27 Ekim 2009 Salı

# 10 Arda Turan



Arda Turan. Türk futbolunun en gözde ismi açık ara. Herkesin ondan büyük beklentileri var, kimisi Galatasaray'da sayısız kupa kaldırmasını, kimisi ise Avrupa'da büyük takımların yıldızı olmasını bekliyor. Özellikle Bosna maçından sonra Arda'nın düşen form grafiği ve Fenerbahçe maçı öncesi yaşadığı gerginlikten dolayı bir anda eleştirilerin ana hedefi haline geldi. Çok şımardı, böyle kaptan olmaz, kaptanlığı kaldıramadı vs.. diye uzuyor Arda'ya yöneltilen eleştiriler. Arda Turan'ın bitmeyecek bir kredisi vardır benim gözümde. Yetenekli bir futbolcu olmasının yanı sıra, sahaya çıktığı günden beri sorumluluk almaktan bir an olsun bile çekinmeyen yapısıyla etkilemişti izleyenleri. Daha sonra ise senin-benim gibi Galatasaray'lı olması gelir. Yaptığı her açıklamayla bunu ortaya koyuyor zaten, işler güzel giderken, galibiyetler gelirken bu açıklamalar aslanım-kaptan budur diye tepki bulurken saha içinde işler kötü gitmeye başlayınca konuşmaktan işini yapamıyor, şımardı artık konuşmasın seviyesine gelmesi için bizim ülkemizde 2 hafta yetiyor.

22 yaşında Arda Turan. Galatasaray'da ve Milli takımda oynuyor. Oynadığı süre içerisinde işler ne zaman takım için zora girse saha dışında maçı izleyenlerde, saha içinde beraber mücadele ettikleri arkadaşları da bu çocuğun ayaklarına bakıyorlar, Arda bizi kurtar diye. Çoğu zaman bu sorumluluğu paylaşacak kimse olmuyor Arda'nın yanında. Doğal olarak her zaman kahraman olamıyorsun takım olarak oynanan bir sporda. Çok eleştirildiği Ankaragücü maçında 2 topu Nonda kale ağzından kaçırmasa 2 asistle kahraman olacaktı yine yazılanlar baştan aşağı değişecekti Kaptan hakkında.

Oyun sistemine uymuyor diye eleştiriliyor. Bu çocuk yeri geliyor stoperden top almaya geliyor, ona top taşıyacak isimler suratlarını rakip kaleye dönüp, dikine oynayamadıkları için. Arda'nın böyle oynadığı tüm maçlar hep işlerin ters döndüğü anlara denk geliyor. Eskiden kolaydı, vur topu defanstan havaya ileride karambol olur, dönerse tekrar havalandır. Bu sene bunu yapan bir takım değiliz diyoruz, top ileri taşınamayınca sorumluluk alan adama sisteme uymuyor diye kızıyoruz. Geçen sene çok kızmıştım Arda'ya. Sol tarafta kendime özel hareketlerim var açıklamalarına, sağ tarafta oynamama kaprislerine fakat bu sene elinden geleni yapmaya çalışıyor, verilen kaptanlık ve ayaklarına bakılma durumu üstünde olan sorumluluğu kat kat arttırıyor.


Trabzon maçının ardından Baros'la sorunları var, Baros'un asistinden sonra suratına bakmadı bile, zaten yabancı oyunculara pas atmıyor denmeye başlandı. Bilerek pas atmıyor olayları hiçbir zaman katılmadığım,futbolun doğasında olmayan olaylardır bana göre. Halı sahada bile isteseniz kolay kolay yapamazsanız bir adama sürekli pas atmama olayını. Arda, pas atmayarak yanlış tercih yapmıştır belki Baros uygun pozisyondayken. Bu oyun içinde yaptığı yanlış tercihin sonucudur. Senin-benim gördüğümüz bilerek pas atmıyor olayını bu kadar övülen, arkasında sonuna kadar durulacağı söylenen-durulması lazım- Rijkaard-Neeskens gibi adamlar göremiyorlar mı ? Arda'nın otoritesinden, takım ici gücünden mi korkuyorlar bu adamlar ? Bu adama sen sahadaki biz dedikten sonra, kıskançlık veya başka sebepler yüzünden takımı baltalamakla suçlamak -pas atmıyor olayının karşılığı budur- ne kadar doğrudur. İşler iyi giderken bu adam için aklına gelen tüm övgüleri diz , iki maç kötü oyundan sonra takımı satmakla suçla. Sen-ben nasıl Galatasaraylı isek Arda Turan'da öyle, bu adamın bunu yapacağını aklımın ucundan bir kere bile geçirmedim, geçirmem.

Arda'ya verilen kaptanlık çok yerinde ve doğru bir karardı. Geçen sene Hertha Berlin maçında yaşanan-bana göre skandal tercih-olaydan sonra. Arda'nın kaptanlığı kaldıramama olayı skorla bağlantılı olarak değişiyor. Denizlispor maçında penaltıyı kim atacak kargaşasını bitirince işte kaptan diyenler bugün kaptanlık fazla geldi diyorlar.

Arda, Pazar gecesi Baroni'ye cevap vererek hatalı konuma düşmüştür. Önüne geçmesi gereken hatalarından birisi bu. Arda Turan her zaman agresifti. Saha içinde oyunuyla veya alaya alır tarzı gülümsemeyle öne geçeceği psikolojik savaşı kaybetti Arda. Bordeaux maçında kafa atarken de aynı Arda'ydı,büyüdü hala aynı Arda. Değişti ve o yüzden kaptan oldu durumu yoktu zaten ortada. İşin birde Fenerbahçe maçlarında bünyesine yüklediği aşırı stres durumu var. Geçen senede benzer görüntüleri verdi Arda Fenerbahçe karşısında,Kadıköy'de taraftarla takıştı vs. Öyle bir baskı kuruluyor ki bu çocuk üzerinden Fenerbahçe maçlarında ister profesyonel değil, ister taraftar ruhlu diyin dağılıyor direk. Bunun çözümünü diğer baskıları nasıl kaldırıyorsa aynı şekilde bulmalı, gerekirse klupten destek almalı ama bir daha bu kadar suratı düşmüş, moralsiz şekilde gözükmemeli, en önemli eksiği budur mental olarak.


Arda'nın hiç mi yanlışları yok bu kadar olayın üstüne peki ? Var tabi. Milli takım hocası için yaptığı açıklama Arda gibi bir adama yakışan açıklama değildi mesela. Arda her zaman konuşmasıyla, katıldığı programlarda yaptığı esprilerle konuşabilen futbolcu imajının üst sıralarında yer alıyor. Veya her zaman anlattığı Acun'la-Emre abisiyle yaptığı ps maçları gibi saha dışı bazı hareketlerine çeki düzen vermesi gerekiyor. Kız arkadaşıyla olan fotoğraflarından bel altı vuran, giydiğin ceketi, taktığın şapkayı ilk sayfaya taşıyan, saatler boyu gereksiz konuşmalar yapılan bir spor medyasının bulunduğu yerde saha dışı hareketlerine dikkat etmezsen en ufak açığında saldırı fırsatını kaçırmazlar. Sen yaptığın açıklamalarla bu insanlara prim vermemelisin en başta.

Oldukça dağınık bir yazı oldu aslında. 2 hafta önce göklerde gezdirdiğimiz adamları, 2 haftada yerle bir etmek çok kolay. Önemli olan Arda gibi bir değere sahipken onu korumaktır. Arda, her zaman eleştirilecek yanlış yaptığı işlerden dolayı dokunulmaz değil, fakat bunu yaparken eleştiri adı altında saldırmamak gerekiyor. Yeni bir Hasan Şaş diye benzetmeler yapmak kolay önemli olan Hasan'a yapılanları, söylenenleri Arda'yada aynen uygulamamak. Eğer Arda kendini bitirme yoluna girdiyse buna destek değil engel olmak gerekiyor.

Hiç yorum yok: