12 Kasım 2009 Perşembe

Bir başlangıç yazısı olarak Atletico Madrid


Öncelikle herkese merhaba demeliyim sanırım.

Bir Barça'lı ve bir Real Madrid'li aralarına birde Atletico Madrid sempatizanı birini istediler galiba. :)

Sadece Bahiskılavuzdan tanıdığım Nuri Abi ve sevgili Çağlar, bana Telif Hakkı'nda yazma fırsatı tanıdılar. Bende zevkle kabul ettim tabi, umarım kimseyi mahçup etmem.

Atletico Madrid sempatizanıyım dedim ama babadan bize kalan bir hatıra; Beşiktaş'lılığımız bakidir.(Adımız boşuna Feyyaz değil.)
Bir yandan Atletico Madrid, bir yandan Beşiktaş taraftarı olunca acıyla yoğurulan bir futbol aşkımız var. Fakat aşk acısız olmaz zaten bana göre.

Açılış yazımı da Atletico Madrid'le yapmak istiyorum müsadenizle.


Daha önceleri kendi blogumda Javier Aguirre için ''Bitmez bu çile'' başlığı ile bir yazı yazmıştım ama ben yazıyı yazdıktan kısa süre sonra o çile bitti. Yerine ise eski Atletico Madrid kalecisi Abel Resino geldi. Resino geldiği zaman şu an kendi bıraktığından çok farklı bir takım almamıştı ama her geçen gün yükselen performansı ile Atletico Madrid, Valencia ve Villarreal'i arkasında bırakarak Şampiyonlar Liginde yer almayı başarmıştı.

Her ne kadar bu bütçe ile Atletico Madrid takımından şampiyonluk beklense bile La Liga'da son şampiyonluğun 1995-96 sezonunda olduğunu düşününce Atletico Madrid'in işinin çokta kolay olduğunu söyleyemeyiz.

Neyse diyorduk ki; Şampiyonlar Ligi... Evet bana göre takımın arka arkaya ikinci sezonunda yine Şampiyonlar Ligi'ne kalması çok olumluydu. Özellikle bu tip kupalara sürekli katılmayı bir gelenek haline getirmek gerekiyor. Bu hem prestijtir hem de Şampiyonlar Liginde yer almak tabi ki mali olarak ferahlatıcı bir etki yaratacaktır. Ayrıca taraftarın üst düzey bir kupada oynamaktan büyük bir keyif alması ise bunun cabası.

Abel Resino zoru başardı ve takımı Şampiyonlar Ligine sokmayı başardı. Fakat Atletico Madrid'in geçen sezon her hangi iki maçını izleyen biri, takımda önce takviye yapılması gereken yer olarak defansı gösterecektir. Ama yaz transfer döneminde Resino ve başkan Cerezo açıkça görüyoruz ki uyumuşlar. Bu defansa yapılmayan takviye de Atletico'nun 10 maçta 1 galibiyette kalmasının nedenlerinden biri. Şampiyonlar Liginde oynayacak takımın defansına yaptığı tek takviye ise Real Betis'ten Juanito idi.

Her ne kadar yönetim ve başkan Enrique Cerezo, Abel Resino'nun arkasında durduklarını söyleselerde Londra'da ki 4-0'lık mağlubiyetten sonra bu kararlarından döndüler. Yeni teknik direktör ise Valencia ile başarılı sayılabilecek bir performans gösteren Quique Flores... Flores, Atletico Madrid'e gelmeden önce ise Portekiz'de Benfica'nın başındaydı ama orada çok başarılı olduğunu söyleyemeyiz.

Doğrusu Flores ismi daha kariyerli bir teknik adam bekleyen beni çokta tatmin etmiş değil fakat yine de Flores'ten bazı beklentilerimiz var.


Flores'ten bir çok Atletico Madrid taraftarının öncelikli beklentisi daha az hata yapan ve daha agresif bir savunma. Real Madrid maçından sonra kendisinin de söylediği gibi takım defansta akıl almayacak hatalar yapıyor. Bunun çözülmesi transfer olmadan nasıl olacak bilmiyorum ama Ujfalusi'nin bekten tandeme geçmesi iyi bir adım olabilir belki de.
Takımın çok iyi fakat çokta verim vermeyen bir futbolcusu var : Reyes. Abel Resino zamanında maçların son 15-20 dakikasında şans bulabilen, aslında fazlasını çokta hak etmeyen Reyes, Flores ile daha farklı olabilir.

Flores gelir gelmez Reyes daha çok şans bulmaya başladı, hatta sezon başından beri hiç ilk 11'de sahaya çıkamayan Jose Reyes, Sanchez Flores ile derbiye ilk 11'de çıktı.Flores'in Benfica döneminde beraber çalıştığı Reyes; belli ki Flores'in sevdiği oyunculardan. Bu durumda kabiliyetli ama tembel bu adamdan verim alma şansı doğdu Atletico Madrid için ve inanıyorum ki kendini bulduğu dakika yeni bir transfer gibi olacaktır.

Ve ivedilikle beklediğimiz son değişim ise, kazanma alışkanlığı. Tabi Atletico Madrid takımının 10 maçta 1 galibiyette kalması ile takımın psikolojik olarak ta etkilendiği söylenebilir. Flores geldikten sonra ilk maçında (Yedek Kulübesinde değildi) Osasuna karşısında rakip 9 kişiyken 90. dakika da gol yiyip berabere kalınması ile takımda psikolojik olarak bir şeylerin yanlış olduğu da görülmüş oldu aslında. Bunu düzeltmek ise geçen sene ki gibi arka arkaya alınacak galibiyet serisine bakıyor büyük ihtimalle.

Hafta arası Copa Del Rey maçları vardı ve Madrid'in küçük bir ekibi olduğunu öğrendiğimiz Alcarcon, Real Madrid'i eledi bir şekilde. Tabi böyle süprizler ilk kez olmuyor, son kez de değil. Ayrıca geçen sezonun finalisti Athletic Bilbao'da elendi. Atletico Madrid için kazanılacak bir Copa Del Rey hem prestij olur, hem de ligde konuma bakılmaksızın en azından Avrupa Liginin kapısını açar. Barça ile eşleşmezse başka herhangi bir kupada iddiası olmayan Atletico Madrid'in önü açık diye düşünüyorum.

2-0'ın rövanşında hafta arasında Marbella'yı 6-0 yendi Atletico Madrid Vicente Calderon'da. Bu maçta Maxi 4 gol attı ve golleri yeni doğan kızı Alma ve eşi Gabriela'ya göndermiş. Diğer golleri Jurado ve Sinama-Pongolle attı. Birde Flores'le çıkışa geçmesini beklediğimiz Reyes asistleriyle göz doldurmuş.

Birde son haberler; Forlan 2 yıllık ve Jurado 3 yıllık kontrat imzalamışlar.

İspanya'dan Atletico Madrid'den kötü bir savunma görmek isteyen varsa ise maçın gollerine bir göz atsın. :)

4 yorum:

saLsa dedi ki...

Hoşgeldin feyy.. ;)

saLsa

dejavu dedi ki...

Hoşgeldin feyyaz. :)

SportsLine dedi ki...

Hoşgeldin feyy..:)

ftaskiran dedi ki...

Sağolun, çok teşekkür ederim. :)