29 Aralık 2009 Salı

Karate Kid Dudek


Dudek, antrenman sırasında Kaka'yı oldukça korkutmuş. Kaka'ya hasar gelseydi zaten yedek kulübesinde geçen Real Madrid kariyerini tamamlamış olurdu, ucuz atlatmış oturarak para kazanma şansını kaybetmeyi.

21 Aralık 2009 Pazartesi

Harry, Harry Kewell


Çok pis alıştık Kewell'a. Kısa bir süre önce yazdım hakkında ama sözleşmenin uzatıldığına dair haber gelene kadar rahat yok bize. Cumartesi gecesi kendisine tekrar ve tekrar hayran bıraktı bu adam. Gol kaçırdığı zaman kızamıyorsun bile bu adama. Sayılmayan golde yaptığı vuruşu tekrar tekrar izleyin. Ondan başka o vuruşu yapacak adam yok sahada. İlk bakışta kendi kalesine atılmış bir gol olarak gördüm ben. Ancak 2.-3. tekrarda ne yaptığını, nasıl vurduğunu kavrayabiliyorsunuz. Anlatılacak bir vuruş değildi çünkü yaptığı.


Çabuk yoruluyor dediğimiz adam haftalardır yorulmuyor aksine takımın en çok mücadele eden adamı olarak öne çıkıyor. 11.haftada oynanan Sivasspor maçından beri tüm maçlarda 90 dakika sahada kaldı. 5 gol 2 asistle oynadı bu maçlarda.

Harika bir pankart yapıldı Kewell için. Yapanların eline, koluna sağlık demekten başka bir söz söylemek düşmez bize. Daha bekletmesin yönetim bizi, atsın imzayı 3 dakikada. Yoksa sene sonunda olması muhtemel ayrılık sonrası tekel ürünlerinde satış patlaması yaşanır.

19 Aralık 2009 Cumartesi

Kupa Kalmadı

Campeones

Katıldıkları bütün kupaları alan bir takım. Epik bir hikaye anlatır gibi anlatmak lazım artık. Barça şüphesiz Dünya Kulüpler Şampiyonasının da favorisiydi. Son dakikaya kadar geridelerdi ama. Baskıya rağmen ataklardan sonuç alamadılar, bu sefer olmayacak mı derken son dakikada Pedro çıktı, golünü attı. Maç uzadı. Shaktar’a da Süper Kupa’da uzatmada atıp Kupa getirmişti Pedro hatırlatalım.

Talih dönünce bir kere Estudiantes için yapacak bir şey kalmadı. Messi bitirdi işi uzatmada. Estudiantes’in kritik pozisyonları var son dakikada ama o kadar bekleyince pozisyonları yaratmak için futbol şansı da gülmüyor işte.

Barça varsa rekabet olmuyor.

Saldır JM


Uefa Avrupa Ligi kuralarından önce Şampiyonlar Ligi kuraları çekildi. Bana en heyecan veren eşleşme açık ara Inter-Chelsea eşleşmesi oldu. Jose Mourinho'nun çok özel hayranlarından birisiyim, Special One'un Şampiyonlar Ligi'nde tekrar kupayı kaldırmasını daha sonra sağa-sola laf atmasını merakla bekliyorum. Chelsea'nin başındayken Liverpool engelini aşamadı bir türlü. Geçen sene ise karşısına çıkan Manu engelini aşamadı Inter ile. Kendisinden beklenen Inter ile Şl'de başarı yakalaması. İtalya Ligi'nde rahat bir şekilde ilerliyor zaten. Barca maçından sonra Moratti ile araları bozuldu. Kura da ise ilginç bir takım çıktı karşısına. Eski takımı Chelsea+Abramovich ile karşılaşacak Jose. Gönlüm her zaman olduğu gibi Jose'den yana.

Lyon-Real Madrid, Milan+Beckham - Manu eşleşmeleri de dikkat edilmesi gereken, ilgi çeken eşleşmelerden oldu bu turda.

AC Milan (İtalya)M.United (İngiltere)
Stuttgart (Almanya)Barcelona (İspanya)
Olympiakos (Yunanistan)Bordeaux (Fransa)
Inter (İtalya)Chelsea (İngiltere)
B.Münih (Almanya)Fiorentina (İtalya)
CSKA Moskova (Rusya)Sevilla (İspanya)
Lyon (Fransa)Real Madrid (İspanya)
Porto (Portekiz)Arsenal (İngiltere)

18 Aralık 2009 Cuma

Galatasaray - Atletico Madrid


Kura öncesi Hamburg veya Bilbao'nun gelmesini çok istiyordum. Bana en büyük hayal kırıklıklarını yaşatan 2 takımdır bunlar. Burak Akdiş'in son dakikada kaçırdığı vuruş sonrası televizyonun önüne kendimi nasıl attığımı hala hatırlarım. Hamburg'dan bahsetmeye zaten gerek yok. Kura çekimini izleyemedim ama anında telefonla haber verdi arkadaşlar. Bu turu geçersek Everton-Sporting galibiyle oynayacağız. Zorlu bir yol bizi bekliyor Avrupa Ligi'nde.

Oldukça zor bir eşleşme. Atletico Madrid'le ilgili kısa bir süre önce feyy bir yazı yazmıştı. Önümüzde Şubat ayına kadar vakit var. Şu anki oyunlarla bu kura hakkında bu favori, bu değil yorumu yapmak çok doğru değil. Takımlara yapılacak takviyeler olacak özellikle iki takımda defans hattına takviye yapmaya çalışacaktır. Atletico'da Aguero'nun durumu belli değil, takımdan ayrılabilir transfer döneminde. Bizim için oldukça güzel bir haber olur ama daha Aguero rüzgarından hesaba katılmayan, bu sene iyi başlamasa bile artık kendini ispatlamış Forlan'a sahipler. Ne kadar takviye yapılırsa yapılsın iki takımın maçlarının oldukça gollü-gol olmazsa ise pozisyon fırtınası yaşayacağımız maçlar şeklinde geçeceğine dair bir his var içimde. Hücum güçleriyle kendilerini ispat etmeye çalışan iki takım eşleşti çünkü. Çok zevkli 180 dakika izleyeceğiz.

Fenerbahçe ise Lille ile eşleşmiş. Lille'in son zamanlarda yakaladığı form durumu ortada ama dediğimiz gibi maçlar Şubat ayında oynanacak. O dönem tekrar yazarız bu eşleşmeler ile ilgili. Şimdi ne desek 2 ay sonra tüm şartlar değişmiş olacak. Fenerbahçe'nin turu geçmesi halinde muhtemel rakibi ise Liverpool-Unirea eşleşmesinin galibi. Liverpool'un sarılacak tek dallarından birisinin Avrupa Ligi olduğunu düşünürsek bu turda sürpriz yaşatmayacaklar,rakiplerini bekleyeceklerdir.

17 Aralık 2009 Perşembe

500 # Xavi




Xavi, dün oynadığı Atlante maçıyla beraber Barcelona forması ile 500.maçına çıktı. 11 yaşında merhaba dediği Barca altyapısından yükselerek dünyanın en iyilerinden birisi arasına adını yazdırdı. Xavi'nin Barca formasını giydiği ilk maç 18 Ağustos 1998'de Mallorca ile oynanan İspanya Süper Kupası maçıydı. Çıktığı ilk maçın 16.dakikasında Barca kariyerinde ilk golüne imza attı. Maçı ise 2-1 kaybettiler Hector Cuper'in Mallorca'sına. Guardiola'nın ayrılmasıyla orta sahanın liderliği Xavi'ye devir oldu. 04-05 sezonunda ise 2.kaptan oluyordu. İstikrarın sözlük anlamının karşılığına adını yazabileceğimiz isimlerden birisi olan Xavi, ilk senesinde 17 lig maçı toplamda 26 kez Barca forması giydikten sonra sürekli arttırdı bu rakamı. 05-06 yılında geçirdiği sakatlıktan dolayı 5 ay sahalardan uzak kaldı, o sene sadece 22 kez formasına kavuşabildi. Kariyerinin en düşük rakamı bu oluyordu. Barca forması altında toplam 49 golde imzası var ayrıca Xavi'nin. 83 kez giydiği Milli takım formasıyla ise 8 gole imza attı.


Kariyerinde eksik olan 2 madalya var Xavi'nin. 2 Şampiyonlar Ligi, 1 Süper Kupa, 4 La Liga şampiyonluğu,1 Copa Del Rey, 3 İspanya Süper Kupa başarısı var Barca kariyerinde. Estudiantes ile oynayacakları maçı kazanırlarsa eksiklerin birisini daha tamamlayacak. Geriye Uefa Kupası kalıyor sadece, onuda alması için Barca'nın ligde ilk 4 dışında kalması veya gruplarda elenmesi gerekiyor, çok zor bir ihtimal gibi gözüküyor.

Milli takım kariyerinde ise 2008'de Avrupa şampiyonu oldu ve Euro 2008'in en iyi oyuncusu seçildi. Daha yazamadığım bir sürü ödülü ve Milli takım düzeyinde genç yaşında aldığı madalyalar var Xavi'nin. Oynadığı oyun ve partneri Iniesta ile bizi büyülemeye daha uzun süre devam edecekler.

Aydın Futbolu Bırakmış



Konyaspor maçının üzerinden çok uzun zaman geçti artık. Aydın Yılmaz o günden sonra hep beklenen ama kendisini hiç bir zaman göstermeyen bir adam oldu. Maç bitse de gitsek havasında oynuyor Aydın, ne zaman şans bulsa. En basit işleri bile yapamayan bir adam haline geldi. Takımın en ilerisinde oynamaya alışık değil ama 2ye1'i bile yapamayacak bir hale gelmiş. Kaçırdığı gol önemli değil. O çalımı atmak yetenek ister kaleciye ama ondan sonra yaptığı vuruşu da ayrı bir yetenek ister. Keita, dün gece 4-5 kez Aydın'la 2ye1'e girmeye çalıştı ama hepsinde boşuna koşu yapmış oldu. İbb'de geçirdiği kısa kiralık dönemin ardından tekrar Galatasaray'a döndüğünde oldukça sevinmiştim. Kiralık dönemlerinde hep sakatlıkla uğraştı. Keşke A.Avcı'nın yanında biraz daha kalsaydı acaba daha farklı olur muydu diye düşündürüyor. Bir kanatta Arda, bir tarafta Aydın'lı bir kadro görmek hayalimdi açık konuşmak gerekirse. Galatasaray taraftarının büyük çoğunluğunda altyapıdan çıkan oyuncunun diğer oyunculara göre biraz daha fazla kredisi vardır her zaman.

2 sene boyunca oynadığı 2 tane maç hatırlıyorum ben sadece. Bir tanesi Skibbe döneminde iç sahada oynanan Antalyaspor maçı diğeri ise bu sene başında 3 asist yaptığı Netanya maçı. Onun dışında sahada bulduğu dakikaları olumlu kullanamadı. Bazen çok kısa süreler için girdi sahaya, o anlarda takımı sırtlamasını kimse beklemiyor zaten Aydın'dan. Mücadele ettiğini görsek bile yeter ama Aydın onu bile yapmıyor. Devre arasında Galatasaray'da kalması iyice zorlaştı artık. Futbol zekasını hiç ilerletemedi. Sadece hızına güvenerek top oynamaya çalışırsan oynatmazlar bu seviyede, Aydın sürekli topun önüne gelmesini o andan sonra hızıyla bir şeyler yapmayı bekliyor. Pas yeteneği zaten diplerde şu sıralar, üstüne ne zaman ne karar vereceğini kendisi de bilmiyor.

Merakla beklediğimiz, yıldızımız olacak dediğimiz isimlerden birisi göz göre göre kendisini bitirdi. Şans verilmedi çocuğa deriz genelde ama Aydın'a verilen şanslar çoğu genç isime verilmiyor bu ülkede. Jübilesini yapmış bir topçu gibi takılmaya ne zaman karar verdi bilmiyorum ama kafasını toplamazsa düştüğü yerde kimse Galatasaray altyapısından diye bu kadar tahammül göstermez.

14 Aralık 2009 Pazartesi

Melo?

fmelo0902

Radyo Rai 2’nin düzenlediği anketle seçilen ‘Bidone d’Oro’ yani Altın Bidon, Juventus’tan Felipe Melo seçilmiş. 18 bin civarında ki oyun 4200’ünü almış Melo ve Quaresma’yı az farkla geçmiş. Böylece 2004 – Legrottaglie’den sonra listeye giren ilk Juventus’lu oldu.

Quaresma geçen sene aldığı için sanırım sırasını savmış olabilir. Fakat Melo’nun almasını garipsedim. Her hafta Juventus maçı izleyebildiğimi söylemiyorum ama bidon seçilecek kadar kötü performans göstermedi izlediğim maçlarda.

Felipe Melo, Tabata sendromuna yakalanmış olabilir. Tabata kötü futbolcu değil ama Türkiye şartlarına göre yüksek bir bonserevisle geldi Beşiktaş’a. Aynı şekilde Juventus taraftarı da (ve İtalyan futbolseverler) 20 milyon eurodan fazla paraya transfer edildiği için benimseyememiş olabilir Melo’yu.

İlginç bir not daha var; Juve orta sahasında Tiago(3) ve Poulsen’de(8) listeye girmişler. Serie A’da ki en iyi orta saha diyemeyiz yani Juventus’un için.

13 Aralık 2009 Pazar

Borussia Mönchengladbach 5-3 Hannover 96


Kaçırılmaması gereken bir maç olmuş. Hannover'li oyuncular bu maçı 6 gol atarak bitirmişler. 3 tanesi kendi kalelerine. Haggui(2) ve Djakpa tarafından gerçekleştirilmiş bu goller. Videoda ilk gol çok net gözükmüyor ama şanssızlık eseri olmuş, Haggui'ye çarpmış pozisyon gereği top. Fakat diğer 2 gol özellikle Djakpa'nın kendi kalesine attığı gol inanılmaz tek kelimeyle. O anki duruşuyla o topa öyle vurmak çok kolay bir iş değildir, tebrik etmek gerekir. Haggui'de kendi kalesine attığı 2.golden sonra gülmeye başlıyor zaten.

Video gözükmüyorsa, Youtube Linki

Sergio Ramos - Guti


Ramos, Pellegrini'yi dinlemek yerine o sırada Guti'yi yoklamayı tercih etmiş. Fotoğraf ilginç, resmi sitede yayınlanan antreman fotoğraflarından birisi olması daha ilginç. Koyarken hiç dikkat edilmemiş büyük olasılıkla.

12 Aralık 2009 Cumartesi

Antalyaspor 2 - 3 Galatasaray



-Üst üste gelen puan kayıplarından sonra bu maçın kazanılması takım için çok önemliydi. Rahat kazanılacak bir maçın yaratacağı etki yerine 2-0'dan geri gelerek kazanılan maç ise daha fazla ekstra motivasyon sağlayacaktır takıma.

- İlk kez beraber oynayan bir defans dörtlüsüyle çıktı Galatasaray maça. Sağda Uğur,solda Caner göbekte ise Servet ve Hakan Balta vardı. Özellikle ilk yarı bu 4'lünün uyumsuzluğu her yönden kendini belli etti. Djehoua, fiziğiyle resmen dağıttı Galatasaray defansını. Fakat açılan boşluklardan Antalya'nın yararlanaması bu gece için bizim şansımızdı. İlk golde ofsayt taktiğini uygulamayı düşünenleri tebrik ediyorum bu arada. Bu kadar başarısız bir ofsayt taktiği denemesi kolay kolay görülemez. Uğur, Galatasaray kariyerinin en kötü maçlarından birisini ortaya koydu. Formayı Sabri'den kapmak istiyorsa kendisine daha fazla dikkat etmesi gerekiyor. Benim için hala bu takımın sağ beki Uğur'dur. Bugün oynadığı maç yakışmadı sadece ona.

- Elano-Kewell-Arda-Keita dörtlüsünün ikinci yarıda birazcık yeteneklerini konuşturması sonucu getirdi Galatasaray adına. Açık ara en iyileri ise Keita oldu bu dörtlünün. Kewell'a attırdığı golde başka bir isim olsa kendisini çoktan yere bırakıp faulu kazandırma yoluna gidebilirdi. Fizik gücünü gösterdi Keita bize o pozisyonda. Ne olursa olsun şu an oynanan oyunda yedek kalmaması gerekiyor. Zaman zaman maçtan kopabilir, pas akışını! bozuyor denebilir ama rakip kaleye bu kadar hızlı ve adam eksilterek giden bir oyuncu daha yok mevcut kadroda. Bu dörtlüyü destekleyen Topal ve Barış için konuşmak gerekirse ; Topal eski günlerini hatırlatan bir performans ortaya koydu bu maç. Kendisine takılan Örümcek lafını hak edercesine top çalışları vardı bugün. Barış ise bir türlü anlayamadığım futbolculardan. Mücadele var, hırs var ama futbol zekası olarak kendisini çok geliştirmesi lazım Barış'ın. Bugün yapamadığı top kontrollerini geçersek genel olarak Barış yapamayacağı işleri yapabileceğini sanarak oynuyor. Haddini, kapasitesini bilerek oynamayı bir an önce öğrenmesi gerek. En büyük şansı Ayhan'ın çok kötü bir form grafiğine sahip olması.


- Elano,geldiğinden beri en iyi maçını oynadı. Tek toplarında-uzun paslarında bu sefer isabeti buldu. Defansa da gücü yettiğince yardım etti bu maç Brezilyalı. Bu performansıyla kadroda her zaman yer bulabilir. Kewell'da bu maçta Yalçın tarafından oldukça fazla tahrik edilmesine rağmen kendisine yakışan davranışları sergiledi. Kewell yerine başka bir isim olsa Yalçın'la gireceği tartışmadan kırmızıyı en iyi ihtimal sarı kartı görürdü.

- Devre arasını yaklaşması özellikle Kaptan için çok iyi olacak. Eski halinden eser yok Arda'nın. Bugün bu kötü haliyle bile Kewell'a çok güzel 2 orta açtı, pozisyona girdi ama onun kapasitesi bunun çok üstünde. Defalarca gösterdi kalitesini bize. Bir futbolcunun performansı için ilginç bir bakış açısı olacak belki ama Arda'nın yüzünde eski ifadesi yok. Sezon başında ve ilerleyen dönemde çok sorumluluk yüklendi, çok aşırı performanslar beklendi Arda'dan. Form düşmesini normal karşılıyorum ben ama eski Arda'yı görmek istiyorum sahada.

- Haftaya oynanacak Gençlerbirliği maçı da kayıpsız atlatılmalı her ne olursa olsun. Devre arası bu takıma takviye gerektiği her yönden belli oluyor. Nonda'nın üst üste maçları kaldıramadığı iyice ortaya çıktı, sezon başında yedekten gelerek verdiği katkının yanına bile yaklaşamadı Baros'suz dönemde. Baros'un da tekrar aynı formu yakalayıp, yakalayamayacağı soru işareti gözükürken bir santrafor ve sezon başından beri bağıran stoper takviyesi üzerinde çalışılacaktır.

10 Aralık 2009 Perşembe

Grupların Ardından

Olympiacos

Önce yeni sistemle gelen takımlara bakmak istiyorum. En çok merak ettiğim konulardan biriydi bu. Play-Off’larda Şampiyon olan takımların eşleşmelerinden gelen takımlardan sadece Olympiacos gruplardan çıkmayı başardı. Zico’yu takımın başına getiren Olympiacos, Avrupa’da ki Pana karşısında ki ezikliğini atmış oldu. Zico’yu kovan CSKA ise Avrupada başarı için getirdiği Ramos’la yolları ilk 3 maç sonunda ayırdı ve yerine gelen Slutskiy 3 maçta 7 puanla takımı üst tura taşıdı.

Slutsky

Şampiyon olan takımların eşleşmelerinden gelen diğer takımlar şöyle : Maccabi Haifa, Zurich, APOEL, Debrecen.

