22 Ağustos 2008 Cuma

Olimpiyatlar Basketbol Günlüğü - 6


Sonuçlar:

İspanya 72 – Hırvatistan 59
Litvanya 94 – Çin 68
Amerika 116 – Avustralya 85
Arjantin 80 – Yunanistan 78

Evet, çeyrek finalleri de geride bıraktık. Bütün maçları izleyebildim ancak İspanya maçının ikinci yarısını ve Amerika maçının ilk çeyreğini internet bağlantımdaki problemler nedeniyle izleyemedim. Tabii burada Türk Telekom’a ve hiç bir çeyrek final maçını canlı vermeyen TRT3’e de sevgilerimi iletiyorum.
İspanya-Hırvatistan maçının başında Gasol’ün dominant oyunu izledik. Hırvat uzunları onu durduramadılar. Kendileri ise hücumda devamlı top kaybı yaptılar hiçbir şey üretemediler. Ayrıca İspanya’nın yardım savunmasından da bahsedelim. Savunmacısını geçen rakip oyuncuya anında yardım geliyordu. Hatta bu yardımlar o kadar iyi zamanlama geliyordu ki, Hırvatistan 3 kere hücum faul yapmak durumunda kaldı. 5 dakika geçtiğinde skor 12-1 olmuştu. Bu 12 sayının 9’unu Gasol kaydetti. Hırvat kenar yönetimi sayı bulmakta bu kadar zorlanınca, Planinic’i oyuna normalden daha erken aldı. Planinic’in dış şutları ve penetrelerinde yaptırdığı faullerle Hırvatlar hücumda biraz kıpırdandılar ancak bu farkı kapamaya yetmedi: 22-11. Gasol dinlendikten sonra ikinci çeyrekte de etkili oyununu sürdürdü. Hırvatlar ise boyalı alanda biraz etkili olsalar da, dışarıdan boş şut bulmakta ve bulduklarında da bunları sayıya dönüştürmekte başarılı olamadılar. Zaten devreye 4 dakika kala buldukları toplam sayı herşeyi belli ediyordu: 19. Bu noktadan sonra Banic devreye girdi, aldığı hücum ribaundları ve boyalı alandan bulduğu sayılar ile takımının en skorer oyuncusu oldu. Ancak bu yine farkı eritmeye yetmedi: 37-26. İkinci yarıyı da maalesef takip edemedim.
Ev sahibi Çin ile Litvanya arasında oynanan karşılaşmaya Jasikevicius çok etkili başladı. Özellikle de ikili oyunlarda yaptığı asistlerle. Ardından, pas vereceği adamlara konsantre olan defansı şutlarıyla yeniden açtı. Çin’de ise Liu 0/3 şut isabetiyle başladı. Ancak çeyreğin yarısından itibaren şutlarında isabet bulmaya başladı. Çin takımı aldığı hücum ribaundları ile etkili oldular. Çiçeği burnunda New Jersey Netsli Yi 3 hücum ribaunduyla bu kategoride liderdi. Siskauskas da bu çeyrekte Çin potasına iki üçlük gönderdi. İkinci çeyrekte yine Jasikevicius üzerinden ikili oyunları izlemeye devam ettik. Yao Ming bu oyunlarda yeteri kadar hızlı olmadığı için sıkıntı çekti. Kendisi içerde kalıp uzunu kontrol etmek istediğinde Jasikevicius şutlarda isabeti buldu veya dışarı çıkıp Jasikevicius’u bozmaya çalıştığında da bu sefer içeriden sayı yediler. Çin’de Zhu boştaki takım arkadaşlarını çok iyi görerek 3 asist yaptı. Çeyreğin ortalarına doğru 3 dakika boyunca sadece Litvanya 2 sayı bulabildi. Bu dönemde kolej takımlarının yapmayacağı türden pas hataları dikkat çekti. Lavrinovic ise şutlarını sokmakta zorlansa da, 3 blok ve 2 top çalma ile defansta takımını ayakta tutmaya çalıştı. Litvanya takımı ilk yarı boyunca üçlüklerde yeterince isabet bulamasa da boyalı alandan bulduğu sayılarla üstünlüğünü kabul ettirdi: 41-30. İkinci yarıya Yao hırslı ve her hücumad top isteyerek başladı. Litvanya’da ise ilk yarı dış şutlarında problem yaşayan Lavrinovic, alan savunmasına dönen Çin’e cezaları kesen isim oldu. Jasikevicius da biraz ön plana çıkınca fark 14’e kadar yükseldi. Litvanya’nın üçüncü çeyrekte faul hakkı çok çabuk doldu ancak Çin potaya penetre ederek bunu kullanmak yerine başarısız üçlükler denedi. Yao’yla topu buluşturduklarına veya topla çembere hareketlendikerinde ise faul çizgisinden bol bol sayı buldular. Litvanya’da ise üçlükleri sayesinde 8 sayı bulan Kleiza farkın kapanmasına engel oldu: 70-53. Son çeyrekte Jasikevicius ve Kleiza ile fark 20’ye kadar çıktı ve maç koptu. Maçın yıldızı Jasikevicius 23 sayı 6 asist ile oynayan Jasikevicius’tu.

Yukarda belirttiğim sebeple ilk çeyreğini izleyemediğim karşılaşmada, Avustralya Amerika’yı mümkün olduğunca fazla zorlamış ve skoru 25-24’e getirmiş. İkinci çeyreğe Deron Williams boş bir şutu kaçırarak ve gereksiz bir top kaybı ile kötü başladı. Amerika takımında tek dikkat çeken oyuncu 6 sayı bulan Lebron James idi. Kobe orta mesafe şutlarında isabet bulsa da dış şutlarda geçmiş maçlardan kalan hastalığı sürüyordu. Avustralya takımında Newley 7 sayı bularak, çeyreğin en çok sayı bulan oyuncusu oldu. Ayrıca Avustralya takım olarak, pota altından çok rahat sayılar buldu, bunda bence Amerika’nın savunmada yeterince konsantre olmamasının payı vardı. Ek olarak Amerika’nın toplam 10 adet serbest atış kaçırdıklarını da belirtelim. Bunlara rağmen Deron Williams’ın son saniye üçlüğü ile ilk yarı 12 sayılık Amerika üstünlüğü ile geçildi. İkinci yarı Carmelo ve Kobe’nin üçlükleri ile başladı. Ayrıca Dwight Howard’ın savunmadaki gayreti ve kısaların çaldıkları 2 top ile Amerika 14-0’lık bir seri yakaladı ve fark 26’ya çıktı. Buradan dönüş olmadığını Avustralyalı oyuncular da biliyordu. Zaten Kobe de ısınmıştı ve üçlüklerinde isabet bulmaya başlamıştı. Çeyreğin sonlarına doğru üstüste birkaç hücumda müthiş top dolaştırıp, içeride Chris Bosh’u buldular. Son çeyrek Amerika için yedeklerine maç kondüsyonu yüklemek için iyi bir fırsat oldu. 25 sayı ile Kobe Bryant maçın en skorer ismiydi.


Yunanistan için Arjantin maçı 2004 Olimpiyatları’nın rövanşı niteliğindeydi. Ancak sahadan bir kez daha boyunları bükük ayrıldılar. Yunanistan ise hücum ribaundlarında Arjantin’e çok büyük üstünlük kurdu. Bu bölümde özellikle Arjantin guardları ribaundlara hiç yardım etmediler ve Diamantidis başta olmak üzere Yunan guardlar ribaundları topladılar. Tsartsaris 5 sayı ile maçın başında sayı yükünü üstlendi. Arjantin’de ise Scola maça iki basket faul yaptırarak başladı. Nocioni ise inanılmaz hırslıydı. Bir basket faul sonrası öyle bağırdı, çıldırdı ve deşarj oldu ki, ben bir an için o anda altın madalyayı kazandıklarını düşündüm. Manu maça isabetsiz şutlar ve top kayıplarıyla başlamıştı, bir pozisyonda 4-5 saniye boyunca boş kalınca ölçüp biçip, üçlüğü gönderdi. Bu atış onu kendine getirdi ve üstüste iki tane çok zor üçlükle bir anda 9 sayıya ulaştı. Çeyrek sonunda 23-22’lik Yunanistan üstünlüğü vardı, bu üstünlükte 6 sayı bulan Spanoulis ile ribaundlarda canavarlaşan Fotsis önemli etkenlerdi. İkinci çeyreğe Arjantin top kayıplarıyla başladı ancak Yunan oyuncular dış şutlarında çemberi dövünce maç başabaş gitti. Kısırlığı Arjantin’de Nocioni dış atışlarla bozarken, Yunanistan’da ise Spanoulis ile Tsartsaris etkiliydiler. Manu kendi atışlarını yarattığında inanılmaz basketler bulurken, kendisine hazırlanan boş şutlarda çok kötüydü. Ayrıca Arjantin neredeyse ikinci çeyrek boyunca Scola’yı unuttu ve tamamen üçlüğe dayalı bir oyun oynadı. İsabetli şutlar sayesinde ilk yarı 1 sayı Yunan üstünlüğüyle bitse de, Arjantin pek umut vermiyordu. Üçüncü çeyrekte Prigioni attığı üçlükler ve çaldığı toplarla etkiliydi. Yunanistan 5 tane hücum ribaundu alsa da bunları değerlendirdiği söylenemezdi. İki takımdan toplam 14 tane top kaybı gördük. Ayrıca yine iki takım anlaşmış gibi karşlılıklı ve isabetsiz üçlük yağmuruna tuttular potaları. Kısacası bu çeyreğin seyir zevki açısından vasatın altında kaldığını söylememiz gerekli. Son çeyreğin başında Vasilopoulos bomboş bir smacı kaçırdı ardından gelen Delfino üçlüğü ile momentumun değişeceğini düşünmüştüm. Nitekim Delfino yine Vasilopoulos’dan kaptırdığı top sonrası üç sayılık atışta isabet buldu. Fark 7’ye kadar çıktı, bu noktada Fotsis ve Zisis’ten gelen toplam 3 üçlük maçın kopmasını engelledi. Bu atışlarda asistler Papaloukas’ındı. Arjantin açısından baktığımızda sahada sadece Delfino vardı desek yeridir, ilk 7 dakikada takımının attığı 15 sayının hepsine imza atan Delfino’nun repertuarında üçlükler, fade away orta mesafe şutları, turnikeler kısaca aklınıza gelebilecek herşey vardı. Ayrıca Delfino defansta da 2 pozisyonda kritik müdahalelerde bulundu. Sonraki bölümde Yunanistan sayılarını faul çizgisinden bulurken, Arjantin’de sahneye Ginobili çıktı: Bir üçlük, 2 serbest atış, üstüne iyi savunma yaparak rakibi geri pasa zorlama ve son olarak da 4 kişiyi adeta çalımlayarak attığı tear-drop. Fark 5’e kadar çıkmıştı, ancak Vasilopoulos şansının yardımıyla 30 saniye kala panyalı bir üçlük buldu. Son hücumu Ginobili çok kötü kullandı ve rakibine maçı kazanmak veya uzatmaya götürmek için çok büyük bir fırsat verdi. Fakat Spanoulis’in üçlüğü çemberden geri gelince yarı finale çıkan takım Arjantin oldu. Son çeyrekte çıldırma raddesine gelen Delfino ile kritik anlarda sahneye çıkan Ginobili karşılaşmanın yıldızlarıydılar. Maç boyunca 31 üçlük denemesinde bulunan Arjantin, açıkçası Amerika maçı öncesi bana hiç umut vermedi. Gerçi umut vermiş olsalardı da Amerika’yı ağır favori olarak görecektim.

Not: Özür dilerim normalden biraz daha geç oldu ancak yarı finaller saat 3'te başlıyor, inşallah o maçlar öncesinde keyifle okursunuz.

Hiç yorum yok: