31 Temmuz 2010 Cumartesi

Galatasaray 2 - 2 Ofk Belgrad



Biraz geçte olsa yazmak istedim bu maç hakkında. Sezonun ilk maçı, Ali Sami Yen'de kendi taraftarın önünde Belgrad'dan alınan 2-2'lik skor doğal olarak hiç iç açıcı gözükmedi Galatasaray cephesinde. Maçın başında bir kere zorlayabildi Belgrad Galatasaray kalesini, kendilerine sorsak bu maçta 2 gol atmayı bekliyor musunuz diye verecekleri cevap muhtemelen hayır olurdu. Buna karşılık 2 duran top sonucu 2-2'lik skoru ceplerine koyup evlerine büyük bir umutla döndüler.

Çok kötü bir oyun oynamadı aslında Galatasaray. İlk yarıda maçı tamamen koparabilecek fırsatlar ele geçti. Bu duruma rağmen Galatasaray'ın sadece Arda'ya bağlı bir oyun oynaması güzel bir durum değil. Hem Fenerbahçe maçında hem bu maçta olay tamamen Arda'nın ayağına bakıyor. Geçmiş senelerde de böyle anlar oldu Galatasaray'da ver topu Arda'ya,sorumluluk alma kurtul şeklinde ama en azından bir Keita, formda Kewell veya Baros ile durum daha dengeli bir hale geliyordu.Arda'nın iflas ettiği anlarda kontrolü eline alabilecek bir oyuncu yok şu an mevcut Galatasaray kadrosunda. Arda'nın etinden-sütünden son ana kadar faydalanacak Rijkaard ve ekibi ama Arda'nın kötü olabileceği anları düşünüp ikinci bir plan oluşturamazsa gidiş çok güzel değil.


Pino, oyunda olduğu anlarda faydalı olabilirim mesajını verdi kendisini izleyenlere. Bir Keita etkisi yaratmasını beklemiyorum ama şu kısa süreli oyunuyla ilk 11'de yer bulabileceği izlenimini bıraktı. Bir diğer yeni transfer Mehmet Batdal'ın ise önünde daha zamanı var. Baros'un arkasında güvenilecek bir isim olabilir zamanlar. Aykut'ta elime geçen fırsatları nasıl değerlendiremem gösterisi hala devam ediyor. Takım yabancı bir kaleci almamışken yapılacak iş değil Aykut'un yaptığı şu maçta. Bundan sonra şans gelmedi vs. tarzı açıklamaları yapmasın herhangi bir yerde. Yedek kaleci olarak tamamlayacak büyük olasılıkla Galatasaray kariyerini. Kendisinin bileceği bir iş. Yıllardır yan toplarda zaafının olduğunu maçını izlemeyenler bile biliyor ama yıllardır Aykut'ta bu yönde bir gelişme yok. Kewell'ı tekrar Galatasaray forması altında görmek çok güzeldi. Girer girmez yaptığı koşularla kalitesini belli etti.

Esasında maçtan önce konuşulması gereken konu transfer konusu. Belgrad'da tur geçilemezse altından kalkılamayacak hasarlar doğabilir camia içinde. Durup dururken rakibe büyük bir moral ve istek verildi tur için. Nisan-Mayıs ayından bu yana geçen süreden sonra sezonun ilk resmi maçına sadece 1 yeni transfer ile çıkılmasının bir açıklaması yok Galatasaray'da. Baros sağlam olsaydı o yeni transferde ilk 11'de yer alamayacaktı. İlk resmi maçın tarihi, sezonunun programı belli. Maddi imkansızlık vs. açıkçası bu tarz bir olaya inanmıyorum ben. Tamamen plansızlık, nasıl olsa hallederiz düşüncesi bu. Bu dakikadan sonra çok iyi isimleri katabiliriz kadroya ama zaman olarak bu kadar gecikmesi düşündürücü. İşin acı tarafı daha önce çıkan sonuçlardan ders alınmadığının göstergesi.

Hiç yorum yok: