22 Nisan 2009 Çarşamba

4-4

Klişe bir başlık belki ama şunu artık kabul etmek lazım ki Premier League'in dört büyüklerinin arasındaki maçlar gerçekten her yönüyle mükemmel oluyor. Liverpool Chelsea'den sonra ikinci büyük maçını da 4'er gol atarak ama aynı zamanda 4'er gol yiyerek tamamladı. Bunca atılan gol, oynanan süper oyun ve elde hedeflerden geriye kalan kocaman bir hiç. Rafael Benitez ufak çaplı bir ispanyol dayanışmasından vazgeçmezse, vazgeçemediği oyuncuların yaptıkları hatalarla kendi başına çorap örmeye devam edecek. Arsenal bu sonuçla yenilmezlik serisini 19'a çıkardı. Arsene Wenger'in çocukları biraz daha olgunlaşıyor sanırım artık. Şu bir gerçek ki ilerleyen günlerde Nasri, Fabregas ve Arshavin'i bir arada izlemek keyifli olacak.
Maç klasik olarak Liverpool'un evinde oynadığı her maçta olduğu gibi atak üstüne ataklarla başladı. İlk 15 dakikada Fabianski 3 net golü önleyerek hem Arsenal'in direncini katladı, hemde Liverpool'un az da olsa oyundan düşmesini sağladı. İlk yarının sonlarına doğru Nasri ve Fabregas'ın ortaklığından Arshavin'e gelen top şık bir vuruşla ağlarla buluşunca Arsenal'in ilk ciddi atağı golle sonuçlandı. İkinci yarı başlayınca gördük ki Benitez yaptığı taktik değişikliklerle maçı geri alma uğraşındaydı. Arbeloa'nın kontrol ettiği alanlara Kuyt ve Torres de girince o bölge Liverpool için ciddi bir maden oldu. Maçta goller de aslında enteresandı, ilahi bir kuvvet böyle bir maça bol gol yaraşır demiş olacak ki savunmalardan hiç beklenmedik hatalar ardı ardına geliverdi. Önce Arsenal savunması iki kere topu sektirdi, top Kuyt'ın önünde kalıverdi, güzel bir ortayla Torres durumu eşitledi. Sonra yine bir seken top gene orta ve dokunan Benayoun'la Liverpool bir anda sokr avantajı sağlamış oldu. Arsenal'in az da olsa baskı kurduğu bir dakikada Arbeloa'nın kaptırdığı top ve Arshavin'in enfes şutu, hemen ardından da Aurelio'nun gelişigüzel vuruşunda gene Arshavin'in önüne gelen top ve gene güzel bir şut. Bu maç gösterdi ki böylesine üst düzey bir maçta en ufak bir hatanın bedeli bile çok pahalıya maloluyor. Uzatma dakikalarında bile pozisyon bulabilen takımlardan biri eğer bu maçı kaybetseydi, haksız bir skor olacaktı. Sanıyorum ilahi adalet burada devreye girdi.
İki büyük hoca. Tabi ki benim Arsene Wenger'e olan sevgim çok daha fazla, ama dün bir antrenörün oyuna nasıl etki edebileceğini, özellikle ikinci yarıda çok fazlasıyla gösterdiler. Benitez Arbeloa'nın alanına Kuyt, Torres ve zaman zaman Benayoun'u da götürerek rakibinin sol tarafını ciddi olarak dağıttı. Bunda tabi Premier League temposuna ayak uydurmakta güçlük çeken Arshavin'in biraz yalandan yardım çabasının da payı var. Bu hamle skora da yansıdı ve Liverpool o kanattan gelen ataklarla skor avantajı sağladı. Arsene Wenger ise buna karşılık sağa Walcott'u koyup Nasri'nin de yerini değiştirerek bir hamle yaptı. Bu hamle karşılığında sondaki galibiyet golüne imza attırdı. Wenger'in bebekleri yavaş yavaş büyüyor. Şu takımda bizdeki "abi" sıfatına uygun bir isim, yada Roy Keane gibi bir isim olmuş olsa Arsenal'in yeri çok daha farklı olurdu ya neyse.

Sayılı gün içinde iki büyük hedeften koptu Liverpool. Önce Chelsea onları en iddialı oldukları, turnuva takımı hüviyetinin en çok iş yaptığı yer olan CL'den eledi. Sonrasında ise belki de Liverpool taraftarının en çok istediği şey olan Premier League şampiyonluğu ise artık çok zora girdi. United'ın iki maçı eksik ve Liverpool onlardan sadece +5 averaj önde, ve geriden Chelsea geliyor. Benitez, Alex Ferguson'a karşı devamlı demeç verip "artık tehlikedeler", "bundan sonra onlar düşünsün" gibi şeylerle, rakibini strese sokup, yavaşlatmayı düşünüyordu ama işler umduğu gibi gitmedi. Rüya aleminden gerçeklere kısa bir süre içinde çok sert bir düşüş yaşadı Benitez. Artık United bir Premier League şampiyonluğu kazanmaya çok yakın.

Hiç yorum yok: