23 Eylül 2008 Salı

NBA Preview - Atlanta Hawks

Bir süredir işlerim nedeniyle yazamadığım için üzgünüm. NBA'deki 30 takıma alfabetik sırayla preview yazmaya başlıyorum. İlk takımımız Atlanta Hawks.


Sene sonu derecesi: Doğu 7-8.si

Gelenler: Maurice Evans, Randolph Morris, Thomas Gardner, Ronald “Flip” Murray, Othello Hunter

Gidenler: Josh Childress, Salim Stoudamire

Muhtemel ilk 5: Mike Bibby-Joe Johnson-Marvin Williams-Josh Smith- Al Horford

Önce kısaca bu isimlere değinelim. Hawks’ta, geçtiğimiz sene Celtics serisini 7. maça taşıyan iskelet korundu. Özellikle, Grizzlies’in 5 yılığına 58 milyon dolarlık anlaşma imzalattığı Josh Smith’e aynı para ödenerek takımda tutulması çok önemliydi. Smith belki henüz mental olarak yetersiz denilebilir. Örneğin hücumda çok fazla yanlış karar verdiğini ve bunun takımına zarar olarak döndüğünü biliyoruz. Ama fiziksel özelliklerine bakacak olursak belki de NBA’de ondan daha atletik bir forvet yok. Ayrıca kendini geliştirme çabası içinde olduğunu da söylememiz lazım. İki sene evvel her maç en az 2 tane üçlük denerken, %25 isabet oranının yeterli olmadığını idrak ederek geçtiğimiz sezon maç başına sadece 1 tane denedi. Henüz 22 yaşındaki bir oyuncu için güzel bir adım.

Smith’i bu kadar övdük ama 3 yıldır bu takımı taşıyan isim, Joe Johnson. İkili ve üçlü sıkıştırmalara maruz kalan o. Defansın bu kadar kendisine yoğunlaşmasına rağmen bir şekilde sıyrılıp sayıları bulan ve NBA’in sayılı skorerlerinden biri haline bürünen o. Takımın liderliğini yapan, arkadaşlarına pozisyon hazırlayan o. Takım halinde hazırlanan pozisyonlarda boş üçlükleri tek değerlendiren o. Josh Smith ile beraber en iyi savunma yapan o. Zaten başka ne kaldı ki? Boşuna demedim bu takımı 3 senedir taşıyor diye. Ancak artık bu işi tek başına yapmak zorunda değil. Geçen sezonun ortasında takas ile takıma gelen bir adam ona belli alanlarda yardım etmeye devam edecek.

Kim mi o adam? Tabii ki Bibby. Peki Hawks’un onu alma nedeni nedir? Takımda JoJo’dan başka arkadaşlarına pozisyon yaratabilecek birinin bulunması. Ayrıca hayatı boyunca kritik şutlara imza atmış Bibby’nin, gerektiğinde sorumluluğu JoJo’dan devralması. Bir başka önemli nokta da, Bibby’nin yaratılan boş üçlük fırsatlarını değerlendirecek olması. Gerçi playofflarda Hawks’un güvenini boşa çıkarmış bir Bibby var: %33 saha içi, %29 üçlük isabeti, 3 asist ortalaması. Açıkçası maçları izlerken Bibby’i tanıyamamıştım. Belki de ameliyat geçirdiği baş parmağını, ufak da olsa yeniden sakatlaması onu sezonun sonunda ve playofflarda etkiledi. Kendisi ufak tefek rahatsızlıklardan dolayı asla konuşmadığı için bunu bilemeyiz. Sonuç olarak ben seneye takıma uyum sağlamış ve formda bir Bibby bekliyorum.

Geçtiğimiz yıl Horford, Hawks taraftarları ve yönetimi için çok büyük bir gurur kaynağı oldu. Kendisi belki çaylaklar içinde NBA’e en hazır oyuncu olarak görülüyordu, belki ilk 5’teki pivot pozisyonunu Zaza’dan devralması beklenen birşeydi. Ancak henüz çaylak yılında, Hawks’a defansta yaptığı katkıları muhtemelen pek fazla kişi öngörmemişti. Horford gerçekten tatlı bir sürpriz oldu Hawks için. Gelecek sezon ise kendisini daha da geliştireceğinine kesin gözüyle bakıyorum.
Marvin Williams ise bu takımın çok şeyler bekleyerek draft ettiği bir isim. Bilmeyenleriniz için Hawks’un, Marvin için hangi iki oyun kurucuyu es geçtiğini söyleyeyim: Chris Paul ve Deron Williams. Gözleriniz faltaşı gibi açıldı değil mi? Bence açılmalı. O yıldan beri bir türlü istedikleri oyun kurucuyu bulamadılar. Taa ki Bibby’i takasla getirene kadar. Neyse daha derine inersek, başlı başına bir yazı konusu çıkar. Marvin için zamanında çoğu otorite potansiyelinin çok yüksek olduğunu belirtmek amacıyla, “Limiti gökyüzü” şeklinde tabirler kullandılar. Ancak Marvin bu yeteneklerini henüz NBA’de gösterebilmiş değil. Belki üçlük tehdidi sağlarsa, o zaman korkulan bir oyuncu olabilir. Yazın bu özelliğini geliştirmek için özel olarak çalıştığını okudum ama yazın çoğu oyuncu için bu tür haberlerin yazıldığına şahit oluyoruz. Yani anlayacağınız beklemekte yarar var.

