13 Haziran 2008 Cuma

Final Günlüğü

Los Angeles Lakers - Boston Celtics

“Efsane” bazen sadece basit bir kelimenin ötesine geçemezken, bazen haddini aşarcasına doluluk taşır. Hayatını günlük işler içinde harcayan birisi bile son anına kadar bir efsanenin parçası olmak için fırsat kollar, bu kimine nasip olur kimine ise teğet geçer. İnsanların o ana biçtiği ortak değere bağlı olarak ya efsane olursun, ya da hayatın boyunca kestane kıvamında yanıp yanıp kavrulursun.

Dün gecede efsanevi bir finalin, dile kolay 11 final serisinin, efsanevi bir maçı sahnelendi. Stapless Center'da NBA final serisinin 4.maçında Boston gerçek anlamda mucizevi bir maç çıkararak seriyi 3-1'e taşıdı. Maça Lakers fırtınasıyla başlandı, period bittiğinde kimse çıkan sonuca bir anlam veremiyordu. İlk period bittiğinde skor tabelası 35-14'ü gösteriyordu ve maçı seyreden herkes ufak çaplı bir şok yaşıyordu. İkinci period ise dengede gitti ve devre 18 sayı Lakers lehine sonuçlandı. Herkes artık bu işin artık bittiğini ve serinin 2-2' ye geleceğini düşünürken, buna karşı çıkan birileri vardı. Üçüncü period başladığında evsahibi Lakers'a karşı Boston bir anda kısa oyunculara dönüp, savunmasını da sertleştirince farkı da bir anda eritmeye başladı. Üçüncü çeyrek de ilk çeyrek gibi kimsenin beklemediği bir skora sahne oldu ve 31-15 Boston lehine sonuçlanan period sonrası, son period'a sadece 2 sayı farkla girildi. Son periodda ise hırslı Boston, skordan dolayı şoke olan Lakers'a acımadı ve maçı da 97-91 galibiyetle bitirmeyi başardı. Şu maçta Doc Rivers bile yaptığı taktik değişiklik ve oyun sistemiyle takdiri hakediyor Boston tarafında, özelikle sakat Rondo yerine Eddie House'tan böylesine iyi verim alması gerçekten takdiri hakediyor. İlk period sonunda gelen fark 1971'den bugüne kadar final serisindeki en büyük geri dönüş oldu. Hiç bir takım ilk periodunda böylesine bir fark yediği maçı çevirmeyi başaramamıştı. Bir önceki sene sezon toplamında sadece 24 maç kazanabilirken Boston, şimdi böylesine bir mucizeye imza atabiliyor.

Boston'da bir önceki maçın en kötü oyuncusu Pierce, bu maçta takımını sırtlayan adam oldu. Pierce maçı 20 sayıyla tamamladı. Üç büyüklerden Garnett 16 sayı ve 11 rebaundla mücadele ederken, Ray Allen 19 sayıyla takımına büyük katkı yaptı. Ama gecenin asıl süpriz katkısı ve performansı tecrübeli oyuncu James Posey'den geldi. 8-4 üç sayı isabetiyle Lakers potasına tam 18 sayı bıraktı, ki bu açıkcası kimsenin beklemediği bir performanstı, Çaylak Rondo'nun sakatlığında süresi artan House ise, coach Rivers'ı utandırmadı ve maçı da 11 sayıyla tamamladı.

Lakers cephesinde ise Kobe'nin performansı oldukça şaşırtıcıydı. Maça iyi başlayan Kobe assistleriyle takım arkadaşlarını oynatıyordu, ikinci yarının başlamasıyla Kobe'de belirgin bir çöküş oldu özellikle sert savunma karşısında Kobe'nin yıpranmasıyla da takımın çözülmesi başladı. Maçı da Kobe 6-19 gibi kötü bir yüzdeyle 17 sayı ve 10 assist'le tamamladı. Lamar Odom ise iyi bir maç çıkarmasına rağmen takımını kurtaramadı, maçı da 19 sayı 10 rebaundla tamamladı, Gasol 17 sayı 10 rebaund, Fisher 13 sayı, Radmanoviç ise 10 sayı maçı tamamladı. Yedeklerde ise Lakers cephesinde hiç katkı gelmedi, bir önceki maçın yıldızı Vujacic 1-9 isabetle sadece 3 sayı bulabildi. İkinci yarı tabi sert savunma, kötü yüzdeli atışlar ve bench katkısının olmaması evsahibinin de final serisinde işinin büyük ölçüde bitmesine sebep oldu.

Pierce maç sonunda " bu her zaman kitaplıkta bulunacak ve çocuklarıma seyrettireceğim bir maç oldu, babalar gününde oynayacağımız maçta şampiyonluğa ulaşmak istiyoruz, şu anda tek düşündüğümüz yüzüğü kazanmak " demiş. Yeşil beyazlıların kaptanı bu seneki performansıyla, sakatlığına rağmen özverisiyle bu yüzüğü sonuna kadar hakediyor. Bir tarafta Leonidas’a benzeyen Paul Pierce, bir tarafta Pers’lerin yarı-tanrı yarı kralına benzeyen Lakers'lı Kobe Bryant, maçın başında bütün kozlarını ortaya koysada pers ordusu gibi, zafere giden yolda kalkanını omuz ile bel arasında tutmayı beceremeyince, efsanevi geri dönüşte Kobe resimdeki ikinci adam olmaktan öteye gidemedi. Resimdeki ilk adam ise tabi ki özverili kaptan Paul Pierce oldu.

Serinin bir sonraki maçı babalar gününde oynanacak.

Hiç yorum yok: