30 Ağustos 2010 Pazartesi

Eskişehirspor 1 - 3 Galatasaray


- Maçı kazanmak çok önemliydi Galatasaray açısından. Oyuncuların galibiyeti tekrar hatırlaması, yenilgi sendromundan kurtulması ve lige tutunması gerekiyordu takımın. Mağlubiyeti kabullenmek kötü bir hastalık ve alışkanlıktır ve Galatasaray bu maçı kaybetseydi o hastalık tamamen sirayet edecekti bünyeye. Servet'in attığı golden sonraki sevince dikkatli bakmak lazım, belkide bu sezon ilk kez maçı kazanabileceklerine inandılar sahadaki oyuncular, takım olarak sevindiler.

- Bir maç kazanmakla tabi şu anki kötü tablo düzelmedi, fakat sürekli eli boş dönülen Es-Es deplasmanından 3 puanı içinde bulunulan süreçte kazanmak bir öz güven verecektir futbolculara. Arda'nın uzun bir aradan sonra taraftarla bütünleşmesi bile bu maçta alınan galibiyetin önemini gösteriyor.

- Maçın kazanılmasında Es-Es'in beklediğimden çok daha kötü olmasınında payı var. Kaliteli bir kadro ama o kadronun sahaya yansıması kağıt üstündeki gibi olmuyor.

- Şimdi gelen ara çok önemli Galatasaray için, psikolojik olarak toparlanma fırsatı var takımın. Fiziksel olarakta bir an önce toparlanmak lazım, çabuk yoruluyor takım ama bu arada bunun olacağını sanmıyorum. Bir sürü isim geçiyor transferin son 2 günü için. Hala şaka gibi geliyor Galatasaray için Nisan ayında başlayan transfer sürecinin değerlendirilmeyip son 2 güne transfer bırakılması. Ligin 4.-5. haftasına sarkıyor yeni transferler.

- Annan-Misimovic-Ibricic isimleri geçiyor. Gelenler süper bir hale sokmayabilir bizi, fakat takımdaki kaliteli ayakların sayısı yükselebilir. Arda'ya eşlik edecek adam yok takımda. Arda top eziyor deniliyor ama yanında o topu ezdirmeyecek, ona eşlik edecek adam yok maalesef Galatasaray'da Kewell hariç. Hücum anlamında tüm organizasyonu bir adamın üstüne yükleyip, yürü bakalım diyoruz. Gelecek olan örneğin Misimovic Arda'nın üstündeki bu yükü hafifletebilir.

- Kim gelirse gelsin futbol zekasının Barış'tan kötü olduğunu sanmıyorum gerçi. Bugün yapamadıklarıyla ilginç bir şölen sundu Barış. Akıllı oynamayı, yeteneği ölçüsünde hareketler yapmayı öğrense çok daha faydalı olacak. Barış'ın yapmayı düşündüklerini yetenekleri karşılamıyor, zarar veriyor hem takıma hem kendisine.

29 Ağustos 2010 Pazar

David Trezeguet

Juventus FC v Bologna FC Serie Glgvu5ecJvdl

Bazı oyuncular için hiç takımlarından ayrılmayacaklar gibi gelir. Özellikle altyapıdan çıkan oyuncular. Ama bazen onlar da ayrılıyor takımlarından. Önce Real Madrid’de gördük bu sezon. Raul ve Guti’nin ayrılması ne olursa olsun büyük süprizdi. Oynamasalar da bir şekilde hep Madrid semalarında olacaklarını düşünürdüm.

Tam olarak aynı olmasa da aslında beklenen ama yine de süpriz bir veda da Juventus’tan geldi. Altyapısından yetişmese de gelmeden önce Monaco’da 5 sezon ve 100’e yakın maç oynasa da Trezeguet, Juventus’lular için özel bir oyuncuydu. Kimisi beğenmedi onu ama o, durmadan attı. İlk geldiği sezondan Calciopoli’ye kadar çok başarılı bir Juventus’un parçasıydı. Thuram’lı, Nedved’li, Buffon’lu ve tabii ki Del Piero’lu Juventus’un önemli oyuncularındandı. Ama Serie A’yı yaralayan skandaldan sonra Trezeguet’nin kariyeri de Serie A gibi duraklamaya geçti. Juventus’un Serie B’ye düşürülmesi bir tarafa takımdaki yıldız oyunculardan bazıları da ayrıldı. Thuram ve Vieira gibi o da ayrılmak istedi. Ama sonunda takımda kaldı. Serie B’de geçen 1 sezonun ardından ayrılmak isteği devam etmesine rağmen takımda kaldı. Serie A’da yine bol gollü bir sezonun ardından ertesi sezon sakatlandı. Kasık sakatlığı nedeniyle o sezonun çoğunu sakat geçirdi. Döndüğünde ise artık yavaş yavaş kulübe oyuncusu olmaya başladı. Ve bu yaz beklenen ayrılık oldu. Del Piero ona giderken bir veda mesajı yayınlamış sitesinden. Senin kadar birlikte oynadığım başka bir oyuncu yok diyor. Trezeguet İtalyan kulübünden en çok gol atan yabancı futbolcu olarak ayrılıyor.

2007-2008 Campionato Serie A

Trezeguet, 32 yaşında ve kalan futbol hayatına –en azından bir süre için- La Liga’da devam edecek, ligin yeni takımlarından Hercules’te. Ayrıca güzel eşi Beatrice’in memleketi Alicante’ye dönmüş oluyorlar böylece. Bakalım golle özdeşleşen Trezeguet, La Liga’da gollerine devam edebilecek mi?

Real Madrid 2010-11


Geçen sene başta Ronaldo-Kaka ve Benzema transferiyle Florentino Perez önderliğinde 2.Galacticos döneminin başlangıcını yapan Real Madrid takımın başına ise Manuel Pellegrini'yi getirmişti. La Liga'nın tamamen 2 takımlı bir hale gelmesi sonucu şampiyonluğu belirleyecek olan 2 maç kalıyordu geriye. El Clasico'ları kazanan takım şampiyon olacaktı ve geçen sene 2 maçı da kazanan Barcelona İspanya'da şampiyonluğa ulaştı. Lig performansı güzeldi belki ama hedef maçları olan 2 Barca maçının kazanılamaması, Alcorcon hezimeti ve finali Santiago Bernabeu'da olan Şampiyonlar Ligi'nde O.Lyon'a elenilmesi Pellegrini'nin ipini kesti. Bu sene takımın açık ara en önemli transferi Portekizli teknik adam Jose Mourinho. Inter'de kazanacağı tüm kupaları kazanıp, tam anlamıyla zirvedeyken, en büyük isimken Real Madrid'e geldi. Real Madrid'in ligdeki tek rakibi yine Barcelona. Her seferinde ısrarla belirtiyoruz ama İspanya'nın tamamen bu iki takımın tekeline girmesi en azından göstermelik bile olsa bu iki büyüğü zirvede zorlayacak bir takım olmaması çok güzel bir durum değil. Zorlu Atletico Madrid deplasmanı, Sevilla deplasmanı var diyoruz ama sadece tek maçlık zorluk olarak bu ikilinin karşısına dikilebiliyor bu takımlar.

Jose Mourinho'nun gelişinden sonra beklenen büyük yıldızlar vardı ama bu yola başvurmadı bu sene Real Madrid. Gelen oyuncuların yaşları göz önüne alındığında(Carvalho hariç) geleceği düşünen bir takım görüntüsü içine girdi Real Madrid. Yapılan 6 transferin en yaşlısı Carvalho. Geri kalan 5 isim içinde 23 yaşını geçen bir oyuncu yok. Defansa gerek rotasyon açısından gerek tecrübe açısından yapılmış Carvalho transferi var. Geri kalan tüm isimler orta saha hattına yapıldı.

Gelenler : R.Carvalho ( Chelsea ), Mesut Özil ( Werder Bremen ) , Sami Khedira ( Stuttgart ), Pedro Leon ( Getafe ), Sergio Canales ( Racing Santander )

Takımdan ayrılan isimler ise iki büyük efsane Raul ve Guti oldu. Bunların yanında transfer döneminin son 3-4 günü içinde takımdan birkaç oyuncu ayrılabilir. Diarra, Drenthe ilk sırada gözüküyorlar.


Kalede Aziz Iker olduğu sürece sorun yok Real Madrid'de. Kral Kupası maçları dışında kalenin sahibi. Alternatifi ise yıllardır olduğu gibi Jerzy Dudek olacak. 3.kaleci olarak gözüken isim ise Antonio Adan. Casillas'ın arkasında beklemek kadar kötü bir durum yoktur herhalde kaleciler için. Onlar için kötü olsa da taraftar ve önünde oynayan takım için çok büyük bir güvence olmaya devam edecek Casillas.

Defans hattına baktığımız zaman Carvalho takviyesi haricinde bir transfer yapılmadı bu bölgeye. Gerek rotasyon için, gerek tecrübesiyle Real'de forma şansı bulacak Carvalho. Portekiz Milli takımından Pepe ile güzel bir uyumda yakalayıp, formaya yapışabilir. Diğer alternatifler Garay-Raul Albiol ve sakatlık sorunları göz önüne alındğında Sergio Ramos. Takımın en zayıf bölgesi defans hattında. Uzun zamandır bir sol bek transferi yapılmadı Real'e. Sol bekte oynayacak olan iki alternatif var. Marcelo ve Arbeloa ikilisi. Marcelo'nun takıma hücum anlamında kazandırdığı birçok artı var ama bu artılar işin defansif yönünde kayboluyor. Zaman zaman yerini kaybetmesi ve doğru kademeye girememesi ile az delirtmemiştir beni Marcelo. Sağ bekte tartışmasız tek isim Sergio Ramos. Yokluğunda oraya kayacak diğer isim yine Arbeloa veya Lass.

Orta saha alternatif bolluğu içinde Real Madrid'de. Kimden başlasak bilemiyorum. Xabi Alonso, Gago, Khedira, Lassana Diarra dörtlüsü göbekteki ikili olmak için elde bulunan isimler.Tahminim Xabi ve Khedira ikilisinin Jose'nin aklındaki ikili olduğu yönünde. Lass'ın elden çıkartılabileceği haberlerini okuduğumda anlam verememiştim ama takımda kaldı Fransız. Gerektiği zaman sağ bek olarak da değerlendilebilmesi önemli avantajlarından birisi. Kaka'nın sakatlığı önemli gözükebilir ama elde onu aratmayacak isimler var. Mesut-Van Der Vaart ve Canales gibi. Kanatlarda Pedro Leon, Di Maria yeni transferler. Di Maria'nın Penarol maçındaki performansı ve tek başına rakip savunmayı yatırarak attığı gol taraftarı mest etmiş. Esas oğlan Ronaldo'dan bahsetmeye gerek yok. Geçen sene geldiği İspanya'da harika bir sezon geçirmişti oynadığı oyunla, bu sene Jose faktörü ile çok daha iyi bir performans bekliyorum Ronaldo'dan. Sezon içerisinde alabileceği maksimum verimi alabilmek için bol bol övgü yağdıracaktır Jose Mourinho Portekizli yıldızına.

Jose'nin transfer istediği ve eldeki iki oyuncunun olası sakatlıkları durumunda zor duruma düşeriz dediği bölge forvet bölgesi. Geçen sene hayal kırıklığı olan Benzema ve her geçen sene oyununun üstüne yeni özellikler ekleyen Higuain dışında bir alternatifi yok Real'in burada. 3 kulvarda giderken bu iki isimden birisinin sakatlığı Jose'nin dediği gibi zorlayacaktır Real'i. Bir ara transfer dedikoduları çıktı ama gereken takviye yapılmadı bu bölgeye. Zaman kimi haklı çıkaracak bakalım Jose'yi mi yoksa transfer yapmayan Perez-Valdano ikilisini mi ?

Bu sene en büyük hedef Barcelona'yı geride bırakıp İspanya'da şampiyonluğa ulaşmak ve Şampiyonlar Ligi'nde Wembley'e çıkmaya yaklaşmak Real Madrid'de. En büyük rakip Barca'da bu arada boş durmadı ve kadrosuna Villa-Mascherano gibi iki önemli takviye yaptı. La Liga'nın kaderini yine 2 El Classico ve Atletico-Sevilla-Valencia maçları belirleyecektir. Jose'nin önünde 3 büyük ligde şampiyon olmak için çok büyük bir fırsat var, bunu gerçekleştirmek istediğini kendi ağzından da biliyoruz ve bu adam kafasına koyduğunu yapan bir adam. Hazırlık dönemini mağlubiyet almadan kapadı Real ama şu ana kadar istenen oyun sahaya yansıtılamadı. Yarın akşam ilk maçına çıkacak Real Madrid ve Jose Mourinho İspanya Ligi'nde. Yine Jose'nin harika sezonlarından birisine imza atacağına dair bir his var içimde. Atletico veya Sevilla-Valencia gibi üst sıraları zorlaması beklenen takımlar iki büyük abiyi biraz olsun rahatsız etmeyi başarırlar umarım bu sene.

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Süper Atletico

Inter Milan v Atletico Madrid UEFA Super Cup WjOWYvlkNi8l

Quique Sanchez Flores’e bir tebrik göndermek lazım hiç bir şey yazmadan. Tam tabiriyle ölmüş bir takımı aldı ve Europa League’i kazandı. Gerçekten kolay bir iş değil. İlk geldiği zaman kendisine pek sıcak bakmasam da ben dahil bir çok kişiyi yanılttı. Zor bir ortamda ve zor bir camiada, bu kadar kısa sürede çok iş yaptı. Bu sezon yaptığı transferlerde de doğru hamleler yaptı. Fran Merida, Mario Suarez ve Diego Costa gibi takımın uzun yıllar faydalanabileceği oyuncuların dışında defansın yetersizliğini görüp Diego Godin ve Filipe gibi iki iyi oyuncuyu getirdi. Lig başlarken de Inter galibiyetiyle de hem moral hem umut verdi.

Inter Milan v Atletico Madrid UEFA Super Cup -MxQ6CAuwnBl

Maçta Flores alışılmış sistemini kullandı. 2 ofansif kanat oyuncusu ve 2 önlibero özellikli merkez oyuncusundan kurulu bir orta saha. Birkaç değişiklikle belki, takımın ideal kadrosu bu olacak gibi. Hala Forlan’ı isteyen İtalyan takımları vardı ama sanıyorum takımda kalacak. Geçen sezon bu sistem Europa League’de başarılı olsa da ligde belki amaçsız kalmanın sıkıntısıyla zaman zaman sıkıntı yaratmıştı. Ama tabii hem savunmada ki takviyeler hem de moralli bir başlangıç ile bu sefer lig maratonu daha farklı olabilir. Agüero ve Forlan ikilisi bir çok elit takımı bile kıskandırabilecek forvet ikilisi. Bunun dışında İspanya’nın gelecek vaad eden kalecilerinden birine de sahip Atletico. Dün 90. dakikada bir de penaltı çıkardı. Tabii maçın 2-0 olması ve geç bir penaltı olması nedeniyle rahat olsa da Süper Kupa finalinde penaltı çıkaran 19 yaşında bir kaleci, kesinlikle etkileyici. Aslında De Gea, İspanya alt yaş milli takımlarında uzun süre oynadı ve bir şeyler beklenen bir kaleciydi. Ama bu kadar erken şans bulabilmesi onun için bir şans oldu ki Sanchez Flores’e bu konuda teşekkür etmeli.

Inter, uzun yıllardır Serie A’yı domine ediyordu. Calciopoli’den sonra büyük İtalyan takımları ancak toparlanıyorlar ve hala bu toparlanmanın sancıları var. Ama özellikle Juventus bu sezon Inter’i kesinlikle zorlayacaktır. Benitez, Jose’nin taktiğini fazla bozmamış gibi olsa da bu kaymağını yemesine yetmeyecektir. Kesinlikle favori olmalarına rağmen Jose’li sezonlar kadar rahat edemeyeceklerdir.

Inter Milan v Atletico Madrid UEFA Super Cup r06ERp8nSWsl

Sonuçta 4x4 Inter’i yenerek hem La Liga’ya moralli başlama fırsatı elde etti Atletico Madrid hem de geçen sezon ki başarının tesadüf ya da şans olmadığını az da olsa göstermiş oldu.

27 Ağustos 2010 Cuma

Milli Takım Aday Kadrosu !!


Hiddink döneminden çok fazla şey bekliyordum kendi adıma. Yapılabilecek en iyi hamleydi federasyon tarafında, açıkçası hala görüşümde bir değişiklik yok ama Kazakistan ve Belçika maçları için yaptığı kadro seçimi çok büyük hayal kırıklığına uğrattı beni. Fatih Terim, form durumuna bakmazdı- zaten en çok bu yüzden eleştirilirdi- güvendiği adamlarla yola çıkmayı severdi ve başarıyı da başarısızlığı da o isimlerle yaşardı. Ne kadar laf söylenirse söylensin bundan vazgeçmedi Fatih Terim.Hiddink'in gelişiyle formda olan isimlerin Milli takımda olmasını bekliyordum. Şu açıklanan kadroya baktığımızda takımın başında Hiddink değil Oğuz Çetin var gibi geliyor. Oyuncuları tanımıyor vs. diyebiliriz ama Galatasaray'ın-Fenerbahçe'nin maçlarını izleyen futboldan anlayan herhangi birisi Hakan Balta-Selçuk-Kazım-Özer gibi isimleri çağırmazdı bu kadroya. Sakatlık belasından bu sene izleyemediğimiz Sabri ve sakatlık kitabını baştan yazan G.Zan tercihini zaten anlayamadım.

Son 3 maçtır sol kanattan her türlü gol çeşidinin kalemize girmesinde büyük katkıları olan Hakan Balta yerine dalga malzemesi olsa bile taş gibi top oynayan bir İ.Üzülmez gerçeği var ortada. Defansın göbeğine Allahtan Ömer Erdoğan alınmış, Egemen veya Giray'ın orada neden olmadığını bilmiyorum. Sağ bekte sakatlıktan top oynamayan Sabri yerine Serkan Balcı tercihi, orta sahamızın maestrosu Selçuk yerine Necip düşünülmemiş bile. Valencia'da top oynayan M.Topal zaten kadroya alınmıyor nedenini bilmediğimiz bir şekilde,tanımıyor diyeceğim artık Hiddink için. Mevlit Erdinç'e daha sıra gelmedi bile. Hadi radikal kararlar vermeyeceğim demişti bu açıklamadan dolayı ve adına saygımızdan dolayı şu kadroya göz yumalım ama azından Volkan Şen şu kadroda olsun bari. Şu kadro tam anlamıyla fiyasko olmuştur benim gözümde, Hiddink'ten hiç beklemediğim bir kadro ve ilk hayal kırıklığımı yaşadım Hiddink ile ilgili. 6 puanı alsak bile değişmeyecek bu hayal kırıklığım.

4x4 Inter

Uefa Yılın kalecisi, defans, orta saha ve forvet oyuncusu ödülünü alan 4 isim. Inter'în şahane 4'lüsü bugün tüm ödülleri topladılar. Yıllardır bugünleri bekleyen Moratti'den mutlusu yoktur bu aralar. Takımına gelen sayısız isimi sırf şu pozu vermek için getirmişti ama Jose Mourinho faktörü diyelim, Portekizli gelene kadar yanına bile yaklaşamadı o kupanın ve bu ödüllerin. Diego Milito, Uefa yılın futbolcusu ödülünü de aldı bu arada. İkinci bahar böyle bir olay sanırım. Inter'de 4 oyuncusu birden tüm ödülleri alan ilk takım oldu. Süper Kupa finali öncesi güzel moral olmuştur Inter'li oyunculara.

Uefa Avrupa Ligi Rövanş Maçları # 2


Yazacak çok fazla söz yok. Karpaty Lyiv'e elenilmesinin açıklaması yok benim gözümde. İlk maçı geçtik hadi, rövanş maçında 90.dakikada sana verilen şansı 4 dakika dayanıp kullanamıyorsun. Bu şans ki berbat bir oyunun sonunda gelip seni bulmuş. Teker teker o bunu yaptı, o böyle yaptı diye saha içerisinde üstündekinin hakkını vermeyen isimlerden bahsetmeye gerek yok. Nisan ayından beri bu günleri planlamayıp, bu rezalet tablonun yaratılmasında payı olan başta yönetim, sonra teknik ekip ve saha içerisinde giydiklerinin ne olduğunu bilmeyen isimleri tebrik etmek gerekiyor.

Trabzon'a yazık olmuş ama o kadro ve sahip oldukları hocayla ligde sonuna kadar gideceklerdir bu sene. Fenerbahçe maçında Lugano neden direk kırmızı kartı düşünmedi orada ilginç geliyor. Rakibini indirse belki kırmızı görecekti ama bugün Avrupa'da yoluna devam edecekti Fenerbahçe. Beşiktaş, 4-0 ile geçmiş rakibini sadece Quaresma'nın golünü gördüm. Adam oynuyor ve rakip takım taraftarları olarak kıskanmaya devam ediyoruz.

Şampiyonlar Ligi Grupları


Bursaspor, düşebileceği en iyi gruplardan birisine düştü baktığımız zaman. Diego Milito'nun 4.torbadan 2.takım olarak adını çektiği temsilcimiz Manchester United, Valencia ve Rangers'la oynayacak yeşil-beyazlı ekip ilk Şampiyonlar Ligi deneyiminde. Bursasporlu taraftarların Real Madrid isteği gerçekleşmedi ama iyi ki gerçekleşmedi çok sağlam bir grup oluşturdu Real Madrid, Milan ile birlikte. Grubun açık ara favorisi M.United'ı bir kenara koyarsak Bursa'nın esas 2 rakibi Valencia ve G.Rangers olacak. Valencia'nın durumu malum bu aralar. Villa-Silva ikilisi elen çıkarıldıktan sonra oyuncu göndermeye devam ettiler. Defansın iki önemli oyuncusu Marchena Villareal'e, Alexis ise Sevilla'ya transfer oldu. Özellikle Alexis'in çok uygun bir fiyata gönderilmesine bir anlam veremedim . Soldado, M.Topal, Aduriz ve Tino Costa ise bu sene umut besledikleri yeni transferleri. M.Topal'da tekrardan bir Bursa deplasmanı yapacak Valencia forması ile. Mestella'dan çıkış çok zor olacaktır ama Bursa'da güzel bir sürpriz hazırlanabilir Valencia ve Rangers'a.

Barcelona, büyük olasılıkla 3.maçın sonundan itibaren genç oyuncularını kullanmaya başlar Şampiyonlar Ligi için. Kurayı sen çek deseler Guardiola'ya daha uygununu seçmezdi herhalde. Real Madrid-Milan-Ajax grubu en dikkat çeken grup görüntüsünde A grubuyla beraber. Şampiyonlar Ligi'nde takımlar farklı, yeni isimler var gruplarda ama tablo üzerinden konuşacak olursak tahmin etmek çok zor gözükmüyor grupları. Saha içerisindeki oyun belki güzel sürprizler yaşatabilir. Grup kuralarıyla beraber Jose Mourinho'lu Real Madrid'e başarılar dileyelim. Sene boyunca en büyük destekçisi olarak yanındayız Real'in ve Special One'ın.

26 Ağustos 2010 Perşembe

Uefa Avrupa Ligi Rövanş Maçları


Uefa Avrupa Ligine kalmak için 4 takımımız bu akşam mücadele edecek. İlk maçlarda Beşiktaş dışında avantajlı bir skor alabilen olmamıştı. Beşiktaş'ın Helsinki karşısında turu geçtiğini söyleyebiliriz. Herhangi bir sürprize izin vermeyeceklerdir bu maçta. Fenerbahçe, ilk maçtan 1-0'lık mağlubiyetle dönmüştü. 1-0 oldukça riskli bir skor. Bir kere 2 gol atmak zorundasın kendi evinde, maç 2-0 götürüp iş tamamlamak üzereyiz desen bile tek pozisyon, yenilen tek gol bütün umutları bitirir. Trabzonspor karşısında izlediğimiz Fenerbahçe'nin savunmasında ciddi zaaflar vardı özellikle kanatlarda. Teofilo ve Yattara ikinci yarının başında yakaladıklarını atsalar kötü bir görüntü çıkacaktı Fener adına. Paok elbet bu maçı izlemiştir ve buna göre bir düzen içinde olacaklardır. Onların amacı 1-0'ı koruyup, kontradan bulabilecekleri pozisyonlar ile skor bulmak. Fenerbahçe'nin işi ilk maçta alınan skorun yanı sıra oynanan oyundan dolayı çok zor gözüküyor.

Trabzonspor'da Umut Bulut'un maç kadrosunda olmaması büyük bir dezavantaj. Umut'u son vuruş, bitiricilik açısından ele alırsak oldukça vasat diyebiliriz ama yaptığı koşular, ısrarı ile Trabzon için büyük bir silah. Liverpool her ne kadar iki büyük isim Gerrard ve Torres'in yanında Barca'ya transferi gündemde olan Mascherano-Maxi ve Jovanovic gibi isimlerden eksik gelecek olsa bile hücumda tehlike yaratabilecek önemli silahlara hala sahipler. Taraftar desteği de Trabzonspor'un yanında olacak. Liverpool gibi çok sağlam defans yapan, alanını savunabilen bir takım karşısında 2 gol bulmak kolay değil. Yattara-Colman gibi oyuncuların bireysel yetenekleriyle yapacakları bir hareket maçın ve turun tüm ibresini Trabzon'a çevirebilir. Ellerinde bulundurdukları alternatifli ve kaliteli kadro, Şenol Güneş faktörü ile bu sene ligin en büyük favorisi olarak görüyorum Trabzon'u bu turu geçmeyi hak ediyorlar. Akşam tekrardan tarih yazabilirler umarım.

Karpaty Lyiv adını kurada rakibimiz olarak çıkınca duymuşuzdur çoğumuz. Fakat ilk maçta alınan 2-2'lik sonuç özellikle 2-0 geriye düşülmesi Ukrayna deplasmanı için rahat olmamızı engelledi. Rakibimizin gücü belli, şu an akşam maç ne olur diye düşünmek yerine hafta sonunu düşünmemiz gerekirdi. Öyle bir hava hakim ki şu an Kewell'ın eksikliğinden sonra işimiz zora girdi diyebiliyoruz Karpaty maçı için. Yoksa tabi ki Kewell çok önemli bir adam. Bu maçta eleniriz diyemiyorum açıkçası, biraz direnç göstersinler sahaya çıkanlar, üstlerindeki formaya baksınlar turla beraber gelsinler.

4 takımızın birlikte gruplara kalma şansı var. Umarım gerçekleşir bu durum. Akşam için maçı izleyecek yer bulma arayışlarına başlamak lazım, tüm maçların birbirleriyle çakışması ve hepsinin D-Smart'ta olması istenilen maçın rahatça izlenmesini engelliyor.

Şampiyonlar Ligi Kura Çekimi


Şampiyonlar Ligi grup kuraları bugün çekilecek. Ligimizin son şampiyonu Bursaspor'da 4.torbada bulunuyor. Real Madrid'i istiyor Bursa taraftarı, sorulduğu zaman Sercan'da Real Madrid demişti bir röportajında. Real Madrid'in 2.torbada bulunması ilk torbadaki takımlar içinde güzel bir haber değil tabi. Çok sağlam maçlar izleyeceğiz Real Madrid hangi gruba düşerse ilk torbadan gelecek takımla. Bakıldığı zaman 3.torbadan Bursaspor'un belki Tottenham dışında başa baş oynayamayacağı bir takım yok görüşündeyim. Özellikle iç sahada harika taraftar desteği ile çok ilginç maçlar izlettirecektir Bursaspor. Şampiyonlar Ligi heyecanını ilk kez yaşayacak Bursaspor taraftarı, haklarında hayırlısı olsun demek düşüyor bize.

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Nou Camp'ta Hareketli Gece


Bu akşam Barcelona'nın kurucusu Joan Gamper adına düzenlenen kupa maçının Barca seyircisi için bir diğer anlamı da Ronaldinho tekrar Nou Camp çimlerine ayak basacak olması. Guardiola'nın takıma gelmesiyle beraber Milan'a gönderdiği Brezilyalı yıldız harika performanslar sergilediği çimlere geri dönüyor 1 maçlık bile olsa. Barcelona, sezonun son hazırlık maçında kendi evinde Milan karşısına çıkıyor. Joan Gamper Kupası 1966 yılından beri her sezon açılışından önce oynanıyor. 1997'ye kadar 4 takımın katıldığı kupa bu tarihten sonra tek maça çevirilmiş.

Joan Gamper adına düzenlenen kupanın Katalanlar için anlamı, Ronaldinho'nun sahaya çıkışının yanı sıra bu gece patlayabilecek bir diğer bomba ise Zlatan'ın Milan'a transferi olabilir. Yaz başından beri gitti, gönderilecek, takımda kalacak diye Guiza moduna sokulan Zlatan'ın tekrar İtalya'ya döndüğü gece olabilir. Milan'ın girişimleri vardı bu transfer için, zor olsa bile Sandro Rosell ile bu gece konuşulacağı söylenmişti Milan cephesinden.

22 Ağustos 2010 Pazar

İspanya Süper Kupası Barca'nın



İlk maçında aslarından yoksun olarak Sevilla deplasmanında 3-1 mağlup dönmüştü Barcelona. Rövanş maçında asların kadroya girmesiyle galibiyet alacaklarını ama yeterli skoru ulaşıp-ulaşamayacaklarını göreceğimizi yazmıştım. Barcelona, rahat bir oyunla 4-0'lık galibiyete ulaştı kendi evinde ve sezonun ilk kupası olan İspanya Süper Kupası'nı müzesine götürdü.

Messi, sezonun ilk hat-trickini yaptı. İlk golü Konko kendi kalesine gönderdi ama Pedro'nun asistinin golle bitmesi lazımdı o pozisyonda. Tabi asist demişken Xavi'nin 2.golde Messi'ye verdiği harika ara pasını tarif edecek bir kelime yok. Barca'lı oyuncular kaldıkları yerden devam ediyormuş görüntüsünü verdiler bu maçta.David Villa'da Nou Camp'ta ilk kez Barca formasını giydi 56.dakikada oyuna girerek. Geçen senekinden farklı bir La Liga beklemiyor bizi. Barca-Real maçları yine sezonun en büyük maçları olacak ve şampiyonu belirleyecek.

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Edgar Davids Geri Döndü


Dünya Kupası öncesinde sokak futbolcularıyla ülke ülke gezip maçlar yapıyordu Edgar Davids. Blogda bahsetmiştik. Ajax'la antremana çıktığı haberleri geldi ve 37 yaşındaki oyuncunun yeni takımı belli oldu. Edgar Davids, İngiltere Championship takımlarından Crystal Palace ile maç başına ücrette anlaşarak yeşil sahalara geri döndü. Böyle isimlerin futbolculuktan kopamama sevdalarını anlamıyorum açıkçası. Zamanında güzel bir şekilde kariyerini bitirmişsin, hatırlayanlar harika bir şekilde hatırlıyor seni ama dönüş yapacağım diye tutturuyorsun. İlginç tercihler tabi bunlar. Futbol aşkı diyelim biz olaya gayet olumlu bakıp. Crystal Palace taraftarları için sahada olduğu süreler bayağı güzel geçecektir.

17 Ağustos 2010 Salı

Mesut Özil Real Madrid'de


2-3 gündür manşetten veriliyordu Mesut Özil Real'e geliyor-gelecek haberleri. Sonunda gerçekleşti bu transfer. Kaka'nın geçen sene sakatlıktan tam performans verememesi, üstüne Dünya Kupası sonrası tekrar sakatlanarak sezon öncesini kaçırması bu tarz bir transfer ihtiyacı doğurdu Real Madrid'de. Werder, fiyatı yükseltmek için zorluk çıkartsa bile bir yere kadar dayanabildiler. Gelecek sene bedavaya gidecek olan yıldızından 15 milyon euro kazandı. Mesut tarafından bakarsak Real'den gelen maddi olarakta gayet tatmin edici bu teklifi kaçırmayarak doğru tercihi yaptı Mesut. Çalışacağı hocanın Jose Mourinho olması ise ayrı bir avantaj olacak Mesut'un önümüzdeki yıllarda geleceği yer için. Alman Milli takımının Dünya Kupasında en fazla göze çarpan 3 oyuncusundan 2 tanesi yeni sezonda Real forması giyecek. Türk Milli takımı formasını giyseydi gerçekleşmeyecek bir transfer olacaktı belki Real'e transferi. Kendi tercihleri doğrusunda seçtiği Alman Milli forması onu bugün Real Madrid'e taşıdı. Bu arada hala sol bek transferi için girişim gözükmüyor, alsınlar artık birisini her Real postunda sol bek transferi demekten bana gına geldi.

15 Ağustos 2010 Pazar

Bucaspor 0-1 Beşiktaş


Altay’dan yıllar sonra İzmir, Süper Lig’e döndü. Yıllardır düşündüğüm; alt ligden gelen takım teknik direktörünü değiştirmese ve oyuncularını çoğunlukla takımda tutsa ne olur? Bunu yapmasını beklediğim takım Bucaspor’du ama onlar kendilerine göre garantiye gitmek istemişler. Bülent Uygun, Sivasspor döneminde antipatikliğin dibine vursa da Bucaspor için çok yanlış bir tercih sayılmaz. Sol bek Mulemo ve oyuna sonradan girse de defansif direnci ve koşuları ile Mendy, Bucaspor takımının dikkat çeken oyuncuları.

Beşiktaş ise genelde durağan oynasa da Quaresma ve Guti nedeniyle her dakika heyecan yarattı. Son 20-25 dakika takımdaki herkesin pili bitse de Bucaspor da çok farklı değildi. Tabii maçların henüz temposuz olması, oyuncuların maçın sonlarını getirememesi şu aralar normal. Oturduğu yerde insanı bunaltan sıcaklarda, henüz sezonun başında temposuz oyunlar normal. Gaziantepspor – Kasımpaşa ve Eskişehirspor – Gençlerbirliği maçlarını da henüz izleme fırsatım olmadı ama onlar da golsüz berabere bitmiş.

Havadan bağımsız olarak maç o kadar kötü bir zeminde oynandı ki oyunculardan iyi oyun beklemek de haksızlık olurdu. Bucaspor’un stadyumu 7. haftada hazır olacakmış. O zamana kadar İzmir Atatürk’de oynayacak oyuncuların ve takımların işi zor. Beşiktaş’ın 4-2-3-1’in de Guti’de defanstan sürekli top alıp dağıttı. Ernst-Necip ve Guti 3’lüsü Beşiktaş’ın son yıllarda gördüğü en iyi orta saha 3’lüsü sanıyorum. İkinci yarının hemen başında Guti’nin attığı mükemmel pas ile Beşiktaş maçı çok iyi oynamasa da kazandı.


Şu anda takıma forvet oyuncusu aranıyor gibi. Zaten yabancı sıkıntısı olan bir takım şu anda Beşiktaş. Bence bu sezon Bobo’ya hem taraftar hem de teknik kadro güvenmeli. Yıllardır kendi başına sadece ligde en az 10 gol attı. Şimdi Guti ve Quaresma ile kesinlikle çok daha faydalı olacaktır. Tek forvet oynanacak diye illa ki çok uzun boylu, güçlü bir forvetle oynama gerekliliği yok. Zaten pivot santrafor dediğimiz oyuncular Dünya futbolunda oldukça azaldı. Bobo sorumluluğun altından mutlaka kalkacaktır.

Şampiyonluk dahil izlerken en çok heyecanlandığım Beşiktaş dün sahadaydı. Hem taraftarın sevmediği ve futbolunun üzerine hiç bir şey koymayan oyuncuların çoğunluğu artık yok hem de Quaresma ve Guti gibi soğukkanlı, kendi güvenen ve teknik oyuncularımız var. Dün takım çok güzel oynamasa bile Beşiktaş taraftarının zaman zaman sırıtmaktan kendini alamadığını zannediyorum.



Çözülmesi gereken sorunlar var tabii ki. Sivok’un uzun dönem sakatlığı, sağ bek oyuncularının ofansif yetenek noksanlığı, yabancı sınırlaması nedeniyle sağ açıkta formsuz da olsa Nihat’ın oynaması, hala gidecek ve hala gelecek oyuncular olması… Yine de Beşiktaş geleceğe umutla bakabilir. Ama bazı şeylerin daha net görünmesi için İstanbul Belediye maçını beklemek gerekir.

