24 Ağustos 2008 Pazar

Şampiyon: Amerika Birleşik Devletleri

Sonuçlar:

Amerika 118 – İspanya 107
Arjantin 87 – Litvanya 75

Bronz madalya maçının saatini yanlış not ettiğim için sabah o saatte tv başına geçmedim ve kaçırdım maalesef. Şampiyon ise muhteşem bir mücadele sonrasında belli oldu.
Maçın hemen başında Gasol’ün bulduğu basket faul belki de İspanya’nın kullanacağı stratejiyi gözler önüne seriyordu: Boyalı alandan sayı üretmek. Amerika ise her zamanki gibi iç dış dengesini koruyarak ve iyi top dolaştırarak başladı. İlk çeyrekten itibaren karşılıklı hızlı bir tempo gözlemledik. İspanya Jimenez ve Navarro’nun sayılarıyla 5 farkla öne geçti. Her hücumu ya penetre ya da uzunlarına pas ile boyalı alana taşıdılar. Lebron’un uzun forvet oynamasından sonuna kadar faydalanmak istediler. Nitekim Lebron boyalı alan savunmasını gerçek bir uzun kadar iyi beceremiyordu. Her maçta olduğu gibi, oyuna sonradan dahil olan Wade ve Paul Amerika takımına hareketlilik getirdiler. Rubio’nun da Kidd oyundan çıkana kadar, çabukluğuyla çok iyi savunma yaptığını belirtelim. Takım olarak Birleşik Devletler savunmada sıkıntı çekse de, İspanya potasını adeta yağmura tuttu. İspanya ise aldığı hücum ribaundları ile ayakta kalıyordu, bunda yine Amerika’nın tek uzunla oynamasının payı yadsınamazdı. İlk çeyrekte 13 sayı kaydeden Wade’in yanına Bosh’un da katkıları eklenince, Amerika ikinci çeyreğe 7 sayı farkla önde girdi. Bu çeyreğin başında iyice içeri kapanan İspanya savunmasını, Kobe ve Carmelo’nun üçlükleri açtı. İki takımdan da hızlı hücumlar izlemeye devam ettik, Amerika takımı Wade’in dinlendikten sonra oyuna girişiyle yine fast-break’lerden kolay sayılar bularak farkı 14’e kadar çıkardı. 8 sayı, 2 top çalma ve bir de asist üreten Wade müthiş formdaydı. İspanya ise hızlı hücumlarla sayı bulamasa da Gasol kardeşler ve Reyes’in boyalı alandaki etkili oyunuyla maça tutundu. Takımın durgunlaştığı anlarda ise Rudy Fernandez attığı 3 üçlük ve yaptığı 2 asist ile sahneye çıktı. Devreye girerken farkın 10 sayının altında kalmasının en büyük sebebi Rudy idi: 69-61.
Amerika üçüncü çeyreğe üstüste tam 4 top kaybı yaparak başladı. İspanya da Fernandez ile bu şansları değerlendiremeyince 2 dakikalık kısır bir dönem izledik. Reyes attığı sayılarla yine etkili oldu, ardından skor üretme görevini Navarro devraldı ve çeyreğin sonuna kadar 8 sayı üretti. Özellikle bir dakika içinde attığı iki gözyaşı damlası gerçekten güzeldi. Amerika bu çeyrek boyunca bulduğu boş üçlükleri değerlendiremedi. Yine kenardan gelen Wade ve Bosh’un katkıları onları sürükledi. İlk iki çeyreğe göre skor bu sefer düşüktü: 21-22. Son çeyreğin başında Gasol’ün boyalı alandan bulduğu 4 sayının ardından, Fernandez Amerika potasına üçlüğü gönderince fark bir anda 2 sayıya indi. Bu sırada Amerika ne mi yapıyordu? Yine hastalık olarak, boş şutları değerlendiremiyorlardı. Molanın ardından Kobe çok zor bir pozisyonda mütiş becerisiyle takımına 2 sayı kazandırdı. Ardından maçta pek ortalıkta görünmeyen Deron çıktı sahneye, önce Kobe’nin ona hazırladığı boş üçlüğü değerlendirdi ardından da Kobe’ye boş bir üçlük pozisyonu yarattı. Tabii Kobe bunu geri çevirmedi. Daha sonra karşılıklı olarak takımların birbirini durduramadığı dört dakikalık bir bölüm izledik. Aslında Amerika rakibini durdurmayı başarıyordu fakat Reyes ve Gasol kardeşlerin hücum ribaundlarını almasına, kısa 5 ile karşı koyamıyordu. Koç K inatla Howard-Bosh ikilisini aynı anda sahaya sürmemeye kararlıydı. Kobe, Wade’in asisti ile çok kritik bir üçlükte basket faul buldu. Fark 9’a kadar çıktı. Üstelik o ana kadar takımının en skoreri olan Fernandez de bu faulle oyun dışı kaldı. Pozisyondan sonra yerden kalkan Kobe'nin İspanyollar'a ve seyircilere yaptığı sus işareti çok anlamlıydı. Fernandez'den yoksun olan İspanya’yı sürükleme sırası yeniden Navarro’ya gelmişti, önce turnikesiyle farkı 7’ye indirdi. Ardından Kobe hücumda hiçbir şey yapmadan 20 saniye bekleyip üçlük denedi ve başarılı olamadı. İspanya transition hücumunda Navarro topu, sahanın sağ çaprazında üçlük çizgisinin gerisinde bekleyen Jimenez ile buluşturdu. O da affetmedi: 104-108. Fakat bütün turnuva boyunca takımının lideri ve bir numaralı ateşleyicisi olan Wade altın madalyanın elinden kayıp gitmesine izin vermeyecekti. Lebron’un ona hazırladığı pozisyonda üç sayılık basketi rakip potaya gönderdiğinde belki maç kopmuştu. Ama Wade’in yüz ifadesi herşeyi anlatıyordu. Böyle bir hırs ben bugüne kadar hiçbir sporcunun yüzünde görmedim. Belki biraz da şov amaçlıydı ama abartısız 30 saniye boyunca aynı surat ifadesini korudu Wade. Bir buçuk dakika kala Jimenez’in kaçırdığı boş üçlüğün ardından, Kobe’nin boyalı alandan bulduğu sayı maçın bittiğini gösteriyodu: 113-105. Taktik faulleri kaçırmayan Birleşik Devletler altın madalyanın sahibi oldu. Maçı seyretmeyenler, belki de son yıllardaki en güzel maçlardan birini kaçırmış oldular. İspanyol oyuncuları kutlamak lazım ancak inatla çift uzuna dönmeyen koç K'yı da eleştirmeden geçemeyeceğim. İspanya 40 dakika boyunca resmen boyalı alanı domine etti ve maçı alacak noktaya kadar geldiler. Bu stratejiye yanıt vermek yerine, kenardan izlemeyi tercih etti Amerika kenar yönetimi.
Son olarak, Wade için ne yazsam az. Turnuvada ve özellikle de finalde yaptıkları kolay kolay anlatılamaz. İzlerken büyülendim diyebilirim. (27 sayı, 2 asist, 4 top çalma, 9/12 saha içi, 4/7 üçlük isabeti). O selam verirken, ben de turnuvanın açık ara en iyi oyuncusunu saygıyla selamlıyorum.

Maçın box-score’una şurdan ulaşabilirsiniz:
http://results.beijing2008.cn/WRM/ENG/INF/BK/C73/BKM400101.shtml#BKM400101



Ayrıca buyrun işte Kobe'nin SUS'u ve Wade'in inanılmaz hırsı:


1 yorum:

Adsız dedi ki...

bk dan gördüm blogunu öncelikle cok güzel onu belirteyim..

Bence maçın oyuncusu Rubio idi,o yaşta o mücadele içinde ezilmedi ve ben bu NBA de rahat rahat oynarım dedi bana göre...

Ayrıca konu ile pek alakalı değil ama bu sabah Digitürk 75.kanalı actığığımda cok sevindim,TRT3 ün yerine NBA Tv gelmiş,bu sene cok zevkli olacak cookkk.

selamlar,Ferman78 :)