Resim Tribün Dergi'den .. Eski bir muhabbet belli ki ama şartlara oldukça uygun.Hikayeleri biliyorsunuz zaten tekrarına gerek yok, Okan "buruk" olarak geçiriyor zamanını tekrar dönmek zorunda kaldığı "yuvasında". Emre ise Türkiye'ye dönmeyeceğini deklare ettikten sonra menajerinin yaptığı "Emre profesyonel bir futbolcu ve şartlar yerine gelirse her kulüpte forma giyebilir." açıklamasıyla zaten sinyali de vermişti, beklenen açıklama geçen günlerde geldi ve Fenerbahçeyle anlaştı Belözoğlu. Açıkcası şu dönemde bu transfer için tepki gösterenleri de anlamıyorum. Daha önce yaptıklarının yanında bu yaptığı oldukça masum bir hareket, kaldı ki hadi Polyanna olalım ve transfer etmeyi düşünelim o halde bile Galatasaray'a şu an mevki olarak hiçbir faydası olamayacak bir adam, kimi çıkaracaksın ki Linderoth, Ayhan, Mehmet varken zaten oldukça lüks kaçardı. Not olarak ekleyelim kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş mantığı güdülmedi burada, tamamen mantıklı bir yaklaşım olarak yazdım. En büyük iyiliği ise Galatasaray'a gelmesi birçok taraftar için en büyük korkulardan biriydi hiç değilse bu olasılığı ortadan kaldırarak yapmış oldu. Genç nesilden bir çok Galatasaray'lının bilmediği, bilenlerin de büyük çoğunluğunun unuttuğu şeyleri biz henüz unutmadık. 13 Mayıs 2001'de ki ihanetini basın toplantısıyla dillendirmiş ve gönlümüzden silinmişti. Bazen yetenekli olmak kadar "adam" da olmak gerekiyor.
Şehremini-Zeytinburnu arasında geçen zamanını, yaşadıklarını, bu camianın ona verdiklerini, dünyanın en iyi oyuncularından Hagi sayesinde bir isminin olduğunu o unutunca bu gönüllerde o toplantıdan sonra Emre adını unutmuştu. Şimdi hayatları boyunca arada kalacak hiçbir camiaya ait olamayacak oyuncular arasında yakın zamanda yerini alacak.
Yakışanı buydu zaten, kendisine " Katil Emre" diye tezahüratta bulunan tribünlere koşar artık, ama tribünlerde kendilerine TSYD maçında kol hareketi çeken bir oyuncuyu bağrına basar mı orası soru işareti, gerçi Tümer örneği var bununla alakalı o da ayrı bir detay, neyse ki unutkan bir milletiz bunu da unuturuz, unutturuluruz. Faruk Süren zamanında Emre ve Okan için iki çift laf ettiğinde herkes tepki göstermiş basın toplu halde infiale geçmişti. Zaman kimin haklı olduğunu bir kez daha ortaya çıkardı.
Bir not daha ekleyelim. Fenerbahçe Spor Klübünün stratejik açıklamalarında Galatasaray kelimesini yazamama hastalığı tam gaz devam ediyor. Bu rahatsızlıktan ne zaman kurtulurlar bilinmez ama böylesine bir yazıyı görünce İnter altyapısından yetişmiş bir Emre profili canlanmıyor kimsenin kafasında.
































Batının büyük kapışmasında 0-2 olarak evine gelen San Antonio, evindeki ilk mücadeleyi farklı kazanarak seride durumu 2-1'e getirdi. Stapless Center'daki iki maçta arjantinli yıldızından hiç verim alamayan Spurs bu maçta Ginobili'nin inanılmaz iyi oyunuyla maçı da aslında ilk yarıdan kopardı. Serideki iki maçta yaptığı kötü hatalarla ve berbat şut yüzdesiyle eleştirilere hedef olan Gino bu maçta resmen alev aldı, dünkü maçın ilk yarısında çıldırdı takımın skor olarak zora girdiği anlarda üstüste üçlüklerle takımı ve seyirciyi maça ortak etti. Spurs'un dünkü maçı kazanmasının en büyük faktörü aslında Ginobili'den ziyade Lakers'a uyguladığı yardımlaşmalı sert savunması oldu, Lakers gibi pas trafiğine bağlı bir sistemle oyun oynayan takıma karşı assist yaptırmamak maçı evsahibi takıma getirdi dün rakibe sadece 13 assist izni verdiler. Lakers ise geçen maç büyük katkı yapan Odom, Fisher gibi isimlerden bu maç sistemini işletemediği için yararlanamadı özellikle ilk yarıda Fisher'ın sayı atamadan Odom'un 1-7 gibi bir yüzdeyle oynaması Lakers adına oldukça kötüydü. İki adama dayalı olarak Spurs'e karşı oynayamazsınız.
Maçın yıldızı skor ve oyunun gidişatına etki bazında Ginobili oldu. Aynı noktadan üstüste üçlüklerle takımının skor bulmaya zorlandığı anlarda yükü üstüne aldı. 7 de 5 üçlük yüzdesi 9-15 2 sayılık yüzdesiyle 30 sayı buldu. İlk iki maçın toplamında 17 sayı bulduğu düşünülürse Gino'nun ne kadar etkili olduğu daha net anlaşılır sanırım. Gino'ya Duncan 22 sayı ve 21 rebaund ve 5 assist'le eşlik ederken, fransız oyun kurucu Parker da 20 sayılık bir katkıyla takımının galibiyetinde rol oynadı. Lakers'da ise gene takımın yıldızı Kobe ön plandaydı 30 sayıyla maçı tamamlayan Kobe'ye, Gasol 15 sayıyla eşlik ederken kenardan ekstra katkı bir tek Jordan Farmar'dan 10 sayıyla geldi. Geçen maçın yıldızı Odom 2-11 gibi berbat bir yüzdeyle maçı tamamladı.
Teksas'da durum artık 2-1 ve bir sonraki maç gene San Antonio'nun sahasında olacak. Tabi ki San Antonio'nun ilk amacı seride durumu eşitlemek olacak ki Ginobili böyle oynarsa bunu çok da zorlanmadan elde edecekler gibi, Lakers adına ise Coach Phil Jackson'ın sisteminin işlemesi için assist trafiğinin biraz daha fazla artması gerekecek öncelikli olarak Spurs savunmasına karşı pas bağlantısının tekrar sağlanması gerekir yoksa Los Angeles'a seri eşitlenmiş olarak dönecek.
Doğu konferansında süprizler büyük bir hızla devam ediyor. Bir önceki maçta evinde hiç yenilmeyen Boston Celtics ilk mağlubiyetini Detroit Pistons'tan almış ve evindeki yenilmezlik ünvanını kaybetmişti. Dün gece oynanan serinin üçüncü maçında ise bu sefer deplasmanda hiç maç alamayan Boston Detroit'i deplasmanda devirerek play-off'ta kendi adına bir ilke imza attı. Gerçekten ilginç bir seri yaşanıyor doğu'da Detroit bir önceki maç kazandığı saha avantajını ( ki bu seride çok büyük bir avantaj ) hemen kaybetmiş oldu . Ne yapması gerektiğini bilen ve dengeli oynayan Boston çok da fazla zorlanmadan maçı kazanmayı başardı.




Batı konferansının ikinci mücadelesinde evsahibi Lakers, San Antonio'yu bozguna uğrattı. İlk maçtaki 20 sayı geriye düşme ve sonrasında rakibin hataları sonucu kazanılan maç Lakers açısından çok önemli bir sinyal olmuş. Dünkü maç başlar başlamaz önce aksayan Odom ve Fisher'la sonrasında da Kobe ve Gasol'la çok hızlı ve agresif bir oyun sergileyip maçı da çok büyük farkla kazanmayı bildiler. San Antonio ise özellikle hücumda tam anlamıyla ne yaptığını bilmez, berbat durumdaydı. Maçı 30 sayıyla kaybetmelerine rağmen Lakers'dan daha çok hücum kullandılar ki bu San Antonio'nun ne kadar kötü ötesi hücum ettiğinin en büyük göstergesi olabilir.
Kobe 22 sayıyla takımını sırtlarken maçın Lakers açısından bana göre yıldızı kesinlikle Lamar Odom'du 20 sayı 12 rebaund ile takımına katkıda bulunan Lamar'ın eşleşme problemi San Antonio'nun en büyük kabusu olacak bu seride. Lakers adına geçen maçın hayalkırıklığı Fisher bu maç iyi bir oyun ortaya koydu ve 11 sayılık bir katkı sağladı, Gasol 10 sayı ve benchten gelen Farmar ise 14 sayıyla takımına ekstra destek verdi. San Antonio ise neredeyse hiç birşey yapamadığı maçta Duncan gene takımının lideri oldu 12 sayı ve 16 rebaund'la oynadı. Fransız guard Tony Parker 13 sayıyla eşlik ederken takımın geri kalanını çift haneli sayılara ulaşamadılar. San Antonio'da Ginobili ilk maçın son periodundaki berbat performansına devam etti 2-8 gibi bir yüzde skor opsiyonu kısıtlı olan San Antonio gibi bir takımda kaldırılamayacak bir yük açıkcası. .345 2 sayılık .261 3 sayılık .500 serbest atış yüzdesiyle bir takımın zaten maçı kazanma gibi bir lüksü yok. Normal yüzdeleriyle oynayan Lakers'dan bu yüzdelerle 30 sayı fark yemeleri de normal karşılanmalı.

Doğu yakasının konferans finallerinde uzun zamandır beklenen sonucu dün Detroit aldı ve Boston cephesinde takke düştü kel göründü. Play-off maçlarında evinde hiç kaybetmeyen ve deplasmanda da hiç kazanamayan Boston Celtics hep saha avantajıyla 7.maçlarda istediğini almıştı. Tabi finallerde karşılarına Detroit gibi gerçek bir takım çıkınca da sonunda kamyonun lastiği patladı ve evlerindeki ilk play-off mağlubiyetini aldılar. İlk maçta Detroit'in All-Star guardı Chancey Billups'ın da kötü oyunuyla maçı Boston almıştı ama dün gece Detroit takım olarak iyi oynayınca 3 kişilik Boston'u devirmeleri de kolay oldu. Detroit'in asi çocuğu Rasheed maç sonunda " Biz yerimize oturup bakın bunlar evinde yenilmiyor biz de yenemeyeceğiz bunları diyecek bir takım değiliz. Onların iyi oyuncuları var ama biz çok daha iyi bir takımız ve deplasmanda da maç kazanabiliyoruz, bunu da bu gece gösterdik" derken mesajını da net olarak iletmiş. 

