31 Ekim 2009 Cumartesi

Pepe tekrar Getafe karşısında


Geçen sene Casquero'ya attığı tekme ile büyük tepki ve 10 maçlık ceza alan Pepe bugün tekrar Getafe karşısında forma giyecek. Geçen sene yaptığı hareketten sonra imajını kurtarmak için pişmanım, futbolun bir anlamı yok benim için tarzı açıklamalar yapmıştı Portekizli futbolcu. Real Madrid'de kazan yavaş yavaş kaynamaya başlıyor bu arada. Alcorcon maçında Guti'nin hareketlerinin ardından Pellegrini bu maçın kadrosuna almadı Guti'yi. Her ne kadar Pellegrini'ye destek verici açıklamalar yapılsa bile Getafe maçında yaşanacak puan kayıbı Şilili teknik adamı yolun sonuna biraz daha yaklaştıracaktır.

28 Ekim 2009 Çarşamba

Alcorcon 4 - 0 Real Madrid



Real Madrid bu gece Copa Del Rey 4.tur ilk maçına çıktı. Maçın 65.dakikası şu an. Rakibi 3.lig'de grubunun 5.sırasında yer alan Alcorcon. Wiki'de yazılanlara göre Madrid özerk bölgesinde küçük bir şehirmiş Real Madrid'in maç öncesi açıkladığı kadro sürekli rotasyonda kullanılan ve yıldız dediğimiz isimlerden oluşuyordu. İlk 11'e bakarsak ; Kalede Dudek, defans dörtlüsü Arbeloa-Metzelder-Albiol-Drenthe, Orta sahada Granero-Guti-Diarra-Van Der Vaart ileri uçta ise Raul ve Benzema. Bu kadroyla çıktı Pellegrini maça. Ben justin.tv'nin çıkarttığı sorunlar yüzünden maçı izleyemedim ama ilk yarıda Alcarcon 3-0'lık bir skorla gitti soyunma odasına. Bahisklavuz forumlarında yazılanlara göre Alcarcon'un daha gol pozisyonuna girdiği ama değerlendiremediği yönündeydi ilk yarı.

Yedeklerde bulunan isimlerde B takımın gençleri falan değil bu arada. Ruud-Ramos-Garay-Marcelo-Gago yedekler arasındalardı. Copa Del Rey'in 2 ayaklı olmasından dolayı ilk maçlarda sürprizlere alışığız. Buna rağmen 1-2 yeni isim hariç geçen sene şampiyonluk mücadelesi verdiğin kadro ile Alcorcan'dan 4 gol yemek ve daha fazlasını kalende görme ihtimalini yaşamak büyük rezalet Real Madrid ve Pellegrini açısından. Perez, ipini çekebilir Pellegrini'nin.

Pellegrini maç sonu açıklamasında ''Ronaldo-Kaka gibi önemli isimlerimiz yoktu,rakip oldukça istekliydi. Stadda bulunan 4 bin kişi inanılmaz bir atmosfer yarattı, deplasmanda 4-0 iyi sonuç.'' der artık.

Alcorcon resmi sitesi için; tıkla...



27 Ekim 2009 Salı

# 10 Arda Turan



Arda Turan. Türk futbolunun en gözde ismi açık ara. Herkesin ondan büyük beklentileri var, kimisi Galatasaray'da sayısız kupa kaldırmasını, kimisi ise Avrupa'da büyük takımların yıldızı olmasını bekliyor. Özellikle Bosna maçından sonra Arda'nın düşen form grafiği ve Fenerbahçe maçı öncesi yaşadığı gerginlikten dolayı bir anda eleştirilerin ana hedefi haline geldi. Çok şımardı, böyle kaptan olmaz, kaptanlığı kaldıramadı vs.. diye uzuyor Arda'ya yöneltilen eleştiriler. Arda Turan'ın bitmeyecek bir kredisi vardır benim gözümde. Yetenekli bir futbolcu olmasının yanı sıra, sahaya çıktığı günden beri sorumluluk almaktan bir an olsun bile çekinmeyen yapısıyla etkilemişti izleyenleri. Daha sonra ise senin-benim gibi Galatasaray'lı olması gelir. Yaptığı her açıklamayla bunu ortaya koyuyor zaten, işler güzel giderken, galibiyetler gelirken bu açıklamalar aslanım-kaptan budur diye tepki bulurken saha içinde işler kötü gitmeye başlayınca konuşmaktan işini yapamıyor, şımardı artık konuşmasın seviyesine gelmesi için bizim ülkemizde 2 hafta yetiyor.

22 yaşında Arda Turan. Galatasaray'da ve Milli takımda oynuyor. Oynadığı süre içerisinde işler ne zaman takım için zora girse saha dışında maçı izleyenlerde, saha içinde beraber mücadele ettikleri arkadaşları da bu çocuğun ayaklarına bakıyorlar, Arda bizi kurtar diye. Çoğu zaman bu sorumluluğu paylaşacak kimse olmuyor Arda'nın yanında. Doğal olarak her zaman kahraman olamıyorsun takım olarak oynanan bir sporda. Çok eleştirildiği Ankaragücü maçında 2 topu Nonda kale ağzından kaçırmasa 2 asistle kahraman olacaktı yine yazılanlar baştan aşağı değişecekti Kaptan hakkında.

Oyun sistemine uymuyor diye eleştiriliyor. Bu çocuk yeri geliyor stoperden top almaya geliyor, ona top taşıyacak isimler suratlarını rakip kaleye dönüp, dikine oynayamadıkları için. Arda'nın böyle oynadığı tüm maçlar hep işlerin ters döndüğü anlara denk geliyor. Eskiden kolaydı, vur topu defanstan havaya ileride karambol olur, dönerse tekrar havalandır. Bu sene bunu yapan bir takım değiliz diyoruz, top ileri taşınamayınca sorumluluk alan adama sisteme uymuyor diye kızıyoruz. Geçen sene çok kızmıştım Arda'ya. Sol tarafta kendime özel hareketlerim var açıklamalarına, sağ tarafta oynamama kaprislerine fakat bu sene elinden geleni yapmaya çalışıyor, verilen kaptanlık ve ayaklarına bakılma durumu üstünde olan sorumluluğu kat kat arttırıyor.


Trabzon maçının ardından Baros'la sorunları var, Baros'un asistinden sonra suratına bakmadı bile, zaten yabancı oyunculara pas atmıyor denmeye başlandı. Bilerek pas atmıyor olayları hiçbir zaman katılmadığım,futbolun doğasında olmayan olaylardır bana göre. Halı sahada bile isteseniz kolay kolay yapamazsanız bir adama sürekli pas atmama olayını. Arda, pas atmayarak yanlış tercih yapmıştır belki Baros uygun pozisyondayken. Bu oyun içinde yaptığı yanlış tercihin sonucudur. Senin-benim gördüğümüz bilerek pas atmıyor olayını bu kadar övülen, arkasında sonuna kadar durulacağı söylenen-durulması lazım- Rijkaard-Neeskens gibi adamlar göremiyorlar mı ? Arda'nın otoritesinden, takım ici gücünden mi korkuyorlar bu adamlar ? Bu adama sen sahadaki biz dedikten sonra, kıskançlık veya başka sebepler yüzünden takımı baltalamakla suçlamak -pas atmıyor olayının karşılığı budur- ne kadar doğrudur. İşler iyi giderken bu adam için aklına gelen tüm övgüleri diz , iki maç kötü oyundan sonra takımı satmakla suçla. Sen-ben nasıl Galatasaraylı isek Arda Turan'da öyle, bu adamın bunu yapacağını aklımın ucundan bir kere bile geçirmedim, geçirmem.

Arda'ya verilen kaptanlık çok yerinde ve doğru bir karardı. Geçen sene Hertha Berlin maçında yaşanan-bana göre skandal tercih-olaydan sonra. Arda'nın kaptanlığı kaldıramama olayı skorla bağlantılı olarak değişiyor. Denizlispor maçında penaltıyı kim atacak kargaşasını bitirince işte kaptan diyenler bugün kaptanlık fazla geldi diyorlar.

Arda, Pazar gecesi Baroni'ye cevap vererek hatalı konuma düşmüştür. Önüne geçmesi gereken hatalarından birisi bu. Arda Turan her zaman agresifti. Saha içinde oyunuyla veya alaya alır tarzı gülümsemeyle öne geçeceği psikolojik savaşı kaybetti Arda. Bordeaux maçında kafa atarken de aynı Arda'ydı,büyüdü hala aynı Arda. Değişti ve o yüzden kaptan oldu durumu yoktu zaten ortada. İşin birde Fenerbahçe maçlarında bünyesine yüklediği aşırı stres durumu var. Geçen senede benzer görüntüleri verdi Arda Fenerbahçe karşısında,Kadıköy'de taraftarla takıştı vs. Öyle bir baskı kuruluyor ki bu çocuk üzerinden Fenerbahçe maçlarında ister profesyonel değil, ister taraftar ruhlu diyin dağılıyor direk. Bunun çözümünü diğer baskıları nasıl kaldırıyorsa aynı şekilde bulmalı, gerekirse klupten destek almalı ama bir daha bu kadar suratı düşmüş, moralsiz şekilde gözükmemeli, en önemli eksiği budur mental olarak.


Arda'nın hiç mi yanlışları yok bu kadar olayın üstüne peki ? Var tabi. Milli takım hocası için yaptığı açıklama Arda gibi bir adama yakışan açıklama değildi mesela. Arda her zaman konuşmasıyla, katıldığı programlarda yaptığı esprilerle konuşabilen futbolcu imajının üst sıralarında yer alıyor. Veya her zaman anlattığı Acun'la-Emre abisiyle yaptığı ps maçları gibi saha dışı bazı hareketlerine çeki düzen vermesi gerekiyor. Kız arkadaşıyla olan fotoğraflarından bel altı vuran, giydiğin ceketi, taktığın şapkayı ilk sayfaya taşıyan, saatler boyu gereksiz konuşmalar yapılan bir spor medyasının bulunduğu yerde saha dışı hareketlerine dikkat etmezsen en ufak açığında saldırı fırsatını kaçırmazlar. Sen yaptığın açıklamalarla bu insanlara prim vermemelisin en başta.

Oldukça dağınık bir yazı oldu aslında. 2 hafta önce göklerde gezdirdiğimiz adamları, 2 haftada yerle bir etmek çok kolay. Önemli olan Arda gibi bir değere sahipken onu korumaktır. Arda, her zaman eleştirilecek yanlış yaptığı işlerden dolayı dokunulmaz değil, fakat bunu yaparken eleştiri adı altında saldırmamak gerekiyor. Yeni bir Hasan Şaş diye benzetmeler yapmak kolay önemli olan Hasan'a yapılanları, söylenenleri Arda'yada aynen uygulamamak. Eğer Arda kendini bitirme yoluna girdiyse buna destek değil engel olmak gerekiyor.

Maradona Beer


26 Ekim 2009 Pazartesi

River Plate 1 - 1 Boca Juniors

River Plate 1 - Boca Juniors 1

Fenerbahçe 3 - 1 Galatasaray



Isınma sırasında çıkan olaylarla başladık maça aslında. Baroni'nin gereksiz hareketi, geçen sene oynanan maçı hatırlatan görüntülerin yanına kafası yarılan bir hakem eklendi ve bu yüzden geç başladı maç. Bakalım sahaya atılanların yanı sıra hakemin kafasının yarılmasına nasıl bir ceza gelecek. Maç öncesi Baroni olayları başlatan adam ama Arda'nın dönerken hiç uğraşmadan geçmesi gerekiyordu. Her Kadıköy maçında yaşanan aşırı stresi daha fazla arttırmaktan başka bir işe yaramadı o gerginlik.

Maçın başında Baros'un sakatlanmasıyla her Kadıköy maçında yaşamamız gereken şanssızlığımızı yaşadık,bu maçı da sektirmedik. Nonda, oyunu karşı sahaya yıktığımız, tek taraflı maçlarda Baros'tan daha faydalı bir isim bana göre. Fakat bu maçta bizim aradığımız adam Baros'tu, onuda 1.dakika dolmadan kaybettik.

Orta sahada Topal-Sarp-Ayhan üçlüsünün veya sol tarafta Kewell,ortada Arda'nın başlamasını bekliyordum. Arda-Elano ikilisinin beraber oynadığı hiçbir karşılaşmada hücum anlamında istenileni veremiyoruz, bu açıkça görüldü bu maçta. Zaten Elano'nun geldiğinden beri istenilen performansta bir oyun sergilememesi de bu maç öncesi ilk 11'e yazılma düşüncesini sorgulatıyordu. Rijkaard'ın Arda'yı çıkarma tercihi ise Elano sahadayken ciddi bir hataydı. Arda'da en az Elano kadar kötü performans sergiledi ama daha fazla sorumluluk alırdı Elano'dan.


Ayhan ve Sarp bir türlü topu ayaklarına aldıklarında yüzlerini rakip kaleye doğru dönemediler. Fenerbahçe'nin önde yaptığı kademeli baskı bu sonucu çıkarttı. Ayhan'ın yaptığı pasların çoğu geriye doğru oldu bu yüzden. Leo Franco'nun biri penaltıyla sonuçlanan iki kısa vuruşunda bu baskının sonucu ortaya çıktı zaten. Maçın sonlarına doğru ise tamamen fiziksel ve mental yorgunluktan aldığı her topu Fenerbahçe'ye teslim etti Ayhan. Nadiren rakip sahada topla buluştuklarında ise ileri hatta oynayanların durağanlığı yüzünden istenen paslar yapılamadı.

Fenerbahçe'nin kilit adamları Baroni ve Emre oldu. Baroni maç öncesi ve sırasında ''futbol dışı'' olarak adlandırabileceğimiz görevleri de başarıyla yerine getirdi. Keita veya Arda topu kanatlarda kim alırsa bek ve kanat oyuncularının yanı sıra Emre veya Baroni'de anında kademeye girerek kanattan gelecek Galatasaray ataklarını önlediler. Kazım'ın, Servet ve Gökhan'la başa baş mücadelesi ise Fenerbahçe için bir diğer önemli olaydı.

Keita'nın durum 2-1 olmuşken ve rakibi bunaltmışken yaptığı hareket ise tek kelime ile sorumsuzluk oldu. Kasımpaşa maçında da sinirlerine hakim olmamıştı, bu maçta da aynısı oldu ve takımını en ihtiyaç duyulduğu anda 10 kişi bıraktı.

Galatasaray'ın bu kötü ve etkisiz oyunu sadece Bünyamin Gezer'e yaradı. Bizim oyunumuz dolayısıyla maç içinde yaptıkları çok fazla konuşulmayacak büyük olasılkla. Keita'ya verdiği kart maçın tek doğru hareketiydi kendi adına. Yapılan sertliğe göz yumması, çıkarttığı kartların yanı sıra çıkartmadıkları ve kafasına göre avantaj kuralını yeniden düzenlemesi gibi pozisyon pozisyon çok şey yazabiliriz, Tsl'nin en büyük maçına atanan hakeminin yanlışlarından destan çıkar.

20 Ekim 2009 Salı

19 Ekim 2009 Pazartesi

Spartak Moskova-Galatasaray Süper Kupa Maçı


Geçen sezon Eurocup'ta bize büyük heyecan yaşatan ve kupayı Türkiye'ye getiren Sarayın Sultanları ilk kez düzenlenecek olan Süper Kupa mücadelesinde Euroleague şampiyonu Spartak Moskova ile karşılaşacak. Spartak Moskova hakkında okuduklarımız açık ara bayan basketbolunun en iyi takımı oldukları yönünde hep. Augustus'un bu sene yokluğu, Işıl'ın sakatlıktan yeni çıkması gibi faktörlerde eklenince Spartak Moskova'nın açık favori gösterilmesini ortaya çıkartıyor. İlk kez düzenlenecek bir Avrupa Kupası'nda oynamak bile önemli. Maç yarın 16.45'de Galatasaray Tv ekranlarından yayınlanacak.

Sarayın Sultanları'nı ve TBBL'yi takip etmek için SarayınSultanları blogunu takip edebilirsiniz.

14 Ekim 2009 Çarşamba

Football Manager 2010 Demo


Efsane oyunun 2010 sürümünün demosu çıktı kısa bir süre önce. Demo yine 2 versiyonuyla beraber geliyor önümüze. Vanillia ve Strawberry. Vanillia versiyonunda İngiltere,İskoçya,Kuzey İrlanda ve Galler ligleri ile oynayabiliyoruz. Dil seçeneği olarak ise sadece İngilizce var. Strawberry'de ise Türkiye,Brezilya,Danimarka,Fransa,İtalya,Norveç,Portekiz ve İspanya ekleniyor Vanillia'da bulunan liglerin yanına. 1 gb'lık bir boyuta sahip. Quick Start'ta Türkiye Ligi'nin bulunması Türkçe dil seçeneği için hayırlı bir haber olarak yorumlanabilir. Bildiğiniz gibi Turksportal'ın önderliğine imza kampanyası başlatılmıştı. 10000 imzadan sonra iş Sigames'e kalacaktı. Toplanan imza sayısı 10000'e çok yaklaştı. Bundan sonra ne olacağını merakla takip ediyoruz. En erken hafta sonu oynayabileceğim bu gidişle demoyu, ciddi bir sabırsızlık var bu konuda üstümde ama sabredicez artık.

Demoyu indirmek için gerekli linklere ulaşmak için; tıkla...

13 Ekim 2009 Salı

Ronaldo & Benzema




Benzema, idolüm dediği isimle tanışmış Bernabeu'da. Gollerine Brezilya'da devam eden, göbeğine rağmen hala hastası olduğumuz fenomen sürpriz bir ziyaret yapmış.

Ayrıntılar için, tık...
Diğer fotoğraflar için ; tık # 2

11 Ekim 2009 Pazar

Diego'nun Kaderi


Maradona'nın kaderi Çarşamba gecesi belli olacak. Peru karşısında sergilenen kötü oyuna rağmen takımı uzatmalarda Martin Palermo kurtardı yine olması gereken yerde durarak. Maçın son kısımlarını izlemeye çalışın eğer kaçırdıysanız. Çıkan fırtına, Peru'nun golüne Palermo'nun cevabı ve golün santrasında orta sahadan çekilen şutun Arjantin kale direğinden dönmesi. Tabi bunların üstüne Maradona'nın 2.golden sonra çimlerin üstünde göbek üstü kayması var ki kaçırılacak bir görüntü değil. Çarşamba akşamı Güney Amerika elemelerinde kritik gün.

Bugün oynanan maçlardan sonra Şili'de Dünya kupasına katılmayı garantiledi son maçlar öncesinde. Paraguay ve Brezilya daha önce adını yazdıran takımlardı zaten. Güney Amerika'da ilk 4 dünya kupasına direk giderken 5.sırada olan takım Kuzey Amerika'dan gelecek takımla play-off maçı oynuyor.

Arjantin 17 maç sonunda topladığı 25 puanla 4.sırada şu an. Uruguay 24, Ekvator ise 23 puanda. Çarşamba günü Arjantin, Uruguay deplasmanına giderken, Ekvator ise Dünya Kupası'na katılmayı garantileyen Şili deplasmanına gidecek. Uruguay'ın alacağı galibiyetin yanı sıra Şili'den gelecek Ekvator galibiyeti Arjantin'i kupa dışı bırakıyor gecenin bu vakti yanlış bakmadıysam.

Ekvator kaybederse, Arjantin ve Uruguay play-off'a gidecek takımı belirlemek için oynayacaklar.

İhtimaller çoğaltılabilir, beraberlik durumunu falan göze alarak...

Maradona, bu geceyi sağ atlattı bakalım çarşamba gecesi aynı şekilde sağ çıkabilecek mi ?

Guti



Fatih Terim Bırakıyor


Bosna Hersek, Estonya karşısında ilk golü atınca televizyon başından kalkıp dışarı arkadaşlarla takılmaya çıktım. Ufakta olsa bir umut vardı içimde her şeye rağmen. Grupta 2.olan Bosna'dan iki maçta 4 puan alıp son maçlar öncesinde Bosna'nın 7 puan gerisinde olmamız bize özgü olacak durumlardan birisi. Estonya ve Belçika maçlarında kaybedilen puanlar ipimizi çekti bizim daha ayrıntısına girersek Sami Yen'de İspanya'yı ilk deviren biz olacağız gazıyla yapılan saldırıyı da hesaba katabiliriz. Bu başarısız tablonun ardından gözler doğal olarak Fatih Terim'e çevirildi. O kendisinden bekleneni yapıp Ermenistan maçından sonra bırakacağını açıkladı.

Milli takımın başında yerli bir hoca olmamalı. Zaten Şenol Güneş dışında aklıma başka bir alternatif gelmiyor şu aşamada. Bülent Uygun isimi dolaşabilir federasyonda ama uzak dursun mümkünse, ben onun tv'de özlü sözleri ve bu sene çalışmayan bilgisayar programı Türbülent eşliğinde yapacağı bir programla rating rekorları kırmasını bekliyorum açıkçası. Özellikle Ersun Yanal ve F.Terim döneminde gördüğümüz bölünmüşlük,Milli takımın başarısını başından olan isimden dolayı istemeyen kişilerin fazlalaşması olaylarının ardından Milli takımın başına gelecek hocanın yabancı bir isim olması gerekiyor. Tabi gelecek isimi federasyonun vizyonu belirleyecek. Atıyorum Koeman gibi bir tercih yapılacaksa hiç gerek yok böyle bir denemeye.

Euro 2008'de yaşattıklarıyla tekrar büyük bir başarının altında ekibiyle beraber imzası bulunan Fatih Terim'in elbet Avrupa'da bir takım bulacağına inanıyorum, lig temposunda daha başarılı olacaktır. M.Özgener'in maç öncesi yaptığı daha önümüzde kupalar var tarzı açıklaması veya Euro 2008 sonrası Terim'in ikna edilmesi güzeldi ama bu sefer aynı senaryo yaşanmamalı.

5 Ekim 2009 Pazartesi

Aziz Iker


Bir haftadır post girmiyorduk, aslında bu geceyi de boş geçmek üzereyken Sevilla-Real Madrid maçının tekrarı bu geceyi boş geçmeye izin vermedi. Ronaldo'nun yokluğunda Real Madrid ligdeki ilk mağlubiyetini tattı Sevilla karşısında. Iker Casillas maç boyu kurtarmış ama 46.dakikada yaptığı kurtarış akıl alır gibi değil. Pozisyonun tekrarında Diarra'nın tepkisine dikkat, hala kendisine gelememiş önce Iker'e bakıyor bu ne diye, sonra kaleye bakıp topun kaleye girmediğine emin oluyor.

Videonun linki için ; tık...