29 Aralık 2010 Çarşamba

UEFA’da grupları geçmek

Beşiktaş, Lucescu’dan sonra ilk kez Uluslararası bir turnuvada Ocak ayını görecek. Beşiktaş özeline sonradan dönelim ama bunda yeni UEFA Kupası, yani Avrupa Ligi’nin katkısı yadsınamaz.

4 takımlı, Round Robin Format denilen lig usulü denilen içeri-dışarıda her takımla maç yapma olayı bizim takımlarımıza oldukça uygun. Bu formatta genelde takımlarımız 2. torbada kalıyor. Eğer 3 ve 4. torbalardan orada olmaması gereken (Bu sezon için Dortmund ve Napoli) bir takım gelmezse en kötü ihtimalle 2. olup grupdan çıkabiliyorlar.

Geçen sezon Fenerbahçe ve Galatasaray, en güçlü rakiplerinin Twente ve Panathinaikos olduğu gruplardan lider çıkmışlardı. 6 maçta Fenerbahçe 5, Galatasaray 4 galibiyet almışlardı. Bu sezon ise Beşiktaş’ı 1. torbadan gelen Porto dışında zorlayacak bir takım yoktu yine grupta. Beşiktaş da grubundan 4 galibiyet alarak çıktı.

Bizim takımlarda genelde ipin koptuğu nokta burası oluyor. Gruplardan genelde işi ciddiye alan ve diğerlerine göre nispeten iyi takımlar gelmeye başlıyor. Yine geçen sezona dönersek Galatasaray, Atletico Madrid’e Fenerbahçe ise Lille’e elendiler. Tabii iki takımında oldukça basit şekilde elendiklerini hatırlatmak da gerekiyor. Yine de benim teorim Avrupa puanı fena olmayan 3 takımımız bu kupada grupları geçer ama sonrasında bir şekilde elenir.

Dolayısıyla kupa aslında bundan sonra başlıyor. İşi sıkı tutanlar devam ediyor, çürük elmalar ise elendi. Şimdi işler daha zor. Beşiktaş’ın ilk rakibi Dinamo Kiev. Elit liglerden bir takım ya da Ruslar yerine Dinamo Kiev tabii ki tercih edilir. Liglerimizin çok fazla kalite farkı yok. Kabul etmek belki zor ama UEFA’nın ligler sıralamasında onlar 8. , bizse 10. sıradayız. Yine UEFA sıralamasına göre kulüp düzeyinde iki takım baş başa sayılır. Zamanında Dinamo Kiev takımını elediğimizi de hatırlıyoruz tabii. O maçlardan futbolseverlerin aklında kalan Pascal Nouma’nın attığı goldür herhalde. O zaman takımın başında yazının başında bahsedilen Lucescu olması da enteresan.

Dinamo Kiev maçı bu sistemde Türk takımlarının ilk turu geçip ikinci turda iş ciddileşince elenmesi teorisi için bir turnusol kağıdı görevi üstlenecek. 

27 Aralık 2010 Pazartesi

Dünden Bugüne Barcelona

Twitter her ne kadar diyanet tarafından “topluma zararlı” addedilse de bence süper bir dünya. Yaygınlaştıkça daha da süper olacak. Tüm dünyadan anı anına haberiniz oluyor, yeni gazetecelik bu sanırım. barcastuff, sanıyorum bir gazeteci. Maçlardan önce stadyumun fotoğraflarını, maçlardan sonra teknik adam demeçlerini paylaşıyor. Kısaca Barcelona ile ilgili her şeyi biliyor oluyorsunuz. İngilizce yazıyor.

Bugün de süper bir resim paylaşmış. Dünden bugüne Barcelona formaları. Bu yazıda hem Barcelona’lılar için barcastuff’ı takip etmelerini önerelim hem de blog arşivinde bu güzel çalışma olsun istedim.

25 Aralık 2010 Cumartesi

Casillas vs. Figo




Casillas ve Figo'nun oluşturduğu takımlar bir gösteri maçı yaptılar geçtiğimiz gün. Ülkemizde de haber oldu bu maç. Bunun sebebi ise Guti'nin Casillas'ın takımında oynuyor olması ve 2 gole imzasını atmış olması. Zidane, Karambeu, Hierro, Butragueno gibi isimlerde sahada yerlerini aldılar bu gösteri maçında. Maçı ise 5-4 Figo'nun takımı kazandı. Maçtan pozisyonlar ve goller videoda.