Sivasspor 2 - 1 Galatasaray



Galatasaray'da transfer bitmez yazısını yazarken şu an içinde bulunulan tablonun sezona umutlu girmemi engellediğini yazmıştım. Buna rağmen santra ile beraber Allah utandırmasın,güzel başlayıp-güzel bitirelim diyip başladık maçı izlemeye. Geçen sezon 28.haftada Sivas deplasmanı ile lige tamamen havlu atmıştık. O dönemden bu döneme değişen hiçbir olay yok takımda. Gelenler, gidenler arattırıyor diyebiliriz hatta rahatlıkla. Bulduğumuz iki net pozisyon var birisi golle sonuçlanan. Bu iki pozisyonda defanstan atılan uzun toplar sayesinde ortaya çıkmış pozisyonlar. 2-3 senedir bas bas bağıran orta saha eksikliğine değinmek bile istemiyorum. Yazmaktan sıkıldık artık bu durumu. Galatasaray'la ilgili konuşurken artık tekrara giriyor söylenenler, yeni bir durum yok çünkü ortada. Sorun burada. İleride ayaklar sağlam, yetenekli ama topu oraya taşımadan doldur-boşalttan rakibin hatasını kollayarak üretmeye çalışan bunun sonucunda bugünkü pozisyon üretemeyen,baskı kuramayan takım ortaya çıkıyor. 2-1 olduktan sonra maçın çevirileceğine dair inancım yoktu ki ne maçları çeviririz diye izledik biz zamanında.

Maç öncesi Serdar'ın kadrodan çıkartılması ile bana göre doğruya dönme şansı vardı Rijkaard'ın. Batdal'ı ilk 11'e alıp Arda-Kewell ikilisini kanatlara koymak. Fakat bunun yerine Emre Çolak'ı oyuna sürdü Rijkaard. Kewell forvet oynadığı sürede yapabileceklerinin en iyisini yaptı, onunla ilgili bir sorun yok ama takımın diğer bölgeleri aksıyor, esas mevkisi dışında oynayan oyuncular yüzünden. Emre'nin daha önce kanat oynadığını sanmıyorum açıkçası, zaten Ali'den destek gelmedi o tarafta üstüne Emre'nin o tarafta nasıl oynayacağını bilememesi maç boyunca işlemeyen bir sağ kanat ortaya çıkardı. Zaten takımda Arda-Kewell ikilisi dışında düzgün iş yapan yokken bir koridoru daha iptal ettik bu şekilde.

Emre'nin çok ciddi şekilde fiziğini geliştirmek için çalışması lazım. Klasik örnektir ama Ronaldo'nun Manu'ya geldiği ilk dönem ki fotoları ve şimdiki fotoları çok şey açıklayabilir. Ona benzesin demiyoruz ama çalışmasını örnek alsın en azından. Gölge markaj yapmayı, kısaca mücadeleden kaçmayı bıraksın. Arda abisinin yanına gitsin Arda'nın dünyada belkide sayılı hücüm oyuncusunda olan kayarak top alma konusundaki yeteneğinden faydalansın, öğrenmek istesin. Arda, bugün sert gözüken bir tepki verdi Emre'ye. Onların arasındaki ilişki iki takım arkadaşı ilişkisinden çok daha farklı, bu bilinen bir olay. O yüzden büyütülecek bir tarafı yok. Bir şeyler kanıtlamak istiyor bu yüzden ne yapacağını kestiremiyor Emre. Ben çok güveniyorum ona, futbol zekasına. Gerisi kendisine kalmış. Aydın Yılmaz, Özgürcan önünde duran büyük örnekler ne tarafa yol alacağı Emre'nin kendi seçimi.


Aslında yazılacak çok fazla durum var maçla ilgili. Rijkaard'ın hala Aykut'ta ısrar etmesinin tek sebebi Ufuk'un Aykut'tan çok çok daha kötü olması herhalde. Başka türlü bir açıklaması yok. Yine yan toptan yenilen bir gol var, adam paylaşmada hata vardır vs. ama ne olursa olsun Aykut'un topa vurulurken durduğu yerin en ufak bir açıklaması yok. Kornerlerde Sabri dururdu direklerde bu maçlık yokluğunu aratmamak istedi herhalde. Ön direkte duran bir kaleci ilk kez gördüm tebrik ederim o yüzden Aykut'u. Kalli döneminden sonra gitseydi keşke bizde onu şampiyonluğu getiren kalecilerden birisi olarak hatırlasaydık Orkun'la beraber. Dün Casillas'la ilgili post atıyoruz, bugün Joe Hart'ın fantastik performansını izliyoruz böyle bir performans bekleyen yok ama Aykut çık yan topa,çık abicim.

Ali Turan'ı Fener maçında izlediğimizde bu adam 6 aya yakın top oynamadı,daha kamp dönemi var toparlar demiştik ama bugün oynadığı oyunun açıklaması yok. İleri çıkamaması, sağ tarafta dağılmasını geçtim ayak içi basit pasları veremeyecek, topu istop edemeyecek bir duruma gelmiş. Ali Turan'a bir garezim yok ama Uğur Uçar'ın mantıksız gönderilmesi hakkında çok doluyum. Uğur, belki bugün Ali'nin yerine oynardı, belki Ali'den daha kötü oynardı ama bu kadroda olması lazımdı Uğur'un.

Sorunlar çok ve kim ne derse desin maalesef yapılacak olan transfere bağlı takımın toparlanması bir şekilde veya Rijkaard geçen seneden beri bizde tutmayan sisteminden vazgeçecek eldeki mevcut kadroya göre bir şeyler düşünecek. Gidiş ne takım için ne kendisi için güzel değil şu aşamada. Yönetimin geçen seneden beri yaptığı ve 28.haftadan bu yana büyüyen çok büyük hataları var 1.suçlu konumundalar şu an ama 2.sırada Rijkaard ismi var benim için ve şu aşamada çok masum değil açıkçası.

Sivas'ta Mehmet Yıldız, çok sağlam dönmüş. Her pozisyonda olumlu iş yaptı, her topta hırpaladı Servet'i. Harika bir performans sergiledi. Ceyhun'da klasikleşmiş Galatasaray maçlarından birisini oynadı yine. Şu oyunu Ceyhun'u ilk kez gören birisine izletsen maç sonunda bu arada Sivas Ceyhun'un 15 veya 16.takımı desen nasıl olur diye şaşırabilir. Ama Ceyhun işte, istikrar problemi, agresiflik vs. heba olan bir yetenek. 1-2 takım daha ekler cv'sine sonra futbolla ilgili en iyi ihtimal yorumculuk.

4 haftalık çok zor bir fikstürü vardı Galatasaray'ın. İlk haftadan darbe alındı bu fikstürde. Son şampiyon Bursa, puansız dönülmeye neredeyse alışılan Es-Es deplasmanı ve Antep maçı. Bu 3 maç sezonun gidişini belirleyebilir ve çok sağlam şekilde hazırlanılmalı bu döneme aradaki eleme maçları da unutulmadan. Sabahın 7'sinde gereksiz uzunlukta bir yazı oldu aslında, takımın şu hali bastıkça bastırdı tuşlara...

Sevilla 3 - 1 Barcelona



Barcelona'nın bu kadar eksikle Sevilla karşısında galibiyet alamayacağını düşünüyordum. Dünde belirttiğimiz gibi oldukça eksik ve B takımı ağırlıklı bir kadroyla gidildi deplasmana. Takımın en büyük kozları Messi ve Zlatan olarak gözüküyordu mevcut kadroda. Guardiola maça Zlatan'la başladı ve Messi'yi yanında oturttu. İkinci yarının başında Zlatan yerini Messi'ye bıraktı. İlk yarıda beklenilen Sevilla etkisi yoktu sahada üstüne Maxwell'in harika pasında doğru koşuyu yapan Zlatan'ın attığı golle devreyi 1-0 önde kapadı Barcelona. 2.yarıda ise oyuna ağırlığını koydu Sevilla genç Barcalılar karşısında. İlk önce Fabiano attı, oyuna sonradan giren iki isim Kanoute-Negredo işbirliği ise 2.golü getirdi. 3.golde de yine Kanoute imzası vardı.

Rövanş maçında ''esas oğlanlar''ın takıma döneceğini düşünürsek Barca galibiyete daha yakın taraf. İkinci maçta Barca'nın kazanacağını tahmin ediyorum ama kupa için gereken skor avantajıyla mı bu işi yapacaklar, göreceğiz işin o kısmını.

Bahisklavuz forumlarından Diego yakalamış bu arada ayrıntıyı. Habertürk internet sitesi bu gece oynanan maçı Kral Kupası maçı sanıyor. Copa Del Rey ve Süper Kupa arasındaki farkı bilmeden haber yapılmış. Kral Kupasını Sevilla alalı bayağı oldu o ayrıntıyı geçelim Süper Kupa'nın 2 ayaklı olduğunu bilmeden kupayı Sevilla'nın kazandığını söylemişler. Tebrik ediyoruz bu üstün bilgilerinden dolayı.


14 Ağustos 2010 Cumartesi

Aziz Iker # 3


Beckenbauer'in jübilesi için düzenlenen maçta Real Madrid ve Bayern Münih karşılaştılar. Maçı izleyemedim ama youtube'dan geniş özetine bakabildim. Normal süresi 0-0 biten maçı penaltılar sonucunda Real Madrid 4-2 kazandı. Alınan bu galibiyet ayrıca sezonun kaldırılan ilk kupası olarak kayıtlara geçti Jose ve Real adına. Özetten görünenlere göre Real Madrid'in kurtarıcısı Aziz Iker olmuş. Resmen duvar örmüş Casillas Bayern atakları karşısında. Maç içinde kurtardığı penaltı ve sayısız tehlikenin yanında penaltı atışlarında ilk önce Hamit'in daha sonra ise Braafheid'in penaltılarını kurtararak kupayı Real'e getirmiş.

Maç hakkında bir şeyler söyleyecek bilgi yok özetlerde, pozisyonlar dışında. Jose'nin takımının bu kadar pozisyon vermesi normal değil ama ligin başlamasına daha var halledecektir JM bu sorunu. Ayağının tozuyla Allianz Arena'da ilk 11'de yerini almış Carvalho ve 89 dakika sahada kalmış. Real'in bir diğer yeni transferi Khedira'da ilk kez Real formasını giydiği gecede 90 dakika görev almış Jose'den.

9 dakikalık özet görüntülerin olduğu youtube linki için ; Tıklayın...

Zlatan'dan sonra Aziz Iker serisine başlattı bizi Casillas. # 1, # 2

İspanya Süper Kupası : Sevilla - Barcelona



İspanya'da lig şampiyonu ve Kral Kupası şampiyonun karşılaştığı Süper Kupa mücadelesinin ilk ayağı bu akşam Sevilla-Barcelona arasında oynanacak. Süper Kupaya damgasını vuran olay ise daha maçlar oynanmadan konuşulmaya başlanmıştı. İspanya ile Dünya Kupasını kazanan oyuncuların (Iniesta hariç) Süper Kupa mücadelesinden 3 gün önce Milli takım ile Meksika'ya götürülmeleri oldukça tartışılmıştı. Barca cephesi oldukça tepki vermişti Del Bosque'nin bu hareketine. Pep Guardiola'da Sevilla'ya gidecek kadroya bu oyuncularını dahil etmedi, dinlenmeleri için. Yani Barcelona oldukça eksik bir kadroyla Sevilla deplasmanına gidecek. Valdes-Pique-Puyol-Busquets-Xavi-Iniesta-Pedro ve yeni transfer Villa kadroda yoklar. 19 kişilik kadroya 9 oyuncu B-Takım kadrosundan dahil edildi.

Valdes'in de götürülmemesi sebebiyle kalenin 2.kaleci Pinto'ya kalacağı bekleniyordu ama onunda hafta içi sakatlanmasından dolayı iş genç kalecilerine kaldı Barcelona'nın. Hleb ve Caceres'de diğer eksikler Barca cephesinde. Çok zorlu bir deplasman olacak Barca için. İstedikleri avantajlı skorla dönemeyebilir Nou Camp'a. Olası mağlubiyette daha çok konuşulabilir bu durum.


Squad list for Sevilla:

Goal Keepers: Ruben Miño, Oier Olazabal

Defence: Dani Alves, Adriano Correia, Maxwell Andrade, Gabriel Milito, Sergi Gómez, Marc Muniesa, Eric Abidal

Midfield: Oriol Romeu, Seydou Keita, Jonathan Dos Santos, Thiago Alcantara, Sergi Roberto

Forwards: Zlatan Ibrahimovic, Lionel Messi, Jeffren Suarez, Miguel Angel Nolito, and Bojan Krkic


Balotelli Manchester City'de


Inter'in arıza çocuğu Balotell, dün itibariyle yeni takımının formasını üstüne geçirdi. Kadrosundaki oyuncularla oldukça güçlü 2 takım kurabilecek olan Manchester City genç yıldızı kadrosuna kattı 28 milyon karşılığında. Balotelli, tam anlamıyla arıza diyebileceğimiz oyuncular sınıfında bilindiği üzere ve bu sınıfın en başarılı öğrencilerinden. Balotelli, Milan taraftarıyım derken, kendi taraftarına hareket yapıp formasını yere bırakırken, Şampiyonlar Ligi maçını tribünde izlerken Milito'nun golüne tepki vermiyorken vs. diye uzatabileceğimiz arızalarını gerçekleştirirken daha 19 yaşındaydı. İdare etmesi çok zor ama idare edilebildiği sürelerde gösterdiği performansla Inter'de bu kadar vukuatına rağmen oynadı şimdi City'ye transfer oldu.

Man.City'nin kadrosu şiştikçe, şişiyor ve daha elden adam akıllı kimseyi çıkartmadılar. Paraları saçmaya devam ediyorlar ama bu sefer akıllı yerlere, doğru adamlara harcıyorlar bu paraları. Eğer Mancini uyumu sağlayabilirler, bu adamları doğru yönetebilirse sezon sonunda şaşırtıcı bir tablo çıkabilir ortaya,daha doğrusu ben bu tabloyu ben görmek istiyorum. İngiltere Premier Ligi yarın Manchester City-Tottenham maçıyla açılacak.

Daha önce Balotelli'nin saha içindeki olayını yazdığımız postla bitirelim ; Balotelli Uçtu..

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Ricardo Carvalho Real Madrid'de


Real Madrid, bir transferi daha bitirdi. Bu sene yapılan transferler çok fazla sansasyon yaratmıyor Madrid'de. Jose Mourinho etkisi bu olsa gerek. Jose, eski öğrencisi Ricardo Carvalho'yu bu sefer Real Madrid'e getirdi. 32 yaşındaki oyuncunun transferinin 8 milyon euroya mal olduğu söyleniyor. Real Madrid'in defans göbeğinde oynayacak 4 isim var şu an için. Carvalho-Pepe-Albiol ve Ezequel Garay. Ramos'da ihtiyaç duyulduğu zaman burada görev alabilir. Portekiz Milli takımının 3 önemli isimi de Real'de toplandılar bu arada. Ronaldo-Pepe ikilisinin yanına Carvalho eklendi. Başlarında ise Portekiz'li teknik adam var. Hollanda çetesi gibi olmaz herhalde bu isimlerin sonu.

Real'in geri dörtlüsünde en sorunlu gözüken yer sol bek. 2 senedir belli olan bir arıza var burada. Sürekli yazıyorum ama arada çıkan A.Cole haberleri hariç isim çıkmıyor piyasaya. Marcelo-Arbeloa hatta bu aralar kung-fu sanatıyla ilgilenen Drenthe'yi burada sayabiliyoruz ama istenen adamlar mı bana göre değiller. Marcelo, hücumda etkili performanslar çıkartmasına rağmen işin defans yönünde vasatı aşamıyor çoğu zaman. Buna rağmen dün çıkan transfer dedikodusu yeni Drogba olarak lanse edilen Lukaku'nun Jose'nin listesinde olduğu yönünde. Belki hiç beklenmedik bir anda sol bek işini de bitirebilir Real cephesi.

10 Ağustos 2010 Salı

Galatasaray'da Transfer Bitmez



Geçen sene 27.haftada Ali Sami Yen'de Fenerbahçe'ye 1-0 yenildikten sonra zirveden uzaklaşma dönemi başlamıştı. Ertesi hafta Sivas deplasmanında son dakikada bırakılan 3 puan Galatasaray için yeni sezon planlarının başlaması anlamına geliyordu yada biz öyle tahmin ediyorduk. Transfer konusunda o gelsin, bu gitsin, bu isimden daha büyük bir isimi neden almıyoruz gibi delice düşüncelerim yoktur. Takımın eksik gözüken yerlerine gerekli hamlelerin yapıldığını görmek yetiyor bana. Fakat 5 Nisan'da lige havlu attığımız belli olduktan sonra arada geçen sürede hala gerekli hamlelerin yapılmaması büyük bir yönetim hatası olarak göze çarpıyor.

Dünya Kupası beklendi desek ne aldığımız, ne adı bizimle geçen isimlerin hiçbirisinin Dünya Kupası ile alakası yok. Ligin başlamasına 5 gün kala takımın 2 yıldır kanayan yarası olan bölgesi olan ön libero mevkine Cana dışında oyuncu alınmadı bunun üstüne o bölgede en iyi isim diyebileceğimiz M.Topal'da Valencia'ya gitti. Sadece Cana-M.Topal değişikliği ile o bölgeyi telafi edebileceğimize teknik ekip-yönetim bile inanmıyordur. Yeni gelecek X oyuncunun veya oyuncuların kaçıracağı maçlar, takıma uyumu derken yine tren kaçmış olacak. Baros'un ve Pino'nun sakatlığı yine geçen seneyi hatırlatıyor. Kadroda Baros'un tek alternatifi olarak M.Batdal'ın bırakılması yine geçen seneden kalan tatsız anılardan birisini akıla getiriyor. İkisininde sezon içerisinde maç kaçırmayacağının garantisi yokken hadi Türk bir oyuncu bulamıyoruz en azından +2 olarak bulunabilecek bir isime yöneldiğimize dair haberde yok. Büyük olasılıkla bu ikilinin alternatifi olarak yine Kewell düşünülüyor.


Her ne kadar şu an transferler yüzünden dikkate alınmasa da çok zor bir fikstür ile başlıyor Galatasaray sezona. Geçen sene 5 Nisan'da lige tamamen havlu atmamızı sağlayan Sivas deplasmanıyla sezon açıldıktan sonra, takip eden 3 haftada iç sahada son şampiyon Bursa, deplasmanda yenmeyi başaramadığımız Es-Es ve 4.haftada iç sahada bu sene kendisinden söz ettirecek Antep maçları var. Arada Avrupa Kupası eleme maçlarımızda var tabi.

Mevcut kadro çok mu kötü, evet cevabını veremeyiz bu soruya. Belki bugün adları geçen Ledesma-Rosicky-Baptista vs. isimleri peş peşe resmi siteden açıklanır oldukça mutlu oluruz ama Nisan'dan beri geçen sürede geçmiş hatalardan bir türlü ders alınmadığının ortaya çıkması güzel, umutlu bir tablo ile lige girmemize izin vermiyor bana.

7 Ağustos 2010 Cumartesi

Del Bosque'ye Tepki



Dünya Kupasının sahibi İspanya 11 Ağustos'ta Meksika ile oynanacak olan hazırlık maçı için kadrosunu açıkladı. Del Bosque'nin açıkladığı kadroda 7 Barcelona'lı oyuncunun bulunması Barca cephesini oldukça rahatsız etmiş. Bunun sebebi ise 14 Ağustos'ta İspanya Süper Kupasının ilk maçında Sevilla karşısına çıkacak olmaları. Messi'nin Arjantin Milli takımına çağrılması da onları sinirlendiren diğer durum şu an için. Barca'ya yakın gazeteler olan Sport ve Elmundo Skandal ve Kabul edilemez başlıklarıyla çıkmışlar dün. Meksika'nın başında da aynı sorun var aslında. Chivas'ın Libertadores final nedeniyle Meksika hocası Enrique Meza, Chivas'lı oyuncuları kadrosuna dahil etmedi bu maç için.

İspanya'nın kadrosu şu şekilde olacak maçta ;

Kaleci : Iker Casillas (Real Madrid) and Victor Valdes (Barcelona).

Defans : Alvaro Arbeloa (Real Madrid), Sergio Ramos (Real Madrid), Joan Capdevila (Villarreal), Carlos Marchena (Villarreal), Gerard Pique (Barcelona), Carles Puyol (Barcelona) and Monreal (Osasuna).

Orta Saha: Xabi Alonso (Real Madrid), Busquets (Barcelona), Cazorla (Villarreal), Cesc Fabregas (Arsenal), Xavi (Barcelona) and Soriano Bruno (Villarreal.)

Forvet : Silva (Manchester City), Pedro (Barcelona), Navas (Sevilla), Mata (Valencia), Villa (Barcelona) and Llorente (Athletic).

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Raul Tamudo Real Sociedad'ta



Bir bayrak adam daha bu transfer sezonunda takımını değiştirdi. Espanyol'un kaptanı Raul Tamudo, La Liga'nın yeni ekibi Real Socieadad ile 1 senelik sözleşmeye imza attı. 2 senedir sakatlıklardan, formsuzluktan yeteri kadar forma şansı bulamıyordu zaten ama aynı Real Madrid'in Raul'u gibi başka bir forma altında görmeyi beklemediğimiz adamlardan birisiydi Tamudo. Ben onu hep 06-07 sezonun 37.haftasında Nou Camp'ı 90.dakikada susturmasıyla hatırlayacağım. Tamudo'nun o gün attığı 2.gol Nou Camp'ta takımının beraberlik golüydü fakat esasında o kadar basit bir gol değildi. Şampiyonluğu Barca'nın elinden alıp şampiyonluğu Real'e gönderen adam olarakta tarihe geçirdi Tamudo'yu.(cidden elinde aldı ama,Messi'nin eli çok konuşulmuştu)