- Maçı kazanmak çok önemliydi Galatasaray açısından. Oyuncuların galibiyeti tekrar hatırlaması, yenilgi sendromundan kurtulması ve lige tutunması gerekiyordu takımın. Mağlubiyeti kabullenmek kötü bir hastalık ve alışkanlıktır ve Galatasaray bu maçı kaybetseydi o hastalık tamamen sirayet edecekti bünyeye. Servet'in attığı golden sonraki sevince dikkatli bakmak lazım, belkide bu sezon ilk kez maçı kazanabileceklerine inandılar sahadaki oyuncular, takım olarak sevindiler.
30 Ağustos 2010 Pazartesi
Eskişehirspor 1 - 3 Galatasaray
- Maçı kazanmak çok önemliydi Galatasaray açısından. Oyuncuların galibiyeti tekrar hatırlaması, yenilgi sendromundan kurtulması ve lige tutunması gerekiyordu takımın. Mağlubiyeti kabullenmek kötü bir hastalık ve alışkanlıktır ve Galatasaray bu maçı kaybetseydi o hastalık tamamen sirayet edecekti bünyeye. Servet'in attığı golden sonraki sevince dikkatli bakmak lazım, belkide bu sezon ilk kez maçı kazanabileceklerine inandılar sahadaki oyuncular, takım olarak sevindiler.
29 Ağustos 2010 Pazar
David Trezeguet
Bazı oyuncular için hiç takımlarından ayrılmayacaklar gibi gelir. Özellikle altyapıdan çıkan oyuncular. Ama bazen onlar da ayrılıyor takımlarından. Önce Real Madrid’de gördük bu sezon. Raul ve Guti’nin ayrılması ne olursa olsun büyük süprizdi. Oynamasalar da bir şekilde hep Madrid semalarında olacaklarını düşünürdüm.
Tam olarak aynı olmasa da aslında beklenen ama yine de süpriz bir veda da Juventus’tan geldi. Altyapısından yetişmese de gelmeden önce Monaco’da 5 sezon ve 100’e yakın maç oynasa da Trezeguet, Juventus’lular için özel bir oyuncuydu. Kimisi beğenmedi onu ama o, durmadan attı. İlk geldiği sezondan Calciopoli’ye kadar çok başarılı bir Juventus’un parçasıydı. Thuram’lı, Nedved’li, Buffon’lu ve tabii ki Del Piero’lu Juventus’un önemli oyuncularındandı. Ama Serie A’yı yaralayan skandaldan sonra Trezeguet’nin kariyeri de Serie A gibi duraklamaya geçti. Juventus’un Serie B’ye düşürülmesi bir tarafa takımdaki yıldız oyunculardan bazıları da ayrıldı. Thuram ve Vieira gibi o da ayrılmak istedi. Ama sonunda takımda kaldı. Serie B’de geçen 1 sezonun ardından ayrılmak isteği devam etmesine rağmen takımda kaldı. Serie A’da yine bol gollü bir sezonun ardından ertesi sezon sakatlandı. Kasık sakatlığı nedeniyle o sezonun çoğunu sakat geçirdi. Döndüğünde ise artık yavaş yavaş kulübe oyuncusu olmaya başladı. Ve bu yaz beklenen ayrılık oldu. Del Piero ona giderken bir veda mesajı yayınlamış sitesinden. Senin kadar birlikte oynadığım başka bir oyuncu yok diyor. Trezeguet İtalyan kulübünden en çok gol atan yabancı futbolcu olarak ayrılıyor.
Trezeguet, 32 yaşında ve kalan futbol hayatına –en azından bir süre için- La Liga’da devam edecek, ligin yeni takımlarından Hercules’te. Ayrıca güzel eşi Beatrice’in memleketi Alicante’ye dönmüş oluyorlar böylece. Bakalım golle özdeşleşen Trezeguet, La Liga’da gollerine devam edebilecek mi?
Real Madrid 2010-11
28 Ağustos 2010 Cumartesi
Süper Atletico
Quique Sanchez Flores’e bir tebrik göndermek lazım hiç bir şey yazmadan. Tam tabiriyle ölmüş bir takımı aldı ve Europa League’i kazandı. Gerçekten kolay bir iş değil. İlk geldiği zaman kendisine pek sıcak bakmasam da ben dahil bir çok kişiyi yanılttı. Zor bir ortamda ve zor bir camiada, bu kadar kısa sürede çok iş yaptı. Bu sezon yaptığı transferlerde de doğru hamleler yaptı. Fran Merida, Mario Suarez ve Diego Costa gibi takımın uzun yıllar faydalanabileceği oyuncuların dışında defansın yetersizliğini görüp Diego Godin ve Filipe gibi iki iyi oyuncuyu getirdi. Lig başlarken de Inter galibiyetiyle de hem moral hem umut verdi.
Maçta Flores alışılmış sistemini kullandı. 2 ofansif kanat oyuncusu ve 2 önlibero özellikli merkez oyuncusundan kurulu bir orta saha. Birkaç değişiklikle belki, takımın ideal kadrosu bu olacak gibi. Hala Forlan’ı isteyen İtalyan takımları vardı ama sanıyorum takımda kalacak. Geçen sezon bu sistem Europa League’de başarılı olsa da ligde belki amaçsız kalmanın sıkıntısıyla zaman zaman sıkıntı yaratmıştı. Ama tabii hem savunmada ki takviyeler hem de moralli bir başlangıç ile bu sefer lig maratonu daha farklı olabilir. Agüero ve Forlan ikilisi bir çok elit takımı bile kıskandırabilecek forvet ikilisi. Bunun dışında İspanya’nın gelecek vaad eden kalecilerinden birine de sahip Atletico. Dün 90. dakikada bir de penaltı çıkardı. Tabii maçın 2-0 olması ve geç bir penaltı olması nedeniyle rahat olsa da Süper Kupa finalinde penaltı çıkaran 19 yaşında bir kaleci, kesinlikle etkileyici. Aslında De Gea, İspanya alt yaş milli takımlarında uzun süre oynadı ve bir şeyler beklenen bir kaleciydi. Ama bu kadar erken şans bulabilmesi onun için bir şans oldu ki Sanchez Flores’e bu konuda teşekkür etmeli.
Inter, uzun yıllardır Serie A’yı domine ediyordu. Calciopoli’den sonra büyük İtalyan takımları ancak toparlanıyorlar ve hala bu toparlanmanın sancıları var. Ama özellikle Juventus bu sezon Inter’i kesinlikle zorlayacaktır. Benitez, Jose’nin taktiğini fazla bozmamış gibi olsa da bu kaymağını yemesine yetmeyecektir. Kesinlikle favori olmalarına rağmen Jose’li sezonlar kadar rahat edemeyeceklerdir.
Sonuçta 4x4 Inter’i yenerek hem La Liga’ya moralli başlama fırsatı elde etti Atletico Madrid hem de geçen sezon ki başarının tesadüf ya da şans olmadığını az da olsa göstermiş oldu.
27 Ağustos 2010 Cuma
Milli Takım Aday Kadrosu !!
Hiddink döneminden çok fazla şey bekliyordum kendi adıma. Yapılabilecek en iyi hamleydi federasyon tarafında, açıkçası hala görüşümde bir değişiklik yok ama Kazakistan ve Belçika maçları için yaptığı kadro seçimi çok büyük hayal kırıklığına uğrattı beni. Fatih Terim, form durumuna bakmazdı- zaten en çok bu yüzden eleştirilirdi- güvendiği adamlarla yola çıkmayı severdi ve başarıyı da başarısızlığı da o isimlerle yaşardı. Ne kadar laf söylenirse söylensin bundan vazgeçmedi Fatih Terim.Hiddink'in gelişiyle formda olan isimlerin Milli takımda olmasını bekliyordum. Şu açıklanan kadroya baktığımızda takımın başında Hiddink değil Oğuz Çetin var gibi geliyor. Oyuncuları tanımıyor vs. diyebiliriz ama Galatasaray'ın-Fenerbahçe'nin maçlarını izleyen futboldan anlayan herhangi birisi Hakan Balta-Selçuk-Kazım-Özer gibi isimleri çağırmazdı bu kadroya. Sakatlık belasından bu sene izleyemediğimiz Sabri ve sakatlık kitabını baştan yazan G.Zan tercihini zaten anlayamadım.
4x4 Inter
Uefa Avrupa Ligi Rövanş Maçları # 2
Yazacak çok fazla söz yok. Karpaty Lyiv'e elenilmesinin açıklaması yok benim gözümde. İlk maçı geçtik hadi, rövanş maçında 90.dakikada sana verilen şansı 4 dakika dayanıp kullanamıyorsun. Bu şans ki berbat bir oyunun sonunda gelip seni bulmuş. Teker teker o bunu yaptı, o böyle yaptı diye saha içerisinde üstündekinin hakkını vermeyen isimlerden bahsetmeye gerek yok. Nisan ayından beri bu günleri planlamayıp, bu rezalet tablonun yaratılmasında payı olan başta yönetim, sonra teknik ekip ve saha içerisinde giydiklerinin ne olduğunu bilmeyen isimleri tebrik etmek gerekiyor.
Şampiyonlar Ligi Grupları
Bursaspor, düşebileceği en iyi gruplardan birisine düştü baktığımız zaman. Diego Milito'nun 4.torbadan 2.takım olarak adını çektiği temsilcimiz Manchester United, Valencia ve Rangers'la oynayacak yeşil-beyazlı ekip ilk Şampiyonlar Ligi deneyiminde. Bursasporlu taraftarların Real Madrid isteği gerçekleşmedi ama iyi ki gerçekleşmedi çok sağlam bir grup oluşturdu Real Madrid, Milan ile birlikte. Grubun açık ara favorisi M.United'ı bir kenara koyarsak Bursa'nın esas 2 rakibi Valencia ve G.Rangers olacak. Valencia'nın durumu malum bu aralar. Villa-Silva ikilisi elen çıkarıldıktan sonra oyuncu göndermeye devam ettiler. Defansın iki önemli oyuncusu Marchena Villareal'e, Alexis ise Sevilla'ya transfer oldu. Özellikle Alexis'in çok uygun bir fiyata gönderilmesine bir anlam veremedim . Soldado, M.Topal, Aduriz ve Tino Costa ise bu sene umut besledikleri yeni transferleri. M.Topal'da tekrardan bir Bursa deplasmanı yapacak Valencia forması ile. Mestella'dan çıkış çok zor olacaktır ama Bursa'da güzel bir sürpriz hazırlanabilir Valencia ve Rangers'a.
26 Ağustos 2010 Perşembe
Uefa Avrupa Ligi Rövanş Maçları
Uefa Avrupa Ligine kalmak için 4 takımımız bu akşam mücadele edecek. İlk maçlarda Beşiktaş dışında avantajlı bir skor alabilen olmamıştı. Beşiktaş'ın Helsinki karşısında turu geçtiğini söyleyebiliriz. Herhangi bir sürprize izin vermeyeceklerdir bu maçta. Fenerbahçe, ilk maçtan 1-0'lık mağlubiyetle dönmüştü. 1-0 oldukça riskli bir skor. Bir kere 2 gol atmak zorundasın kendi evinde, maç 2-0 götürüp iş tamamlamak üzereyiz desen bile tek pozisyon, yenilen tek gol bütün umutları bitirir. Trabzonspor karşısında izlediğimiz Fenerbahçe'nin savunmasında ciddi zaaflar vardı özellikle kanatlarda. Teofilo ve Yattara ikinci yarının başında yakaladıklarını atsalar kötü bir görüntü çıkacaktı Fener adına. Paok elbet bu maçı izlemiştir ve buna göre bir düzen içinde olacaklardır. Onların amacı 1-0'ı koruyup, kontradan bulabilecekleri pozisyonlar ile skor bulmak. Fenerbahçe'nin işi ilk maçta alınan skorun yanı sıra oynanan oyundan dolayı çok zor gözüküyor.
Şampiyonlar Ligi Kura Çekimi
25 Ağustos 2010 Çarşamba
Nou Camp'ta Hareketli Gece
Bu akşam Barcelona'nın kurucusu Joan Gamper adına düzenlenen kupa maçının Barca seyircisi için bir diğer anlamı da Ronaldinho tekrar Nou Camp çimlerine ayak basacak olması. Guardiola'nın takıma gelmesiyle beraber Milan'a gönderdiği Brezilyalı yıldız harika performanslar sergilediği çimlere geri dönüyor 1 maçlık bile olsa. Barcelona, sezonun son hazırlık maçında kendi evinde Milan karşısına çıkıyor. Joan Gamper Kupası 1966 yılından beri her sezon açılışından önce oynanıyor. 1997'ye kadar 4 takımın katıldığı kupa bu tarihten sonra tek maça çevirilmiş.
22 Ağustos 2010 Pazar
İspanya Süper Kupası Barca'nın
İlk maçında aslarından yoksun olarak Sevilla deplasmanında 3-1 mağlup dönmüştü Barcelona. Rövanş maçında asların kadroya girmesiyle galibiyet alacaklarını ama yeterli skoru ulaşıp-ulaşamayacaklarını göreceğimizi yazmıştım. Barcelona, rahat bir oyunla 4-0'lık galibiyete ulaştı kendi evinde ve sezonun ilk kupası olan İspanya Süper Kupası'nı müzesine götürdü.
21 Ağustos 2010 Cumartesi
Edgar Davids Geri Döndü
Dünya Kupası öncesinde sokak futbolcularıyla ülke ülke gezip maçlar yapıyordu Edgar Davids. Blogda bahsetmiştik. Ajax'la antremana çıktığı haberleri geldi ve 37 yaşındaki oyuncunun yeni takımı belli oldu. Edgar Davids, İngiltere Championship takımlarından Crystal Palace ile maç başına ücrette anlaşarak yeşil sahalara geri döndü. Böyle isimlerin futbolculuktan kopamama sevdalarını anlamıyorum açıkçası. Zamanında güzel bir şekilde kariyerini bitirmişsin, hatırlayanlar harika bir şekilde hatırlıyor seni ama dönüş yapacağım diye tutturuyorsun. İlginç tercihler tabi bunlar. Futbol aşkı diyelim biz olaya gayet olumlu bakıp. Crystal Palace taraftarları için sahada olduğu süreler bayağı güzel geçecektir.
17 Ağustos 2010 Salı
Mesut Özil Real Madrid'de
2-3 gündür manşetten veriliyordu Mesut Özil Real'e geliyor-gelecek haberleri. Sonunda gerçekleşti bu transfer. Kaka'nın geçen sene sakatlıktan tam performans verememesi, üstüne Dünya Kupası sonrası tekrar sakatlanarak sezon öncesini kaçırması bu tarz bir transfer ihtiyacı doğurdu Real Madrid'de. Werder, fiyatı yükseltmek için zorluk çıkartsa bile bir yere kadar dayanabildiler. Gelecek sene bedavaya gidecek olan yıldızından 15 milyon euro kazandı. Mesut tarafından bakarsak Real'den gelen maddi olarakta gayet tatmin edici bu teklifi kaçırmayarak doğru tercihi yaptı Mesut. Çalışacağı hocanın Jose Mourinho olması ise ayrı bir avantaj olacak Mesut'un önümüzdeki yıllarda geleceği yer için. Alman Milli takımının Dünya Kupasında en fazla göze çarpan 3 oyuncusundan 2 tanesi yeni sezonda Real forması giyecek. Türk Milli takımı formasını giyseydi gerçekleşmeyecek bir transfer olacaktı belki Real'e transferi. Kendi tercihleri doğrusunda seçtiği Alman Milli forması onu bugün Real Madrid'e taşıdı. Bu arada hala sol bek transferi için girişim gözükmüyor, alsınlar artık birisini her Real postunda sol bek transferi demekten bana gına geldi.
15 Ağustos 2010 Pazar
Bucaspor 0-1 Beşiktaş
Altay’dan yıllar sonra İzmir, Süper Lig’e döndü. Yıllardır düşündüğüm; alt ligden gelen takım teknik direktörünü değiştirmese ve oyuncularını çoğunlukla takımda tutsa ne olur? Bunu yapmasını beklediğim takım Bucaspor’du ama onlar kendilerine göre garantiye gitmek istemişler. Bülent Uygun, Sivasspor döneminde antipatikliğin dibine vursa da Bucaspor için çok yanlış bir tercih sayılmaz. Sol bek Mulemo ve oyuna sonradan girse de defansif direnci ve koşuları ile Mendy, Bucaspor takımının dikkat çeken oyuncuları.
Beşiktaş ise genelde durağan oynasa da Quaresma ve Guti nedeniyle her dakika heyecan yarattı. Son 20-25 dakika takımdaki herkesin pili bitse de Bucaspor da çok farklı değildi. Tabii maçların henüz temposuz olması, oyuncuların maçın sonlarını getirememesi şu aralar normal. Oturduğu yerde insanı bunaltan sıcaklarda, henüz sezonun başında temposuz oyunlar normal. Gaziantepspor – Kasımpaşa ve Eskişehirspor – Gençlerbirliği maçlarını da henüz izleme fırsatım olmadı ama onlar da golsüz berabere bitmiş.
Havadan bağımsız olarak maç o kadar kötü bir zeminde oynandı ki oyunculardan iyi oyun beklemek de haksızlık olurdu. Bucaspor’un stadyumu 7. haftada hazır olacakmış. O zamana kadar İzmir Atatürk’de oynayacak oyuncuların ve takımların işi zor. Beşiktaş’ın 4-2-3-1’in de Guti’de defanstan sürekli top alıp dağıttı. Ernst-Necip ve Guti 3’lüsü Beşiktaş’ın son yıllarda gördüğü en iyi orta saha 3’lüsü sanıyorum. İkinci yarının hemen başında Guti’nin attığı mükemmel pas ile Beşiktaş maçı çok iyi oynamasa da kazandı.
Şu anda takıma forvet oyuncusu aranıyor gibi. Zaten yabancı sıkıntısı olan bir takım şu anda Beşiktaş. Bence bu sezon Bobo’ya hem taraftar hem de teknik kadro güvenmeli. Yıllardır kendi başına sadece ligde en az 10 gol attı. Şimdi Guti ve Quaresma ile kesinlikle çok daha faydalı olacaktır. Tek forvet oynanacak diye illa ki çok uzun boylu, güçlü bir forvetle oynama gerekliliği yok. Zaten pivot santrafor dediğimiz oyuncular Dünya futbolunda oldukça azaldı. Bobo sorumluluğun altından mutlaka kalkacaktır.
Şampiyonluk dahil izlerken en çok heyecanlandığım Beşiktaş dün sahadaydı. Hem taraftarın sevmediği ve futbolunun üzerine hiç bir şey koymayan oyuncuların çoğunluğu artık yok hem de Quaresma ve Guti gibi soğukkanlı, kendi güvenen ve teknik oyuncularımız var. Dün takım çok güzel oynamasa bile Beşiktaş taraftarının zaman zaman sırıtmaktan kendini alamadığını zannediyorum.
Çözülmesi gereken sorunlar var tabii ki. Sivok’un uzun dönem sakatlığı, sağ bek oyuncularının ofansif yetenek noksanlığı, yabancı sınırlaması nedeniyle sağ açıkta formsuz da olsa Nihat’ın oynaması, hala gidecek ve hala gelecek oyuncular olması… Yine de Beşiktaş geleceğe umutla bakabilir. Ama bazı şeylerin daha net görünmesi için İstanbul Belediye maçını beklemek gerekir.
Sivasspor 2 - 1 Galatasaray
Galatasaray'da transfer bitmez yazısını yazarken şu an içinde bulunulan tablonun sezona umutlu girmemi engellediğini yazmıştım. Buna rağmen santra ile beraber Allah utandırmasın,güzel başlayıp-güzel bitirelim diyip başladık maçı izlemeye. Geçen sezon 28.haftada Sivas deplasmanı ile lige tamamen havlu atmıştık. O dönemden bu döneme değişen hiçbir olay yok takımda. Gelenler, gidenler arattırıyor diyebiliriz hatta rahatlıkla. Bulduğumuz iki net pozisyon var birisi golle sonuçlanan. Bu iki pozisyonda defanstan atılan uzun toplar sayesinde ortaya çıkmış pozisyonlar. 2-3 senedir bas bas bağıran orta saha eksikliğine değinmek bile istemiyorum. Yazmaktan sıkıldık artık bu durumu. Galatasaray'la ilgili konuşurken artık tekrara giriyor söylenenler, yeni bir durum yok çünkü ortada. Sorun burada. İleride ayaklar sağlam, yetenekli ama topu oraya taşımadan doldur-boşalttan rakibin hatasını kollayarak üretmeye çalışan bunun sonucunda bugünkü pozisyon üretemeyen,baskı kuramayan takım ortaya çıkıyor. 2-1 olduktan sonra maçın çevirileceğine dair inancım yoktu ki ne maçları çeviririz diye izledik biz zamanında.
Sevilla 3 - 1 Barcelona
Barcelona'nın bu kadar eksikle Sevilla karşısında galibiyet alamayacağını düşünüyordum. Dünde belirttiğimiz gibi oldukça eksik ve B takımı ağırlıklı bir kadroyla gidildi deplasmana. Takımın en büyük kozları Messi ve Zlatan olarak gözüküyordu mevcut kadroda. Guardiola maça Zlatan'la başladı ve Messi'yi yanında oturttu. İkinci yarının başında Zlatan yerini Messi'ye bıraktı. İlk yarıda beklenilen Sevilla etkisi yoktu sahada üstüne Maxwell'in harika pasında doğru koşuyu yapan Zlatan'ın attığı golle devreyi 1-0 önde kapadı Barcelona. 2.yarıda ise oyuna ağırlığını koydu Sevilla genç Barcalılar karşısında. İlk önce Fabiano attı, oyuna sonradan giren iki isim Kanoute-Negredo işbirliği ise 2.golü getirdi. 3.golde de yine Kanoute imzası vardı.
14 Ağustos 2010 Cumartesi
Aziz Iker # 3
Beckenbauer'in jübilesi için düzenlenen maçta Real Madrid ve Bayern Münih karşılaştılar. Maçı izleyemedim ama youtube'dan geniş özetine bakabildim. Normal süresi 0-0 biten maçı penaltılar sonucunda Real Madrid 4-2 kazandı. Alınan bu galibiyet ayrıca sezonun kaldırılan ilk kupası olarak kayıtlara geçti Jose ve Real adına. Özetten görünenlere göre Real Madrid'in kurtarıcısı Aziz Iker olmuş. Resmen duvar örmüş Casillas Bayern atakları karşısında. Maç içinde kurtardığı penaltı ve sayısız tehlikenin yanında penaltı atışlarında ilk önce Hamit'in daha sonra ise Braafheid'in penaltılarını kurtararak kupayı Real'e getirmiş.
İspanya Süper Kupası : Sevilla - Barcelona
İspanya'da lig şampiyonu ve Kral Kupası şampiyonun karşılaştığı Süper Kupa mücadelesinin ilk ayağı bu akşam Sevilla-Barcelona arasında oynanacak. Süper Kupaya damgasını vuran olay ise daha maçlar oynanmadan konuşulmaya başlanmıştı. İspanya ile Dünya Kupasını kazanan oyuncuların (Iniesta hariç) Süper Kupa mücadelesinden 3 gün önce Milli takım ile Meksika'ya götürülmeleri oldukça tartışılmıştı. Barca cephesi oldukça tepki vermişti Del Bosque'nin bu hareketine. Pep Guardiola'da Sevilla'ya gidecek kadroya bu oyuncularını dahil etmedi, dinlenmeleri için. Yani Barcelona oldukça eksik bir kadroyla Sevilla deplasmanına gidecek. Valdes-Pique-Puyol-Busquets-Xavi-Iniesta-Pedro ve yeni transfer Villa kadroda yoklar. 19 kişilik kadroya 9 oyuncu B-Takım kadrosundan dahil edildi.
Squad list for Sevilla:
Goal Keepers: Ruben Miño, Oier Olazabal
Defence: Dani Alves, Adriano Correia, Maxwell Andrade, Gabriel Milito, Sergi Gómez, Marc Muniesa, Eric Abidal
Midfield: Oriol Romeu, Seydou Keita, Jonathan Dos Santos, Thiago Alcantara, Sergi Roberto
Forwards: Zlatan Ibrahimovic, Lionel Messi, Jeffren Suarez, Miguel Angel Nolito, and Bojan Krkic
Balotelli Manchester City'de
Inter'in arıza çocuğu Balotell, dün itibariyle yeni takımının formasını üstüne geçirdi. Kadrosundaki oyuncularla oldukça güçlü 2 takım kurabilecek olan Manchester City genç yıldızı kadrosuna kattı 28 milyon karşılığında. Balotelli, tam anlamıyla arıza diyebileceğimiz oyuncular sınıfında bilindiği üzere ve bu sınıfın en başarılı öğrencilerinden. Balotelli, Milan taraftarıyım derken, kendi taraftarına hareket yapıp formasını yere bırakırken, Şampiyonlar Ligi maçını tribünde izlerken Milito'nun golüne tepki vermiyorken vs. diye uzatabileceğimiz arızalarını gerçekleştirirken daha 19 yaşındaydı. İdare etmesi çok zor ama idare edilebildiği sürelerde gösterdiği performansla Inter'de bu kadar vukuatına rağmen oynadı şimdi City'ye transfer oldu.
11 Ağustos 2010 Çarşamba
Ricardo Carvalho Real Madrid'de
Real Madrid, bir transferi daha bitirdi. Bu sene yapılan transferler çok fazla sansasyon yaratmıyor Madrid'de. Jose Mourinho etkisi bu olsa gerek. Jose, eski öğrencisi Ricardo Carvalho'yu bu sefer Real Madrid'e getirdi. 32 yaşındaki oyuncunun transferinin 8 milyon euroya mal olduğu söyleniyor. Real Madrid'in defans göbeğinde oynayacak 4 isim var şu an için. Carvalho-Pepe-Albiol ve Ezequel Garay. Ramos'da ihtiyaç duyulduğu zaman burada görev alabilir. Portekiz Milli takımının 3 önemli isimi de Real'de toplandılar bu arada. Ronaldo-Pepe ikilisinin yanına Carvalho eklendi. Başlarında ise Portekiz'li teknik adam var. Hollanda çetesi gibi olmaz herhalde bu isimlerin sonu.
10 Ağustos 2010 Salı
Galatasaray'da Transfer Bitmez
Geçen sene 27.haftada Ali Sami Yen'de Fenerbahçe'ye 1-0 yenildikten sonra zirveden uzaklaşma dönemi başlamıştı. Ertesi hafta Sivas deplasmanında son dakikada bırakılan 3 puan Galatasaray için yeni sezon planlarının başlaması anlamına geliyordu yada biz öyle tahmin ediyorduk. Transfer konusunda o gelsin, bu gitsin, bu isimden daha büyük bir isimi neden almıyoruz gibi delice düşüncelerim yoktur. Takımın eksik gözüken yerlerine gerekli hamlelerin yapıldığını görmek yetiyor bana. Fakat 5 Nisan'da lige havlu attığımız belli olduktan sonra arada geçen sürede hala gerekli hamlelerin yapılmaması büyük bir yönetim hatası olarak göze çarpıyor.
7 Ağustos 2010 Cumartesi
Del Bosque'ye Tepki
Dünya Kupasının sahibi İspanya 11 Ağustos'ta Meksika ile oynanacak olan hazırlık maçı için kadrosunu açıkladı. Del Bosque'nin açıkladığı kadroda 7 Barcelona'lı oyuncunun bulunması Barca cephesini oldukça rahatsız etmiş. Bunun sebebi ise 14 Ağustos'ta İspanya Süper Kupasının ilk maçında Sevilla karşısına çıkacak olmaları. Messi'nin Arjantin Milli takımına çağrılması da onları sinirlendiren diğer durum şu an için. Barca'ya yakın gazeteler olan Sport ve Elmundo Skandal ve Kabul edilemez başlıklarıyla çıkmışlar dün. Meksika'nın başında da aynı sorun var aslında. Chivas'ın Libertadores final nedeniyle Meksika hocası Enrique Meza, Chivas'lı oyuncuları kadrosuna dahil etmedi bu maç için.
Kaleci : Iker Casillas (Real Madrid) and Victor Valdes (Barcelona).
Defans : Alvaro Arbeloa (Real Madrid), Sergio Ramos (Real Madrid), Joan Capdevila (Villarreal), Carlos Marchena (Villarreal), Gerard Pique (Barcelona), Carles Puyol (Barcelona) and Monreal (Osasuna).
Orta Saha: Xabi Alonso (Real Madrid), Busquets (Barcelona), Cazorla (Villarreal), Cesc Fabregas (Arsenal), Xavi (Barcelona) and Soriano Bruno (Villarreal.)
Forvet : Silva (Manchester City), Pedro (Barcelona), Navas (Sevilla), Mata (Valencia), Villa (Barcelona) and Llorente (Athletic).
2 Ağustos 2010 Pazartesi
Raul Tamudo Real Sociedad'ta
Bir bayrak adam daha bu transfer sezonunda takımını değiştirdi. Espanyol'un kaptanı Raul Tamudo, La Liga'nın yeni ekibi Real Socieadad ile 1 senelik sözleşmeye imza attı. 2 senedir sakatlıklardan, formsuzluktan yeteri kadar forma şansı bulamıyordu zaten ama aynı Real Madrid'in Raul'u gibi başka bir forma altında görmeyi beklemediğimiz adamlardan birisiydi Tamudo. Ben onu hep 06-07 sezonun 37.haftasında Nou Camp'ı 90.dakikada susturmasıyla hatırlayacağım. Tamudo'nun o gün attığı 2.gol Nou Camp'ta takımının beraberlik golüydü fakat esasında o kadar basit bir gol değildi. Şampiyonluğu Barca'nın elinden alıp şampiyonluğu Real'e gönderen adam olarakta tarihe geçirdi Tamudo'yu.(cidden elinde aldı ama,Messi'nin eli çok konuşulmuştu)