20 Aralık 2010 Pazartesi

Sadece Sponsorluk mu?

e__archivo_graphic_10_1_2_20101217_YBA13M11.eps6

Barcelona’dan konuşurken futbol asla sadece futbol olmuyor. Geçenlerde bir tarihin bitişine tanık olduk. Barcelona formasına göğüs reklamı almazdı. Daha sonra Laporta döneminde bir ilk yaşandı Unicef geldi. Ama bu da özel bir durumdu. Göğsünde Unicef’i taşımak için para veriyordu Barça. Sandro Rosell başkan seçildikten sonra Laporta kulübü çok fazla borçlandırdığı için Barcelona, göğüs reklamı için Qatar Foundation ile anlaştı. Tarihinde ilk kez tam anlamıyla reklam almış oldular böylece. Bu duruma son kale düştü diyen de var endüstriyel futbolun gereği diyen de. O başka bir tartışma konusu ama…

Bu Qatar Foundation bir yardım kuruluşuymuş. Başkanları Katar Emirinin karısı Sheikha Mozah Bint Nasser al-Missned. Önce Barcelona’lıların Katar’ın 2022 Dünya Kupası organizasyonunu almasına yardımcı olduğu ve bu nedenle bu reklam anlaşmasının yapıldığı söylendi. Qatar Foundation'ın başkanı, Emirin karısı Sheika’nın Katar’ın organizasyonu alması için propoganda yapanlardan olması, Katar’ın organizasyonu aldıktan sonra reklam anlaşması yapılması şüphe doğurmuştu. Açıkçası kar amacı olmayan bir yardım kuruluşunun sponsoruluğunun amacı ne ben de anlayamadım. Bu tartışma sıcaklığını kaybetmeden anlaşmaya bir tepki de İsrail’den gelmiş. Maariv gazetesi İsrail’in, Barcelona’ya Qatar Foundation ile sponsorluk sözleşmelerini iptal etmelerini istediğini, çünkü organizasyonun Hamas’a finansör olduğunu yazmış.

Barcelona-Qatar Foundation işbirliği Katar-Katalunya-Endüstriyel Futbol-İsrail-Dünya Kupası-Fifa ekseninde daha çok konuşulacak gibi.

16 Aralık 2010 Perşembe

Giunti’den haber var

Beşiktaş orta sahasının son yıllarda gördüğü en çalışkan oyuncularından biri olan Federico Giunti, teknik direktörlük kariyerine başlamış. Serie B’nin bir alt klansmanı olan Lega Pro Prima Divisone’de B grubunda bulunan Foligno takımının başına geçmiş Giunti. Bu takımın başına geçmeden önce Perugia’nın gençlerini çalıştırıyormuş.

Yeni takımının durumu çok parlak sayılmaz. 15 puanla gruplarında sondan ikinciler. Oynadığı kısa dönemde Beşiktaş taraftarında derin izler bırakan, gelen her defansif orta saha kendisiyle kıyaslanan Giunti’nin işi çok kolay değil Foligno’da. Umarım başarılı olur, takipteyiz.

14 Aralık 2010 Salı

Bidone d’Oro

Adriano AC Chievo Verona v Roma Serie JyLAjReIAGQl

Futbol bloglarını dolaşıp da Bidone d’Oro’nun ne olduğunu bilmeyen kalmamıştır. Aslında çok önemli bir gösterge sayılmaz. Herhangi bir internet sitesinin yaptığı bir anket gibi. 15-20 bin civarında oy kullanılıyor. Ama biz severiz böyle şeyleri.

Geçen sezon Tabata sendromu’na yakalanan Felipe Melo seçilmişti. Bu sene ise piyango Adriano’ya vurdu yine. Flamengo’da iyi bir sezon geçiren Adriano’yu Roma aldı. Ama sakatlıklardan nasibini alan Adriano, Roma’da 4 maça çıktı ve hiç birinde 90 dakika oynayamadı. Sadece 15. hafta oynanan Chievo maçında ilk 11’de, diğer maçlarda ise sonradan oyuna girmiş. Dolayısıyla Adriano’nun bu ünvanı hakkıyla aldığını söyleyebiliriz. İkinci Amauri, üçüncü ise Ronaldinho olmuş ama Adriano’nun ikinci Amauri’yi oy sayısında ikiye katladığı söyleniyor.

Ne diyelim, tebrikler.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Simao Beşiktaş’a!

Simao Atletico Madrid v Real Zaragoza La Liga tslJPh4SAZMl

Çok kısa bir süre önce “Kariyerimi Atletico Madrid’de bitirmek istiyorum” diyerek kontratının uzatılmasını isteyen Simao, Beşiktaş’a nerdeyse imza attı.

Sene sonunda kontratı bitecek Simao’nun yeni sözleşmesinde maaşında kesinti yapmak istedi Atletico Madrid. Her ne kadar takımda kalmak istese de aidiyet hissetmeyen bir futbolcu önce parayı düşünür. Dolayısıya bu noktada devreye Beşiktaş girdi (Büyük ihtimalle Quaresma etkisiyle). Tabii sezon sonunda sözleşmesi bitecek ve istediği ücrete imza attıramadığı bir futbolcuyu Atletico’nun az da olsa bir bonservis karşılığında satması rasyonel olan.

Şu an henüz bir resmi anlaşma yok. Biz olduğunu varsayarak takımlara etkisine bakalım transferin. Önce Beşiktaş… Şu an Beşiktaş’ın oynamaya çalıştığı sistemde Quaresma’nın rolü büyük. Sol kanatta sağlıklı olduğu zaman takımı sürükleyen oyuncu o. Fakat sistemin daha sağlıklı işleyebilmesi için bir Quaresma daha gerekiyordu. Sağ kanatta Tabata veya Nihat verimsiz kalıyorlardı. Tabata’nın zaten doğal pozisyonu değil orası. Nihat ise hala formsuz ve uyumsuz. O bölgede ideal oynayacak tek oyuncu Holoskoydu. O da Quaresma’nın sakatlığında hiç bir zaman etkili olamayacağı sol çizgide hapis oluyordu. Ama artık Simao’nun gelmesiyle, solda Quaresma ve sağda Simao ile ideal iki çizgi oyuncusuna sahip oldu Beşiktaş.

Atletico Madrid ise Elias transferi ile şimdiden Simao’ya bir alternatif yaratmış oldu. Ama Sanchez Flores’in sisteminde Reyes ve Simao alternatifsizdi. Şimdi Simao’nun gitmesiyle o bölge Elias’a rağmen oldukça eksik kaldı. Fakat gündemde Rakitic dışında bir oyuncu yok gibi görünüyor. Bir başka alternatif ise Numancia’da kiralık oynayan Cedric’i çağırmak. Bu sistem devam edecekse liderlik özellikleri olan ve ideal bir çizgi oyuncus olan Simao’nun kaybı takımı etkileyebilir.

7 Aralık 2010 Salı

Behzat Ç.



Emrah Serbes'in yarattığı harika karakter Behzat Ç. 10 bölümdür Star ekranlarında yayınlanıyor. Diziyi izlerken Harun'un verdiği tepkilerle gülerken 5 dakika sonra öyle bir yerden vuruyor ki adamı, dramı da yaşatıyor. Her şeyden, her duygudan var ama bunu yaparken çorba etmeden,karıştırmadan yapıyorlar. Gerçekçilikten kopmuyorlar. Tabi Ankara'da çekiliyor olması da İstanbul izlemekten sıkılan Ankaralılar için ilaç gibi oldu. Dizinin adı Behzat Ç. fakat dizide sadece o öne çıkartılmıyor. Harun-Akbaba ve Hayalet'in hikayeleri de çok net, vurucu bir şekilde ekrana getiriliyor. İşte bu tek adam benim favori karakterim, geri kalanlar figüran gibi olmuş dedirtmiyorlar. Tüm cinayet ekibine aynı gözle bakıyorsunuz. Arka Sokaklar ve Adanalı gibi polisiye denilen ! ama bir türe ait olmayan dizilere benzemiyor.


Fakat Star'ın anlamsız yayın politikası sebebiyle sürekli yayından kaldıracağı korkusunu yaşatıyor. Yayın hayatına Pazar günü başladı dizi ve daha sonra anlamsız bir sebeple Ezel'in karşısına konuldu. Ezel seyircisinin Behzat Ç.'ye bakmayacağını tahmin edemezlerken, gerçi bu işleri benden kat kat iyi bilen adamlar bunu nasıl düşünemez, çok anlamsız. Ezel'in bile zaman zaman total'de geride olduğu Arka Sokaklar ve Türk Malı gibi dizileri de hesaba katmadı bu karara varanlar. Bu iki dizinin aldığı mantıksız ratingler çok başka bir tartışma konusu aslında. Dizi burada yaşadığı hezimetten sonra Salı'ya en sonda ilk başladığı gün olan Pazar gününe alındı. Aslında hiç dokunmamaları gerekirdi. Doğruya geçte olsa döndüler ama yapılan yorumlar bu kalitede bir dizi ve bu dizinin hayranları için güzel haberler değil, hep ''lan gidiyor mis gibi dizi'' endişesi ile izleniyor.

Kitapları da önerelim bu arada ; Her Temas İz Bırakır ve Son Hafriyat.

Dizinin Facebook sayfasından dizi ile ilgili videolara ulaşabilirsiniz ; Behzat Ç.

-Takılak mı ?
-He takılak..

6 Aralık 2010 Pazartesi

Atletico’dan Erken Transfer

Bazı İspanyol gazeteleri "Ocakta transfer gündemimizde değil" denmesine rağmen Atletico Madrid'in Corinthians'ın orta saha oyuncusu Elias ile anlaştığını haber yaptı.
Marca gazetesi transferin çoktan gerçekleştiğini, perşembe günü Miguel Angel Gil Marin'in Brezilya'ya gidip anlaşma sağladığını yazmış.
Transfer bedeli olarak söylenen bonservis bedeli ise; €7m.
Brezilya'dan globoesporte'nin yazdığına göre ise transfer kesinleşmiş. Oyuncu Ocak'ta Atletico Madrid'e gideceğini doğrulamış.
Orta sahanın ortasında oynayan Elias, gerekirse kanatlarda da oynayabiliyormuş.

Geçen sene büyük patırtı ile gelen Salvio'dan istediği verimi henüz alamayan ve sene başında Benfica'ya kiralayan Atletico, bakalım Elias'dan umduğunu bulabilecek mi?

Elias’ın fotoğrafda ağlama sebebi; son hafta şampiyonluğu kaçıran Corinthians. Brezilya’da Fluminense 26 yıl sonra şampiyon oldu.