31 Mart 2009 Salı

# 33 "Thanks for the memories"


NBA'de karakter denilince akla ilk gelen isimlerden Alonzo "Zozo" Mourning'in #33 numaralı forması dün akşam American Airlines Arena'da emekliye ayrıldı. Yetimhane'de başlayan bir hayat hikayesine sahip olan Alonzo,Georgetown üniversitesinden Shaq'ın ilk sıradan draft edildiği 1992 yılında ikinci sırada Charlotte tarafından seçildi. Agresif ve sinirli oyunuyla o dönemki pivotlar içinde ciddi anlamda bir kabustu. Attığı sayılardan daha çok yaptığı muhteşem bloklarla adından söz ettirdi. Belki eski takipçilerin hatırlayacağı bir Detroit maçı vardır ki efsanedir benim gözümde, bir adamın azmiyle neler yapacağının en büyük örneğidir. Deplasmanda oynadığı Detroit maçında burnu kırılmış, soyunma odası, yada hastaneye gitmek yerine kenarda bandaj taktırıp oyuna devam etmişti, 6 faul alıp oyun dışı kaldığında, adına yazılmış 20 sayısı ve rakip oyunculara karşı her zaman agresif davranan Detroit seyircisinin çılgınlar gibi alkışları vardı. Saygı önemlidir ve kazanmak için savaşmak gerekir.

2003 yılına gelindiğinde Zo yaşadığı böbrek rahatsızlığı yüzünden operasyonlar geçirdi. Doktorların spor yapması halinde ölebileceğini bile söylediler ama o pes etmedi ve azmiyle tekrar basketbola geri döndü. Normalde onca parası ve şöhreti olan bir adamın kendini riske ederek bu şekilde birşey yapması beklenmezdi ama Zo'nun farkı da bu belki de, bir maç sonrasında "yetimhane'de soğuk suyla duş aldıktan sonra kıvrılır ısınmaya çalışırdım, şimdi gene kıvrılıyorum ama bu sefer acıdan" diye verdiği demeçle yürekleri dağlamıştır. Sonrasında tatsız geçen iki sezonun ardından tek aşkı Miami Heat'in yolunu tuttu. Kariyerinin büyük bölümünü geçirdiği (11 sene) takımla 2006'da yaşadığı şampiyonluk ise unutulmazdı. Normalde herhangi bir süperstar oyuncu o dönemde Heat tarafından kendine verilen Shaq'ı yedeklik ve görev adamlığı formatına isyan edebilir, ama mevzu bahis insan Zo olunca bu tip serzenişler yerine, çıkıp aslanlar gibi mücadele eden birisini görüyorsunuz, ki o takımda hem Shaq'ın hem Alonzo'nun aynı anda sahada olduğu periyodlarda pota altının ne hale geldiğini siz düşünün. Sezon öncesinde "benchten havlu sallayıp, moral desteği sağlar belki" diye kendisiyle kafa bulanlara sahada inanılmaz bir tokat indirmiştir. Final'de Dallas'a karşı oynadıkları serideki o muhteşem geri dönüşte takım pes etmek üzereyken Zo'nun ortaya kattığı ruhun ve savaşma isteğinin rolü çok büyüktür. Final serisinde çeldiği bir topu yakalamak için topa koşarak atlaması, topu aldıktan sonraki sıkı sıkıya sarılmasıyla o seriyi seyreden, taraflı tarafsız herkes hakedenin Miami olduğunu anlamıştı ki serinin döndüğü anlardan biridir. Şampiyonluk yüzüğüne gecikmiş de olsa sonunda sahip oldu Zo ve bunu kenarda oturarak değil, sahada savaşarak başardı ki bu o kadar ameliyat, sakatlıklar geçirmiş, böbrek nakli yaşamış bir oyuncu için bu muazzam bir başarıdır.

"Benim bu dünyadaki vasiyetim diğerlerine yardım etmektir"

Zozo'ya hayranlık sadece saha içindeki yaptıklarıyla sınırlı değil elbette. Üstteki cümleyi basın toplantısında yaptı oyuncu ve Miami'nin Dade bölgesindeki çocukların birçoğunun liseyi bile bitiremediklerini, eğitimin ülkesi için büyük sorun olduğunu ve bunun bir şekilde halledilmesi ve kendisi gibi şanslı olanların, diğerlerine yardım etmesi gerektiğini belirtti. Kurduğu fonla da eğitimin yaygınlaştırılması için bir süredir büyük çaba sarfediyor. Dün geceki veda töreninde de Pat Riley Zozo'nun fonuna 50.000 dolarlık bir bağış yaptı ve eski oyuncusunu bu şekilde onore etti. Bu adama herşeyden önce bu çabası için saygı duyulur. Basın toplantısında güleryüzünü saklamayan oyuncu, dün gece sevdiğinden ayrılıyorcasına gözyaşlarına boğuldu.

15 yıllık kariyerinde 7 kez All-Star'lık, 2 kez yılın savunmacısı ödülü, maç başına 2.8 blok ortalaması, bunların hiçbiri gerçekte Zozo'yu anlatmak için yeterli değil. Hall of fame seçilemezse bile gönlümüzde her zaman Hall of fame üyesi olacak.

Zozo block's

Retired

Herşey için teşekkürler.

30 Mart 2009 Pazartesi

Lie To Me


Torrent-rapidshare ve Türkçe alt yazı siteleri sayesinde takip ettiğimiz dizi sayısı günden güne artıyor. Benim için bu dizilere bir yenisi daha eklendi. ''Lie to Me''. Başrolünde ilk olarak Reservoir Dogs filminden aklımıza gelen Tim Roth var. Tim Roth'un canlandırdığı Cal Lightman karakteri hayatını insanların yüzlerini-mimiklerini-hareketlerini araştırmaya harcamış birisi olarak karşımıza çıkıyor. Karşısında bulunan, konuştuğu kişinin yalan söylediğini en ufak hareketinden anlayıp, incelediği davaya yeni bir seyir kazandırabiliyor.

Sahibi olduğu şirkete bir yalanı ortaya çıkarmasını isteyen her kuruluş başvuruyor. Devlet, Fbı veya halktan birileri. Onun için davaya inanması yeterli. Kendisine yardımcı olan 3 karakterimiz daha var dizide. Dizinin en güzel kısımlarından birisi karşısında bulunan kişi itemeden bir hareket yaptıkten sonra o bu hareketin veya mimiğin anlamını açıklarken (yalan söylemesi,küçük görmesi vs.. gibi) o sırada daha önce o harekete başvurmuş Clinton-Obama-Tom Cruise vb.. gibi ünlü isimlerin görüntülerinin ekrana yansıması. Daha yeni başladı diyebileceğimiz dizinin 8 bölümü yayınlandı şu ana kadar. Altyazılarına ise Divxplanet'ten ulaşmak mümkün.

Dizi hakkında daha ayrıntılı inceleme yazıları için ;

22dakika
dizidizi.net

Youtube

Malum geçen mayıstan beri zırva ötesi bir şekilde yasak youtube, bir açılıyor, bir kapatılıyor binbir zorluk yaratılıyor. Youtube'a girebilmek için elbette bir çok yol mevcut, kalkıp da ktunnel vs'lerden bahsetmeyeceğim elbette. İnternette gezinirken gördüğüm bir yolu denedim ve en kısa çözüm yolu olduğundan paylaşmak istedim. Belki bir çok kişi biliyordur bunu ama yine de bilmeyenler için oldukça faydalı olacak.

Windows Kullanıcıları:

C:\WINDOWS\system32\drivers\etc dizininde bulunan hosts adlı dosyayı NotePad ile açın. Metnin en sonuna aşağıdaki satırları kopyalayıp kaydedin.

208.117.236.70 www.youtube.com
208.117.236.71 www.youtube.com
208.117.236.72 www.youtube.com

Mac Kullanıcıları:
Terminalde “sudo pico /etc/hosts” yazın. En altına aşağıdaki satırları ekleyin ve kaydedin.
208.117.236.69 youtube.com
208.117.236.69 www.youtube.com

29 Mart 2009 Pazar

Hoşgeldin Ross Brawn

Cuma antreman ve dün yapılan sıralama turlarında sezona muhteşem bir giriş yapan Brawn GP, bugün sabah yapılan yarışta göz kamaştıran bir sonuca imza atarak dubleyle sezona başladı. Jenson Button sezonun ilk yarışını kazanarak kariyerindeki 2.zafere ulaştı. Yarışı baştan sona önde götüren Button çok da zorlanmadan zafere ulaştı. Barichello ise iyi bir start alamamasına rağmen sonrasında yaptığı hamlelerle yerini yarış sonunda muhafaza etmeyi başardı. Gerçekten bu sezon oldukça enteresan yarışlar ve farklı isimleri podyumda göreceğiz gibi gözüküyor. Sezonun ilk yarışına kazalar ve geçişler damgasını vurdu. Geçen sezonun şampiyonu(!) Hamilton yarışa son sırada başlamasına rağmen 4.tur sonunda kargaşalardan yararlanarak 10.sıraya kadar yükseldi. Sonrasında ise 18.turdaki kazadan iyi yararlananlardan biri olmayı başardı. Açıkcası son sıradan başlayıp yarışı 3.sırada bitirmesi onun adına büyük başarı, ki bu üçüncülüğü güvenlik aracı pistteyken kendisini geçen Trulli'ye verilen cezayla elde etti. McLaren'deki onca soruna rağmen bundan daha iyi bir başlangıç beklenemezdi, tam anlamıyla piyango gibi oldu bu Hamilton adına. Toyota bu cezaya itiraz edeceğini belirtti ama sonuç değişmeyecektir.


Ferrari'ler için ise yarış umutlu başlasa da kabus gibi bitti. Felipe Massa 45.tur sonunda aracını garaja çekerken, büyük balon olma yolunda hızla ilerleyen Raikkonen ise berbat bir yarış sergiledi ve 3 tur geride deyim yerindeyse kafasına göre takıldı. arışın bitimine 3 tur kala yarışı ikinci ve üçüncü sırada sürdüren Sebastian Vettel ile Robert Kubica arasında yaşanan kaza hem sıralamayı oldukça değiştirdi hemde yarışın sonunun sarı bayrak altında bitmesine sebep oldu. Bu karmaşanın en çok yaradığı isim ise tartışmasız Fernando Alonso oldu. Kötü sıralamanın ardından Alonso adına 5.lik iyi bir sonuç.

1954'ten beri ilk defa yeni bir takım hem sıralamada hem yarışta duble yapmayı başardı. Jenson Button'ın kazandığı bu yarışla da ingiliz pilotlar 200. kez yarış kazanmış oldular. Çaylak Buemi ise belki de hiç beklemediği bir şekilde sezona puanla başladı ki bir çaylak için çok değerli bir puan. Umarım ilerleyen yarışlarda McLaren aracındaki, Ferrari ise pilotlarındaki problemleri halleder ve yarışa dahil olurlar

Sıralama

1 Jenson Button Brawn-Mercedes
2 Rubens Barrichello Brawn-Mercedes
3 Lewis Hamilton McLaren-Mercedes
4 Timo Glock Toyota
5 Fernando Alonso Renault
6 Nico Rosberg Williams-Toyota
7 Sebastien Buemi STR-Ferrari
8 Sebastien Bourdais STR-Ferrari
9 Adrian Sutil Force India-Mercedes
10 Nick Heidfeld BMW Sauber
11 Giancarlo Fisichella Force India-Mercedes
12 Jarno Trulli Toyota
13 Mark Webber RBR-Renault
14 Sebastian Vettel RBR-Renault
15 Robert Kubica BMW Sauber
16 Kimi Räikkönen Ferrari
Ret Felipe Massa Ferrari
Ret Nelsinho Piquet Renault
Ret Kazuki Nakajima Williams-Toyota
Ret Heikki Kovalainen McLaren-Mercedes

Yazık oldu

Başlık belki de şu maçın bitiminden hemen sonra ülke çapında en çok söylenen sözdür mutlaka.

Maça başlarken açıkcası milli takımdan bu kadar dirençli ve soğukkanlı bir oyun beklemiyordum malum karşımızda son 30 maçın 27 sini kazanmış 3 beraberlik almış bir takım vardı, akıcı ve ayağa toplarla ilk dakikalarda pozisyon bile yakaladık ki bu ispanya'nın biraz tedirgin olmasına sebep oldu. İlk yarı gayet iyi ve akılcı bir şekilde oynadık ve bu arada Arda, Tuncay ve Semih'le pozisyonlar da yakaladık ama değerlendiremedik. Özellikle Arda ile yakaladığımız pozisyonu gole çevirebilsek oyun gerçekten çok farklı bir hale gelebilirdi, son toplarda inanarak girmemenin sıkıntısını yaşadık. İlk yarı pozisyon bile vermeden bittikten sonra ikinci yarının ilk 15 dakikası gene gayet şık ve iyi oynarken önce Semih ve Emre'nin birbiriyle çarpışması, sonrasında ise Fatih Terim'in Semih'i oyundan alıp orta sahayı güçlendirmek adına Ayhan'ı oyuna alma hamlesi geldi. Gerekli miydi tartışılır, bence Semih oyunda kalıp Nihat alınabilirdi. Bu hamlenin hemen ardından Aurelio'nun tehlikeli bir alanda bence son derece gereksiz yaptığı faul sonrasında klasik hastalığımız nüksetti ve biraz da kısmetsiz diyebileceğimiz bir pozisyonla golü yedik.


Şu duran toplarda adam paylaşmayı öğrenemeyeceğiz artık buna inandım. Her zaman kalemizi 7-8 kişi savunurken gol yiyoruz ki buna bir çözüm bulmamız lazım artık gerçekten yazık oluyor. Şu pozisyondaki şanssızlığı da görmemek olmaz, Pique yapılan ortaya biraz iş olsun diye fazla zıplayıp önde bomboş kalınca pozisyonun devamında gelen top önünde kalıyor ve golü yiyoruz. Böyle gol yemek gerçekten moral bozucu. Maçın sonrası ise moralman yıkkın Türk milli takım ile önce galibiyeti korumaya çalışan İspanya arasında geçti. Topu dolaştırıp özellikle Ramos'un kanadından yaptığı bindirmelerle bizi zor duruma düşürdüler ki bizim takımın da bu dönemde fizikman bittiğini de hesaba katmak lazım, Volkan devreye girdi ve şık kurtarışlarla ikinci golü önledi.


Çarşamba günü ispanya daha tedbirli oynayacaktır muhakkak, biz umarım genel final maçlarında yaptığımız hataları yapmaz ve istediğimiz sonucu elde ederiz. Bugünkü sonuçlardan sonra artık rakibimiz Bosna - Hersek olacak grupta söz sahibi olmak istiyorsak İspanya maçı artık çok daha önemli hale geldi ki Bosna'nın içerde Belçika maçını kazanması, bizim İspanya'ya mağlup olmamız gruptan çıkma konusunda şansımızı % 20'lere düşürür. Ali Sami Yen'de sarı kart cezası biten Puyol'da sahada olacak. İşimiz zor ama bu maçtan sonra artık umudumuz var, tek korkumuz final maçlarındaki basit hatalar.

Son lafım da 35'lik Emre Aşık için; Bugün inanılmaz iyi oynadı Fernando Torres'e karşı yaptığı hamlelerle Torres'i oyun içinde oldukça sıkıntıya soktu. Gerçekten yaşı ilerledikçe oyunu da büyüyor. Aslan parçasısın.

CR7


Devamlı bir ağlak ifade, devamlı bir küçük Emrah modu yetmedi mi be CR7 ?

Yakıştı

Çok yakışıyor bu forma sana çok

28 Mart 2009 Cumartesi

Serkan Çalık'tan Haber Var


Serkan Çalık, uzun zaman sonra resmi siteye yaptığı açıklamalarla kendisini hatırlattı bizlere. Geçen sene oynadığı sürelerde oldukça olumlu işler yapmıştı takım adına. Bu sene sakat olmasa sağ kanatta yaşanan sıkıntıda veya Baros'un alternatifi olarak kullanılabilirdi. Geçen sene Nisan ayından beri sakattı, hakkında çok az haber gördük aynı Uğur'da olduğu gibi. Güzide basınımız aynı Uğur'da yaptıkları gibi çocuğun futbol hayatını kafalarına göre bitirdiler, bu haberleri gazete sayfalarına düşünmeden koymayı marifet saydılar. Şans eseri Serkan'ın fotoğraflarına bakarken Uğur'la olan bir fotosuna denk geldim. Hadi çocuklar, dönün bir an önce.

Serkan'ın resmi siteye yaptığı açıklamaları okumak için ; tıklayın...

Brawn ilk iki cepte


Sezonun ilk sıralama turunu Brawn Gp'Den Jenson Button kazandı. İkinci cepte ise takım arkadaşı Rubens Barrichello elde etti. Kimilerine göre süpriz olsa da kış testleri ve perşembe, cuma antremanlarına bakınca bu sonuçlar aslında pek de süpriz değil. Dünkü yapılan antremanlarda Brawn'ın aracının diğerlerine göre çok daha hazır olduğu gözüküyordu ki bugün bunu net olarak gördük pole pozisyonu için mücadele iki Brawn sürücüsü arasında geçti. Sıralamalar bittiğinde ilk beşte büyük takımlardan sadece Kubica yer alabildi o da 4.sırada kendine yer bulabildi. Ferrari'ler Massa'yla 7. Raikkonen'le 9.sırada ilk 10'a kendilerini atabildiler. Renault'un hız problemi hala devam ediyor araçlarındaki bu sıkıntıyı halledemezlerse önümüzdeki yarışlarda da ilk 10 dışında kalmaya devam edeceklerdir.


Bu sezonun en sıkıntılı başlangıç yapan takımı ise McLaren Mercedes, araçlarındaki problemi çözemeyen takım sıralama turunu beklendiği gibi faciayla sonuçlandırdı. Geçen senenin bence haketmemiş şampiyonu olan Hamilton ikinci sıralama turunda derece bile yapamadı bir de vites kutusunu değiştireceği için 5 sıra geriden başlayacak bu da sonuncu olarak başlaması anlamına geliyor.

Daha önceki sezonlara göre oldukça farklı bir diziliş bizi bekliyor olacak yarın.

1. Button Brawn-Mercedes
2. Barrichello Brawn-Mercedes
3. Vettel Red Bull-Renault
4. Kubica BMW-Sauber
5. Rosberg Williams-Toyota
6. Glock Toyota
7. Massa Ferrari
8. Trulli Toyota
9. Raikkonen Ferrari
10. Webber Red Bull-Renault
11. Heidfeld BMW-Sauber
12. Alonso Renault
13. Nakajima Williams-Toyota
14. Kovalainen McLaren-Mercedes
15. Hamilton McLaren-Mercedes
16. Buemi Toro Rosso-Ferrari
17. Piquet Renault
18. Fisichella Force India-Mercedes
19. Sutil Force India-Mercedes
20. Bourdais Toro Rosso-Ferrari

Shaq vs. LeBron




Shaq vs. Billups

Shaq emekli olmasın.

İspanya - Türkiye


Bugün milli takımlar teknik direktörü Fatih hoca'nın basın toplantısını izledim. Seversiniz sevmezsiniz ama konuşmasıyla, kendine, takımına güveni ve bunu yansıtmasıyla, teknik taktik herşeyi bir kenara koyun sırf bu yönüyle bile gerçekten pozitif bir değer bizim adımıza. Geçen turnuvada en çok eleştirildiği o çatık kaşlı kavgacı imajını bırakmış yerine gayet ılımlı bir adam gelmiş ki bu hali umarım hep devam eder. Bugün hoca görüşlerini açıklarken süpriz yaparak yarın ki kadroyu da basın toplantısında açıkladı. Açıkcası bana göre cüretkar ve kazanmak isteyecek bir kadro bu. Ama Barcelona- Liverpool ağırlıklı, formunun zirvesinde ve sakatlarına rağmen gerçekten oldukça güçlü olan bir takıma karşı gereksiz bir hamle gibi hele ki Halil gibi bir dinamo'da kadroda yokken. Belki de yenilsek ne olacak ama ya yenersek ilah oluruz mantığıyla hazırlanmış bir kadro.

Listeye ilk baktığımda beni şaşırtan tek şey Hakan Balta'nın kendi yerinde olmayışıydı. Galatasaray'da yokluktan stoper oynayan bek oyuncusu ufak ufak stoperliğe kayıyor gibi, ama her taş yerinde ağır, İspanya'nın hızlı forvetlerine karşı sol ayaklı bir bek tercihi bana hata yapmaya çok müsait gibi geldi. Defansın geri kalanında ise kanatlarda deli İbrahim ve Gökhan Gönül oynayacak, göbekte ise Balta'nın partneri 35'lik genç Emre Aşık. Ortasaha ise oldukça ofansif sadece Marco iyi top kesebilen özelliklere sahip, bir de uzun zaman sonra 5-6 maç üstüste oynamayı başarmış manevi evlat Emre var, dörtlünün diğer ikisi Arda Turan ve Tuncay olacak. İlerde ise sakatlıktan yeni çıkmış Nihat ve Semih oynayacak ki Nihat her ne kadar form olarak yetersiz olsa da Santiago Bernabeu'da bilinen bir isim ve mutlaka tehdit yaratacaktır.

Açıkcası maçtan çok umutlu değilim sadece güzel bir süpriz bekleyeceğim, özellikle bu stattan çıkmak gerçekten zor ki İspanya'nın evlerindeki maç performansı bu karamsarlığın baş sebeplerinden, bol gollü bir maç olma ihtimali yüksek umarım iyi bir sonuç elde edip hafta içinde Ali Sami Yen'de bunu taçlandırırız.

Türkiye:Volkan; Gökhan Gönül, Emre Aşık, Hakan Balta, İbrahim Üzülmez; Aurelio, Emre; Arda, Tuncay; Nihat, Semih

28.03.09 - TSİ 23:00
NTV

Fatih Terim


Pele topsun olm ..

Pele malum kakasını yapmayan adamlardan, öylesine bir örnek insan modeli teşkil ediyor futbol aleminde yada bizi yediler yıllar yılı. Tabi bu Fifa torpilli ayrıcalık karşısında bazı büyük oyunculara da sallamadan duramıyor. En son geçen hafta Ronaldo ve Robinho'nun uyuşturucu müptelası olduğunu söylemiş(hatta daha da ileri gitmiş travestiler vs deniyor ama ne derece doğru bilemiyorum) araya Maradona'yı da sıkıştırmıştı özel hayatına dikkat etmiyor, gençlere kötü örnek oluyor falan diye. İlk Robinho isyan etti mahkemeye vereceğim falan diye, Pele kendisini arayıp basın abarttı yahu yok öyle birşey, rahat ol sen falan diye geri vites atmış ama bu sefer de röportajı yapan gazeteci elimde kayıtlar var, akıllı olsun diye yaygarayı basınca ortalık iyice çalkalanmıştı. En son bu konu hakkında Maradona'dan bir açıklama geldi ki yenilir yutulur cinsten değil. Eh tabi Maradona Robinho değil mahkeme falan lafları etsin direk eski iddialardan açmış ağzını "Pele bir gay, 14 yaşından beri erkeklerle birlikte"

Bu olay çok daha uzar. Pele ne diyecek bakalım.

27 Mart 2009 Cuma

Reklamla bağlan hayata ...


Geleceğin sağbeki olması beklenirken, yaşadığı talihsiz sakatlık sonrası gece hayatıyla beraber kendine bakmaması ve form tutsun diye alt liglerde kiralık olarak verilmesine rağmen gittiği hiçbiryerde tutunamamasıyla futboldan uzaklaşan Alper, paralar suyunu çekince (ki babasıyla kendisinin röportajlarında çok feci gaflar mevcuttur) çareyi Galatasaray'a çamur atıp vefasızlıkla suçlamakta bulmuştu. Uefa kupasında aldığı madalyayı satışa çıkardı. Sonrası zaten malum kanal kanal gezmeler, sabahları yayınlanan kadın programlarında çıkıp show yapmalar, telefon bağlantılarında yardım istemeler, buram buram demogoji kokan kurgu röportajlar vs ile satış duyurusu itinayla yapıldı ve Galatasaray'ın vefasızlığından dem vuruldu. Basın elbette konunun üzerine düşecekti ve üstüne düşeni fazlasıyla yaptı. İlk açık arttırma başarısız oldu ve 200 milyar teklif eden kişinin böyle bir parası olmadığı anlaşıldı ki oradaki açık arttırma da ayrı bir komedidir iki kullanıcı günlerce fiyat arttırıp 200 milyar'a kadar çıkıp sonra 5 ytl daha arttırmayıp başka birisine (!)yar etmişlerdi. Birkaç program daha ve madalya tekrar Doğan grubunun hemalhemsat.com'unda satışa sunuldu. Doğan grubunu da tebrik etmek lazım verdikleri destekten ötürü.

Müjdeler olsun ki sonunda murada erildi ve showtv'nin haberine göre madalya satıldı istenen fiyata, bundan sonrası artık kendisine kalmış, umarım bu sefer önceki hatalarından bir ders çıkarır ve hazıra dağ dayanmayacağının farkına varır ve ona göre hareket eder. Euro, dolar yükselişte vs iken nakit parayı iyi değerlendirsin. Bir dahaki sefere ağlamak da iş yapmaz.

Yıldırım Bosnaspor'da bile oynadığı dönemde beyoğlundan çıkmayıp gece hayatı yüzünden forma şansı bulamamış bir oyuncuya karşı Galatasaray'ın daha ne yapması gerekiyordu o da ayrı bir konu ya neyse..

Aile resmindeki sol baştaki amca'da tam konuya uygun enfes bir poz vermiş.

Bülent Uygun show


Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde katıldığı panelde ilginç açıklamalar yaptı. "İstanbul'da Laila var, Sivas'ta ise La ilahe İllallah" diyen Uygun, kentte gece hayatının olmamasının kırmızı beyazlıların başarısında önemli rol oynadığını söyledi. Sivas'ta alkol satan büfelerle iletişim halinde olduğunu belirten genç çalıştırıcı, "Herhangi bir oyuncum içki aldığında, haberim oluyor. Gerekli uyarıyı yapıyorum" dedi. İzmir kulüplerinin başarısızlığında gece hayatının rolü olabilir. Pavyona giden oyuncumun ensesine tokat vurmak için hemen arkada dururum. Futbolcu limiti aşmadan eğlenecek. İzmir'e de benim gibi disiplinli bir teknik direktör gelmeli"diye konuştu.
.
Tamam kabul, ilgi çekmeyi seviyorsun geçen seneki ağlak pozların üstüne sulu zırtlak şiir denemelerin yetmedi bu sene tam gaz devam ediyorsun da yetmedi mi be Bülent Uygun?
Daha geçen haftalarda yaptığın saçma sapan "5 yeriz 7 yeriz 6 yemeyiz, 7 yeriz 9 yeriz ama 8 yemeyiz" " Türbülent sistemi" "Arsene Wenger gelsin burda antrenörlük yapsın kolaysa" falan filan açıklamalarınla zaten kapasiteni göstermiştin tekrar tekrar kafamıza vurmana gerek yoktu. Sonrasında şakaydı eheh, yok ben başkasını kastetmiştim aslında falan desen de yine de kurtaramamıştın paçayı. Peki bu ne şimdi ? Sivas'ta içki satan az yer var onlarla da irtibat halindeyim casus gibi oyuncumu takip ederim bana hemen haber verirler falan mı demek istiyorsun, İstanbul'daki oyuncuların hepsi alemci, sarhoş olduklarını mı söylüyorsun, bunca zaman bu adamlar nasıl şampiyonluk elde etti o zaman arkadaş. Bu herşeyi de dine, inanca bağlama olayı da son dönemlerde iyice tuttu gerçekten.
Hadi herşeyi geçtim İzmir'deki klüplerin ekonomik şartlarını, yönetimsel ayrılıklardan kaynaklı zorlanmalarını tüm ülke bildiği halde bunu gece hayatına bağlamak da neyin nesi, yoksa AKP iktidarı döneminde bilinçaltına daha da işlenmeye çalışılan "Gavur İzmir" e inancı sağlam biri mi gerekiyor? Bir de üstüne İzmir'de çalışan tüm meslektaşlarına atılan çamur da cabası. Gerçi Arsene Wenger'e laf atmış adamın İzmir'deki herhangi bir hocaya laf atması da şaşırtmamalı.
.
Boş adamsın be Bülent Uygun

26 Mart 2009 Perşembe

Sezona başlarken


ve sonunda başlıyoruz.

Takımlar Avustralya'da bizlere ilk heyecanı bu hafta sonu yaşatacaklar. Bu sezon başlangıcında F1'de önemli gelişmeler yaşandı bunlara kısaca değinmek istedim.

11 senedir kullanılmayan oluksuz lastiklere geri dönülecek, buna sebep olarak geçişin çoğalması hedeflendiği söylensede daha önceki lastik değişiminin de aynı sebeple olduğunu belirtmekte fayda var, oluksuz lastikler yola %18 daha fazla temas ediyor, tabi yola tutunma çok olduğundan daha da hızlı turlar ve ataklar görmek mümkün. Motor devir sayıları 19000 den 18000 dakika/devire çekildi. Ayrıca aynı motoru geçen sezon 2 yarışta kullanılan motorlar artık 3 yarışta kullanılmak zorunda ki bu da elbette harcamaların düşmesi ama motor arızalarının çoğalması demek olacak. Kinetik Enerji İyileştirme Sistemi (KERS) ise bu sezonki F1'deki en büyük teknik değişiklik olaca, sistem kısaca fren anında oluşan kinetik enerjinin depolanıp sonradan kullanılmasını amaçlamakta. En başta hiçbir takımın bu sistemle sezona başlamayacağı düşünülsede Renault takımı bunu Avustralya'da kullanacağını açıkladı, tabi ki birkaç takım daha var kullanacaklar arasında fakat henüz bir açıklama gelmedi. Williams, Toyota, Scuderia Toro Rosso, Red Bull Racing, Force India ve Brawn GP gibi takımlar ise sezon içinde şartları değerlendireceklerini belirttiler. F1 yönetimi sezona "en çok birinci olan sürücü şampiyon olur" diye saçma bir karar alıp damga vurmaya hazırlanırken son anda bu uygulamayı geri çektiler. Takımlarda da bazı değişiklikler oldu elbette, Honda katılacak mı ayrılacak mı derken Ross Brawn'ın almasıyla Brawn GP oldu isimleri görünce şaşırmayın.


İlk yarış Avustralya'da olduğundan sıralama turları TSİ sabah 08:00 yarış ise pazar günü 09:00'da olacak.

Bu senenin bir diğer güzel gelişmesi ise CNN Turk kabusunun sona ermiş olması. Yarışların yayın hakkını 3 sene boyunca TRT1 aldı, Serhan Acar ve Okay Karacan birlikte sunacaklar ki bu ikili bu işin hakkını verecek isimler, ah bir de Serra'cığım olsaydı keşke.

Takvim :

29 Mart Avustralya Grand Prix Melbourne
5 Nisan Malezya Grand Prix Sepang
19 Nisan Bahreyn Grand Prix Manama
10 Mayıs İspanya Grand Prix Barcelona
24 Mayıs Monaco Grand Prix Monaco
7 Haziran Türkiye Grand Prix İstanbul
21 Haziran İngiltere Grand Prix Silverstone
28 Haziran Fransa Grand Prix Magny-Cours
12 Temmuz Almanya Grand Prix Hockenheim
26 Temmuz Macaristan Grand Prix Budapeşte
23 Ağustos Avrupa Grand Prix Valencia
30 Ağustos Belçika Grand Prix Spa
13 Eylül İtalya Grand Prix Monza
27 Eylül Singapur Grand Prix Singapur
11 Ekim Japonya Grand Prix Fuji
18 Ekim Çin Grand Prix Şangay
1 Kasım Brezilya Grand Prix Sao Paulo
15 Kasım Abu Dabi Grand Prix Abu Dabi


Takımlar ve pilotlar;


Ferrari: Felipe Massa (Brezilya), Kimi Raikkonen (Finlandiya)

McLaren Mercedes: Lewis Hamilton (İngiltere), Heikki Kovalainen (Finlandiya)

BMW Sauber: Robert Kubica (Polonya), Nick Heidfeld (Almanya)

Renault: Fernando Alonso (İspanya), Nelson Piquet Jr. (Brezilya)

Toyota: Jarno Trulli (İtalya), Timo Glock (Almanya)

Toro Rosso: Sebastien Bourdais (Fransa), Sebastien Buemi (İsviçre)

Red Bull: Mark Webber (Avustralya), Sebastian Vettel (Almanya)

Williams: Nico Rosberg (Almanya), Kazuki Nakajima (Japonya)

Force India: Adrian Sutil (Almanya), Giancarlo Fisichella (İtalya)

Brawn GP: Jenson Button (İngiltere), Rubens Barrichello (Brezilya)

Golcü



Hafiften ayva (!) göbekli de olsa golcü gene sahnede .. Umarım bu sefer şansını iyi değerlendirir.

Eto'o


Barcelona'nın kamerunlu golcüsü Samuel Eto'o, hafta sonu Malaga maçındaki attığı iki golle ligdeki toplam gol sayısını 25'e çıkarttı ve Pichichi olma yarışında David Villa ve Diego Forlan ile arasındaki gol farkını 6'ya çıkardı. Eto'o ayrıca attığı iki golle Barcelona tarihindeki yerini de sağlamlaştırdı ve en fazla gol atan oyuncu sıralamasında Rexach ve Kluivert'ın önüne geçti. Kamerunlu oyuncunun attığı toplam gol sayısı 123 ve bir sonraki hedefi de 4.sıradaki 124 gollü Martin ki onu geçmesi zaten problem değil, sonrasında ise 3.sırada 130 gollü Rivaldo var. Eto'o için bu listede yolun sonu sanıyorum en fazla Rivaldo'yu geçmek olacak çünkü listenin 2 numarasındaki Kubala'nın 196, 1 numarasındaki Cesar'ın 235 golü var.

Klasik forma


Bu ingilizlerin bu yönünü seviyorum. Futbola dair ne varsa paraya çevirmekte ve canlı tutmakta inanılmaz başarılılar. 70'lerden beri takımların giydiği formalar internette satışta, inanılmaz bir arşiv birikmiş durumda (özellikle ingiliz klüplerinin) hatta neredeyse tüm dünyadan takımların formaları mevcut. İşin güzel tarafı da sitede eskiden beri sizde olan fakat yaşın biraz ilerleyip göbeğin de alıp başını gitmesiyle artık kullanamadığınız formaları bu siteden satışa sunabiliyorsunuz ki maçlarda giyilmiş formalar bile mevcut, burdan da değerlendirmek isteyenlere duyuralım. Türkiye arşivi maalesef çok yetersiz kalmış, Galatasaray 1988 Türkbank reklamlı formalarını bir ihtimal bulurum dedim ama maalesef yok.
İncelemek isteyen buyursun

En Heyecanlı Maç


Milli maçlar haftasına girdik. Yavaş yavaş İspanya maçına odaklanmak lazım. Saat 23.00'da oynanacak bir milli maç ilginç olacak bizim için. Maçlar öncesinde Fifa internet sitesinde bir anket başlatmış. Dünya kupası elemelerinde hangi maç daha heyecanlı geçmeye aday tarzında. Milli takımımızın İspanya maçının da bulunduğu 5 maçı koymuşlar seçeneklere. Avrupa kıtasını temsilen orada bulunan maç şu ana kadar ankete katılan çoğunluğun % 81 oyunu almış vaziyette. İnternet anketlerinin objektiflikten uzak olduğunu düşünsek bile ankette bulunan maçlar arasında yerini hak ediyor. Anket harici düşünürsek Euro 2008 şampiyonu-şu an dünyanın en iyisi olarak gösterilen İspanya, Euro 2008'in en unutulmaz maçlarına imza atan, şampiyonanın yarı finalisti olan takımı Türkiye ile karşılaşacak. Maç öncesi fırsat bulursak düşündüklerimizi yazarız ama bizim takımdan her türlü sonucu bekliyorum maçta. Nedense içimde hiçbir umutsuzluk yok maç ile ilgili.

25 Mart 2009 Çarşamba

Seyredilmeli - Watchmen

X-Men'i beklerken diye yazdık eklemeden geçmeyelim. Şu sıralar çizgi roman takip edenlerin en favori koleksiyonlarından biri olan Watchmen'de sinemada yerini aldı.


Watchmen'i Marvel'in yada DC Comics'in diğer karakterleri gibi düşünürseniz yanılırsınız bildiğiniz Süpermen, Batman vb karakterlerden çok farklıdır. Birçok kişi için en büyük çizgi roman serisinin top beşinde adı geçer. Tabi bunda yazdıkları edebiyat eserleriyle yarışan kitaplarıyla bana göre efsanevi statüsünde yer alan Alan Moore'un payı çok fazladır.


Konu alternatif bir evrende geçiyor ve dönem elbette 80’ler. New York sokaklarında kendi çabalarıyla adaleti sağlayan maskeli kahramanlar mevcut. Filme ait çok fazla şey yazmak istemiyorum ama soğuk savaş dönemine ait göndermelerin bolca olduğu bu filmi normal bir süper kahraman filmi olarak düşünmeyin, bildiğiniz bir hikaye değil bu. Soundtrack'i de çok beğendimi belirtmem lazım.


Filmin yönetmeni de Zack Snyder ki kendisini "300" filminden hatırlarsınız.

Coming Soon


X-Men serisinin son filmi Mayısın ilk günü vizyonda olacak, X-Men Origins: Wolverine adını taşıyan filmde Wolverine'in hayatı anlatılacak. X-Men karakterlerinin belki de hem çizgi roman hem de filmlerinde en sevilen ve en gizemli karakteri Wolverine'dir her zaman. Senaryosunu David Benioff've Len Wein'in yazmış olması bile benim heyecanlanmam için yeterli. İlk X-Men filminin 17 sene öncesindeki olayları anlatacak ve Wolverine'in bilmeyenler için karanlık geçmişi aydınlanacak. Tabi bir diğer heyecan verici tarafı da Gambit'in sonunda bir X-Men filminde yer alacak olması "everyone can relax, gambit...has returned". Yeter ama dimi üç tane film çekildi, binbir çeşit mutant gösterildi ama belki de en karizma, en asi ruh, en kızların sevgilisi mutant karakteri es geçiliyordu. Alttaki resim de orjinal comics kapağından...
Velhasıl heyecanla bekliyoruz efenim.
.


Trailer vs için official site http://www.x-menorigins.com/

Yeni forma



Tasarım felaket, tanıtım daha da kötü. Adidas'ı temsilen yüzdeki üç çizgiye izin veren kimse Allah akıl fikir versin. Belki sert görünüşlü oyuncularda bu biraz güzel görünebilirdi ama şeker gibi çocuklarda bu stil pek tutmuyor. Cumartesi ilk defa deneyecekler bu formayı, dileğimiz totemsever bir millet olaraktan uğursuz gelmesi elbette.

Başımız sağolsun


Dayan Gamze diyen herkesten Allah razı olsun. Koca adamın kaderini Gamze'de paylaştı. İlik uymaması ve sonu hüsranla biten bir hikaye daha.
Büyük kaptan'a selam söyle gittiğin yerde.

23 Mart 2009 Pazartesi

Eto'o & Henry


6-0'lık Malaga galibiyetinde 3 gole imza atan ikili asker selamı vermeyi ihmal etmemişler.

20 Mart 2009 Cuma

Raul'u ıskalamak


Del Bosque bugün yaptığı basın toplantısında aday kadroyu açıkladı. Fenerbahçeli Guiza kadroda olduğu için artık Del Bosque'nin büyük bir hoca olduğunu düşünüyordur. Madrid medyasının baskısına rağmen Raul'un kadroya alınmaması şaşırtıcı bu seneki performansıyla bence kesinlikle kadroyu hakediyordu. Madrid sembolü Raul'u bu seneki iyi performansına rağmen tercih etmeyip form olarak yerlerdeki bir Guiza tercihi olası bir aksi sonuçta "Yeniköy kasabı"nın başını çok ağrıtır.

KALECİLER

Jose Manuel Reina (Liverpool); Iker Casillas ( Real Madrid ); Diego López (Villarreal)

SAVUNMA

Raul Albiol (Valencia); Alvaro Arbeloa (Liverpool ); Joan Capdevila (Villarreal ); Juanito (Real Betis Balompi); Carlos Marchena (Valencia ); Gerard Piqué ( Barcelona); Sergio Ramos (Real Madrid )

ORTA SAHA

Xabier Alonso (Liverpool ); Sergi Busquets ( Barcelona); Santiago Cazorla (Villarreal); Xavi Hernández ( Barcelona); Andres Iniesta ( Barcelona); Albert Riera (Liverpool ); David Silva (Valencia); Marcos Senna (Villarreal)

FORVET

Daniel Güiza (Fenerbahçe); Fernando Llorente (Athletic Club); Fernando Jose Torres (Liverpool ); David Villa (Valencia )

Uefa Cup

Çeyrek final maçları;

Shaktar Donetsk-Marsilya
Hamburg-Manchester City
Paris Saint Germain-Dinamo Kiev
Werder Bremen-Udinese

Yarı Final maçları
Werder Bremen-Udinese/Hamburg-Manchester City
Paris Saint Germain-Dinamo Kiev /Shaktar Donetsk-Marsilya

Şurda olmamamız gerçekten üzücü. Kurada gene beyefendi adam Can Bartu'yu görmek güzeldi.

Çek elini çek :)

Terbiyesiz adam :)

Şampiyonlar Ligi çeyrek final


Kuralar çekildi hayırlı olsun. Gene bir Liverpool - Chelsea eşleşmesi olmuş, bu eşleşme de artık şampiyonlar ligi klasiği oldu.


Man utd - Porto /Villarreal - Arsenal
Barcelona - Münich / Liverpool - Chelsea

Bu da yarı final eşleşmeleri. United bu eşleşmelerden sonra finali rahat görür gibi. Diğer taraftan bana göre en olası eşleşme olan Barcelona- Liverpool eşleşmesi yarı finallerin en şahanesi olur.

Galatasaray 2-3 Hamburg

Önce

Sonra

Yazık oldu, saçmasapan hatalarla, teknik yönetim zaafıyla, sakatların eksikliğini fazlasıyla hissederek yolunda devam edebileceğimiz kupaya burda nokta koyduk. Geçmiş olsun diyelim.

19 Mart 2009 Perşembe

TV Yayını


Bu akşam ki maçı evinde Hotbird veya Astra uydusuna yönelik anteni olan herkes ZDF ve Direct8 kanalından şifresiz izleyebilir. Uydu frekans bilgileri aşağıda

Kanal: ZDF (Şifresiz)
Yayın dili: Almanca
Uydu ve TP bilgileri:
13 E (Doğu) Hotbird: 11054 H 27500 5/6
19.2 E (Doğu) Astra (1L); 10964 H (Analog)
19.2 E (Doğu) Astra (1H); 11954 H 27500 (3/4)

Kanal: Direct 8 (Şifresiz)
Yayın dili:Fransızca
Uydu ve TP bigileri:
13.0 E (Doğu): Hotbird: 12539 H 27500 3/4
19.2 E (Doğu) Astra 1L: 11538 V 22000 5/6

Aklanma

Grizzlies'in guardı Marco Jariç o tipiyle yüzyılın bana göre en büyük piyangosunu tutturup Adriana Lima'yla evlenmişti. Adriana İstanbuldayken, Marco Philadelphia'da bir taciz davasına taraf oldu. Mahkeme sonunda kararını verip Marco'yu suçsuz ilan etmiş ve aklamış, oyuncu da derin bir nefes almış. Gerçi böyle bir evlilikten sonra evden parkeye, parkeden eve koşması lazım Marco'nun. Hayır tipi kötü, basketbolu ondan da kötü ama Adriana ile evli.

Hayat adil değil hakikaten