15 Ağustos 2008 Cuma

Olimpiyatlar Basketbol Günlüğü - 3

Sonuçlar:

Almanya 59 - İspanya 72
Avustralya 106 - İran 68
Angola 68 - Çin 85
Litvanya 86 - Rusya 79
Amerika 92 - Yunanistan 69
Arjantin 77 - Hırvatistan 53


Almanya-İspanya, Litvanya-Rusya ve Amerika-Yunanistan maçlarını izleme fırsatım oldu. Arjantin-Hırvatistan maçında ikinci çeyreğin başında elektrikler kesildi maalesef. Neyse gelelim maçlara:

İspanya'nın Almanya'yı mağlup ettiği karşılaşmada, ben açıkçası yakın geçecek bir mücadele bekliyordum. Ama maalesef pek öyle olmadı. Fernandez maça çok kötü başladı. Şutlarında ve turnikelerinde çember dövüp durdu. Buna karşılık Hamann çok etkiliydi, potaya gittiği pozisyonlarda ya faul alıyor ya da turnikeyi buluyordu. Kaman ribaundlarda katkı verirken, Nowitzki imza atışlarını sayıya çeviremiyordu. Eski turnuvalarda Almanlar'dan görmeye alışık olduğumuz alan savunmasını gördük. Her şuta el kaldırıyorlardı, boş atış izni vermiyorlardı, İspanya ise hücum ribaundları ile oyuna tutundu. Kenardan gelen Jagla'nın katkısıyla fark 8 sayıya kadar çıktı. Bunun üzerine İspanaya alan savunmasına dönünce Almanlar'ın zorlandığını gördük. Bu dönemde Gasol 11, Mumbru 7 sayı bularak İspanya'yı oyunun içinde tuttular. Hamann etkili oyununu sürdürürken, Nowitzki İspanyollar'ın savunması arasında yok oldu. İlk yarının son 1.5 dakikasında üstüste 2 tane üçlük bulan İspanya 39-36 öne geçti. İkinci yarıya Rubio'nun kaptığı 2 topla hızlı giren İspanya hızlı hücumlarla farkı 11'e çıkardı. Fernandez şutlarında halen isabet bulamasa da yaptığı iki asistle maçın kopmasını sağladı. Fark o noktadan sonra 9 sayının altına hiç inmedi. Son çeyrekte Almanya, yaptığı savunma ile İspanyaya 5 dakikada sadece 4 sayı şansı verdi ancak kendileri de 6 sayıda kaldı. Son 5 dakikasında ciddi bir Almanya atağı göremedik ve maçı İspanya kazandı. İspanya'nın maç boyunca topun kıymetini bilmesi galibiyette etkili rol oynadı, sadece 8 top kaybı yaptılar.

Litvanya-Rusya son derece çekişmeli bir mücadeleye oldu. Holden ve Jasikevicius takımlarının liderleri olduklarını maçın başından itibaren gösterdiler. Holden takımının ilk 7 sayısına imza atarken ardından 2 de asist yaptı, Jasikevicius ise 10 sayı 3 asistle müthiş bir performans sergiledi. Litvanya ilk çeyrekte 6 adet hücum ribaundu aldı ancak çok fazla faule başvurdukları için bu eforları bir anlamda boşa gitti diyebiliriz. Nitekim ofansif yönüyle tanınmayan Kirilenko ilk çeyrekte tam 10 kere serbest atış kullandı ve bunların 7'sinde isabet buldu. İkinci çeyrekte de Kirilenko hücumda çok aktifti, üç asistinin yanında bir de üçlük buldu. Kleiza da çok istekli göründü ve devamlı potaya yöneldi aldığı toplarda. Jasikevicius ikili oyunlarda yaptığı asistlerle çok etkiliydi. Holden oyuna yeniden girdiğinde sayılarına kaldığı yerden devam etti, kendisi içeriden ve dışarıdan aynı oranda sayı bulduğu için savunulması da zorlaşıyordu. Rusya'da Kirilenko ve Holden'a yardımcı olarak Savrasenko'yu gördük. İkinci yarıya Litvanya hızlı hücumlarla etkili olarak başladı, özellikle Kaukenas bu bölümde sayılar üretti. Rusya Jasikevicius'u yavaşlatmayı başaramadı, kendisi asistleriyle takımı oynatmaya devam etti. Bu iki oyuncuya Siskauskas da sayılarıyla katıldı. Holden ve Kirilenko yine Rusya'yı sürükleyen isimlerdi. Ancak bu iki oyuncu bu çeyrekte çok sayıda serbest atış kaçırdı, hatta maç sırasında "Bunları arayacaklar mı?" diye düşündüm. İkinci yarıda devamlı Litvanya kaçıyor Rusya kovalıyordu, 10 sayıya çıkan fark 1'e inip ardından tekrar 9'a çıkıyordu. Bu sahneyi 2-3 kere izledik. Son çeyrekte Rusya'nın bu ataklarından birini izledik. Khryapa ve Kirilenko'nun çabalarıyla fark kapandı. Bu dönemde Rusya'nın Kirilenko önderliğinde yaptığı defans turnuva boyunca izlediğim en iyi defanstı. Hiçbir boş şut imkanı tanımadılar rakiplerine. Dört dakikalık dilimde tam 4 blok 2 top çalma kaydetti Rusya ve 2 sayı öne geçtiler. Ancak Siskauskas ve Kaukenas üstüste 2 zor pozisyonda el üstünden orta mesafe şutlarında isabet buldular ve bu Rusya fırtınasına "Dur" dediler. Çeyreğin son 4 dakikasında sadece 2 sayı bulabilen Rusya, Jasikevicius'un da 5 faulle oyun dışında kalmasını değerlendiremedi ve sahadan mağlubiyetle ayrıldı. Bu mağlubiyetteki en büyük faktör 22/37 olan serbest atış oranlarıydı. 17 sayı 6 ribaund 6 asist 6 top çalma ve 3 blokla oynayan Kirilenko'nun çabalarına yazık oldu diyebiliriz ancak kendisi serbest atış oranındaki 1 numaralı sorumluydu (10/19)...

Amerika ile Yunanistan arasındaki maçta Kidd ilk 2 dakika içinde 3 faul alarak kenara geldi, Paul oyuna girdi. Amerikalı oyuncuların bu maça 2 sene öncesinin intikamını almak için çıktıkları yüzlerinden okunuyordu. Kobe'nin henüz 2. dakkadaki sportmenlik dışı faulü belki de bunun göstergesiydi. İlk dakikalarda dış şutlarla sayı üretmeye çalışan Amerika, bunda pek başarılı olamadı. Birkaç pozisyon üstüste ikili oyunlarda başarı sağlayan Yunanistan 4 sayı öne geçti. Bu noktaya kadar 2 sene önceki maçın bir tekrarını izliyor gibiydik. Ancak Amerika'nın Yunanistan'a karşı ne kadar konsantre olduğunu gösteren bir detay daha dikkatimi çekti. Biliyorsunuz NBA'de çemberin üstündeki topu çelmek ve sayıyı engellemek yasak ve Amerikalı oyuncular alışık olmadıkları için, uluslararası turnuvalarda bu hareketi pek yapmazlar. Ancak maç henüz daha Yunanistan'ın kontrolünde gidiyorken 2 kere topu çelmeye çalıştı Amerikalı oyuncular. Sadece bu bile bence yeterli bir göstergeydi... Zaten Bosh ve Wade'in oyuna girmesiyle maç döndü ve Amerika'nın hakim olduğu bir oyun izlemeye başladık. Çaldıkları ve ribaundu aldıkları toplardan sonra inanılmaz bir hızla karşı potaya gitti Amerikalı oyuncular. Bu temponun artmasında Paul ve Wade başrolü oynadılar. Bosh ise hızlı hücumlarda daha çok bitiricilik görevini üstlendi. Ayrıca Bosh, Dwight Howard'ın yapamadığı birşeyi yaparak Amerika takımının defansınındaki gediği kapadı, o da pick&roll savunmasıydı. Wade-Kobe-Lebron üçlüsü savunmada Yunanistan'a gerçekten çok zor anlar yaşattılar, müthiş bir baskı ile. Yunanistan, Amerika'nın bu baskısı karşısında tam anlamıyla dağıldı. Hem sayıya çok zor gidiyorlardı, hem de sayı bulamadıkları her top fast break olarak potalarına dönüyordu. 3 silahşörler maçı 2. çeyreğin sonunda bitirdiler. Soyunma odasına 19 sayı geride giderken Yunanistan da maçın dönmeyeceğinin farkındaydı, yüz ifadeleri bunu gösteriyordu. İkinci yarıda da Amerika'nın şovunu izlemeye devam ettik... (Ayrıca ikinci çeyreğin başında Wade ve Kobe turnuvanın en güzel oyununa imzayı attılar, izlemek isteyenlere videonun linki: http://www.youtube.com/watch?v=AGEc-ayOsjs)

Ayrıca maçı izlememiş olsam da Yao Ming'e değinmeden olmaz. Kendisi 10/11 saha içi ve 10/11 serbest atış isabetleriyle 30 sayı bulmuş, yanına da 7 ribaund, 3 asist, 4 blok eklemiş. Tabii ki rakipleri Angola'ydı ama yine de iyi istatistikler.

Hiç yorum yok: