile oynayan diğer isimler oldular.San Antonio Spurs adına ise Tim Duncan'ın 29 sayı, 17 ribaund gibi müthiş bir performans gösterse de galibiyet için bu yeterli olmadı. Barry benchten gelip inanılmaz bir katkı sağladı beş üçlük isabetiyle 23 sayı bıraktı Lakers potasına, Tony Parker da gene 23 sayı ve 9 assistle takımını galibiyete ulaştırmaya çalıştı. Gecenin hayal kırıklığı gene Ginobili oldu, Arjantinli yıldız geçen maç takımını sırtlarken bu maçta sadece 2-8 isabetle 7 sayı bulabildi.

Torunlarına anlatacağı çok iyi bir hikaye çıkabilirdi dün geceden ama olmadı. Her zaman son saniye atışları yüzleri güldürmüyor. Serinin beşinci maçı Stapless Center'da olacak. Spurs evinde bir şans daha elde edebilmek adına bu maçı kazanmak zorunda ama karşılarında da evlerinde çok iyi oynayan bir Lakers olacak.

Alex Ferguson vs. Ramón Calderón


United'ın asıl adamı Sir Alex Ferguson malum, geçen hafta Calderon'un Ronaldo'yla alakalı olarak sarfettiği " kölelik düzeni kalkalı çok oldu" lafına karşılık "bunu General Franco'ya da söylemişler mi" diyerek fena ezmişti. Özellikle son iki haftadır Real Madrid'in gayri resmi yayın organları AS ve Marca istisnasız her gün C.Ronaldo ile ilgili "gelmek istiyor" tarzında haberler yapıyor. Real Madrid'in kurmayları da bunu destekler demeçler verince ( en son As'da Schuster'in "Ronaldo için huzur Real Madrid'de" röportajı vardı ), United cephesinden bu şekilde devam etmeleri halinde Madrid takımını FİFA'ya şikayet edeceklerine dair sert bir açıklama geldi. Buna istinaden Real Madrid başkanı Calderon biraz frene basmış gibi gözüküyor tabi aba altından yine de biraz sopayı göstermiş.

Kısaca özetlersek " United ve bizim oldukça iyi bir geçmişimiz var ve biz bunu bozmak istemiyoruz, Ronaldo başarılı bir oyuncu ve sözleşmesi devam ediyor, biz kendimize yapılmasını istemediğimiz birşeyi başkasına yapma niyetinde değiliz hiçbir zaman, United zaten açıkladı Ronaldo'nun satılık olmadığını ve biz de buna saygı duyuyoruz. Hiç bir zaman oyuncularının kafasını karıştırmak gibi bir niyetimiz olmadı ve bir girişim içine de girmedik, o yüzden böyle şikayet gibi tatsız konulara girilmemesini umut ediyorum ortada bizim bir girişimimiz olmadığı için şikayet konusu olacak bir şey de yok demektir. Dost ve kardeş bir klübüz biz onlarla zaten bu sene de CL'yi kazandılar bu tip tartışma ve gerginliklere gerek yok kendilerine büyük saygı duyuyoruz. " demiş .

Geçen sene Kaka ve Fabregas için yaptıkları her tür baskıya rağmen sonuç alamamışlardı, Kaka zaten Milan'dan ayrılmayı düşünmüyordu, Fabregas için de çok çabaladılar Arsenal'in satmayacağız demesine rağmen. Bu sene de Ronaldo için aynı baskıyı yaratmayı düşünseler de United cephesinin Arsenal gibi sessiz ve tepkisiz kalacağını hiç zannetmiyorum. Sanırım Calderon'da bunu farketmiş ve ingiltere semalarına daha pozitif bir mesaj yollamış.
.
Tabi başkan öyle konuşurken Marca yine saydırıyor;

Bugün Ferguson ve Ronaldo Real'e transfer durumunu konuşmak için İsviçre'de buluşacakmış. Marca'nın yalancısıyız tabi.

Çarşı ...


Gece gece enteresan bir gelişme yaşandı. Türk tribün kültüründe farklı bir yeri olan Çarşı'nın lider kadrosundan Alen "Asi Ruh" belgeselinin tanıtımında Çarşı grubunun Beşiktaş'ın önüne geçtiği yönündeki eleştiriler ve çeşitli spekülasyonlar sebebiyle "Çarşı kendini feshetmiştir" dedi. Aslında isim olarak çarşı grubunun feshedilmesi söz konusu illa ki tribün adamları farklı bir oluşuma mutlaka imza atacaklardır. Bu sezon biraz istikrar etiketiyle Beşiktaş yönetiminin yaptığı vahim hatalara ses çıkarmamak, Sinan Enginle Ümraniye'de ortak birşeyler açıklamak falan gibi şeyler iyiden iyiye tabandan tepki toplamaya başlayınca bu yapılan çarşı grubunun lider kadrosunun bir nevi günah çıkarması gibi gözüküyor. Tabi şöyle de bir durum var çarşı grubunun feshedilmesi durumu diğer gruplarda nasıl tepki toplayacak, çünkü çarşı Alen ve ekibinin grubu değil sadece, oluşumda payı olan birçok grup var. Beşiktaş taraftar cephesinde işler yoluna konana dek düzen adına yapılacak tartışmalar, kavgalara sahne olacak gibi. Alen'in konuyla alakalı yazısından alıntıyla bitirelim.

"Aslında herşey geçen sene "satılmış Çarşı" diye bağırıldığında başladı.

Yazık kere yazıktı. Tam bırakıyorduk ki...24 Saat Beşiktaş'ı yaşarken Beşiktaşsızlık nasıl bir duyguydu ki? Ve biz nereye gidiyorduk? Dedik ki zamansız ayrılıkları sevmiyoruz, uygun zamanını bulalım öyle terkedelim diyarı.
Ama baktık ki; hakaret almış başını gidiyor ve dayanılmaz bir ızdırap var içimizde ve biz kimin hakaret ettiğini bile göremiyoruz, maske takmış bir sürü insan atıp tutuyor... Sessizce ve kimsesizce ayrılmak geçti içimizden, hem bu limandan, hem bu can evimizden.İnşallah geriye bayrağı göklerde, şerefi yedi düvelde bir tribün bırakıyoruz. Dinlenmek ve yapılacakları görmek bizim de hakkımız sanırım. Hakkımız geçtiyse size hakkınızı helal edin. Biz bizimkileri sizlere helal ediyoruz.

Bu kararı verirken kaburgamızın tam ortasına saplanan bir hain hançeri sizle paylaşmak istiyorum: "Çarşı Beşiktaş'ın üstüne geçti"

İşte bu halüsülasyon ve sınırı belli olmayan dedikodulardan dolayı...Beşiktaş neresiydi, Çarşı kimdi? Bu ne yaman çelişkiydi ki...Şanlı Beşiktaş olmasa Çarşı olurmuydu ki?Neyse...

ÇARŞI adına
Alen Markaryan "

27 Mayıs 2008 Salı

Barca hızlı başladı



Transfer sezonuna en hızlı başlayan takım Barcelona oldu. İlk önce Keita ile sözleşme imzalayan takım Pique'yi tekrar kendi saflarına kattılar. Milito'nun uzun sürecek sakatlığında Puyol'la güzel bir ikili oluşturacaklarını düşünüyorum. Barcelona B takımından United'a transfer olduktan sonra tecrübe kazanması için tekrar La Liga'ya gönderildi. Zaragoza'nın üst sıraları zorladığı sırada bugün yerine oynacağı Gabi Milito ile çok sağlam bir defans hattı oluşturmuşlardı. Barca'nın isim olarak olmasa bile fayda açısından en önemli transferi yaptığını düşünüyorum. Sezon içinde görücez Pique'nin yanıltıp-yanıltmayacağını.

Play-off günlüğü

Detroit Pistons - Boston Celtics
.




Doğuda dördüncü maçlar sonunda beklenen oldu ve seride durum artık 2-2. Bir önceki maçta deplasmanda kazanmanın verdiği avantajı rakibine hediye eden Detroit, bu sefer daha istekli ve arzulu oyunuyla faul problemine girmesine rağmen kazanmasını bildi ve seride eşitliği sağladı. Maçın fark yaratan etkenleri, Boston'un yıldızlarının çok kötü yüzdeleri ve maçı kazanan Detroit tarafında ise Antonio McDyess'ın inanılmaz oyunuydu, tabi bir de Rasheed'in pota altını yaptığı beş blokla ve tabi ki bunun tehdidiyle cehenneme çevirmesini de atlamayalım. McDyess muhtemelen kariyerindeki en iyi play-off maçını çıkardı. Bir diğer detay ise Detroitin faul sayısının yüksek olması ve Boston'un neredeyse tüm maç attığı sayının yarısına yakınını faul çizgisinden bulmasıydı.




Bahsettiğim gibi maçın yıldızı tartışmasız 33 yaşındaki McDyess oldu. Tam da araştırmadım gerçi ama muhtemelen kariyerinin en iyi play-off maçını çıkardı McDyess tam 21 sayı 16 rebaundluk bir performans gerçekten göz kamaştırıcı oldu, kendisine Richard Hamilton 20 sayı ve 7 assistle eşlik ederken, Chancey ve Rashard'da katkı yapan ilk beş oyuncuları oldular. Jason Maxiell 20 dakika süre alıp 6-6 isabetle 14 sayı katkı sağlayarak şaşırtıcı bir performans sergiledi. Boston'da ise Garnett 16 sayı ve 10 rebaundluk bir performans sergileyerek takımı adına liderlik etti. Diğer All-Star oyuncular Pierce 16, Allen 11 sayıyla oynadı. Üç sayılık atışlarda .111 le 2 sayılık atışlarda .318'le oynadı Boston ki zaten bu yüzdelerle maça ortak olması imkansızdı.


Serinin bundan sonraki 5. maçı Boston'un sahasında oynanacak. Serinin kırılma açısından belki de en önemli maçı olacak. Şayet Detroit kazanırsa, Boston tekrar deplasmanda kazanabilir seriyi son maça taşıyabilir mi orası muamma, o yüzden Boston'un mutlak amacı kazanmak olacak. Detroit ise meydan okumayı kabul edip cevap vermek niyetinde olacak. Bu serinin sonu da 7.maça taşınır gibi gözüküyor.

26 Mayıs 2008 Pazartesi

Yalnız ve güzel ülkem


“Bu ödülü birisine ithaf etmek istiyorum... Yalnız ve güzel ülkem Türkiye’ye...”
.
Nuri Bilge Ceylan, 1995 yapımı ‘Koza’ filmiyle, 2003 yılında ‘Uzak’ filmiyle 2006’da ise ‘İklimler’ ile Cannes Film Festivaline katılmıştı. Ceylan, ‘Üç Maymun’la üçüncü kez Altın Palmiye adayı olarak ve üçüncü kez ödül alarak bir rekora imza attı.
Bu ülkenin gülen yüzlerinden birisi olan Nuri Bilge Ceylan'a teşekkürü de bir borç bilelim.

Ramos+Robinho+Diarra+50 milyon


Ronaldo-Madrid-Manchester üçgeninde bugün çıkan haber bu. Manu'nun Ronaldo karşılığında bu 3 adamı istediği yazılıyor. Raul ve Casillas diye gider mi acaba bu liste diye merakla bekledim ama o kadar coşmamış İngiliz tarafı. Ronaldo'nun ne yapacağını açıklamaması İspanya'da oynamak istiyorum, Manu'da şu an mutluyum tarzı açıklamalar iyice tiyatroya döndürdü olayı. Marca ve As Şampiyonlar Ligi finalinden 2 gün önce başladı Ronaldo'yu başlık yapmaya, hala devam ediyorlar. Sezon içinde arada yaptıkları ufak tacizleri saymıyorum bile. Calderon, Kaka ve Fabregas'ı sürekli taciz edip hayır cevabı almaya alışık bir adam. Ronaldo konusunda aynı ısrarını sürdürecektir bundan hiç şüphem yok. Manu cephesi Arsenal ve Milan kadar sabırlı değilse ''al ulan,senin olsun Cr7'' diyerekten verirler zaten. Ronaldo transferi süper olur, Real Madrid'de izlemeyi çok isterim ama bu kadar kasmaya gerek yok. Cr7'nin bir alt versiyonu Porto'da bulunmakta, Quaresma'da gerekli gelişimden sonra Ronaldo'yu aratmaz bana göre. Başından kötü bir Barca macerası geçtikten sonra ikinci kez bir dünya devinden gönderilmeyi gözü yemez o adamın.

Bu sıralar Madrid cephesinde Robinho için Chelsea haberleri çıkıyor. Guti'den sonra Real'de izlemesi en fazla zevk veren adamı göndermezler umarım.

Play-off günlüğü

San Antonio Spurs - Los Angeles Lakers

Batının büyük kapışmasında 0-2 olarak evine gelen San Antonio, evindeki ilk mücadeleyi farklı kazanarak seride durumu 2-1'e getirdi. Stapless Center'daki iki maçta arjantinli yıldızından hiç verim alamayan Spurs bu maçta Ginobili'nin inanılmaz iyi oyunuyla maçı da aslında ilk yarıdan kopardı. Serideki iki maçta yaptığı kötü hatalarla ve berbat şut yüzdesiyle eleştirilere hedef olan Gino bu maçta resmen alev aldı, dünkü maçın ilk yarısında çıldırdı takımın skor olarak zora girdiği anlarda üstüste üçlüklerle takımı ve seyirciyi maça ortak etti. Spurs'un dünkü maçı kazanmasının en büyük faktörü aslında Ginobili'den ziyade Lakers'a uyguladığı yardımlaşmalı sert savunması oldu, Lakers gibi pas trafiğine bağlı bir sistemle oyun oynayan takıma karşı assist yaptırmamak maçı evsahibi takıma getirdi dün rakibe sadece 13 assist izni verdiler. Lakers ise geçen maç büyük katkı yapan Odom, Fisher gibi isimlerden bu maç sistemini işletemediği için yararlanamadı özellikle ilk yarıda Fisher'ın sayı atamadan Odom'un 1-7 gibi bir yüzdeyle oynaması Lakers adına oldukça kötüydü. İki adama dayalı olarak Spurs'e karşı oynayamazsınız.


Maçın yıldızı skor ve oyunun gidişatına etki bazında Ginobili oldu. Aynı noktadan üstüste üçlüklerle takımının skor bulmaya zorlandığı anlarda yükü üstüne aldı. 7 de 5 üçlük yüzdesi 9-15 2 sayılık yüzdesiyle 30 sayı buldu. İlk iki maçın toplamında 17 sayı bulduğu düşünülürse Gino'nun ne kadar etkili olduğu daha net anlaşılır sanırım. Gino'ya Duncan 22 sayı ve 21 rebaund ve 5 assist'le eşlik ederken, fransız oyun kurucu Parker da 20 sayılık bir katkıyla takımının galibiyetinde rol oynadı. Lakers'da ise gene takımın yıldızı Kobe ön plandaydı 30 sayıyla maçı tamamlayan Kobe'ye, Gasol 15 sayıyla eşlik ederken kenardan ekstra katkı bir tek Jordan Farmar'dan 10 sayıyla geldi. Geçen maçın yıldızı Odom 2-11 gibi berbat bir yüzdeyle maçı tamamladı.

Teksas'da durum artık 2-1 ve bir sonraki maç gene San Antonio'nun sahasında olacak. Tabi ki San Antonio'nun ilk amacı seride durumu eşitlemek olacak ki Ginobili böyle oynarsa bunu çok da zorlanmadan elde edecekler gibi, Lakers adına ise Coach Phil Jackson'ın sisteminin işlemesi için assist trafiğinin biraz daha fazla artması gerekecek öncelikli olarak Spurs savunmasına karşı pas bağlantısının tekrar sağlanması gerekir yoksa Los Angeles'a seri eşitlenmiş olarak dönecek.

25 Mayıs 2008 Pazar

Play-off günlüğü

Detroit Pistons - Boston Celtics


Doğu konferansında süprizler büyük bir hızla devam ediyor. Bir önceki maçta evinde hiç yenilmeyen Boston Celtics ilk mağlubiyetini Detroit Pistons'tan almış ve evindeki yenilmezlik ünvanını kaybetmişti. Dün gece oynanan serinin üçüncü maçında ise bu sefer deplasmanda hiç maç alamayan Boston Detroit'i deplasmanda devirerek play-off'ta kendi adına bir ilke imza attı. Gerçekten ilginç bir seri yaşanıyor doğu'da Detroit bir önceki maç kazandığı saha avantajını ( ki bu seride çok büyük bir avantaj ) hemen kaybetmiş oldu . Ne yapması gerektiğini bilen ve dengeli oynayan Boston çok da fazla zorlanmadan maçı kazanmayı başardı.





Detroit takım oyununu çok iyi oynayan bir ekip ve eğer ki dişlilerinden biri yada birileri aksarsa ciddi anlamda sıkıntı yaşayabiliyorlar. Dün gece Chancey ve Tayshaun'un berbat şut yüzdeleri ve katkı yapamamaları Detroit'in ipini çeken unsurlar oldu. Skorer Richard Hamilton 26 sayıyla oynarken ( % 100 FT süper ) ona çaylak Stuckey 17 sayıyla eşlik etmiş, huysuz çocuk Rashard ise 12 sayıda kalmış ve takımın geri kalanı da hiç oynamayınca da 14 sayılık bir fark yemişler. Boston'da ise takım skoru paylaşmış ve altı oyuncu çift haneleri sayılara ulaşmış, maçın yıldızı da Kevin Garnett oldu 22 sayı 13 rebaund ile takımının liderliğini yaptı.

Motor şehrinde gece güzel başlamış, eğlence ve destek tam gaz sürüyordu fakat maçın sonu hiç öyle bitmedi. Bir sonraki maç gene Detroit'in sahası Auburn Hills'de olacak. Seri ilk başladığı hale geri gelmiş oldu. Detroit avantajı tekrar Boston'a iade etti ve seri 2-1 olarak devam ediyor. Bir sonraki maçı Boston kazanırsa açıkcası Detroit'in seriyi çevirmesi çok çok zor olur. Chancey ve Tayshaun'un bu kadar kötü oynamayacağını da hesaba katarsak ( 17 de 3 isabet toplamda ) zor ve heyecanlı bir maç bizi bekliyor olacak.

Neredeyse ...


"Bana göre Chelsea başarısız bir sezon geçirdi çünkü futbolda 'neredeyse' kelimesi kaybetmek anlamına geliyor. Chelsea 'neredeyse' Carling Cup'ı kazanıyordu, 'neredeyse' Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırıyordu ve 'neredeyse' Premier Lig şampiyonu oluyordu ama 'neredeyse' hiçbirşey demektir."

Moskova'daki finalin sonucuna United tarafıyla birlikte en çok sevinen kişi Mourinho'dan Chelsea'nin sezonuna ilişkin değerlendirme, ya kupayı alırsa kabusu bitti tabi artık daha rahat saydırabiliyor.

Yine Roma


Dört senedir aynı takımlar final oynuyor italya kupasında, son iki senedir ise lig kupasını aynı italya kupasını aynı takım kazanıyor Juve ve Milan'ın nadasa çekildiği bir dönemde beklenen senaryolar aslında bunlar. İnter ve Roma bir önceki sezon olduğu gibi kupanın sahibi olmak için Roma Olimpiyat Stadı'ndaydılar. Mexes defansın uyumasından da faydalanarak muhteşem bir gol attı, Perrotta süsledi, İnter adına ise Pelè hakikaten çok klas bir gole imzasını koydu. Mancini enteresan bir adam maçın sonlarına doğru bir sürü karambolün yaşandığı dönem Crespo'yu yanında unuturken sadece uzatma dakikalarında hatırlaması enteresandı, İnter'in başında belki de son maçına çıktı haftaiçinde belli olur o da sanırım. Roma güzel top oynuyor ve bunu sağlayan Spaletti gene kupasız kapatmadı sezonu. Bu kupayla beraber Roma, Juventus'la birlikte en çok kupa kazanan takım ( 9 kez ) ünvanına sahip oldu.

24 Mayıs 2008 Cumartesi

Avram Grant'dan Elveda


Terry'nin ayağı kaymasa belki 1 sene daha takımın başında kalacaktı Avram Grant. Premier Lig'de son haftaya kadar şampiyonluğu kovaladılar, Şampiyonlar Liginde finale kadar şansları oldukça yardım etti ama en kritik yerde şans onu bıraktı. Jose Mourinho'dan sonra geldiği için ne yaparsa yapsın sempatiyle bakmayacağım bir isimdi. Kupalar gelmeyince Abramovich yol verdi kendisine. Yerine kim gelecek diye düşünürsek Barca'dan gönderilen Rijkaard ismi öne çıkıyor şu an.

Play-off Günlüğü

Los Angeles Lakers - San Antonio Spurs
.
Batı konferansının ikinci mücadelesinde evsahibi Lakers, San Antonio'yu bozguna uğrattı. İlk maçtaki 20 sayı geriye düşme ve sonrasında rakibin hataları sonucu kazanılan maç Lakers açısından çok önemli bir sinyal olmuş. Dünkü maç başlar başlamaz önce aksayan Odom ve Fisher'la sonrasında da Kobe ve Gasol'la çok hızlı ve agresif bir oyun sergileyip maçı da çok büyük farkla kazanmayı bildiler. San Antonio ise özellikle hücumda tam anlamıyla ne yaptığını bilmez, berbat durumdaydı. Maçı 30 sayıyla kaybetmelerine rağmen Lakers'dan daha çok hücum kullandılar ki bu San Antonio'nun ne kadar kötü ötesi hücum ettiğinin en büyük göstergesi olabilir.

Kobe 22 sayıyla takımını sırtlarken maçın Lakers açısından bana göre yıldızı kesinlikle Lamar Odom'du 20 sayı 12 rebaund ile takımına katkıda bulunan Lamar'ın eşleşme problemi San Antonio'nun en büyük kabusu olacak bu seride. Lakers adına geçen maçın hayalkırıklığı Fisher bu maç iyi bir oyun ortaya koydu ve 11 sayılık bir katkı sağladı, Gasol 10 sayı ve benchten gelen Farmar ise 14 sayıyla takımına ekstra destek verdi. San Antonio ise neredeyse hiç birşey yapamadığı maçta Duncan gene takımının lideri oldu 12 sayı ve 16 rebaund'la oynadı. Fransız guard Tony Parker 13 sayıyla eşlik ederken takımın geri kalanını çift haneli sayılara ulaşamadılar. San Antonio'da Ginobili ilk maçın son periodundaki berbat performansına devam etti 2-8 gibi bir yüzde skor opsiyonu kısıtlı olan San Antonio gibi bir takımda kaldırılamayacak bir yük açıkcası. .345 2 sayılık .261 3 sayılık .500 serbest atış yüzdesiyle bir takımın zaten maçı kazanma gibi bir lüksü yok. Normal yüzdeleriyle oynayan Lakers'dan bu yüzdelerle 30 sayı fark yemeleri de normal karşılanmalı.



Serinin bundan sonraki maçları Texas'a San Antonio'nun evine taşınacak. Bundan sonraki maç serinin kaderini belli edecek eğer Spurs kaybederse 0-3 ten bu seriyi çevirmesi bence imkansız. Popoviç bundan önceki Hornets serisinde olduğu gibi takımının kaybedeceğini anlayınca yıldızlarını kenara çekerek fark yemelerini izletmeyi tercih etti. Bakalım San Antonio'nun evinde Popoviçin bu çektirdiği ızdırap takımına ne şekilde etki edecek?

Toulon Turnuvası # 3

Toulon turnuvasının ikinci maçında ilk maçında Fildişini yenen İtalya ile karşılaştık. İlk maça göre ilk 11’de değişiklikler vardı bu maçta. İlk maçta kalemizi koruyan Ufuk yerine Onur, Serdar Özkan yerine Aydın Yılmaz sağ kanatta görev aldı. Adem Büyük’ün yerine ise Zafer Yelen kadrodaydı. İlhan Parlak tek forvet oynadı bu taktik dizilişinde. Orta saha mücadelesi şeklinde geçti ilk yarı, Nuri ve Aydın’ın ilk yarıda oyuna ağırlıklarını koyamamaları İlhan’ın ise İtalyan savunması arasında kaybolması hücum etkinliğimizi kısıtladı. İtalya’da yüksek fizik gücüyle dikkat çeken Pelle maçın başında etkili olacak izlenimi verse de Orhan ve Eren ikilisi etkisiz hale getirdi Pelle’yi. İlk yarının sonlarına doğru defansımızın ofsayt gerekçesiyle durduğu pozisyonda Lavezzi İtalya’yı 1-0 öne geçirdi. İkinci yarıda sahada daha etkili bir Milli takım vardı. Aydın’ın önderliğinde İtalya yarı sahasına hapsettik oyuna. Aydın daha sonra eşitliği sağlayan golü İtalya ağlarına gönderdi. Golden kısa bir süre sonra boş kaleye kaçırdığı golü atabilse Aydın maç hakemin etkilerine rağmen bizde kalabilirdi. Galatasaray taraftarının dört gözle beklediği Aydın, geliyorum sinyallerini çaktı. Hayallerdeki Arda ve Aydın’dan oluşan kanatlar bu sene gerçekleşebilir.


Skor 1-1 olduktan sonra sahneye İskoç hakem çıktı. İlk önce Eren Güngör’e kırmızı kart çıkardıktan sonra İtalya’dan Candreva’da kırmızıyı gördü. Hızını alamayan İskoç hakem sarı kartları gösterirken sebebini bilmediğimiz bir şekilde Caner’i oyundan atarak takımı 9 kişi bıraktı. İlginç kararlar bu dakikadan sonrada devam etti maç 1-1 bitecek derken 89.dakikada İtalyanlar uzaktan buldukları golle maçı 2-1 kazandılar. Orhan Şam ve Durmuş bu maçta takımın en fazla öne çıkan isimleri oldular Aydın’la beraber. Son maçımızı Pazar akşamı Fildişi’ne karşı olacak. Beraberlik veya galibiyet bizi yarı finale çıkartacak.

23 Mayıs 2008 Cuma

Play-off Günlüğü

Boston Celtics - Detroit Pistons


Doğu yakasının konferans finallerinde uzun zamandır beklenen sonucu dün Detroit aldı ve Boston cephesinde takke düştü kel göründü. Play-off maçlarında evinde hiç kaybetmeyen ve deplasmanda da hiç kazanamayan Boston Celtics hep saha avantajıyla 7.maçlarda istediğini almıştı. Tabi finallerde karşılarına Detroit gibi gerçek bir takım çıkınca da sonunda kamyonun lastiği patladı ve evlerindeki ilk play-off mağlubiyetini aldılar. İlk maçta Detroit'in All-Star guardı Chancey Billups'ın da kötü oyunuyla maçı Boston almıştı ama dün gece Detroit takım olarak iyi oynayınca 3 kişilik Boston'u devirmeleri de kolay oldu. Detroit'in asi çocuğu Rasheed maç sonunda " Biz yerimize oturup bakın bunlar evinde yenilmiyor biz de yenemeyeceğiz bunları diyecek bir takım değiliz. Onların iyi oyuncuları var ama biz çok daha iyi bir takımız ve deplasmanda da maç kazanabiliyoruz, bunu da bu gece gösterdik" derken mesajını da net olarak iletmiş.


Detroit'i gene klasik olarak skorerleri Richard Hamilton sürükledi, 25 sayıyla maçın adamı oldu r.i.p, onu Billups takip ederken takımın geri kalanı çift haneli sayılara ulaştı ki takım olmak böyle birşey işte, tek bir adama bağlı kalmadan tüm takımın savunma ve hücumda katkısının eşit olması zaten Detroit'in en güçlü özelliği, Boston bir önceki seride LeBron'a karşı mücadele ederken bu seride tüm takıma karşı mücadele etmek zorunda kalıyor.


Boston da ise büyük üçlü gene skor yükünü paylaşırlarken Pierce 26, Garnett 24 ve Ray Allen 25 sayıyla oynadı, onlara sadece Rajon Rondo 10 sayıyla katkı verebilince mağlubiyet de gelmiş oldu.

Ateşten gömlek bundan sonra Boston'un sırtında olacak. Deplasmanda maç kazanma özürlü olan Boston artık ev sahibi avantajını kaptırmış durumda. Bundan sonra Detroit'in sahasında en azından bir maçı kazanmak zorundalar. Serinin bundan sonraki ilk maçı Detroit'in sahasında olacak ki bu maç serinin kırılma maçlarından birisi olabilir. Boston öncelikli olarak saha avantajını geri almaya çalışacak ama tabi Atlanta, Cleveland gibi takımlara karşı bile deplasmanda varlık gösteremeyen Boston Celtics bu takımlardan çok daha iyi olan Detroit'e karşı birşey yapabilecek mi, aslında Detroit'in Phily serisini gözönüne alınca Boston açısından gene de bir umut var ama tabi bu konferans finali olunca insan pek de olumlu düşünemiyor.