Gelelim Hawks’un bench’ine. Josh Childress onlar için çok büyük bir kayıptı. Şutör guard ve kısa forvet mevkilerinde atletikliği ve potaya gitme kabiliyetiyle skora katkı yapan Childress, aynı zamanda takımının en iyi savunmacılarından biriydi. Onun yerine Joe Johnson ve Marvin’in yedeği olarak Maurice Evans’ı aldılar. Doğruyu söylemek gerekirse Evans benim beğendiğim bir oyuncu değil. Hele Childress’ın yerini doldurması bana göre neredeyse imkansız, ancak Hawks’un boş üçlük isabeti bulmasına yardımcı olacaktır kenardan gelip. Takıma yeni katılan bir başka kısa ise Flip Murray. Joe Johnson’ın oturduğu dakikalarda görev alacak olan Murray de takıma sayı katkısı yapacaktır. Bibby’nin dinlendiği sürelerde ise Law ve Claxton dakika almak için çekişecekler. Claxton’ın 1.5 senedir dizlerindeki problemler nedeniyle oynamadığını, Law’un ise ilk senesinde beklenenin çok altında kaldığını göz önüne alırsak, Murray’in oyun kurucu mevkisine de kayacağını söyleyebiliriz. Uzun rotasyonunda ise yakından tanıdığımız Zaza ve New York’un eski oyuncusu Randolph Morris bulunuyor. Bu iki oyuncunun pek fazla katkı yapacağını söylemek zor. Aslına bakarsanız, Hawks takımının ilk 5’inde bir sakatlık olmadıkça, Maurice Evans haricinde ciddi bir katkının gelmesini beklemiyorum kenardan. Hawks şanssız bir şekilde JoJo veya Smith'i sakatlığa kurban verecek olursa, çok zorlanacaklardır. Çünkü ellerindeki yedeklerin yeterli olup olmadığı tartışılır. Evet, bir tek Childress'ın ayrılması bile beni böyle konuşmaya itiyor maalesef.
Takımın oyun stiline değinelim biraz da. En başta, bu takım hala JoJo’nun takımı. Yorgunluktan düşüp bayılmadıkça, hücumda her top onun eline değecektir. Ayrıca uzun forveti Josh Smith olan bir takımın hızlı hücuma çıkacağına dair de şüphe yok. Kendisi hem bloklarıyla hızlı hücumu başlatabiliyor, hem de hücuma rakip uzunlardan çok daha çabuk koşabiliyor. Bibby ise yukarda belirttiğim gibi, Sacramento yıllarındaki skorer oyunundan çok, kendisine hazırlanan dış şutları değerlendirecek. Tabii ki arkadaşlarına pozisyon hazırlamakta da yaratıcılığını kullanacak. Savunmada ise içerde Horford'un savaşçılığı ile rakipleri püskürtselerde, Smith’in uzun forvet mevkisinde biraz kısa kaldığını söylememiz lazım. Her ne kadar playofflarda Garnett’e muhteşem bir savunma yapmış olsa da, örneğin bir Elton Brand’e veya Jermaine O'Neal'a karşı daha çaresiz kalacağını düşünüyorum. Tabii bu olay daha çok playofflarda geçerli olacaktır.

Hawks, normal sezonda ise playofflara kalacak kalitede bir takım. Ancak şunu unutmamalı ki, doğu konferansı bu sene çok güçlendi. Örneğin incelemelerini daha sonra yazacağım Celtics, 76’ers, Cavs, Pistons, Magic, Raptors takımları yine Hawks’un önünde olacaklardır. Son iki sıra için ise çok sayıda aday var: Bulls, Heat, Bucks, Bobcats ve Hawks. Ben bu takımın, yarıştan galip çıkacağını düşünüyorum ancak kılpayı da olsa playoffları kaçırma şansları bulunuyor.

Hiç yorum yok: