31 Temmuz 2010 Cumartesi
Galatasaray 2 - 2 Ofk Belgrad
Biraz geçte olsa yazmak istedim bu maç hakkında. Sezonun ilk maçı, Ali Sami Yen'de kendi taraftarın önünde Belgrad'dan alınan 2-2'lik skor doğal olarak hiç iç açıcı gözükmedi Galatasaray cephesinde. Maçın başında bir kere zorlayabildi Belgrad Galatasaray kalesini, kendilerine sorsak bu maçta 2 gol atmayı bekliyor musunuz diye verecekleri cevap muhtemelen hayır olurdu. Buna karşılık 2 duran top sonucu 2-2'lik skoru ceplerine koyup evlerine büyük bir umutla döndüler.
27 Temmuz 2010 Salı
Raul ve Guti
Gün gelip de Real Madrid'in iki efsanesine birer gün arayla veda edeceği söylense inanmazdım herhalde. Pazar günü Guti, Pazartesi ise Raul, Real Madrid'e veda edip yeni rotalarını çizmek üzere ayrıldılar. Raul Madrid denilen adam faal futbol hayatının son maçına Real forması altında değil başka bir forma büyük olasılıkla Schalke04 forması altında çıkacak. Real Madrid'in bu iki bayrak adamını göndermesi tartışılır. Guti, Alcorcon maçından sonra bunun sinyallerini vermişti aslında üstüne Raul'un gidişi Real'de bir devrin kapandığını gösteriyor. Guti, 84 yılından beri dünyanın en büyük takımının içinde. Onu rakip takım forması altında olsa da Türkiye'de izlemek büyük bir zevk olacak.
20 Temmuz 2010 Salı
La Liga'da Fikstür Çekildi
La Liga'nın 2010-11 fikstürü çekildi. Tabi gözler direk El Clasico tarihlerini aradı bu fikstüre bakarken. Jose'nin Real'i 13.hafta'da Nou Camp'a konuk olacak. Rövanş ise 17 Nisan'da olacak. Madrid derbisi ise 10.haftada oynanacak, ilk maç Santiago Bernabeu'da. Yine geçen senenin benzeri bir sezon olacak yapılan transfer hamlelerine bakarsak. Barca'yı, Real'i izlemekten tabi büyük zevk alıyoruz ama bu iki devi azda olsa zorlayacak bir takımın görünürde olmaması İspanya Ligi için çok güzel bir görüntü değil.
19 Temmuz 2010 Pazartesi
Harry Kewell 1 sene daha Galatasaray'da
Sonunda beklenen gerçekleşti ve Harry Kewell 1 sene daha Galatasaray'da kaldı. Harry Kewell'ın sakatlığı aynen Baros'un sakatlığı gibi çok fazla etkiledi bu sene Galatasaray'ı. Baros'un yokluğunda forvet oynadığı dönemde golleri saydırmaya başlamışken gelen sakatlığı Galatasaray'ı forvetsiz bıraktı. Bu sürede Nonda'nın gönderilmesi, Jo'nun elde patlamasıyla ızdırap dolu bir sürece girdik. Tabi yapılan tedavi yanlışlarının olması da Kewell'ın sahalara dönüşünü erteledi. Kewell, fizik olarak eskisi gibi değil dense bile oynadığı süre içerisinde bunu çok fazla göstermemiş bir adam. Üst üste oynadığı maçlarda belli bir düşüş yaşıyor tabi. Fakat bunun çok az konuşulmasının, buradan Kewell'a saldırılmaya bırakılmasının en önemli sebebi daha öncede blogda yazdığımız üzere futbolu aklıyla oynayabilmesi. Ne zaman, nereye koşu yapacak, ne zaman topa vurmalı gibi bilgiler Kewell'da çok üst düzeyde. Onun futbol zekasına yakın defanslar ülkemizde olmadığı için Kewell özellikle skor anlamında çok sağlam katkı verdi Galatasaray'a. Belki Keita gibi 2-3 kişiye sırtını alıp gidemiyor ama ayağına gelen topu yönlendirmesi ve yaptığı koşularla bu eksikliğini ortadan kaldırıyordu.
17 Temmuz 2010 Cumartesi
JM Sahaya Çıktı
Jose Mourinho, Real Madrid'in başındaki ilk antrenmanına çıktı. Altyapı destekli bir kadroyla yapılmış antrenman. Transfer arenasında hızlı olmasını bekliyordum Jose'nin ama şimdilik sessiz bir durumda Real Madrid. Di Maria ve son olarak Getafe'den Pedro Leon transferini gerçekleştirdi Real. Jose, bu tarz adamları sever, alabileceği maksimum verimi almayı başarır. Takımın iskeletini bozmadan alternatiflerini yarattı yapılan bu transferler. İlk yapılması gereken ve en kritik hamle gözüyle baktığım sol bek transferi hakkında gelişme var gözüküyor Real'de. En son Ashley Cole adı çıktı, gerçekleştirilirse cuk oturacak bir transfer olur. Transferinde sona geldiği söylenen diğer isimde Alman orta saha oyuncusu Khedira.
12 Temmuz 2010 Pazartesi
Güzel Adamlar
Sergio Ramos ve Iniesta'dan bahsediyorum. Euro 2008 kupa töreninde herkezden farklı bir adam vardı. O adam Sergio Ramos'tu. Hayatını kaybeden arkadaşı Puerta'yı unutmadığını gösteriyordu üstündeki t-shirtle. 2010 Dünya kupası sonu. İspanya yine kupayı kaldırırken Ramos'ta yine Puerta'yı unutmadığını gösteriyor aynı t-shirtü üstünden ayırmıyor.
Aziz Iker & Sara Carbonero
9 Temmuz 2010 Cuma
Mehmet Topal-Valencia # 2
Mehmet Topal, Valencia forması ile ilk pozlarını verdi bugün. Villa ve Silva'yı gönderdikten sonra yeni bir yapılanmaya giriyor Valencia. Bakalım Topal'ın bu yeni kadrodaki görevi, rolü ne olacak. İlk hedef tabi ki geçen sene elde ettikleri 3.lük koltuğunu kimseye kaptırmamak olacaktır.
8 Temmuz 2010 Perşembe
İspanya Finalde
6 Temmuz 2010 Salı
Abdul Kader Keita Al-Sadd'da
Sabah sürprizi niyetine Keita'nın Katar'a gittiğini öğrendik resmi siteden. Geçen senede bir sabah sürprizi ile sarı-kırmızılı formayı giyeceğini öğrenmiştik. Gösterdiği performans ile sarı-kırmızıya gönül vermiş herkesin beğenisini kazandı Keita. Topu ayağna aldığında ne yapacağını kimse kestiremiyordu, çok ilginç bir çalım da atabilirdi çok alakasız bir yerden orta yapacak diye beklerken kaleyi düşünebilirdi. Sonuç olarak Keita'ydı ve bu adamı izlemek inanılmaz zevk veriyordu saha içerisinde. Yaptığı bazı gereksiz, futbol dışı hareketleri konu dışı tutuyorum burada. Bu hareketleriyle gönderilmesinin en ufak bir alakası olduğunu düşünmüyorum.
5 Temmuz 2010 Pazartesi
Klose,Ronaldo'dan 1 Gol Uzak
Miroslav Klose, turnuva başından beri attığı 4 golle Dünya kupalarında attığı gol sayısını 14'e çıkardı. Bu kategoride Gerd Müller ile beraber 2.liği paylaşıyorlar. Tahtta ise attığı 15 golle Ronaldo bulunuyor. Miroslav Klose, 14 gole oynadığı 3 Dünya Kupasında ulaştı. 2002'de Suudi Arabistan karşısında 3 kafa golüyle hat-trick yaparak başladı Dünya Kupası gollerine. İrlanda ve Japonya'ya attığı gollerle 2002'yi 5 golle kapadı. 2006'da Almanya'da düzenlenen turnuvada açılışı Kosta Rika karşısında bulduğu 2 golle yaptı. Ekvator'a 2 gol attıktan sonra çeyrek finalde Arjantin'e 1 gol atarak maçın uzatmalara gitmesini sağlayan isim oluyordu. Bu turnuvada ise Avustralya, İngiltere ve Arjantin filelerini havalandırdı Alman golcü. İspanya maçında atacağı 1 gol onu Dünya Kupası tarihinin en golcü iki isiminden birisi yapacak.
4 Temmuz 2010 Pazar
Hakemlerin Standartı
Güney Afrika 2010 hakemler için iyi geçmiyor. Herkesin bildiği gibi garip hatalar yaptılar. Lampard’ın Almanya maçında çizgiyi fazlaca geçen topta yardımcının geride kalması akabinde golü kaçırması ve Tevez’in Meksika maçında ofsayttan attığı gol. İki gol de hakemlerin kellesini aldı. Larrionda ve Rosetti en azından bu kupada maç yönetemeyecekler.
Benim bahsetmek istediğim şey ise farklı. Lampard’ın verilmeyen golünde yardımcı hakemin geride kalması veya hakemin cepheden topun içerde olduğunu görememesi kabul edilebilir. Ya da İtalyan hakemin ve yardımcısının kalabalıkta bir an Tevez’in ofsaytta olmasını kaçırmasını da bir yere kadar kabul etmek mümkün. Fakat dün oynanan son Çeyrek Final maçında hakemlerin cidden kafalarının karışık olduğunu düşünmeye başladım.
Maçın hakemi bir kornerde oldukça haklı bir penaltı çaldı Paraguay lehine. Daha sonra Cardozo kaçırdı penaltıyı. Hemen arkasında hızlı giden İspanya’da Villa yerde kaldı, son adam kontenjanından biraz kolay bir penaltı çaldı. Bu sefer Xabi Alonso güzel bir penaltı vuruşu yaptı ama hakem penaltıyı tekrarlatmaya karar verdi. İçeriye İspanyol oyuncuların girdiğini söyledi. Tekrarlanan penaltıda kaçtı. –hep böyle olur- Buraya kadar bir şey yok gibi görünsede ilk anda kaçırdığımız bir detay daha sonra ekrana geldi. Cardozo’nun kaçırdığı penaltıda 2 tane İspanyol oyuncu da vuruş yapılmadan içeri girmişler ve hakemin tam gözünün önünde… Bu kaçan penaltıyı tekrarlatmadı hakem ama aradan 1 dakika geçmeden benzer bir durumda tekrarlattı. Hatta daha sonra en az Villa’nın pozisyonu kadar net bir penaltıyı da atlamayı başardı ve bu dengesizliği 3 dakikaya sığdırmayı başardı.
Hakem kötü niyetli ya da başarısız değildi.-bana göre- Sadece durumu kurtarmaya çalışıyordu. Bence Fifa’nın ya da Federasyonlara hakemlere ilk uyarısı bütün pozisyonları unutun ve ayrı ayrı değerlendirin olmalı. Bazı hakemler maçı dengelemeye çalışıyor. Ona çok çaldık, buna az çaldık gibi düşüncelere giriyorlar ve bu hisstemek tv başından bile çok kolay. Bu düşünceye giren hakem ise o dakikadan sonra kesinlikle daha fazla hata yapmaya başlıyor. Belki Paraguay’ın penaltısını da Valdez’in attığı ama ofsayt diye verilmeyen golün etkisinde kalıp verdi.
Taraftarın ya da seyircinin tek görmek istediği adil ve standart bir yönetim. Bir hakemin 2 dakika önce verdiği faulü 2 dakika sonra vermemesi can sıkıcı olabiliyor. Dünya Kupasından Türkiye Ligine bağlarsak profesyonel hakemliğe geçişi destekliyorum. Hakemler daha çok teorik eğitim alabilecek ve kafaları daha rahat olacak diye umuyorum. En azından kendileriyle çelişmeden maç yönetsinler, onlardan beklenen sadece bu.
Not : Cardozo, Paraguay ve Larissa Riquelme’ye üzüldüm.
İspanya 1 - 0 Paraguay
Turnuvanın en büyük favorilerinden İspanya zorlu bir engeli daha aştı bu gece. Paraguay'ı Davi Villa'nın golüyle aşarak adlarını Almanya'nın karşısına yarı finale yazdırdılar. Bu gol İspanya'nın turnuvada 6., David Villa'nın ise 5.golüydü. 1950'de Brezilya'da düzenlenen kupadan sonra ilk kez İspanya yarı finale çıktı.
Larissa Riquelme
Turnuvanın Paraguay adına en büyük yıldızı açık ara Larissa Riquelme. Son maçta kaçan penaltılar olmasa tamamen takımın önüne geçecekti Paraguaylı model. İspanya'yı eleselerdi verdiği sözü tutup, tutmayacağını görecektik. İspanya maçı öncesi popülaritesi iyice tavan yapmıştı, fırsatı değerlendirip reklamı da almış en dikkat çeken yerine. Fakat istediği gibi bitmedi maç ve Paraguay, David Villa'nın golüyle evine dönmek zorunda kaldı. Bundan önceki maçlarda hep gülen yüzünü gördüğümüz Larissa, bu maç sonucunda göz yaşlarına hakim olamamış. Turnuvanın büyük renklerinden birisiydi Larissa Riquelme. Geriye kalan 4 maçın heyecanında kendisinden çok fazla bahsedilmeyecektir, ilginç bir atraksiyona girmezse. Bu sürece kadar hem Paraguay sempatisini arttırdı hem kendi reklamını yaptı. Turnuvanın en fazla kara geçen isimlerinden birisi oldu.
Almanya 4 - 0 Arjantin
Arjantin'i çok zorlayan bir takım çıkmamıştı bu ana kadar. Nijerya-G.Kore-Yunanistan ve Meksika engellerini aşıp geldiler çeyrek finale. En ciddi rakipleri Meksika olabilirdi o maçta ise hakemin damgası vardı, zor geçecek maç erkenden bitmişti. Zor rakiplerle oynamasalar bile defans-orta saha arası boşluk ve defansın verdiği, güçlü rakipler karşısında açıklar vereceği belliydi. Almanya, bu açıkları, orta sahadaki boşluğu harika kullandı maç boyunca ve Arjantin'e İngiltere tarifesi uygulayarak evlerine gönderdiler. Maçın yarısı tamamen Hollanda-Brezilya maçının kopyasıydı. Baskın olan Almanya, skoru bulan Almanya, istediği gibi top oynayan ve rakibe fırsat vermeyen taraf Almanya. Fakat aynen Brezilya gibi 2.golü bir türlü bulamadılar ilk yarıda. Acaba dünün senaryosu bugün tekrarlanır mı dedik ama Almanya buna izin vermedi.
3 Temmuz 2010 Cumartesi
Gana 1 (3) - 1 (5) Uruguay
Brezilya 1 - 2 Hollanda
Brezilya-Hollanda maçı esas beklenen maçtı, güzelde maç oldu ama çeyrek finallerin ilk gününe damgasını vuran Brezilya'nın elenmesi değil Gana-Uruguay maçının son anlarıydı.
Yaya Toure M.City'de
Manchester City, transfer bombalarını patlatmaya devam ediyor. David Silva'dan sonra uzun süredir konuştukları bir diğer oyuncu Yaya Toure'nin transferini bitirdiler bugün. Kolo ve Yaya Toure aynı takımda buluşmuş oldular böylece. İlk başlarda paranın verdiği güce inanarak sağa-sola durmadan saçma teklifler yapan City bu sene ilk önce Silva şimdi Toure transferiyle düzgün adımlar atıyor. Verilen paralar fazla mı, değil mi konuşulabilir ama alıcı zengin olunca satan tarafın bu fiyatları istemesi normal. Toure'nin Barcelona kariyeri 2007 yılında başlamıştı. Toure'nin Barca günlerindeki fotoğraflarından oluşan bir albüm hazırlamış Elmundo. Görmek için ; tıklayın.
1 Temmuz 2010 Perşembe
Geleceği Sen Yaz - Türkiye
Write The Future - Turkey - Geleceği Sen Yaz
Yükleyen patriot1905. - Filmler ve diziler Dailymotion'da