31 Mayıs 2009 Pazar

Galatasaray 2-1 Sivasspor

Maç başı hem sivas'ın hemde Galatasaray'ın yapmış olduğu ufak çaplı serenomi hoş ama içi boştu. En içten tepki gene her zaman olduğu gibi taraftardan geldi. Taraftar kapalının önünde herkesi susturup "burada doğdum, burada öleceğim" diyen tugay'ı unutmadığını gösterdi. O da özlemiş ki bizi üçlü çektirdi tribünlere. Maça girmeden Tugay Kerimoğlu atkıları vardı, kim düşünmüşse bir aferim gelsin bizden iyi düşünmüş.

Maça gelirsek ilk yarı bu maç 5 olmadıysa bu tamamen beceriksiz forvetler sayesindedir. Şu takıma pozisyona girdi mi golü atacak bir forvet ne zaman gelecek merak ediyorum. Yazık şu gol pozisyonlarının harcanması insanın içini acıtıyor. Onca pozisyondan sadece 1 gol çıktı, Sivas ise hiçbirşey yapmadı, kendi sahasından bile çıkamadı. Kaleciye de sanırım Bülent Uygun degajları geciktirme görevi vermiş, gol geldikten sonra bile tempoyu bozmadı. Enteresan bir detay olarak aklımda kaldı. İkinci yarı ise Sivas'ın atak futboluyla başladı. Yalandan üretilen bir kornerle kazanılan atışı Tum beraberliği sağladı. Orkun'un da hareketlenmeden öylece bakakalması garipti. Maçın devamı ise birkaç anektodluk şey gerektiriyor. Golden sonra Galatasaray'ın uzun bir süre hiçbirşey oynamaması, Sabri'nin inanılmaz bir şekilde ortalıkta gezinip durması, ne savunma ne hücumda hiçbirşeyi düzgünce yapmaması, Arda'nın biraz şansla da olsa attığı galibiyet golü ve tabi ki küçük kaptan "Uğur Uçar". Bir de seyircinin maç sonu oynanırken tüm oyuncular için tezahürat yapılması, gerçekten bu takım için en büyük gereksinim. Oyun oynanırken futbolcuların mesajları alıp el sallaması gerçekten çok şıktı.


Maçın adamı tabi ki Arda Turan. Hakikaten adamsın be Sipsi. Bugün Sivasın onca sertliğine rağmen kendini hep frenledin, ta ki gole dek. Eh o da senin hakkındır, bir sarı görmeni de esirgemeyelim. Buradan Sabri'ye de birşey demek istiyorum. Bırak git artık şu takımı, kanserli hücre gibi zararlı bir adamsın. Sahanın genç isimlerinden olmasına rağmen, dk 60 tan sonra eli belinde hücumda beklemek nasıl izah edilebilir bilemiyorum, hele de karşında Kewell gibi bir adam varken. Şu sahada bir tane düzgün ortanı göremedim. Ali Sami Yen'i bırakacağız önümüzdeki sene ve ben sanmıyorum ki şöyle sağlam bir orta çıkarsın. Tek bir ortanı geçtim, artık umudum yok da bir insan bek olup da devamlı ortasahada niye bekler? Tek umudum yada hayalim diyelim, şu formayı umarım şu maçta son kez giymiş olursun. Bir de iyi oynuyorum falan diye düşünüyorsun ya, şu maçların kasetlerini istesen kendinden utanırsın.

Ek bir paragraf'ta küçük kaptan'a açmak istedim. Upppuzun zaman önce yaşadığı sakatlığı gördüğümüzde içimiz acıdı, bugün sahada ikinci yarı ısınırken (yanıyordu, ısınmaktan) oyuna girmesiyle içimizde güller açtı. Futbol bilgili ve zeki adamlarla oynanır lafının ne kadar doğru olduğunu da bir kez daha görmüş olduk. Uğur girer girmez yerinde oluşan her pozisyona müdahale etti. Hele ki M.Yıldız'ın ayağından çaldığı top kendisi açısından oldukça iyiydi, psikolojik olarak bu tip ikili mücadelelerden korkmadı. Tribünde Uğur için benim gibi bir çok dua eden insan vardı. Allah sakatlık, kaza, bela vermesin. Çok özledik küçük kaptanı.

Hayırlısıyla bir sezonu daha geride bıraktık. Bizim için hayalkırıklıklarıyla dolu bir sezon olduğu aşikar. Önümüzdeki sezon iyi bir yapılanma ve takımda yok yere oynayanlardan kurtulunca oldukça iyi bir takımla sezonu açacağız. Hasan'ı, Ümit'i, muhtemelen Kaptan Bülent Korkmaz'ı önümüzdeki sezon göremeyeceğiz bu takımda. Onlara bir veda bile edilmemiş olsa da, tribündeki insanlar onları unutmayacak. Hiç sanmamakla birlikte, Tugay örneği de hazır önümüzdeyken umarım Şaş'a falan gereken ilgi alaka gösterilir.

Hiç yorum yok: