31 Ocak 2009 Cumartesi

Federer & Nadal



Pazar sabahı erken kalkmak için daha güzel bir sebep olamazdı.

27 Ocak 2009 Salı

yıldız olamazsın demiyoruz...



Bu olay iki gün önce NCAA'deki(Amerikan Kolej Basketbol Ligi) Houston-Arizona maçında oldu.Houston oyuncusu Aubrey Coleman ,Arizona'lı Chase Budinger'a hücum faul yapıyor.Ve o anda sinirlerine hakim olamayıp rakibinin yüzüne basıyor.

Bu olayın sportmenlik ve insani yönü için söyleyecek birşey yok.Ama Coleman'ın yaptığı bu hareket zaten son maçlarda rakiplerinden mağlubiyet alan ve çıkış bekleyen Arizona'ya çıkış yapma gücünü verdi.Videodan da göreceğiniz üzere olayın olduğu sırada ikinci yarıya hızlı başlayan Houston 12 sayı önde.Hatta son 40 sn.ye kadar 9 sayı önde ama son 40 saniyede Arizona ,Budinger'ın üçlüğüyle başlayan bir seri yapıp önce beraberliği yakalıyor daha sonra uzatma bölümlerinde de rakibini geçmeyi başarıyor.

Sonuç olarak Coleman belki pişman olmuştur ama bu yaptığından sonra her zaman şüpheyle bakılacak.Zaten NBA'e gitme şansı çok çok azdı şimdi o da yok.Artık seneye Budinger'ı izler NBA'de.

26 Ocak 2009 Pazartesi

Freedom !!!


Evet NBA maçlarını izlemek konusunda, sonunda özgürlüğe kavuştuk. Artık bir gecede 12 maç var iken, NBA TV'nin verdiği Memphis Grizzlies-Oklahoma City Thunder maçına mahkum olmayacağız. Nasıl mı? NBA organizasyonu, sene başından beri sadece Amerika'ya ve belli başlı bir kaç ülkeye verdiği NBA League Pass-Internet servisini artık 70 civarı ülkeye sağlıyor. Türkiye de bu ülkelerin içinde. Peki NBA League Pass nedir? NBA maçlarının hemen hemen tamamının www.nba.com'dan, ortalamanın üstünde bir kaliteyle, canlı olarak izleyebileceğiniz bir servistir. İstediğiniz an, X maçından Y maçına geçebiliyorsunuz ve ayrıca bir gecede izleyeceğiniz maç sayısı sınırsız. Ayrıca 24 saat boyunca maçların tekrarlarını seyredebiliyorsunuz. Tek kusuru, NBA'de 2-3 maç olan bazı gecelerde daha çok rating alacak maçı yayınlamamaları. Ama bu kadar kusur kadı kızında bile bulunur. Kısacası biz NBA severler için gerçekten bir nimet diyebiliriz. Eminim şu anda bir çoğunuz fiyatını düşünüyordur bu servisin. Hemen aktaralım: Normal sezonun geri kalanı için 50 dolar, 1 aylık paket 20 dolar, günlük ise 5 dolar. Haliyle günlük almak pek akıl karı değil. Ama sezonluk aldığınızda, ufak bir hesaplama yaparsak, günde 65 cent karşılığında istediğiniz maçı izleyebiliyorsunuz. Bence mükemmel bir servis. Eğer sezon başından beri 4-5 kere ayrı mail adreslerinden "Hedo ve Memo'yu yeterince izleyemiyoruz bu servisi Türkiye'ye de sağlayın" şeklinde mail atan benim de katkım olduysa ne ala :)

Hayırlı olsun, buyrunuz buradan kayıt oluyoruz:
http://ilp.nba.com/

23 Ocak 2009 Cuma

Taraftar Sosyal Anketi

"Akademik bir araştırma için cevaplanması gereken ve mümkün olduğunca fazla deneğin katılması gereken bir anket var. Sonuçları "Medya ve Devletin, Sporda Şiddet Üzerine Ters Etkileri" başlıklı akademik çalışmaya referans olacak."

Bülent abi "Aceto" bloglarımızda duyurmamızı rica etmiş, kırmak olmaz tabi ki..

Ayrıntılı bilgi Taraftar Sosyal Anketi Blog 'da.
Herkese teşekkürler.

20 Ocak 2009 Salı

Taraftar 1-0





Son bir haftadır futbol dünyasıyla ilgili herkesin beklediği transfer gerçekleşmedi ve Ricardo Izecson dos Santos Leite Milan'da kaldı. Taraftarın endüstriyel futbola attığı en güzel gollerden biridir bu transferin gerçekleşmemesi, Abu Dhabi grubunun City'i satın almasından sonra verdiği dudak uçuklatan rakamlara rağmen birçok klüp bu tip bir eyleme girmek istememişti, belki de bu bir milad olacak ve bu örnek ışığında birçok takım yıldız oyuncularını rahatça satacaktı ama çok şükür şimdilik bu gerçekleşmedi ve baraj kapağı henüz açılmadı.

İki klüp 130 milyon euro'ya anlaşmıştı aslında, yaklaşık yarım saat kadar sonra Berlusconi'nin Kaka'yı satmayacağız açıklaması geldi. Tabi taraftar baskısı olmasa bu imza geçen hafta içinde atılır bu iş biterdi. Dün yaklaşık 1000 kadar Milan taraftarı Kaka'nın satılmaması için klüp binası önünde gösteri yaptı ki bu işi bozdukları için kendilerini tebrik ediyorum.

18 Ocak 2009 Pazar

Elektrik direği


Londra'nın köklü klüplerinden Spurs bu sene sevenlerini üzmeye devam ediyor. Premier League'de bugün oynanan maç öncesinde son sırada bulunan Spurs maç sonunda 1 puan kazanarak averajla 16.cılığa yükseldi. Son beş sıradaki takımların puanları aynı ve bundan sonra hata yapma lüksü hiç kalmadı. Bugün Portsmouth 1 puanı kaptıysa bunda Spurs'un golcüsü Bent'in inanılmaz katkısı olduğunu inkar etmemek lazım. Maç ilk dakikasından beri inanılmaz hareketli geçti ve iki takımda birçok pozisyonu değerlendiremedi. 60.dk ya girerken Nugent konuk ekibi öne taşırken 70.dk da Defoe evsahibini beraberliğe taşıdı. Sonrasında ise tam anlamıyla bir Bent şov vardı, inanılmaz ötesi goller kaçırdı, beraber maç seyrettiğimiz bir eleman bomboş kaleye çok müsait bir pozisyonda golü kaçırması üzerine "Bent yerine şuraya bir elektrik direği koysak çarpar girerdi" diyerek durumun vehametini ortaya koydu.
Tehlike çanları artarak devam ediyor Spurs için, Berbatov'un ayrılmasından sonra kısa süreli bir düşüş beklediğimiz takım deyim yerindeyse yerlerde sürünüyor. Bu durum karşısında Arsenal taraftarının keyfi yerinde tabi.

Küçük Takım Büyük Yürek ...

Başlık Bülent abi nam-ı diğer "Aceto" ye ait. Bugün o posta konu olan Atalanta takımı ve taraftarı Mourinho'nun İnter'ini kelimenin tam anlamıyla denize döktü. Takım için, tribündeki sevenlerin için kalbinle oynamanın nasıl birşey olduğunu oyuncular bir kez daha gösterdiler.

Bülent abi'nin postu da aşağıda. Bugünkü maçın hatrına paylaşmak lazım.

http://acetobalsamico.blogspot.com/2008/11/kk-takm-byk-yrek.html

Yüzyılın takımı


Barcelona ligin ilk yarısını La Liga'nın rekorlarını parçalayarak zirvede bitirdi. Oynadığı maçlar sonunda 16 galibiyet 2 beraberlik ve 1 mağlubiyet aldı ki sezona yenilgiyle başladıklarını hatırlatalım. Toplamda attıkları 59 gol ve 50 puanla La Liga rekorunu kırdılar. Maç başına 3+ ortalamayla oynuyorlar ve oynadıkları futbolla bu oyunu seven istisnasız herkesi mest eder durumdalar. Dün Deportivo'yla oynadıkları maçta takım gene istim üzerindeydi ve rakibini 5 golle boğdu. Yetenekli oyuncular ve en önemlisi mahallenin çocuğu Pep'in oyuncuları böylesine birbirine bağlamasıyla bu takım gerçekten hakettiği yerde, astronomik rakamlarla oynayan dünyanın en yetenekli ve egosu yüksek adamlarını tek bir amaç eşliğinde toplayıp kolej takımı gibi zevk alarak oynamasını sağlamak gerçekten büyük başarıdır.
Sezon başında Pep için hiçbirşey olmaz B takımına benzemez bu iş diyenler, Real Madrid'i erkenden şampiyon yapanlar şimdi sessiz sedasız gerçek futboldan zevk alıyorlar.

Bu takımın tabi ki en temel taşı Lionel Messi, istisnasız herkesi mest ediyor. Kaka transferinden sonra böyle bir teklif gelirse ne yapacağı sorusuna "kariyerimin sonuna kadar burada oynamak istiyorum, umarım bunu başarabilirim" diyerek Barça'ya gönül vermiş herkesin de kalbini bir kez daha kazandı. Onu bu formayla izlemek gerçekten büyük keyif.

Kaka Leite



Milan'ın Pato'nun 7.dakikada attığı gol ile 1-0 kazandığı maç sonrasında maçtan daha fazla dikkat çeken olay Kaka'nın saha içinde arkadaşlarıyla bir anlamda vedalaşması oldu. Taraftarlar pankartlarıyla gereken mesajı vermeye çalışmışlar. Kimse istemez Kaka gibi bir adamın ayrılmasını ama Araplar yaz transfer dönemine geç girince ara dönemde acısını çıkartmak için ''sorunlu'' bir teklif yaptılar Milan'a. Eldeki kadroyu yenilemesi gereken bir takım Milan ve bir oyuncusuna karşılık 150 milyon gibi bir paraya kavuşacak. Ben Kaka'nın alacağı astronomik ücrete rağmen gitmek istediğini sanmıyorum. Giderse City'ye çok mutlu olmayacaktır. Kaka gittikten sonra alınacak sonuçlarla Galliani'nin başı ciddi anlamda ağrıyacaktır, zaten tepkiler var ona karşı bu tepkiler iyice artacak. Milan bakalım taraftarlarının baskısıyla dik durup son anda Kaka'yı bırakmıyoruz mu diyecek yoksa iş çoktan bitti Kaka son vedasını yaptı mı? İlerleyen günlerde açıklığa kavuşacak bu durum. Kaka, ayrılırsa bu duruma en çok üzülenlerden birisi Ramon Calderon olacaktır. Az koşmamıştı peşinden Mijatovic'le beraber. Ronaldo'dan önceki gözdesiydi Kaka.

17 Ocak 2009 Cumartesi

Malatyaspor maçı ve # 99


Galatasaray, Fortis Türkiye Kupası'nda Malatyaspor'u rahat bir oyunla 4-2 yendi. Bu sonuçla beraber grupta lider olarak bir üst tura çıkmaya hak kazandı. Bu maçın Galatasaray açısından önemi ; Ümit Karan'ın performansı oldu bana kalırsa. Sene başından beri formsuzluk-sakatlık ikilisi arasında gidip geldi ve bir çok tartışmaya yol açtı. En son M.Yıldız transferinde takas malzemesi olarak kullanılacağı haberleri çıktı. Ligin ortasında sözde Dubai'li menajerler gelip,izledi falan. Benfica maçı haricinde gerçek Karan'ı bir türlü izlettirmedi bize, süre bulduğu anlarda. Somurtması, moralsiz gözükmesi, formsuz olması Ümit'ten ilk defa gördüğümüz hareketler değil aslında. Ümit zaten ciddi anlamda istikrarı çoğu zaman yakalayamamış bir adam olmuştur hep. Yine de böyle gözüktüğü anlarda attığı gollerle geri dönmüştü futbola. Bu sene Baros’un performansı ve golle buluşamaması moralmen iyice çökertti Karan’ı. İlk kez bu kadar tartışılmaya başlandı bu sebeplerden dolayı.


Bugün kendisini oyuna verince neler yapabileceğini gösterdi. Rakip zayıftı tamam ama ciddi moral olacak bu oyunu. Attığı gol ancak Ümit Karan atar dediğimiz gollerden birisiydi. İkinci yarıda 1 asist yaptı Arda'ya, 2-3 asistini de takım arkadaşları yedi. Pas verdiği pozisyonlar ise Ümit olsa kaleye vururdu dediğimiz pozisyonlardı hep. Bu sefer somurtmuyordu, cidden kendi oynadığı oyundan zevk alıyordu surat ifadesiyle belli etti bunu. Bu maçlık mı pas vermeye yöneldi yoksa bu şekilde oynamaya devam mı edecek kendisi karar verecek buna. Takımı için oynamayı kafaya koymuş bir Ümit'e her zaman çok ihtiyacı var Galatasaray'ın. Sene başında kaptan olunca çok sevinmiştim, çok yakışacak demiştim ama ilk dönemde koluna taktığı banda yakışır işler yapmadı. Oyundan çıkarken veya girerken sürekli moralsiz gördük Ümit'i. İkinci yarıda kafasını toplayıp, kendisini oyuna verirse çok faydalı olacak, istediği süreleri bulacaktır kadroda.

Calderon Gider



Ramon Calderon'un Real Madrid başkanlığı serüveni son buldu. Genel kurul toplantısında oy kullanma hakkı olmayan kişileri salona alarak oy kullandırttığı ortaya çıktı ve istifasını vermek zorunda kaldı. 2 şampiyonluk gördü sonuçta diyebiliriz ama benim gözümde oldukça başarısız bir başkan olarak kalacak. Özellikle transfer dönemlerinde yaptığı açıklamalar, sürekli asıldığı oyunculardan red cevabı alması ama ısrarlarından vazgeçmeyerek karikatürlere sık sık konu olması direk eksiye düşürüyor benim gözümde Calderon'u. Real'in gayri resmi yayın organı diyebileceğimiz Marca'nın çok büyük parmağı var bu istifa olayında tabi. İnsan ister istemez düşünüyor, bizim ülkemizde böyle bir olay ortaya verilecek tepkiler aşağı-yukarı belliydi. ''Taraflı medya üstümüze geliyor'', ''takımımızın üstüne oyunlar oynanıyor.'' denip olayın üstü bir güzel kapatılırdı. Calderon'dan geriye gözleri dolu bu fotoğraflar kaldı artık. Sezon sonunda yapılacak seçimlere kadar Real'in başkanlığını Vicente Boluda yapacak.

13 Ocak 2009 Salı

43

Başlık Mehmet Okur'un dünkü maçta attığı sayının rakamsal ifadesidir...

NBA'deki 2 yıldızımızdan(artık rahatlıkla NBA yıldızı diyebileceğimiz) Memo, dün takımının pota altında ,bu senenin müzmin sakatı ve sorunu Boozer'dan sonra geriye kalan Millsap'in de sakatlanmasıyla tek başına mücadele etti.Belki rakibinde onu zorlayacak oyuncusu olmamasıyla kullandığı 19 şuttan 13ünü(3/4 üçlük) başarıyla neticelendirip faullerde de 14/15 gibi yüksek bir sayı elde ederek bu sayıyı Indiana potasına bıraktı.

Bu performansla beraber biraz bakalım Mehmet'in NBA'deki durumuna.Önce 3 sene öncesine giderek tabi.3 sene önce Boozer'ın sezon başında sakatlanmasıyla sezonun büyük kısmını kaçıracağı belli olunca lottery takımı olarak görülen Utah ,o zamana kadar sadece ortalama bir pivot olan Mehmet ve takımdaki en iyi anlaştığı isim olan Kirilenko'nun önderliğinde ve o sene drafttan aldıkları yıldız PG adayı Deron Williams ile sezonu 41 galibiyet ve .500 galibiyet oranı ile tamamlayınca bir sonraki sene umutlar yeşermişti.Gerçekten de bir sonraki sezon Utah müthiş bir sezon geçirip Batı finalinde de şampiyon Spurs'e 4-1 le elendi.İşte hikayenin can alıcı kısmı burada başlıyor.Bu seriden sonra Deron ve Boozer ,Avrupalı isimleri (özellikle Memo)kazanmak için oynamamakla ve tatil planları yapmasıyla suçlamıştı.Bugüne geldiğimizde ise yine takımda Boozer yok ve yine takımı taşıyan isimlerden biri Mehmet.Tıpkı üç sene öncesi gibi.

Boozer'la ikisinin kontratlarında bu sene oyuncu opsiyonu bulunmakta.Boozer muhtemelen opsiyonunu kullanmayıp serbest kalacaktır.Utah'ın onu tutmak için çaba göstermemesi bekleniyor.Ne kadar yetenekli olsa da geçmişine ve bu seneki isteksizliğine bakınca kendisine yeniden verilecek uzun kontrat riskten başka birşey olmayacaktır.İş ahlakı olarak örnek gösterilmeyecek bir isim olduğu takip edenlerin mâlumudur zaten.O yüzden muhtemelen zayıf takımlardan birine gidecektir. Yine birilerini eleştirecektir yine bir bahane bularak oynamayacaktır.Memo'nun ise ne yapacağı henüz belli değil ama son maçlardaki performansını devam ettirmesi onun da yüksek kontrat alabilmesine imkan sağlayabilir.Böyle bir durumda da zaten alabileceği son büyük kontrat şansını kullanmaktan geri kalmayacaktır.Bunun neresi olacağı ise tamamen Utah'ın planlarıyla alâkalı.Utah muhtemelen Millsap'e 5-6 senelik bir kontrat verecektir.İşte Memo'nun olası opsiyonunu kullanmaması sonucunda Utah'ın kararı ne olacak.Bir sene idare edip meşhur 2010 rüzgarına kapılmak mı yoksa bu sağlam omurgayı koruyup yine 2010 da alınabilecek tecrübe takviyeleriyle en yükseklere bakmak mı?Benim tercihim tabiki ikincisi ama bu Memo sevgimizden ziyade her zaman bildiğin yolun en iyi olmasından kaynaklanıyor.Brand örneği çok açık.Her oyuncu her yerde aynı katkıyı vermeyebiliyor.

Sene sonunu bekleyeceğiz artık.Ve umudum bu beklemenin böyle performanslarla devam etmesi...her iki yıldızımız içinde.Belki ilerde başka bir vesile ile Hidayet'in durumuna da bakabiliriz.

12 Ocak 2009 Pazartesi

Fifa Yılın Futbolcusu CR7



Fifa Yılın Futbolcusu ödülü sahibini buldu. Portekizli Yıldız Cristiano Ronaldo'nun alacağını aşağı-yukarı herkes tahmin ediyordu zaten. Manu'da geçirdiği kelimelerle tarif edilemeyen performansından sonra tüm ödülleri topladı zaten. Rakipleri Messi,Kaka,Xavi ve Torres'ti. Ödülünü Pele'nin elinden aldı Portekizli yıldız. Ödül töreninde yılın fair-play ödülünü de Türkiye ve Ermenistan futbol federasyonları aldı Dünya Kupası elemelerinde oynanan maçtan dolayı. Mahmut Özgener ve Tuncay Şanlı sahneye çıktı ödülü almak için. Performansını devam ettirirse seneye ödülün sahibi Messi olacaktır.

Gecede verilen diğer ödüller ve sahipleri ;

Yılın Erkek Futbolcusu: Cristiano Ronaldo (Portekiz)

Yılın Kadın Futbolcusu: Marta (Brezilya)

2008 Dünya Fair Play Ödülü: Türkiye ve Ermenistan Futbol Federasyonları

FIFA Gelişim Ödülü: Filistin

2008 Yılı FIFA Başkanlık Ödülü: Kadınlar Futbolu

Green Street 2: Stand Your Ground


Elijah Wood'un başrolde oynadığı Green Street Hooligans filmi oldukça başarılı,sürekli izlemeyen arkadaşlara tavsiye ettiğimiz bir filmdi. Amerika'dan gelen ve futboldan çakmayan kardeşimizin taraftar grubunun arasına girmesi, grubun girdiği mevzular, kura çekiminde yaşanan heyecan ve filmin sonuyla en iyi filmlerin arasında yerini almıştır her zaman. Filmin sonunda ben de bu adamların grubunda olmak istiyorum diye gaza gelenlerin sayısı az değildir. 5-6 kez izlemişliğim var filmi arkadaşlara izleticem ayağına. Bir ara Atv yayınlamaya kalktı ama ekrandan ayrılmayan mozaiklemeler olsun Türkçe dublajın kötülüğü olsun çok sevdiğim bu filme tv ekranında katlanamadım. Eğer hala izlememiş olan varsa bir an önce edinip izlemeli yanına birasını alıp.

Bugün nette gezerken filmin 2.sinin fragmanına rast geldim. Büyük bir hevesle fragmanı izlemeye başladım fakat noluyor ulan demem geç olmadı. Fragmana bakınca aklıma direk Vinnie Jones'lu, Jason Statham'lı '' Mean Machine '' filmi geldi. Orada gardiyanlarla yapılan bir maç vardı burada mahkumlar maç yapıyor. Yine tribün ortamı, West Ham-Milwall kapışması, Elijah Wood'u beklerken karşımda hapishane ortamı bulmam, üstüne bir ''Mean Machine'' çakması gibi maç yapılması hayal kırıklığı yarattı. Yine de nasıl olacağını bilemiyorum ama ilk filmden aldığım zevki alacağımı sanmıyorum. Büyük olasılıkla ilk filmin hatırına katlanırız buna. Filmin afişini falan da bulamadım nette.

Fragman için ;

Tık...

7 Ocak 2009 Çarşamba

Zlatan # 4




Karda eğlendikten sonra içeriye geçmiş doğal olarak Inter'li oyuncular. Zlatan'da All-Star hafta sonunda smaç yarışmasına katılacaklara gözdağını vermeyi ihmal etmemiş. Beklenir herşey ondan. Jose'nin içi gitmiştir, Zlatan smaca kalktığında kıracak bir taraflarını sorunlu diye.

Karlar Altında

Resimlerin gerisi için ; tık

5 Ocak 2009 Pazartesi

Çelişki nedir?



İki takım düşünün;
Takımlardan ilki 7 kişiyle savunma yapmadan şut performansıyla oynuyor ,diğeri ise daha geniş bir rotasyon ,üç süperstar ve ligin en iyi savunmasına sahip.

Birinci takım maç başına 104 sayı atıp 107 yiyor ,ligin rakibe en çok ribaund farkı veren ,en çok üçlük deneyen takımı.Bu yüzden ligin en az serbest atış kullanan takımlarından biri.

İkinci takım ise 100 atıp 90 yiyor ,ligin rakibe en az ribaund farkı veren takımı ,en az üçlük deneyen takımlarından biri.Ve yine bunun neticesinde en çok serbest atış kullanan takımlardan biri.

Birincinin pota altı D.Lee ve Al Harrington/J.Jeffries'e emanet.İkinci takımın ise K.Garnett ve K.Perkins'e.

Bu maç bu sabaha karşı oynandı.Ve şu sonuç çıktı.Takımların hangisinin birinci hangisinin ikinci takım olduğunu anlamak zor olmasa gerek.


4 Ocak 2009 Pazar

Maradona&Barca


Maradona dün Barcelona'nın Mallorca'yı 3-1 ile geçtiği maçta tribünde Messi ile beraberdi. Maç içinde bolca ekrana geldi doğal olarak bu ikili. Bugün de gidip Barca idmanını izlemiş. Guardiola'ya Messi'ye dikkatli davran diyordur büyük olasılıkla. Bize de bu kareleri bıraktı bu gezisinden.

3 Ocak 2009 Cumartesi

Ertuğrul Sağlam Bursa'da


Ertuğrul Sağlam, dün Bursaspor'un başına geçti 3,5 yıllık sözleşmeye imza atarak. Bu sene Bursaspor'un başına geçen 3.teknik adam oldu. Beşiktaş kariyeri inişli-çıkışlıydı. Sahada sonuçlar alınsa bile oynanan futbol büyük çoğunluğu hiç mutlu etmiyordu. Tabi doğruluğunu bilmediğimiz bazı röportajlardan öğrendiğimiz, ilginç transfer hamleleri oldu E.Sağlam'ın. Legrottaglie-Diatta tercihi, Higuain gibi. Bu sene ligde sonuç olarak iyi ilerlerken ipini Metalist maçı çekti. İstifasını verdi Demirören yönetiminin tavırları sonucunda. Gittikten sonra Beşiktaş düzeldi mi, cevap tabi ki hayır ama o konunun yeri burası değil. Ertuğrul'a ve Bursa'ya hayırlı olsun diyelim. Sabredilmesi lazım Ertuğtul Sağlam'a. En azından yeni sezonda kendi oluşturacağı takımla neler yapabileceğine bakılması lazım.