


Her hakkI bizde saklI..
Turnuvanın son maçına geldik artık, aslında bu maç bizim için farklı heyecanlar taşıyabilirdi ama olmadı. İspanya ilk maçların ardından hep favorim diye bahsettiğim takım oldu, Almanya’nın ise çeyrek finalden çıkmasını beklemiyordum Portekiz karşısında. Fakat onlar hem Portekiz’i hem bizi eleyip isimlerini finale yazdırdılar. Maç öncesinde İspanya’da Villa kesin yokken Almanya’da ise Ballack’ın oynayıp-oynayamayacağı belli değil. İspanya’da Villa’nın olmaması takımı Rusya maçındaki gibi oynatmaya götürecektir Aragones’i. Fabregas’la orta sahayı 5’leyip topa istediği gibi hakim olacaktır İspanyollar. Rüya gibi bir orta sahaya sahipler ve bunu çok iyi kullanıyorlar. Formda oldukları zaman topu ancak onlar istediği zaman alabiliyor rakipler ayaklarından. 32 yaşındaki genç (!! )Senna’nın da süper bir turnuva geçirmesi rakip atakların başlamadan bitmesine sebep oluyor. Saha içinde en ilgi çekici karşılaşma Ramos vs. Podolski-Lahm arasında olacaktır. O kanatta olacak mücadelelerde gecenin en ilginç-güzel-sert hareketlerini göreceğimize inanıyorum. Podolski, 4 gole sahip Villa’nın yokluğunda krallık şansını ele geçirdi, 3 golü var bu turnuvada.
Bir garip istatistik var Nike için, bugüne kadar Nike giyen takımlar 1960'dan beri oynanan avrupa şampiyonasını daha hiç kazanamamış. Buna en çok yaklaştıkları zaman Portekiz'in 2004'deki finali olmuş ki bizim gibi herşeyden nem kapan bir millet için üretici firma değiştirme sebebidir bu çok açık ve net, tüm paranoyak bünyeleri bu istatistikler ışığında, milli takım sorumlularını göreve çağırmaya, mail atmaya davet ediyorum. Devam edelim garipliklere turnuvanın güzel top oynayan, seyir zevki veren takımları da genelde hep Nike giyen takımlar oldu( Türkiye, Hırvatistan, Hollanda ve Rusya ). Oynadıkları maçlarda hep yüksek tempolu ve göze hoş gelen mücadeleler verdiler ama firma laneti tam burda devreye girdi ( paranoyaa ).
Nike bu turnuvada çeyrek finale tam beş takım çıkarmış. Bu tabi oranlara bakarsak gayet umut vericiydi Nike adına ama gene olmadı. Adidas iki takımla ( Almanya - İspanya ) çeyrek finale çıkabildi. Ama finalin adına bakıldığında bu iki Adidas giyen takım kupa için mücadele edecek. Oynanacak topunda Adidas Europass olduğu düşünülürse tabi durum firmalar bazında Adidas'ın gövde gösterisi haline geliyor.
Rusya, İspanya’yı ilk maçtaki kadar zorlayamadan turnuvaya veda etti. Hollanda ve İsveç maçında gördüğümüz Rusya’dan eser yoktu bu maçta. Uzaktan çektikleri şutlar harici pozisyon bulamadılar. Arshavin ve Pavlyuchenko ikilisi maç boyunca İspanyolların arasında kaybolunca Rusya rakip savunmayı zorlayamadı bile. Villa’nın sakatlanıp çıkması Rusya karşısında çok fazla bir şey kaybettirmedi İspanyollara. Fabregas’ın girmesiyle orta sahada büyük etkinlik kurdular. Maç çok heyecanlı olmasa bile Xavi-Fabregas-Iniesta-Senna ve Silva’nın paslaşmalarını izlemek bile büyük zevkti. Torres’in saç baş yoldurması sonucunda Güiza’yı oyuna soktu Aragones. Xavi-Xabi Alonso değişikliği de aynı dakika içinde geldi ama bana göre erken kullandı haklarını. Fakat Güiza’nın skoru hemen 2-0 yapması yanlış mı doğru mu diye düşünmeye izin vermedi. Güiza hakkında sene içinde yazmıştık bloga, krallık yolunda golleri sıralarken bu patlamayı beklemiyordum. Fener forması giyeceği konuşuluyor. Tsl’de çok rahat iş yapacak bir adam bana göre.
Puyol-Ramos ikilisi de öndeki tayfaya ayak uydurup mükemmel top oynadılar. Ramos, ‘’0’’ hatayla bir sağ bekin nasıl oynaması gerektiğini tüm dünyaya gösterdi bu maçta. Hayran bıraktırdı kendisine. Çok sevdiğim bir isim arada dengesiz hareketleri olmasa parmakla gösterilecek adamlardan birisidir Ramos. Favori olarak gördüğüm İspanya finale çıktı buradan kupayı Almanlara kaptıracaklarını sanmıyorum ben. Bir maç kaldı artık bu güzel şölenin bitmesine. Geride bıraktığımız maçlara yakışır bir final olsun.
Villa finalde yokmuş diye yazıyor siteler. O mükemmel orta sahayı 90 dakika daha sahada izleyeceğiz Villa'nın sakatlığı sayesinde Aragones Güiza-Torres ikilisini beraber çıkartmaz ise sahaya.Bugün bu çocuklar için aslında baskının tavan yaptığı bir gün olacak. Malum Almanya'da yaşayan 4.5 milyon Türk var ( bizim elediğimiz Hırvatistan'ın 5 milyon olduğunu hatırlatalım ) ve bu maç diğer maçlardan bu yönüyle çok daha farklı. Bu maçı Almanya'da yaşayan tüm gurbetçilerimiz ayrı bir heyecanla seyredecek, 40 yıllık ezilmişliğin, horgörülmenin bir rövanşı olacak bir nebze bu maç, bunca zaman maçla hiç alakası olmayan insanların bile kalbi 90 dakika boyunca galibiyet için çarpacak. Bunca zaman klüplerimizin, milli takımımızın her daim evi gördükleri, cezalı olduğumuz her durumda ilk opsiyon olan, desteğini hiç esirgemeyen, hatta yeri geldiğinde Münih olimpiyat stadında 50 bin kişiyle takımı destekleyen bu insanlar bugün ekstradan bir sevinci hakediyorlar, maç sonunda üzülmezler umarım. Malum şayet aksi bir sonuç olur da yenilirsek biz kendi içimizde üzüntümüzü yaşayabilirken, orda kutlamalarla başbaşa kalmak da var.
Gary Lineker "Futbol 22 kişinin topun peşinde koştuğu ve sonunda Almanların kazandığı bir oyundur" demişti zamanında, bugün umuyorum ki diğer maçlarda yıktığımız ezberlere bir yenisini ekleriz. Hatta abartıp bu lafı kendimize de malederiz. Bugün işimiz gerçekten zor ama yenilsek de turnuva tarihine adımızı altın harflerle kazıyan bu çocuklara teşekkür etmek boynumuzun borcu olmalı.
Geride 4 takım ve 3 maç kaldı artık. Biz bu 4 takımın içindeyiz ve turnuvanın en çok konuşulan takımıyız. Şu an Fatih Terim’in elinde 14 adam var sadece. Servet-Nihat-Arda-Tuncay-Emre Aşık. En kritik eksikler bizim için. Özellikle Servet dönemezse, stoperde Gökhan’ın yanında kim oynayacak merak ediyorum. Topal veya Hakan Balta alternatifleri var. Avrupa Şampiyonası yarı finalinde alışık olmadıkları mevkilerde, hem de çok kritik bir yerde oynayacaklar. Almanya favori doğal olarak üstüne bu kadar eksikte eklenince inanılmaz bir şansa sahip gözüküyorlar. Fakat rakip Türkiye ise bu maçın son düdüğü çalmadan hiçbir şeyin belli olmayacağını gösterdi bizim çocuklar. Çarşamba günü tarihi günlerimizden birisini daha yaşayacağız bakalım. İspanya-Rusya eşleşmesinde ise favorim İspanya. Güzel bir turnuvayı geride bırakıyoruz yavaş yavaş.