Bu takımlardan Maccabi Haifa ve Debrecen sıfır puanla tamamladılar grupları. Macar ekibi Debrecen ilk kez Şampiyonlar Ligi gruplarında boy gösterdi. Maccabi Haifa ise en son 2002-03’te gruplarda mücadele etmiş ve 3. olmuş.

Zurich, zor bir grupta 4 puan aldı ve Oly’den sonra ki en başarılı takım oldu. Kıbrıs Rum Apoel ise 3 puan aldı, 2’si Atletico Madrid’den ve 1’i liderliği garantilemiş Chelsea deplasmanından.

Rafa

Gruplardan sonra genelde konuşulan bir diğer konu ise süprizlerdir. Üst tura çıkamayan önemli takımlar Liverpool ve Juventus oldu. Liverpool 5 kez, Juventus ise 2 kez bu kupayı kazanmışlardı tarihlerinde. Yine tarihinde kupa kazanan Marsilya 3. oldu. Fakat önünde ki takımlar kupayı en çok kazanan iki takım olunca, bu durum çok süpriz olmadı.

Bordo

Marsilya’dan bahsetmişken Fransızlar için başarılı geçtiğini söylemek gerek grupların. Lyon ve Bordeaux gruplarından çıktılar. Hatta Bordeaux görece zor bir grupta olmasına rağmen grupların en çok puan(16) toplayan takımı oldu.

Beşiktaş’tan grupların başında beklentimiz İnönü’de alınacak maksimum puan ile üst turu zorlaması ve Avrupa Ligine devam etmesiydi. Fakat İnönü’de alınan sıfır puan ile grup sonunculuğu geldi. İç sahada maç kazanamazsan Avrupa Ligine bile gidemezsin.

İşin sonunda İngilizler (Liverpool), İtalyanlar(Juventus), İspanyollar (Atletico Madrid), Almanlar (Wolfsburg) ve Fransızlar (Marsilya) birer fire vermiş oldular. Rusya’dan CSKA, Portekiz’den Porto ve Yunanistan’dan Olympiacos ise üst düzey liglerin dışında ki liglerden üst tura çıkanlar.

Son 16’ya kalanlar : Manchester United, Chelsea, Arsenal, Barcelona, Real Madrid, Sevilla, Inter, Milan, Fiorentina, Bayern Munich, Stuttgart, Lyon, Bordeaux, CSKA Moscow, Porto, Olympiacos.

8 Aralık 2009 Salı

Fifa Yılın Futbolcusu 2009


Aday sayısı 5'e indi bu ödül için. Messi-Xavi-İniesta Barca'dan, Ronaldo ve Kaka'da Real'den aday olan futbolcular. Kaka ve Ronaldo'nun bu sene ödülü alma şansları yok diyebiliriz Barca'nın performansından dolayı. Barca'lılar arasında paylaşılacak ödül. En öne çıkan isim doğal olarak Messi ama artık Xavi-Iniesta ikilisinden birisini bu ödüllerden birisini kaldırırken görmek istiyorum. Gerçi Xavi'mi Iniesta'mı diye sorsalar cevap veremem büyük çoğunluk gibi ikisine birden verilsin derim ödül.

Geçen sene ödülü Cristiano Ronaldo almıştı. Messi 2., Torres ise 3. olmuştu. Kaka ise bir önceki sene bu ödüle kavuşurken takip eden isim yine Messi olmuştu. Artık sırası geldi diye alacaktır Arjantinli ödülü ama Barca'nın diğer yıldızlarına büyük haksızlık oluyor bu durum.

3 Aralık 2009 Perşembe

Zlatan # 9



Dün gece Xerez maçına sonradan girdi Zlatan. Ben uykuya yenik düşmek üzereyken yine kendisine özgü hareketlerinden birisine imza atarak, uykuyu kaçırttı. Hakemin faul vermesine de büyük tepki gösterdi. Hakem doğru kararı verdi ama o ayağın o kadar havaya nasıl kaldırıyorsun diye sormak lazım Zlatan'a. Blogda Zlatan'la ilgili attığım postlardan birisinde bu tarz resimlerine yer vermiştim zaten, adam kariyerinin başından itibaren yapıyor bu hareketleri.


Maçın sonunda şık bir aşırtma ile ligde 9.golüne imza attı. Gol krallığı yarışında 10 gollü Villa'nın ardından geliyor.

Bu adamla ilgili ayrı olarak attığım 9.post oldu. Ayrı bir etiketi hak ediyor. Tıklayarak ilgili postlara ulaşabilirsiniz.

Kazanmak Zorunda Olmak

Cumartesi 21.45’te İtalya’da ki klasik rekabetlerden biri yaşanacak, Derby d’Italia. Ertesi gün ise dikkat çekici bir derbi daha var, Derby della Capitale.

İtalya derbisinin en önemli özelliği iki takımın da tarihinde ligden düşmemiş olmasıydı fakat Calciopoli ile bu durum tarih oldu. Yine de popülaritesi devam ediyor. Diğer taraftan Roma’lıların maçının ise tribünsel açıdan daha ateşli olması beklenebilir.

Kazanmak zorunda olmak, bahis aleminde sıkça kullanılır. Derbileri kazanmaya herkesin ihtiyacı vardır ama taraflardan biri genelde daha zor durumdadır ve kazanmak onlar için tek çıkıştır.

cover_cag_ferr

İtalya derbisinden başlarsak. Juventus, önce Fransa’da Bordeaux’ya sonra da Sardinya Adasında Cagliari’ye mağlup oldu böylece Torino’ya eli boş döndü. Şimdi önlerinde iki önemli maç var. İtalya Derbisi ve Şampiyonlar Liginde Bayern Munich maçı. İki maç da Torino Olimpico’da. Ligde oldukça geride kalan Juventus kazanmaktan başka çaresi olmayan taraf. Ya 3 puan alınır yola devam edilir ya da puan kaybedilir ve Ferrara eleştiriler altında Bayern maçına çıkar.

İtalya derbisi için kim kazanır anketi var gazetta’da. Ulaşmak için tıklayın.

Şu anki duruma bakarsak 54292 kişinin %84’ü Inter’in kazanacağını düşünüyor. Demek ki Juventus taraftarı henüz anketi keşfetmemiş.

Şimdiye kadar Serie A’da oynanan maçlarda 79-55 Juve üstünlüğü var, 45 maç berabere bitmiş. Ayrıca bu iki takım Serie tarihinin en çok gol atan iki takımı.

Lazio taraftar

Başkentte ise kazanmak zorunda olan taraf kesinlikle Lazio. Roma için en iyi zamanını yaşıyor diyemeyiz ama Lazio kesinlikle en kötü zamanlarından birini yaşıyor. Ligde sadece ilk 2 hafta kazanmayı başarabilen Lazio o zamandan beridir galibiyet göremedi. ( Serie A’da 14 maç haftası geride kaldı )

Dün akşam UEFA Europa League’de Red Bull Salzburg’a 2-1 yenilerek kupada üst tura çıkma şanslarını da yitirdiler. Taraftarların hava alanında ki protestosunu Rocchi ‘deribiyi kazanacağız’ diyerek geçiştirmiş. Teknik direktör Ballardini için işlerin çok iyi gittiğini söyleyemeyiz. Açıkça görülüyor ki hafta sonunda alınacak bir mağlubiyet ile Lazio yeni hoca aramaya başlar.

Ballardini

Lazio ve Roma arasında Serie A’da oynanan maçlarda ise Roma’nın üstünlüğü var : 43-33. 54 maçta ise beraberlik bozulmamış ki ilginç bir istatistik.

Francesco.Totti.1

Derbide en fazla oynayan oyuncu ise Francesco Totti. 27 kere Başkent derbisinde sahaya çıkmış. Hafta sonunda da sahada olabilir. Hala Lazio'da oynayan Sebastian Siviglia ise kısa bir dönem bile olsa Roma forması da giymişti.

Hafta sonunda ihtiyacı olanlar kazanabilecek mi? Ballardini ve Ferrara için zor maçlar. Bizim içinse güzel iki derbi ile keyifli bir hafta sonu.