16 Mart 2009 Pazartesi

Trabzon 2-2 Galatasaray


Dün akşam şu halinle bile koşmaya, basmaya çalıştın ya sana ne desem boş. İşte bu yüzden bizim için en önemli adamsın, sahadaki bizsin. Bir gün gideceksin buralardan belki ama sen hep böyle oyna.. Arman için, forman için, bizim için ...

İnsan sıfatındaki Hüseyin'e ve Egemen'e de birşey diyemiyorum. Hele Egemen ... ilk tekmeyi attın yetmedi bir tane daha salladın Arda'nın dizine Allahtan gelmedi, bir de onca tekmenin ardından ne yaptım hocam diye ağlar gözlerle oynadığın tiyatro var ki çok fena ya. Bunca sene geçti bir gram ilerleme yok. Artık insan demeye de dilim varmıyor.

Maç başlamadan Bülent'in Lincoln'ü yedek bırakması maça damgasını vuracak haber olarak karşımıza çıktı. Burada benim sözüm geçer demenin belki de başka bir uygulaması olmalı. Büyük kaptan sahadaki direnç adına oyunculara büyük bir özveri aşılarken tecrübesizliğin verdiği hataları sık yapıyor, özellikle oyuncu değiştirme konusunda bunu sıklıkla gösteriyor. Maçın başlamasıyla Yunus Yıldırım'ın show yapacağı daha dördüncü dakikadan belli oldu. Song'un Baros'u son adam olarak düşürmesine devam diyerek Trabzon'un neredeyse tüm maçı 10 kişi sürdürmesini engelledi. Hemen ardından da klasik olarak Sabri'nin adam kaçırmasıyla birlikte grip olan Yattara'nın yerine oynayan Alanzinho'nun nefis golü geldi ki vuruş hakikaten çok şıktı bunu da belirtmek lazım. Sonrasında dengeye gelen oyunda Yunus Yıldırım bu sefer de Alanzinho'ya yapılan net faulu gözünün önünde olmasına rağmen görmeyerek skorun dengeye gelmesini sağladı. Sonrası Trabzonsporlu oyuncuların neredeyse her karara büyük isyanı ve Baros ve Alanzinho'nun kendini yere atma yarışması yapmasıyla devam etti.
İkinci yarıda ise yağmurla birlikte oyunda biraz hızlandı ve karşılıklı ataklar iyice arttı, bu dönemde Trabzon seyircisinin 61.dakika kutlamaları kendi takımını baltaladı. Ben de bunu anlamıyorum takımın baskı kurmuş korner atıyor, rakip defans bunalmış sen sahaya balonlar konfetiler yağdırıyosun ve oyunu 4-5 dakika durduruyorsun peki amaç nedir ? Trabzon'lu ve Galatasaray'lı oyuncular bir ara top toplayıcı çocuklar gibi balon topluyorlardı. Tabi bunun devamında konsantrasyon sağlayıp baskı kurulmasını da beklememek lazım. Bu balon zırvalığının hemen ardından da gene Baros vurdu bu sefer Song çizgiden çıkardı ama Arda dönen topu tamamladı ve Galatasaray'ı öne taşıdı. Bu golün de tam "Avrupa fatihiymiş Galatasaray" diye tezahürat sürerken gelmesi de kaderin cilvesi olsa gerek. Bu dakikadan sonra aslında yapılması gereken orta sahada top tutacak birini oyuna sokup, sahada amaçsız koşular yapan Ümit'i çıkarmaktı ama Şaş ?? çok gereksiz bir hamleydi ki zaten sonrasında orta saha üstünlüğü direk rakibe geçti. Yaser- Baros değişikliği daha da bir enteresan olsa da Yaser'in sahada zaten dengesiz olduğu her halinden belli olan hakem varken böyle bir kırmızı görmesi affedilir cinsten değil. Kırmızı'dan sonra Galatasaray kapanıp maçı bitirmeye çalıştı ki bu arada Arda'nın seke seke 7-8 dakika oynaması bu arada Bülent'in değişikliğe gitmeyip takımı 9 kişi bırakmasıyla Colman 2-2'yi yakaladı ve Trabzon adına günü kurtaran adam oldu.

Yunus Yıldırım'ın kendisine defalarca "çek git burdan sevgili hakemciğim, bakınız istirham ediyorum" diyen Gökhan, Hüseyin, Egemen'in bu hareketlerine bir tane bile kart çıkarmayarak eyyamcılığın kralını yaptı bu kadar mı korkak olunur yahu, şu maçı Trabzon'un 11 kişi tamamlaması, Hüseyin ve Egemen'in atılmaması futbol adına Yunus Yıldırım mucizesidir. Yazık seni hakem sananlara.
Hafta içinde Hamburg deplasmanında 10 kişi oynayıp oldukça yıpranan Galatasaray'ın bu maçta bu kadar efor sarfetmesi gerçekten şaşırtıcıydı. Umarım bu performans Hamburg maçında yorgunluğa sebep olmaz.

Hiç yorum yok: